Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1139 E. 2021/962 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1139 Esas
KARAR NO: 2021/962
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/10/2016
KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı firmanın yaklaşık —-sıfatıyla faaliyet gösterdiğini, davalının davacı firmada —- tarihleri arasında garson olarak çalıştığını, davalının sözleşmeye aykırı hareketleri nedeniyle iş akdinin feshedildiğini, davalının ağustos —– yerinde çalışmaya başladığını, davalının yaklaşık—-çalıştığı iş yerine dair teknik bilgilere sahip olduğunu, ——büyük bir bölümünü tanıdığını, davalının davacı şirket çalışanları ile sürekli muhatap olmaya çalıştığını, iş yeri düzenini dışarıdan müdahale ederek bozduğunu, bu haksız fiillerini sonlandırması amacıyla davalıya —- yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı ile akdedilen sözleşmenin —-uyarınca iki yıl boyunca rakip müessesede görev alınmayacağının düzenlendiği, davalının davacıyı uğrattığı zararın tespiti ve tazmini gerektiğini belirtmiş, şimdilik —–tazminatın ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ilişkinin iş hukukuna dayandığını, asliye ticaret mahkemesinin görevli olmadığını, imzalanan iş sözleşmesinde başlangıç ve yürürlük tarihi bulunmadığını,—— dosyası ile dava açıldığını, davalının iş akdini haklı nedenle feshettiğini, davalının ticari sırlara —- olmadığını, davalının—– bulunamayacağına ilişkin hükmün geçerliliği bulunmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili —- tarihli beyan dilekçesinde; talebin belirsiz süreli iş sözleşmesinin —–maddesi gereği cezai şartın tahsiline ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Dava, davalının iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirkette çalıştığı ve rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayanmakta olup; sözleşmedeki cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı arasında geçerli bir rekabet etmeme sözleşmesi bulunup bulunmadığı, davalının sözleşmeye aykırı eylemde bulunup bulunmadığı, bu itibarla cezai şartın davalıdan tahsili talebinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı, davalının davacı şirketteki hizmet ilişkisi sona erdikten sonra rakip firmada çalışmaya başladığını ve rekabet yasağını ihlal ettiğini ileri sürerek cezai şart isteminde bulunmuştur. Davaya dayanak alınan taahhüdün işçi ile işveren arasında düzenlenmiş olması, bu taahhüt nedeniyle çıkan uyuşmazlığın iş hukuku kapsamında kaldığını kabule yeterli değildir. Zira, bu taahhüt iş sözleşmesinin sona ermesi halinde yapılmaması gereken bir hususa ilişkin olmakla, iş hukukunun düzenleme alanı dışında kalmaktadır. Somut olayda, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği iddia edilen davranışı açık biçimde iş sözleşmesinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin bulunduğundan, bu davranışın ——– değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu kapsamda yer alan uyuşmazlıklara ilişkin davaların ise,—-maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve açık biçimde asliye ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu anlaşılmaktadır—- Kanunu da dava tarihi itibariyle yürürlükte değildir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin göreve ilişkin itirazlarına itibar edilmemiş, işin esasına geçilmiştir. ——
Davalı, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını savunmuştur. Dava tarihinden önce ——– maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Bu değişiklik sonucunda, bölünebilir alacaklar yönünden, dava hakkının kötüye kullanılması yasağı dışında, kısmi dava açılabilmesinin yolu açılmış olmaktadır ——–Kaldı ki, bir yıllık brüt ücretin belirlenmesi ardından eksik harç tamamlanarak dava tam alacak davasına dönüştürülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin hukuki yarar dava şartına ilişkin itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davalı vekilince, tazminat alacaklarının tabi olduğu— yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu savunulmuştur—— ilişkin —— bulunmadığı hallerde genel zamanaşımı süresinin—- yıl olduğu, asıl borcun zamanaşımına uğramasının cezai şartın da zamanaşımına uğraması sonucunu doğuracağı, cezai şart için zamanaşımının başlangıcının ise alacağın muaccel olduğu tarih olduğu, rekabet yasağı sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının yasağa aykırı davranış gerçekleştiğinde muaccel hale geleceği göz önünde bulundurularak, davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir ——
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
—- tarihli yazı cevabı ile davalının sigortalılık tescil ve hizmet kaydı dosyasının mahkememize gönderildiği görüldü.
Bilirkişi —-tarihli rapora göre; davalı—- olduğu, bir yıllık giydirilmiş brüt ücretinin —-olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekilince harcı da yatırılan—-tarihli talep arttırım dilekçesi ile —- tazminatın tahsilinin talep edildiği görüldü.
—- yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da,— yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, — uygulanır hükmünü haiz olup, her ne kadar taraflar arasındaki rekabet yasağı hükmünü içeren iş akdi — başlangıç tarihli olsa da sözleşmede ve rekabet yasağı sözleşmesinde iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği —-devamı maddelerinin tatbik edilmesi gerekmektedir.
—— uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. ——- geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, —- karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.
Somut olayda, kesinleşen —- sözleşmesini haksız olarak feshettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, rekabet yasağının sona ereceği göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 564,94 TL harçtan mahsubuna, fazla alınan 505,64 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.962,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/09/2021