Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/850 E. 2021/1167 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/850 Esas
KARAR NO : 2021/1167
ESAS DAVA (—-)
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/07/2015
BİRLEŞEN DAVA (—)-
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/11/2016
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Esas davada, davacılar vekilince dava dilekçesinde özetle; davalı—- davalı ile adı geçen davacı arasında — imzalandığı ve sözleşmenin — uyarınca teminat olarak davalıya senet verildiği; davalının, sözleşmeye dayalı olarak ve teminat amaçlı verildiği halde, senedi —dosyasında icra takibine koyduğu; davalının —- üstlendiği edimleri ifa etmeden, kendisine yapılan ödemeleri mahsup etmeden, borcun doğumunu sağlayacak vadeler gelmeden ve şartlar oluşmadan kendisinde bulunan teminat senedini kullandığı; davacıya verilen senet fatokopisinde davalının kendi el yazısıyla —- yazdığı halde, bu ibare silinerek senedin icra takibine konulduğu; davacıların muaccel bir harcu bulunmadığından takibe konuları bononun kambiyo senedi niteliği taşımadığı, sözleşmenin teminatı olarak verildiği için kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediği; davalının kötü niyetli başlattığı icra takibi nedeniyle davacıların ticari itibarının zarar gördüğü ileri sürülerek, —— dosyasına dayanak oluşturan senetten dolayı davacıların borçlu bulunmadıklarının tespitine ve davalı aleyhinde icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.
Esas davada, davalı vekilince cevap dilekçesinde özetle; bir borç ilişkisi gereği taraflardan biri lehine bir para alacağı doğacağı kesin ise ve bu sözleşmede doğacak alacakların tahsili için bir kambiyo senedi verileceği öngörülmüşse, bu kambiyo senedinin teknik anlamda teminat gayesiyle değil “ifa uğruna” verildiğinin kabulü gerektiği; dava konusu senet aslında “Sözleşme garanti senedidir” şeklinde bir kayıt bulunmadığı, bu kaydın senet aslından silindiği iddiasının gerçek dışı olduğu; katı atıktan enerji üretimi konusunda projeler geliştiren davalının —- olmak üzere kurucu ve yönetici orak olduğu; fakat, davacı tarafça davalıya yapılan baskılar sonucu davalının bu hisselerini davacı yana devrettiği; — tarihli protokal kapsamında taraflar arasında davacının ek alacaklarına ilişkin sözleşme düzenlendiği; –tarihli protokolün — devredilen hisseleri ve kendi hisselerini üçüncü bir şirkete satmasının ve satıldığında davalıya —- belirtilen koşulların protokolün imza tarihinden itibaren —- ay arasında sonuçlanacak bir şirket satış bedeli üzerinden hesaplanmış olmasına rağmen, davacının şirket satışına dürüstlük kurallarına aykırı olarak yanaşmadığı, davalının bu yöndeki haklarını davalıyı aradan çıkardıktan sonra suiistimale yöneldiği; sözleşmenin ihlali nedeniyle davacıya ihtarname ve defaatle mail’ler gönderildiği fakat davacının hisse bedeline istinaden düzenlenen senedin ödeneceği yönünde ikrar ve kabullerle davalıyı mail’lerle oyaladığı ve pek çok kez edimlerin ihlal edildiği; bu hususların —- yazılı koşulların gerçekleştiğini gösterdiği ve davalının alacağım —— senedini kullanmasına bir engel bulunmadığı; davalının hisseleri devralındıktan sonra hisselerin satışı yönünde hiçbir aktif tutum gerçekleştirilmediği ve davalıya bu hususta gerekli yetkilerin verilmesinden imtina edildiği, hisse devirleri yapılıp da —-verildiği; —- başlıklı belgede senedin teminat senedi olduğunun yazmadığı; alacağı teminen verilen senedin üzerinde “garanti senedi” kaydı geçse dahi kambiyo senedi olmasının asıl olduğu; kaldı ki, takip konusu bono üzerinde hiçbir surette böyle bir kayıt yer almadığı ve “ifa uğruna” verildiği karine olan bir senedi teminat senedi olarak değerlendirmenin mümkün bulunmadığı; senedin vadesi çoktan geçmiş ve ödeme süresi de geçmekte iken davacının halen senedin paraya çevrilme şartının oluşmadığını iddia edemeyeceği; bono üzerinde vade (“borcun ifa edileceği gün”) belirlenmiş olduğundan, bu günün geçmesiyle borçlunun temerrüde düştüğü, dolayısıyla davacıların temerrüt oluşmadığı iddiasında isabet bulunmadığı; davacılardan —- olduğu ve tarafı bulunmadığı sözleşmeye dayanarak bir şahsi def’i olan teminat defini ileri süremeyeceği, aval şeklen fer’i alsa da bağımsız ve soyut bir taahhüt teşkil ettiğinden avalistin lehine aval verdiği kimsenin şahsi def’ilerini kendisine başvuran hamile karşı ileri süremeyeceği savunularak, davanın reddine karar verilmesi ve davacıların ayrı ayrı tazminata mahkum edilmesi beyan edilmiştir.Birleşen davada, davacı vekilince dava dilekçesinde özetle; katı atıktan enerji üretimi konusunda projeler geliştiren davacı—–olmak üzere yönetici ortak olduğu; fakat, davalı tarafın baskıları sonucu davacının — tarihli sözleşme uyarınca yöneticilikten ayrılıp paylarını —- yüklendiği hisse devir borcunu yerine getirdiği, devrin noterde yapıldığı ve şirketlerin ortak kurullarında onaylandığı; karşı edim olarak davalı —-maddesine göre halihazırda elinde olan ve yeni devraldığı hisseleri üçüncü şahıslara satmayı ve bu satış sonrasında sözleşmenin —- hisse satış bedelinin yalnızca bir kısmının düzenlendiği, kalanının üçüncü kişilere satış geciktirici şartına bağlandığı;—- gerek kendisine ait gerek — hisseleri üçüncü kişilere satarak bu satıştan —pay verme borcumun düzenlendiği;—-davalılarla defaatle mailleştiği ve bu yazışmalarda şirket yetkililerinin —- olan hisse hedeli borcunu defaatle kabul edip ödeme zamanı hususunda anlayış beklediklerini kabul ettikleri ve —- vereceği bedelden kaçınmak için şirketlerin satışı için hiçbir girişimde bulunmadığı;—— biri koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olursa, koşul gerçekleşmiş sayılır” hükmü uyarınca, satışa dürüstlük kurallarına aykırı şekilde engel olunması karşısında, geciktirici şartın gerçekleştiği ve —- değerlemesi yapılarak sanki satış yapılmışcasına —ödeme yapılması gerektiği; şirket değerlemesi bakımından —- uygulanarak hesaplanması gerektiği; değerlemede — esas alınması gerektiği;— verildiği; dolayısıyla alacaklı — bakımından hem hisse satışından doğan adi alacağın hem de bonodan doğan kambiyo alacağının varlığının sürdürdüğü; işbu dava ile—satışından doğan adi alacağın, diğer davalı — vererek ödenmesini teminat altına aldığı kambiyo alacağının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla talep edildiği ileri sürülerek; —- göre karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerleri hesaplanarak taraflar arasındaki sözleşmenin —-maddesine göre davacının hisse satış bedeli alacağının tespiti; davalılar—- tespit edilecek hisse satış bedeli alacağının, tahsilde tekerrür olmamak ve fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik —- ticari avans faizi ile birlikte tahsili talep ve dava edilmiştir.
Birleşen davada, davalılar vekilince cevap dilekçesinde özetle; davalılardan — katı atıklardan elektrik enerjisi üretimi konusunda uzman —- olmak üzere iki ayrı şirket kurarak faaliyete başladığı; — kadar ortak ve yetkili müdür sıfatıyla görev yapan davacının,—- bedelle devrettiği; bu bedelin—düzenlendiği fakat daha sonra iptal edilerek — vadeli aymı bedelli bir senet ile değiştirildiği; davacının kendi rızasıyla gerçekleşen bu değişiklik sonrasında yalnızca garanli olarak verilen — bedetli senedi icra takibine kanu edebilmek adına — davalıya ihtamame göndererek satışın engellendiği iddiasında bulunduğu; davalı —- kurumundan uzun vadeli kredi kullandığı, tesislerin yapım aşamasının tamamlanarak enerji üretim safhasına geçilme sürecinde davalı —- bedelli senedin vadesinde ödenemediği ve davacı tarafından icra yoluyla tahsil edildiği; davacının delil olarak sunduğu elektronik yazışmaların tamamının bu senedin ödenmesine ilişkin olduğu, — bedelli teminat senedi ile ilgili bulunmadığı; hisse devrinden kısa bir süre sonra—davacıya şirket satışı için gerekli görüşmelerin yapılabilmesi amacıyla yetki belgeleri düzenlenerek teslim edildiği; —- şirket satışından kaynaklı bedeli ödememek için şirket satışlarını gerçekleştirmediği iddiasının gerçek dışı olduğu; davalının ve zaman zaman davacının birden fazla şirket ile satış için görüşmeler gerçekleştirdikleri —- halihazırda devam eden satış görüşmeleri —- henüz olumlu şekilde sonlandırılamamasının nedeninin alıcının finansman bulmaktaki sıkıntısından kaynaklandığı; gerçekleştirilen görüşmelerin büyük kısmından davacının haberdar bulunduğu ve pazarlık sürecine dahil olduğu; davalının görüşmelerin olumsuz sonuçlanmasına yönelik hiçbir kast ve ihmali bulunmadığı; —– satışa konu şirketler için uygun olmadığı, devletin –yıllık alım garantisi süresinin bitmesine —kaldığı cihetle şirketlerin nakit akımlarını belli bir düzeyde tutmalarının mümkün olmadığı; sözleşme tarihindeki şirket mali tabloları doğrultusunda değerleme yapılmak gerektiğini beyan edilmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, dava dilekçesine ekli senet, sözleşme suretleri, ihtarnameler ve sair yazışmalar Mahkememizce tetkik edilmiş, taraf ticari kayıtları yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına dair karar verilmiştir.
Bu kapsamda talimat yoluyla alınan—- olduğu, Yevmiye defterlerinin —- defter açılış tasdiklerinin yaptırıldığı, ancak defter kapanış tasdiki zorunluluğu olmadığından dolayı defter kapanış tasdiklerinin aranmadığı, yasal defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu tespit edildiği, —- olduğu, — çıkarıldığı, sermayenin—- tutarındaki şirket hisselerini, davacı tarafın yevmiye defterinde—- devredildiği şeklinde kayıtlı olduğu, —- tarihinde yapılan sözleşmeye uymadığını, —- satış yetkisi olmasına rağmen izin olmadan, davacı şirketin üçüncü şahıslar ile görüşmelerine devam ettiğini, — tarihli bir adet garanti senedini tahsil etme hakkının muhatap tarafından — verilen hisse satış ödemesine ek olarak saklı tutulduğu konusunda taraflarını ihtar ettiği, dava konusu —— defterlerinde, defter kayıt nizamına göre, usul incelemelerinde belirtikliği üzere; —-üzerinde herhangi bir değişimine neden olmayan, nazım hesaplarda takip edilerek, —- olarak kayıtlı olduğu, şeklinde kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan — havale tarihli rapor ile ise özetle; Ana dava yönünden dava konusu —- bedelli bononun tahsilini talep eden bizzat bonunun lehdar olan — olduğu cihetle, keşideci —- aralarında işbu bononun düzenlenmesine yol açan temel ilişkiden doğan defileri ileri sürme hakkı bulunduğu; dava konusu bonayu “kefil” sıfatıyla imzalamış bulunan ——sayılacağı; aval bağımsız ve soyut bir taahhüt olup —-lehine aval verdiği kişiye ait şahsi defileri kendisine başvurana karşı ileri süremeyeceği; dava konusu —- lehdar —- sürebileceği temel ilişkiden doğan defilerin —–kararında, avalistin lehine aval verdiği kişiye ait şahsi defileri ileri sürebileceğinden bahsedilmediği, fakat, alacaklı senedin teminat olarak düzenlendiğini davada beyan ettiği için kararda yazılı şekilde hüküm kurulduğu; cevap dilekçesi ekinde sunulu — tarihli ihtarmamede davalı— olduğunu ifade etmiş alması karşısında, —- Sayılı kararındaki yaklaşımı benimseyip benimsememenin Mahkemenizin takdirinde olduğu; davalı —- tarihli sözleşme — maddesine ilişkin olduğunu gösteren herhangi bir ifade yok iken,—– tarihli —- bedelli bonomun hisselerin daha yüksek fiyatla satışı halinde teminat senedi işlevi görmek üzere düzenlendiğinin ifade edildiği; bu senedin — daha yüksek bir bedelle satması durumunda —kazanacağı ilâve ücretin teminatı olduğu;— kendi hisseleri ile — hisseleri üçüncü kişilere — hiçbir ilâve ödeme yapılmayacağının belirtildiği; —- kaşe ve imzasını içermediği, bu itibarla—- bedelli bononun otomatikman icra takibine konulabileceği yolundaki kabul iradesinin bulunmadığı;—-bedelli bononun tahsili koşulunun gerçekleşmediği; birleşen dava yönünden—-tarafından üçüncü kişiye satışından pay almaya hak kazanabilmesi için, satış tutarının — üzerinde olması gerektiği; bu itibarla, —- uyarınca dürüstlük kuralına aykın davranarak şartın gerçekleşmesine engel olduğunun kabul edilebilmesi için, hisselerin — üzerinde bir bedele satılması imkânı doğduğu halde—- alacağı payı ödememek için patansiyel alıcıyı makul bir sebep olmaksızın keyfi şekilde reddettiğinin kanıtlanması gerektiği; davaya cevap dilekçesinde beyan edilen —– firmalarının hisseler için ne kadarlık tekliflerde bulunduklarını ve müzakerelerin neden olumlu sonuçlanmadığımı gösteren deliller dava dosyasına sunulmadığı cihetle, bu hususlarda değerlendirme yapılamadığı; davacının dayandığı —- tarihli yazı ve sonrasındaki—- davacının temas kurduğu —- sınırlı bulunduğunu ortaya koyduğu; bu itibarla, davalının davacının bulduğu — düşünmek istemesinin dürüstlük kuralına aykırı akdedebilecek bir tavır sayılmayacağı; yapılan değerleme neticesinde, —- olabileceği; şeklinde kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce —- dosyası sureti dosya içine alınmış, davacılarının —olduğu, davalısının—- kambiyo takibinin iptali istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama sonucunda takibe konu senedin kullanımının şarta bağlandığı, sözleşme şartlarının yerine getirilip getirilmediğinin yargılamayı gerektirdiği, takibe dayanak senedin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği, alacağın tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle takibin iptaline dair karar verilmiş, karar —-denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
ESAS DAVA YÖNÜNDEN;
Esas dava, —– sayılı dosyasına dayanak senetten dolayı, senedin teminat senedi olduğu ve davacıların muaccel bir borçlarının olmadığı iddiasına dayalı olarak, davacıların borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizce davaya konu senedin tetkikinde — tarihinde düzenlendiği, keşidecisinin —- olduğu belirlenmiştir.
Davacıların menfi tespit istemi, anılan senedin —tarihli sözleşme gereği teminat senedi olarak verildiği, sözleşmede düzenlenen koşulların gerçekleşmediği, bu nedenle senetten kaynaklı borcun muaccel olmadığı iddialarına dayandırılmaktadır.
—- karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, aval mahiyeti itibariyle özel nitelikte bir şahsi teminat türü olup, bağımsız ve aslî bir nitelik taşır. —-, lehine — verilenin ileri sürebileceği ve senedin şekline ilişkin olanlardan başka geçersizlik sebeplerini defi veya itiraz olarak alacaklıya karşı ileri süremez.
Esas davada, davacılar vekilince, menfi tespit istemi, senedin teminat için verildiği iddiasına dayandırılmış olup, senette avalist olarak borç altına giren davalı—- şahsi defiyi, alacaklıya karşı ileri sürmesi mümkün olmadığından, esas davanın davalı —- reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Esas davanın, davacı — yönünden tetkikinde; bu davacı ile davalı arasında sözleşme başlıklı — tarihli sözleşme düzenlendiği, bununla tarafların aralarındaki ortaklığın feshinin öngörüldüğü, bu kapsamda davalı—–ayrılacağının kararlaştırıldığı, hisse devrine ilişkin finansal şartların sözleşmenin bir parçası olduğu belirtilen —–herhangi bir üçüncü şirkete kendi hisselerini ve devredilen hisseleri satmayı deneyecektir. Bu hisse senetleri üçüncü şahıslara satılacaksa—- göre herhangi bir üçüncü şirkete hisse senetlerini satmak için —– yetki verecektir—– şeklinde tarafların mutabakata vardığı belirlenmiştir.
Sözleşmede bahsi geçen —-ise, davalı tarafından devredilen hisse bedellerine ilişkin düzenlemelere yer verildiği görülmüştür. Bu çerçevede—- satış bedeli karşılığında devredildiğinin, ödeme şartları başlığı —göre önceden ödenmiş tutarın — olduğunun kararlaştırıldığı bakiyesi yönünden ise — ödenecektir. —- ödeyecektir.” şeklinde tarafların anlaştıkları belirlenmiştir.
—- başlıklı aynı belge gereğince;
— aşağıdaki şekilde ödeme için teminat olarak —- verecektir.
1—-
2—-

— tarafından düzenlenecektir ve bu ———— şeklinde tarafların anlaşması belgeye bağlanmıştır.
Davaya konu senedin, burada anılan düzenleme gereğince verildiği, teminat amaçlı olduğu davacılarca ileri sürülmüş, davalı tarafça ise yargılamada teminat iddiası reddedilmiştir.
Anılan düzenleme çerçevesinde, davaya konu senedin tetkikinde, senedin sözlşemede olduğu gibi — bedelli düzelendiği, vadesinin öngörüldüğü üzere —- tarihli olduğu belirlenmiştir.
Davalı tarafça her ne kadar aşamalarda teminat iddiası reddedilmiş, senedin teminat için değil ifa uğruna verildiği ileri sürülmüş ise de, anılan senedin taraflar arasındaki mutabakata dayalı düzenlenen yukardaki hükümler gereğince tanzim edildiği Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Bundan başka davalı tarafça, davacısı bulunduğu birleşen davada, dava dilekçesi ekinde sunulan — tarihli ihtarnamenin tetkikinde, — tarihli sözleşmeye karşı tarafça uyulmadığı ifade edildikten sonra, — tarihli bir adet garanti senedini tahsil etme hakkının saklı tutulduğu, hisse satış ödemesi hükmüne göre—- ihtar olunduğu belirlenmiştir.
Anılan bu ihtarnameden, — tarihli tahvilin, hisse bedeli yönünden ifa uğruna, buna karşın —- tarihli tahvilin ise davalı tarafın ifadesi ile garanti amaçlı verildiği, teminat senedi olduğu kanaati Mahkememizde oluşmuştur.
Yine —- tarafından esas davada cevap dilekçesi ekinde, delilleri arasında sunulan, aynı şekilde davacılar vekilince de dava dilekçesine sureti eklenen; —- tarihli belge ile;
—- tutarındaki senedi üçüncü kişilere devretmeyecek veya satmayacaktır.
—yukarıda belirtilen sözleşme şartlarına uymada başarısız olması halinde bu senedi devreder veya kullanabilir.” şeklinde davalı —-şahit huzuru ile tek taraflı bir taahhüt verdiği, davaya konu sedenin ifa uğruna verilmediğini açıkça ifade ettiği belirlenmiştir.
Aynı doğrultuda, davaya konu senede ilişkin kambiyo takibinin iptali istemli davada, —— dosyası kapsamında yapılan yargılama neticesinde, takibe konu senedin kullanımının şarta bağlandığı, sözleşme şartlarının yerine getirilip getirilmediğinin yargılamayı gerektirdiği, takibe dayanak senedin kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği tespiti ile davanın kabulü ile takibin bu nedenle iptaline dair verildiği, kararın temyizi üzerine onanmasına ve akabinde karar düzeltme isteminin reddine dair karar veridliği de Mahkememizce dikkate alınmıştır.
Yukarıda yapılan tespitler çerçevesinde davaya konu senedin teminat senedi olduğu kanaati hasıl olmakla, bu kanaat kapsamında taraf taraf iddia ve savunmaları ile delilleri tetkik edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen—-
“a) —-üçüncü şahıs şirketlerin satmaya kalkacaktır—– para talep etmeyecektir.
b) Fakat hisse senedi herhangi bir üçüncü şahsa daha fazla fiyattan satılacaksa bu durumda —- şeklindeki düzenleme ile şirketlerin toplam hisse satış bedelinin —- kademeli olarak davalıya ödenecek bedelin kararlaştırldığı belirlenmiştir.
Anılan düzenlemeler gereğince, davalıya bakiye bedel ödenmesinin ön koşulu, —- kendi ve devredilen hisse senetlerini üçüncü şahıs şirketlere satmaya kalkması ve davalı — kendi hisse senedinin üçüncü şahıslara devir satış tutarının — veya daha az olmaması, bu tutarın aşılmış olması gerektiği anlaşılmıştır.
Kararlaştırılan suretle satımın gerçekleştiği, bununla birlikte satım bedelinin—- aşmış olduğu, keyfiyete ilişkin ispat yükü üzerinde bulunan davalı tarafça ispat olunamamış olmakla, davaya konu teminat senedinin ödenmesi koşullarının oluştuğunun ispat edilemediği kanaatiyle davacı —- menfi tespi isteminin kabulüne dair karar vermek gerekmiş, takibin kötü niyetle başlatıldığına ilişkin kanaat oluşmamakla tazminat isteminin reddine dair karar verilmiştir.
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
Birleşen davada davacısı— davalı — yöneticisi iken, davalı — sözleşme ile yöneticilikten ayrılıp, payları davalı — şirketin şu andaki yetkilisi dava dışı — devretmeyi taahhüt ettiği, müvekkilinin yüklendiği hisse devir borcunu yerine getirdiği, karşı edim olarak, davalı—- —- göre, halihazırda elinde olan ve yeni devraldığı hisseleri üçüncü şahıslara satmayı ve bu satış sonrasında sözleşmeye —- nolu ekinde gösterilen şartlarda davacıya ödeme yapmayı borçlandığı, sözleşmenin—– nolu ekinde hisse satışına ilişkin detayların düzenlendiği, davacının hisselerini toplam — devretmeyi kabul ettiği, davacının hisselerin, piyasa değerine göre oldukça düşük olan defter değeri üzerinden devretmeye razı olmasındaki temel unsurun, davalı —- üçüncü kişilere yapmayı taahhüt ettiği satıştan davacıya pay verecek olması olduğu, başka deyişle, hisse satışındaki bedelin, yalnızca bir kısmının üçüncü maddede düzenlenmiş olduğu; kalanının —- gerek kendisine ait ve gerekse de davacıdan devraldığı hisseleri üçüncü kişilere satarak, bu satıştan davacıya pay verme borcunun düzenlendiği, bu hüküm, hisse satış bedelinin kalan kısmını düzenlediği, yani davalı ——-üçüncü kişilere satış bedeline göre değişen oranlarda belirlenen miktarı da davacıya ödemeyi borçlandığı, davalının bu borcuna aykırı davrandığı, davalı —-, hisseleri devralmasına rağmen, davacıya satıştan vereceği bedelden kaçınmak için, şirketlerin satışı için hiçbir girişimde bulunmadığı, davalının bu davranışları, ile koşulun gerçekleşmesini engellediği, bu yolla hukuka aykırı şekilde borçlandığı bedeli davacıya ödemekten kaçındığı, TBK’nun m.175/1’de “Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olursa, koşul gerçekleşmiş sayılır.” düzenlemesi gereğince davalı tarafça koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kuralına aykırı şekilde engel olunduğu, bu nedenle sanki satış yapılmışçasına davacıya ödeme yapılması gerektiği, davalılardan — ise davacının lehtar olduğu, davalı—- bedelli bonoda aval veren olduğu, bononun ifa yerine verildiği yönünde bir anlaşma olmadığından, bononun ifa uğruna verildiği, davacı açısından, hem hisse satışından doğan adi alacak, hem de bonodan doğan kambiyo alacağının varlığını sürdürdüğündne bahisle davalı, — açısından hisse satışından doğan adi alacaklarının tahsili, diğer davalı —- vererek ödenmesini teminat altına almış olduğundan bahisle kambiyo alacağının, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, tahsilinin talep olunduğu belirlenmiştir.
Birleşen davada davalılara yöneltilen istemlerin hukuki sebepleri farklı olmakla ayrı ayrı incelenmesi gerekmiştir.
Bu kapsamda davalı — alacak istemine konu edilen senette aval veren olarak yer aldığı, davaya konu senedin vade tarihinin — olduğu, senetten kaynaklı alacak istemli birleşen davanın ise — tarihinde ikame edildiği belirlenmiştir.
TTK’nun 749/1. maddesinde; “Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” düzenlemesi getirilmiştir.
Birleşen dava tarihi itibariyle, davaya konu senette kambiyo zaman aşımı olan – yıl dolmuş, bu nedenle senet kambiyo vasfını kaybetmiş bulunduğundan, —– davalı — sorumluluğu sona ermiş olmakla, bu davalı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı —yönünden ise, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, ekleri ve davacı taraf iddiası kapsamında TBK’nun 175. maddesi gözetilerek inceleme yapmak gerekmiştir.
Bu çerçevede, davacı tarafça her ne kadar, kendi hisselerinin bu davalıya satımından kaynaklı bedelin bir kısmının ödenmiş olduğu, hisse satışındaki bedelin, yalnızca bir kısmının üçüncü maddede düzenlenmiş olduğu; kalanının “üçüncü kişilere satış ” geciktirici koşuluna bağlanmış olduğu, sözleşmenin 1 nolu ekinin “Diğer Şartlar” başlıklı 4. maddesinde bu durumun düzenlendiği ileri sürülmüş ise de; davacı tarafça alacak istemine gerekçe yapılan — a) bendinde, üçüncü şahıslara devir satış tutarının —-daha az değerde olması halinde davacı — göre daha fazla para talep etmeyeceğinin açıkça düzenlenmiş olduğu, dolayısıyla her halükarda ödenecek bakiye hisse bedelinin kararlaştırılmadığı Mahkememizce gözetilmiştir.
Bununla birlikte taraflar arasındaki—-herhangi bir üçüncü şirkete kendi hisselerini ve devredilen hisseleri satmayı deneyecektir. Bu hisse senetleri üçüncü şahıslara satılacaksa —- ödenecektir” düzenlemesinin getirildiği, sözü edilen satışın gerçekleşmesi halinde ve fakat satım bedelinin de—- geçmesi halinde davacının alacak isteminin sözleşme gereğince muaccel olacağının taraflarca kararlaştırıldığı belirlenmiştir.
Anılan düzenlemeler gereğince, öngörülen üçncü kişiye satış şartı yönünden, yine —- yetkilisince bu yetkinin davacıya verildiği belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinde belirlenen şartın gerçekleşmemiş olduğu her iki tarafın da kabulünde olmakla, davacı vekilince birleşen davada alacak istemi, TBK’nun 175/1. maddesi koşullarının oluştuğu, dolayısıyla şart gerçekleşmiş gibi alcağın tahsiline karar verilmesi gerektiği iddiasına dayalıdır.
TBK’nun anılan 175/1. maddesinde, “Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olursa, koşul gerçekleşmiş sayılır.” düzenlemesi getirilmiştir.
Davacı taraf alacak istemi bu çerçevede, davalı —-dürüstlük kuralına aykırı olarak, davacının bakiye alacağını alamaması amacıyla, şartın gerçekleşmesine engel olduğu iddiasına dayandırılmıştır. HMK’un 190/1. maddesi gereğince, dürüstlük kurallarına aykırılık atfeden davacı taraf bu iddiasını ispat külfeti altındadır. Bununla birlikte alacak isteminin muaccel olması için, birleşen dava tarihi itbariyle fiilen geçekleşmemiş olan, üçüncü kişilere satım bedelinin en —- da davacı tarafça ispatı gerekecektir.
Taraflarca kararlaştırılan her iki koşulun gerçekleşmiş sayılması gerektiği, bu çerçevede davalı —- olabilecek iken, dürüstlük kurallarına aykırı suretle bu şartın engellendiğinin davacı tarafça ispat edilememiş olduğu, bununla birlikte taraflar arasındaki sözleşme ile, hisselerin her halükarda davalı tarafça üçüncü kişilere satımının sağlanacağı şeklinde bir düzenleme içermediği, davalının hisseleri satmayı deneyeceğinin, satım gerçekleşir ve bedeli —–olursa bakiye ödemenin yapılacağının kararlaştırıldığı Mahkememizce gözetilmiş, sübut bulmayan davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Esas davanın; davacı— yönünden reddine,
Davacı —yönünden ise kabulü ile, davacı — esas sayılı takibine konu keşidecisi—- bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
Takibin kötüniyetle yapıldığına ilişkin kanaat oluşmamakla tazminat isteminin reddine,
2-Birleşen davanın her iki davalı yönünden sübut bulmadığından reddine,
3-Esas davada alınması gerekli 68.310‬,00 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 22.654,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 45.655,29‬ TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Esas davada Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı — takdir olunan 67.050,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı — verilmesine,
5-Esas davada Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan 67.050,00 TL vekalet ücretinin davacı —- alınarak davalıya verilmesine,
6-Esas davada davacı tarafından sarf edilen 2.100,00 TL bilirkişi ücreti ve 463,20 TL posta ücerit olmak üzere toplam 2.563,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı —- verilmesine,
7-Esas davada davalı tarafından sarf edilen 7.500 TL bilirkişi ücretinin davacı — alınarak davalıya verilmesine,
8-Birleşen davada alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafından dava açılışı sırasında yatırılan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.648,45‬ TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde birleşen davanın davacısına iadesine,
9-Birleşen davada Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar için taktir olunan 13.450,00 TL vekalet ücretinin birleşen davanın davacısından alınarak birleşen davanın davalılarına verilmesine,
10-Birleşen dava da davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
11-Birleşen dava da davalılar tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
12-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacılar Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı..03/11/2021