Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/637 E. 2020/202 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/637 Esas
KARAR NO: 2020/202
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/05/2015
KARAR TARİHİ: 10/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——- ihtiyacı olan ——- çapında çelik tel alımı ihalesinin davacı şirket bünyesinde faaliyet gösteren ——tarafından alındığını, davacı ile davalı arasında — tarihli satış sözleşmesi ve sözleşme ekinde sunulan —- tarihli teknik şartname çerçevesinde malzeme teslimi konusunda anlaşma sağlandığını, ——- malzemenin davalı tarafından teslim edildiğini, karşılığında toplam — ödeme yapıldığını,————- muayene ve kabul işlemlerine başladığını, yapılan muayenelerde çelik telin teknik şartnamede belirtilen özelliklere sahip olmadığının tespit edildiğini, çelik telin teknik şartnameye uygun bulunmayarak fabrika tarafından reddedildiğini, teslim edilen malzemenin sözleşmeye ve teknik şartnameye uygun olmadığının —–Noterliği ——- yevmiye numaralı ihtarname ile bildirildiğini, davalının — Noterliği ——— yevmiye numaralı ihtarname ile çelik telin teknik şartnameye uygun olduğunu bildirdiğini, malzemenin içerisinde teknik şartnamede yer almayan elementlerin olduğunu, malzemeden beklenen menfaati ortadan kaldıran birçok maddi ve ekonomik ayıp bulunduğunu, olağan bir muayene ile tespit edilemeyecek gizli ayıp niteliğinde eksikliklerin mevcut olduğunu, Borçlar Kanunu 227. madde hükümleri doğrultusunda alınan malzemeyi iade etmeye hazır olunduğunu, sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığını belirtmiş, satış bedeli olan ———-TL’nin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte iadesine, satılan mal için yapılan masraflar ile ayıplı maldan doğan doğrudan zararlara ilişkin olarak şimdilik —- TL’nin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında ———- tarihli satış sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşmeye teknik şartnamenin de eklendiğini, yapılan anlaşmaya göre davalının ————- teknik şartnamedeki teli üretip üretemeyeceğini sorduğunu, istenen malın üretilebileceğinin bildirildiğini, üreticinin teknik şartnameye uygun olarak talep edilen çelik teli üretip teslim ettiğini, davalının ihale yüklenicisi olmadığını, kendisinden evsafı belirtilerek istenilen malı teslim ile yükümlü olduğunu, malzemenin kimyasal olarak teknik şartnameye uygun olmadığının gerçek dışı olduğunu, orijinal şartname ile davacının sipariş aşamasında sunduğu —– şartname arasında tercüme yanlışlığı bulunduğunu, alınan raporlara göre çelik telin şartnameye uygun olduğunun tespit edildiğini, davacının davalı şirkete deği———– rücu etmesi gerektiğini belirtmiş, cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Taraflar arasında ——- ihtiyacı olan çelik telin üretimi için —-tarihli satış sözleşmesinin akdedildiği, —- tarihli teknik şartnamenin sözleşmenin eki niteliğinde olduğu, davalı tarafından davaya konu çelik telin eksiksiz olarak davacıya teslim edildiği, davalı tarafından ise sözleşmede kararlaştırılan bedelin ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık;———– tarafından üretilen çelik telin sözleşmeye ve teknik şartnameye uygun olup olmadığı, çelik telden beklenen menfaatin sağlanamaması nedeniyle davalının sorumlu olup olmadığı, davacının çelik telin ayıplı olması sebebiyle zarara uğrayıp uğramadığı, hangi miktarda zarara uğradığı, bundan dolayı davalının sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler ——– tarafından düzenlenen — tarihli kök ve ——– tarihli ek rapor içeriğine göre; malzemenin teknik şartnamedeki kimyasal kompozisyon sınırları içinde olduğu, çelik telin test raporlarındaki mekanik ve fiziksel özelliklerinin teknik şartnamede belirtilen değerlere aykırı bir durum göstermediği, kesit farklılıklarının üretim aşamasında ciddi bir probleme neden olmayacağı, yabancı dildeki teknik şartnamenin yanlış tercüme edildiğinin açık olduğu, ancak ——– üretici firma tarafından böyle bir hatanın yapılmaması gerektiğini, telin kimyasal ve mekanik özellikleri teknik şartnameye uygun olsa da mermi çekirdeği üretimi için gerekli uygun yüzey özelliklerine sahip olmadığı tespit edilmiştir. Teknik yönden detaylı açıklamalara yer verilen bilirkişi heyeti raporu denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmıştır.
HMK’nın 33. maddesine göre hakim Türk hukukunu resen uygular. Bu nedenle mahkemece; tarafların gösterdiği hukuki sebep ile bağlı olmaksızın somut uyuşmazlığa uygun olan hukuki müessese ve ilgili kanun hükümleri belirlenerek uyuşmazlığın doğru hükümlere göre çözümlenmesi gerekir. Bu açık düzenleme karşısında tarafların, iddia ve savunmalarının dayanağı olarak farklı bir yasa kuralına dayanmış olmaları tarafların lehine veya aleyhine sonuç doğurmaz ve bu konuda usuli kazanılmış hak doğduğundan da söz edilemez.
Eser sözleşmesinin diğer sözleşme türlerinden ayırt edilmesi bakımından öncelikle bu sözleşmelerin kanundaki tanımlarından yararlanılmalı, sonuca gidilemediği takdirde sözleşme türlerine ilişkin özel hükümlerden yararlanılmalıdır. Kanundaki tanımlara göre eser sözleşmesi yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK 470/1). Satış sözleşmesi ise satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir (TBK 207/1).
Satış sözleşmesinde satılanın teslimi ve mülkiyetin nakli ön plandadır. Satılanın meydana getirilmesi aşaması ise alıcı için önemli değildir. Oysa, eser sözleşmesinde teslim edilecek şeyin meydana getirilme aşaması da alacaklı için önemlidir. Sözleşme akdedildiği sırada sözleşme konusu mevcut değilse kural olarak eser sözleşmesinin varlığından söz edilir. Yine, eser sözleşmesinde iş sahibinin yükleniciye talimat vermesi söz konusu iken satış sözleşmesinde bu söz konusu değildir.
Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan ———– tarihli sözleşmede satıcı ve alıcı ibarelerine yer verilmiş ise de sözleşmede çelik telin ölçüsel bilgileri gösterilmiş olup dosya kapsamından istenen ölçüler ve nitelikte çelik telin imal edilerek teslim edileceği konusunda sözleşme bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle taraflar arasındaki sözleşme, TBK’nın 470 ve devamı maddelerde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalat nedeniyle sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi ile zararın tazmini talebiyle açılan alacak davasıdır.
Ayıp, eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. Sözleşmede kararlaştırılan vasıf, eserin sözleşmede öngörülen amacı doğrultusunda kullanılmasına engel oluşturmuyorsa ayıp söz konusu değildir. Yüklenicinin eseri meydana getirirken sözleşmede kararlaştırılan eserin vasıflarına uygun hareket etmesinden dolayı sorumluluğu bulunmaz. Ancak, tekniğin genel kabul görmüş kurallarına aykırı veya standartların altında olan vasıf eserin tahsis amacı doğrultusunda kullanıma elverişliliğini azaltacak ya da tamamen ortadan kaldıracak ise bu durumda yüklenicinin iş sahibini uyarma yükümlülüğü vardır. Yüklenici bu yükümlülüğünü yerine getirmez ise eserdeki ayıba karşı sorumluluğu doğar.
Ayıp halinde iş sahibinin hakları 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Dönme hakkı, tek taraflı bir irade beyanı açıklamasıyla yapılır ve karşı tarafa ulaşmasıyla hukuki sonuçlarını doğurur. Eser sözleşmesinden dönülmesi geriye etkili sonuçlar doğuracağından taraflar aldıklarını karşı tarafa vermek zorundadır.
Türk Borçlar Kanunu m. 476 uyarınca, “eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, işsahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple işsahibine yüklenebilecek olursa işsahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz.”. İlgili madde uyarınca, işsahibinin verdiği talimat dolayısıyla eserde meydana gelen ayıplardan sorumlu tutulabilmesi ve TBK. m. 475’de yer alan seçimlik haklarını tamamen veya kısmen kaybedebilmesi için, yüklenicinin uyarısına rağmen işsahibinin, sözleşmeye, işin ifasına ilişkin olarak yükleniciye hatalı talimat vermesi gerekmektedir. Ancak bu hatalı talimat, eserdeki ayıbın doğumunda yalnız başına etkili olacak ağırlıkta bulunmalıdır. Yüklenicinin hatalı talimat nedeniyle sorumluluktan kurtulabilmesi için ise, dürüstlük kuralından doğan özen ve sadakat borcu gereği, iş sahibini bu hususta açıkça uyarması ve onu aydınlatması gerekmektedir. Yüklenici tarafından yapılan bu uyarıya karşın iş sahibi, hatalı ve yerinde olmayan talimatında ısrar etmeli veya uyarıya rağmen sessiz kalmalıdır. Bir başka ifadeyle iş sahibi, eserin ayıplı olmasına kendi kusurlu davranışı ile sebep olmalıdır. Ayrıca ilgili madde uyarınca, yüklenicinin sorumluluktan tamamıyla kurtulabilmesi için, eserde oluşan ayıpta yüklenicinin hiçbir payı bulunmamalı;
ayıp, sadece ve sadece işsahibinin bu kusurlu davranışı neticesinde doğmuş olmalıdır. Aksi takdirde hâkim, genel hükümler uyarınca, yüklenicinin ortak kusuru oranında bir indirim uygular.
Türk Borçlar Kanunu 476. maddesi uyarınca eserin ayıplı olmasının işsahibinin talimatından doğmasının yanı sıra, eserdeki ayıbın iş sahibine yüklenebilen bir sebepten kaynaklandığı durumlarda da işsahibinin ayıplı ifadan doğan haklarını yükleniciye karşı ileri süremeyeceği düzenlenmiştir. Ayıbın işsahibine yüklenebilecek bir sebepten doğması için işsahibinin kusurlu olması da gerekmez.
İşsahibinin sorumluluğu, iş sahibinin hazırladığı veya bir başkasına hazırlattığı plan ve projelerden dolayı da doğabilir. Nitekim somut olayda olduğu gibi teknik şartnamedeki ——– eserin meydana getirilmesine uygun olmaması, yani malzemenin elverişli olmaması durumunda iş sahibine yüklenebilen bir sebepten söz edilebilir. Yüklenici, bu durumda ayıba karşı sorumluluktan kurtulmak için işsahibini bu hususta açıkça uyarmalıdır.
Eserdeki ayıbın işsahibine yüklenebilen bir sebepten meydana geldiği ile yüklenicinin işsahibini uyarma yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat yükü ise yükleniciye aittir.
Eserdeki ayıbın iş sahibinin hazırladığı plan ve projeden kaynaklanması ve iş sahibinin sözleşmeden dönmeyi talep etmesi halinde, iş sahibinin sözleşmeden dönmesi için gerekli olan özel şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdiri gerekir. İş sahibinin sözleşmeden dönme hakkının bulunduğu durumlarda ayıbın kısmen iş sahibinden kaynaklandığı anlaşılır ise iade edilmesi gereken bedelden uygun bir indirim yapılması gerekir.
İncelenen tüm dosya kapsamı ve bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriğine göre; dava konusu çelik telin mermi çekirdeği üretimi için uygun olmadığı, bahse konu sözleşmeye aykırılığın sözleşmenin eki niteliğindeki şartnamedeki tercüme hatasından dolayısıyla davacının talimatından kaynaklandığı, tercüme hatasının mermi çekirdeği üretiminde yol açacağı sorunların üretici ——- şirketçe bilinebileceği, talimatın sonuçları hususunda davacının açıkça uyarılması gerektiği, böyle bir uyarının yapılmadığı, ancak sözleşmeden dönmenin şartlarının da yukarıda açıklanan gerekçeler ile oluşmadığı, tarafların ortak kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, ortak kusura göre ödenen bedelden takdiri indirim yapılması gerektiği, davacının uğramış olduğu zarar yönünden ise dosya içerisinde somut bir delilin bulunmadığı, davacının bu iddiasını ispat edemediği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile anılan kanun maddeleri gereği aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
G.D. : Ayrıntısı gerekçeli kararda yazılacağı üzere;
1-Davanın kısmen kabulüne,
Dava konusu davacı yedindeki çelik telin davalıya teslimi ile——- TL’nin—- tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Edimlerin aynı anda infazına,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 5.124,59 TL harçtan peşin alınan 2.647,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.476,90 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 10.552,55 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 11.202,55 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı ve 2.647,69 TL peşin harç ve 4,10 TL vekalet harcı toplamı: 2.679,49 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red %51,61 ve kabul %48,39 oranına göre hesaplanan 1.154,68 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılar bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/03/2020