Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/622 E. 2018/243 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/622
KARAR NO : 2018/243

DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/06/2015
KARAR TARİHİ : 08/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ;müvekkilinin alacağını sağlanması amacı ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını , icra takibine dayanak teşkil eden Bornova — Noterliğinin 21/03/2014 tarih ve —yevmiye numaralı Bornova—. Noterliğinin 04/04/2014 tarihli—yevmiye numaralı ihtarnamelerinde belirtildiği üzere, taraflar arasında imzalanan 06/04/2012 tarihli sözleşmede taraflarca 30 gün önceden bildirimde bulunmak şartı ile tek taraflı olarak sözleşmenin fesih edilebileceğinin düzenlendiği, sözleşmenin 27/04/2014 tarihi itibari ile fesih edildiğini ve davalı şirketin davacı tarafa 5.621,83 TL olan alacağını ödenmesinin talep edildiğini, davalı borçlu tarafından iş bu borcun ödenmemesi nedeniyle icra takibinden önce yapılan ödeme düşülmek suretiyle 4.971,64 TL alacağa ilişkin olarak İstanbul Anadolu — İcra Dairesince ödeme emri gönderildiğini, borca süresi içinde itiraz edildiğini, takibin durduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, ticari defterleri üzerinde yapılacak olan inceleme neticesinde davacının alacaklı olduğunun ispatlanacağını, izah edilen nedenlerden dolayı itirazın iptaline ve borçlunun takip dosyasında belirtilen faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir
SAVUNMA : Davalı vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 06/04/2012 tarihli Bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin davacı tarafından Bornova —Noterliğinin 21/03/2014 tarih — yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 27/04/2014 tarihinde feshedildiğini, aynı ihtarname ile davacı tarafından kendilerine bedelsiz olarak teslim edilen materyallerden ellerinde kalanların müvekkili şirkete iade edildiğinin beyan edildiğini ve ayrıca 5.621,83 TL bakiye alacağın talep edildiğini, ancak davacı tarafından söz konusu tanıtım materyallerin eksik teslim edildiğini ve davacının sorumluluğunun olduğunu, taraflar arasında 06/04/2012 tarihli Bayilik sözleşmesinin 11. Maddesi sözleşmenin herhangi bir tarihinde iş ortağının , kendisine verilen materyalleri en geç fesih tarihini müteakip 5 gün içinde —‘ a iade edileceğinin, iade edilmesi gereken materyal zayi olmuşsa ya da belirtilen sürede teslim edilmezse bedeli fesih tarihinden itibaren 1 hafta içerisinde ödeneceğini hükmünün yer aldığını , davalı tarafından 25/03/2014 tarihli — nolu 4.571,64 TL bedelli fatura düzenlendiğini, eksikler detaylandırılarak Kadıköy— Noterliği’nin 31/03/2014 tarihli —yevmiye numaralı ihtarname ekinde fatura davacı şirkete tebliğ edildiğini, 28/04/2014 tarihinde kalan 969,07 TL bakiye davacı şirket hesabına nakden ödendiğini, davacı şirket tarafından gönderilen Bornava — Noterliği’ nin 04/04/2014 tarihli — yevmiye nolu ihtarnamesi ile faturaya itiraz edildiğini, ancak Bayilik sözleşmesinin belirtilen 11. maddesinde yer alan hüküm gereğince ödenmeyen söz konusu bedelin davalı şirketin avansından mahsup edildiğini ve kalan bakiyenin ödendiğini, davacı şirketin söz konusu metaryalleri eksiksiz ve hasarsız olarak teslim ettiğinin kesin delillerle kanıtlanması gerektiğini, takibin kötü niyetli ve haksız olduğunu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu— İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını faturada belirtilen mal teslimine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı …nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 Tarihli. 2014/11-1159 E. 2016/967 K. S.lı kararında da vurgulanmış olup, …nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Taraflar arasında imzalanan Bayilik Sözleşmesi, ihtarnameler, davacının ticari defter ve belgeleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 06/04/2012 tarihli bayilik sözleşmesi ile ticari ilişki başladığı, sözleşmenin 21/03/2014 tarihli ihtarname ile davacı tarafından feshedildiği, her ne kadar davacı davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmiş ise de, davacının kendi defterlerinde kendi lehinde alacak kaydının bulunmadığı, cari hesap ilişkisi çerçevesinde davalıya yapılan mal teslimleri ile ilgili herhangi bir belge ibraz edilmediği, bu durumda davacının takibe konu alacağını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davacının icra takibini kötüniyetli olarak başlattığına ilişkin bir delil bulunmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE

2-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 84,91 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 49,01 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/03/2018