Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/409 E. 2020/581 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/409 Esas
KARAR NO : 2020/581
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 13/03/2015
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ————- kapsamında ince imalatlar ve işçilik ve imalat işleri için anlaşma yapıldığını, davacının sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle işi teslim ettiğini, ancak davalı şirketin ödemekle yükümlü olduğu bakiye bedeli ödemediğini, bu nedenle davacının—– takip dosyası üzerinden ——- tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının icra takibine kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durdurulmasını sağladığını belirtmiş, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının proje alt taşeronu olan davalıya bir kısım işler yaptığını, anılan sözleşmenin davalı ile imzalanmadığını, sözleşme imzalanmamış olmasına rağmen davalı şirketin davacıdan hizmet aldığını, alınan hizmetin bedelinin fazlasıyla ödendiğini, davacının yapması gereken işlerin bir kısmını hiç yapmadığını, bir kısmını da eksik bıraktığını, davalı tarafından avans ödemesi yapılması nedeniyle davalının davacıdan alacaklı olduğunu, davalı tarafından davacının hizmetleri karşılığı düzenlemiş olduğu faturaların tamamının ödendiğini, davacının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu ——-miktarlı faturanın davalı şirkete tebliğ edilmediğini, davalı şirketin davacıdan bu fatura karşılığı bir mal ve hizmet almadığını, söz konusu faturada bu bedelin hangi mal ve hizmetin bedeli olduğunun da belirtilmediğini, proje kapsamında yapılan okulların ———– yılında tamamlanarak eğitime başladığını belirtmiş, davacının haksız ve kötüniyetli davasının reddine, davalının %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında; davacı ile dava dışı ———- projesi kapsamında ———- anlaşma yapıldığı; bu sözleşme kapsamındaki işlerden bir kısımının yapımı konusunda davalının, davacıya bir kısım ödemelerde bulunulduğu; davacının bakiye iş bedelinin ödenmediğinden bahisle davalı aleyhine —–sayılı dosyası üzerinden ———–alacak için icra takibi yaptığı; davalının icra takibine itiraz ederek takibin durdurulmasını sağladığı; hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının, dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu muavin defterin —- tarihli kaydında bulunan ——— miktarlı fatura karşılığı işin davalıya verilip verilmediği; bu kapsamda, davacının davalıdan bakiye iş bedeli alacağının bulunup bulunmadığı; varsa miktarının ne olduğu ile bu alacağını tahsil için davalı aleyhine icra takibi yapmakta haklı bulunup bulunmadığı; noktalarında toplanmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen hükümler uyarınca, eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini ispatlama görevi yüklenicide, iş bedelinin ödendiğini ispatlama görevi ise iş sahibindedir.
—— sayılı takip dosyası içeriğine göre; —- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davacı —- olduğu, asıl alacak toplamı ——– tutarındaki alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, örnek no:7 ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından verilen ——- havale tarihli itiraz dilekçesinde borca ve fer’ilerine itiraz edildiği; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
——- tarihli yazı cevabına göre; davalı şirketin — yıllarına ait—— suretlerinin mahkememize gönderildiği görüldü.
————— sayılı yazı cevabına göre; hak ediş başlıklı belgede imzası bulunan dava dışı—–kimlik bilgilerinin mahkememize gönderildiği görüldü.
——- tarihli yazı cevabına göre; dava dışı— dava dışı—————-çalışanı olduğu görüldü.
Bilirkişiler —– tarafından düzenlenen —- tarihli esas rapor ve —- tarihli ek rapora göre; davacının ——- yıllarına ait yevmiye defterinin hesap dönemi sonunda görülmüştür tasdikinin yapılmadığı, davacının ticari defter ve kayıtlarını işletme hesabı defterinin tutulma şekline göre tuttuğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan —— alacaklı olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davalının icra takip tarihi itibariyle davacıya borcunun bulunmadığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen ve dava konusu olan —-numaralı ———- tutarındaki faturanın davalının kayıtlarında bulunmadığı, davacının sözleşmeye konu işe ait projeler gibi teknik belgeler ile ara hak edişleri sunmadığı, bu nedenle teknik yönden inceleme yapılamadığı mütalaa edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; dava dışı—- davalı şirket arasında —- dava dışı ——- davacı arasında yazılı taşeron sözleşmesi bulunmaktadır. Dosya kapsamına ve tarafların beyanlarına göre taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu da ihtilâfsızdır. Davacı——-tarihli faturaya dayanarak icra takibine geçmiştir. Davalı şirket vekili yargılama sırasındaki beyanlarında davacının faturaya konu mal ve hizmeti teslim etmediğini, faturanın kabul edilmeyerek davacıya iade edildiğini belirtmiştir.
Genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenicinin sadece eseri meydana getirmesi, aslî edim borcunu yerine getirdiği anlamına gelmemektedir. Yüklenici, sözleşmeye uygun meydana getirdiği eseri teslim borcu altındadır. Yüklenici üstlendiği eseri meydana getirecek ve meydana getirdiği bu eseri, iş sahibine usul ve yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olarak teslim edecektir. Eseri teslim borcu yüklenicide olduğundan eserin teslim edildiğini kanıtlama borcu da yükleniciye düşmektedir. Bir başka deyişle yüklenici, eseri, iş sahibine sözleşmeye uygun teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır. Davacı yüklenici savunmasını kanıtlayabilmesi için, eseri iş sahibine süresi içerisinde iş sahibinin iş yerinde teslim ettiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde teslim, yüklenicinin tamamladığı eseri sözleşmeyi ifa etmek niyeti ile iş sahibinin fiili hakimiyetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır. Teslimi kanıtlama yükü somut olaydaki savunmaya göre davacı yüklenicide olmakla bu teslimin nasıl kanıtlaması gerektiği davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Eserin teslim edilip edilmediğinin ispatında taraflar ispatın hangi delillerle yapılacağı hususunda sözleşmeye hüküm koyabilirler ve teslim konusunda bir delil sözleşmesi yapabilirler. Böyle bir delil sözleşmesi yoksa yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim ettiği vakıasını, teslim, hukuki işlem değil, hukuki fiil olduğundan kural olarak her tür kanıtla bu arada tanıkla dahi ispat edebilir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkisinde yazılı bir sözleşme ve bu sözleşmede yer alan teslime dair bir delil sözleşmesi niteliğinde teslim vakıasının ispatına dair bir hüküm bulunmadığından davacı yüklenici teslim vakıasını her tür delil ile kanıtlayabilecektir. Davacı vekili dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış ise de tahkikat süresince tanık listesi verilmemiştir.
Fatura düzenlenmesiyle imalatın yapıldığı ve teslim edildiği kanıtlanamaz. Davacı tarafından düzenlenen ———- tutarındaki fatura, tek başına teslimi ispata yeterli değil ise de tarafların ticari defterlerine kaydedilmiş olması halinde, teslim olgusunun ispat olunduğundan bahsedilebilir.
Ticari defterlerin delil olması yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları ise, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Davacının ticari defterleri ancak karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabileceğinden davacı taraf kendi ticari defterlerine delil olarak dayanmış ise davalı ticari defterlerinin de incelenmesini istemiş sayılmalı ve bu ticari defterler de incelenmelidir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının işletme hesabına göre ticari defter ve kayıtlarını tuttuğu,—–yılı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı tespit edilmiştir. HMK’nın 222/4 maddesi gereğince davacı ticari defterlerinde bulunan kayıtlar kendisi aleyhine delil oluşturur, bunun aksinin kesin delillerle ispatlanması gerekir. Öte yandan, mahkememizce eksik incelemeye mahal vermemek açısından uyuşmazlığın temelini oluşturan faturaya konu hak ediş yönünden de inceleme yapılmıştır. Bu kapsamda, faturanın görüntüsünün yer aldığı aslı dosyaya sunulmayan hak ediş belgesinde kaşe ve imzası bulunan —-davalının elemanı ve çalışanı olup olmadığı araştırılmış, —- dosyaya getirtilmiş, imzası bulunan şahıs tanık olarak dinlenmiştir.
Tanık————: hakediş belgesi başlıklı tutanakta yer alan imzanın kendi imzasına benzediğini, ancak kendi imzası olmadığını düşündüğünü, ——olarak bu şekilde hakediş düzenleme gibi bir usullerinin olmadığını, faturadaki tutara ilişkin imza atmışlığı olmadığını, hakedişte yer alan mal ve hizmetin teslim edilip edilmediği hususunda herhangi bir bilgisinin olmadığını, hakedişleri belirleme gibi bir yetkisinin olmadığını, sadece kahraman inşaatın hakedişini yaptığını, ancak tutanakta olduğu gibi bir hakediş formatının olmadığını belirtmiştir. Tanığın beyanları, hak ediş belgesinin niteliği ve tanığın davalı şirket çalışanı olmaması nazara alınarak, imza incelemesinin yargılamaya fayda sağlamayacağı kanaati ile bu yöndeki davacı vekili talebinin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu ——-bedelli faturadaki mal ve hizmetin davalı şirkete teslim edildiğinin davacı yüklenici tarafından ispatlanması gerektiği, bu hususta davacı tarafından herhangi bir somut delil sunulamadığı, davacının yemin deliline de dayanmadığı, davacının ticari defterlerinin kendi aleyhine delil vasfında olduğu, bu itibarla davalı tarafından takibe yapılan itirazın yerinde olduğu, takibin ise kötüniyetli olarak başlatılmadığı kanaati ile aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
Koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 758,67 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 704,27 TL harç ve 314,00 TL icra harcının karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.965,53 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2020