Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/190 E. 2018/298 K. 20.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-K A R A R-
ESAS NO : 2015/190 Esas
KARAR NO : 2018/298

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 04/02/2015
KARAR TARİHİ : 20/03/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Kartal —Noterliği’nin 20,03,2013 gün, — yevmiyeli ”Düzenleme şeklinde Gayrimenkul satış vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat sözleşmesi ” ile —- parsel de kayıtlı 322m2 lik taşınmazda davacının hissesine karşılık, davalının 3 numaralı daireyi yapıp teslim etmesi konusunda anlaştıklarını, dairenin şuan davacı tarafından kullanıldığını, iskanın henüz alınamadığını, dairenin teslim edileceği sırada davalının bir takım bahane ve hikayeler anlatmak suretiyle İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü — sayılı takip dosyasına konu bonoyu davacıya imzalattığını; 200.000 TL değerindeki 3 numaralı davacının dairesine 110.000 TL ödeme suretiyle satın almak istediğini; davalının senet baskısı ile haksız menfaat sağlamaya çalıştığını; davalı ile davacı arasındaki ilişkide senet düzenlenmesini ve davacı hisse sahibinin davalı müteahhide borçlu olmasını gerektiren hiçbir durum ve işlem bulunmadığını; bu senetten dolayı davacının borcunun bulunmadığını; İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü— sayılı takip dosyasının durdurulmasına, 17/07/2014 keşide 25/11/2014 vade günlü 81.000 TL bedelli nakden ibareli bir adet bononun iptaline, senedin iadesine, takibin iptaline ve davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının davacıya %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle;taraflar arasında sözleşme yapıldığını; bu sözleşmede dairenin %45 i davalıya %55 i davacıya ait olduğu beyan edilmiş olup; davacı dairenin bedelinin 180.000,00 TL olduğu konusunda davalı ile anlaşmış ve davalıya isabet eden bedeli için 81.000,00 TL senet verdiğini; davacı, daireyi üzerindeki havuz ve tedbirler nedeniyle satamadığından davalıya olan borcunu ödemediği; davacının ödemeye ilişkin herhangi bir makbuz ve belge ibraz edemediğini; davacının iddialarının yazılı delil ile ispatının şart olduğunu; bu nedenle, davacının haksız davasının reddi ile davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini; talep etmiştir.
Dava; davalı tarafından, icra takip konusu yapılan bononun bedelsiz bulunduğundan bahisle, davacının, davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine; ilişkindir.
İstanbul Anadolu—İcra Müdürlüğü’nün — sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 15/01/2015 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının …, borçlusunun … olduğu; takibin 25/11/2014 vadeli 81.000,00 TL bedelli bonoya dayalı, 81.000,00 TL asıl alacak, 1.308,94 TL işlemiş faiz, 100,00 TL protesto masrafı olmak üzere 82.408,94 TL’nin, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; örnek no:10 ödeme emrinin borçluna 19/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler Yrd. Doç. Dr. —- ve — tarafından müştereken düzenlenen 03/04/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre; davalının, 2013 yılına ait işletme ve 2014 yılına ait yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin açılış noter tasdiklerinin yaptırılmış olduğunun tespit edildiğini; taraflar arasında Kartal—-Noterliği’nin 20/03/2013 gün,— yevmiye nolu “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” yapıldığını; davalının 2014 ve 2015 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesinde; davalı tarafından, davacı adına düzenlenen faturanın açık fatura (veresiye) olarak tanzim edildiğini ve ticari defterlerde davacı adına 120.01.001 alıcılar/ … hesabına kaydedilmiş olduğunu; davalı tarafından, davacı adına düzenlenen 22/10/2014 tarih ve —-nolu 68.644,07 TL + 12.355,93 TL (KDV) olmak üzere toplam 81.000,00 TL faturanın açık fatura (veresiye) olarak düzenlendiğini; davalı tarafından, davacı adına düzenlenen bu faturanın, davacı tarafından 22/10/2014 tarihinde “aslını elden aldım TC kimlik no: —–.” yazarak imzaladığı; davalının, yukarıdaki ticari defter ve kayıtlarına göre 15/01/2015 icra takip tarihi itibariyle davacıdan 81.000,00 TL alacağının bulunduğunu; icra takibine ve davaya konu 17/07/2014 tanzim tarihli 25/11/2014 vadeli 81.000,00 TL bedelli senedin davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığını; taraflar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedilmiş olduğunu; noterde düzenleme şeklinde tanzim edilen sözleşmede (3) nolu dairenin davacıya verilmesinin kararlaştırıldığını; dairenin davacıya teslim edildiği ve tapuda adına tescilli bulunduğunun görüldüğünü; takip dayanağı bono incelendiğinde; bedel kaydı olarak “nakden” ibaresinin yer aldığını; davalı tarafça sunulan cevap dilekçesi ve 17/07/2014 tarihli, davacı tarafından imzası ikrar edilmiş “daire paylaşım sözleşmesi” başlıklı belge dikkate alındığında ise bononun %45 taşınmaz hissesi karşılığında davacı tarafından verildiğinin beyan edildiğinin anlaşıldığını; gayrimenkul hissesinin değeri bedelinde bir bononun alınmış olduğunun iddia edilmesi “nakden” şeklinde bedel kaydı ile bağdaşmadığını; nakden kaydı davalı tarafından tâlil edildiğini; böylece senet metninde anlaşılan düzenleme nedenine aykırı beyanda bulunan davalı yüklenici, temel ilişkide alacağın varlığını ispat yükünü taşıdığını; davalı, senedin iddia edildiği gibi gayrimenkul hissesi karşılığında alındığını ve davacıdan alacaklı bulunduğunu kesin delillerle ispat yükü altında bulunduğunu; bu kapsamda, davalı yüklenici 17/07/2014 tarihli adi yazılı belgeyi delil olarak sunduğunu; bu belge içeriğinde resmi şekilde düzenlenmiş sözleşmeye ve tapu kaydına aykırı olarak (3) nolu bağımsız bölümün %45 hissesinin davalı yüklenici …’a ait olduğunu; bu hissenin davacıya devredildiğini ve karşılığında dava konusu bononun alındığının yazılı olduğu; bu adi yazılı belge ile taraflar arasındaki resmi şekilde akdedilmiş Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nin tâdil edildiğini ve ayrıca bir taşınmaz hisse devri öngörüldüğünü; bilindiği gibi her iki hal içinde resmi şekle ihtiyaç bulunduğunu; bu şekle riayet edilmediğinden söz konusu adi yazılı belge altındaki imza davacıya ait olsa da sözleşme emredici şekil hükümlerine aykırılık nedenleri ile geçerli olmadığı; şekle aykırılığa dayanmanın hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğine ilişkin bir emarede bulunmadığını; bu durumda, takip ve dava konusu bononun temel ilişkide geçerli bir bono ilişkisine dayanmadığından bedelsiz olduğunun değerlendirildiğini; davalı vekilinin 02/03/2015 tarihli davaya cevap dilekçesinde delil olarak 3.sırada sunulan “dairenin %45 bedeli için kesilen fatura” incelendiğinde; 22/10/2014 tarihli faturada “malın cinsi” başlıklı bölümde yer alan tasvir, dava konusu olan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nde davalı tarafından imal edilecek binanın, zemin kat (3) nolu daire ile uyumlu olmadığını; uyuşmazlık konusu bakımından ispata ilişkin olmadığının anlaşıldığını; bu değerlendirmeler neticesinde takip ve dava konusu 17/07/2014 keşide tarihli 81.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının, davalıya borçlu bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre;
Taraflar arasında; davacının hissesi bulunduğu taşınmaz üzerine davalı/yüklenici tarafından kat karşılığı inşaat yapılması hususunda davacının da dahil olduğu dava dışı taşınmaz hissedarları ile davalı arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı; hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının da dahil olduğu taşınmaz hissedarları ile davalı arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinde davalı tarafından imal edilecek binanın zemin kat 3 nolu dairesinin tamamının mı yoksa davalı savunması kapsamında %55 inin mi davacıya ait olacağı; bu kapsamda, davacı vekilinin davaya cevap dilekçesi ekinde sunulan 17/07/2014 tarihli “Daire Paylaşım Sözleşmesi” başlıklı belge kapsamında, davacının, davalıya %45 hisse karşılığı 81.000,00 TL senet imzalayarak verip vermediği; buna göre, davalı tarafından İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün — sayılı takip dosyası üzerinden 15/01/2015 tarihinde takip konusu yapılan 25/11/2014 tarihli bonodan dolayı davacının, davalıya borçlu bulunup bulunmadığı; noktalarında toplanmaktadır.
Kural olarak; bono sebebiyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir; ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydıyla senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir; bu kayıtların aksinin savunulması senedin tâlili ( nedene, illete bağlanması ) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir; senedi tâlil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer; senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır; eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir; buna senedin talili denmektedir; bu anlamda, tâlil senet metninde açıklanan düzenleme ( ihdas ) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına geldiği; bu hususun, senet metinden kaynaklanan (mutlak def’i) olduğu; bu nedenle, taraflarca ileri sürülmese de mahkemece resen gözetilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişi kurulundan alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; taraflar arasında; Kartal — Noterliği’nin 20/03/2013 gün, — yevmiye nolu “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” düzenlendiği; davalı tarafından, davacı adına düzenlenen 22/10/2014 tarih ve — nolu 68.644,07 TL + 12.355,93 TL (KDV) olmak üzere toplam 81.000,00 TL faturanın açık fatura (veresiye) olarak düzenlendiği; davalının, davacı adına düzenlediği bu faturanın, davacı tarafından 22/10/2014 tarihinde “aslını elden aldım TC kimlik no: —-” yazarak imzalandığı; davalının ticari defter ve kayıtlarına göre; 15/01/2015 icra takip tarihi itibariyle davacıdan 81.000,00 TL alacağının bulunduğu ve icra takibine ile davaya konu 17/07/2014 tanzim tarihli 25/11/2014 vadeli 81.000,00 TL bedelli senedin ise davalının ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı; taraflar arasında düzenleme şeklinde tanzim edilen sözleşmede (3) nolu dairenin davacıya verilmesinin kararlaştırıldığı; bu dairenin, davacıya teslim edildiği ve tapuda adına tescil edildiği; takip dayanağı bono incelendiğinde; bedel kaydı olarak “nakden” ibaresinin yer aldığı; davalı tarafça sunulan cevap dilekçesi ve 17/07/2014 tarihli davacı tarafından imzası ikrar edilmiş “daire paylaşım sözleşmesi” başlıklı belge dikkate alındığında ise bu bononun % 45 taşınmaz hissesi karşılığında davacı tarafından verildiğinin beyan edildiği; gayrimenkul hissesinin değeri bedelinde bir bononun alınmış olduğu savunması karşısında; bu durumun, “nakden” şeklinde bedel kaydı ile bağdaşmadığı ve nakden kaydının davalı tarafından tâlil edildiği; böylece, senet metninde anlaşılan düzenleme nedenine aykırı beyanda bulunan davalı yüklenici, temel ilişkide alacağın varlığını ispat yükünü taşıdığı; davalı, senedin, iddia edildiği gibi gayrimenkul hissesi karşılığında alındığını ve davacıdan alacaklı bulunduğunu kesin delillerle ispat yükü altında bulunduğu; bu kapsamda, davalı yüklenici 17/07/2014 tarihli adi yazılı belgeyi delil olarak sunduğu; bu belge içeriğinde, resmi şekilde düzenlenmiş sözleşmeye ve tapu kaydına aykırı olarak (3) nolu bağımsız bölümün %45 hissesinin davalı yüklenici …’a ait olduğu; bu hissenin, davacıya devredildiği ve karşılığında dava konusu bononun alındığının yazılı olduğu; bu adi yazılı belge ile taraflar arasındaki resmi şekilde akdedilmiş Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nin tâdil edildiği ve ayrıca, bir taşınmaz hisse devri öngörüldüğü; ancak, bilindiği üzere; her iki hâl için de resmi şekle ihtiyaç bulunduğu; bu şekle riayet edilmediğinden söz konusu adi yazılı belge altındaki imza davacıya ait olsa da sözleşme emredici şekil hükümlerine aykırılık nedenleri ile geçerli bulunmadığı; şekle aykırılığa dayanmanın hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğine ilişkin bir emare de bulunmadığı; bu durumda, takip ve dava konusu bononun temel ilişkide geçerli bir bono ilişkisine dayanmadığından bedelsiz olduğu; davalı vekilinin 02/03/2015 tarihli davaya cevap dilekçesinde delil olarak 3. sırada sunulan “dairenin %45 bedeli için kesilen fatura” incelendiğinde; 22/10/2014 tarihli faturada “malın cinsi” başlıklı bölümde yer alan tasvir, dava konusu olan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nde davalı tarafından imal edilecek binanın, zemin kat (3) nolu daire ile uyumlu olmadığı; uyuşmazlık konusu bakımından ispata ilişkin olmadığının anlaşıldığı; bu değerlendirmeler neticesinde; takip ve dava konusu 17/07/2014 keşide tarihli 81.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının, davalıya borçlu bulunmadığı; bu nedenlerle, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile davacının, İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün—- sayılı takip dosyasında; takip konusu yapılan 17/07/2014 tanzim 25/11/2014 vade tarihli 81.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine; davacının bonoya dayalı takipte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı dikkate alınarak yasal koşulları bulunmadığından davacı yanın İİK.nun. 72/5.maddesi uyarınca %20 tazminat isteminin reddine; karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davacının, İstanbul Anadolu —.İcra Müdürlüğü’nün — sayılı takip dosyasında; takip konusu yapılan 17/07/2014 tanzim 25/11/2014 vade tarihli 81.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Yasal koşulları bulunmadığından davacı yanın %20 tazminat isteminin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 5.533,11 TL karar ve ilam harcından 1.383,28 TL peşin harç mahsubu ile bakiye 4.149,83 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.230,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru harcı ve 1.383,28 TL peşin harç toplamı: 1.410,98 TL ile aşağıda dökümü yazılı 1.142,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,

Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/03/2018