Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/158 E. 2022/981 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/158 Esas
KARAR NO : 2022/981

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/01/2015
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin, —- işi ile iştigal ettiğini ve 21.02.2011 tarihinde, davalıya ait —– altı mevkii, —- adresindeki liman tesislerindeki —— no.lu iskelenin deniz tabanı ve sağ sol taraflarındaki tahmini 80.000 m3 malzemenin 75 günlük sürede taranması için davalı taraf ile yüklenici sözleşmesi akdedildiğini, Sözleşmenin imzalanması ile yüklenici müvekkilinin, davalının onay ve bilgisi dahilinde 07.03.2011 tarihinde işe başladığını, sözleşmenin 4. maddesine göre, yüklenici, iş bu sözleşme ile tamamlamakla yükümlü olduğu tahmini 80.000 m3 kazı işini, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren maksimum 75 (yetmiş beş) takvim günü içerisinde tamamlayacaklarını, ancak davalının, limana gemi gelmesi, müsait olmadığı gibi sözleşmede yer almayan sebeplerle 07.03.2011 ile 01.06.2012 tarihleri arasında müvekkilinin 128 gün çalışmasına engel olduğunu ve 01.06.2012 tarihinden iş bu dayanın açıldığı 21.09.2012 tarihine kadar geçen 122 pünde sebepsiz beklettiğini, bu nedenlerle müvekkilinin 75 günlük sürede yapacağı işin, davalının durdurma ve bekletmeleri gibi nedenlerle tamamlanamadığını, sözleşmenin imzalanmasından bu yana 18 ay geçtiğini, davalının iki tarafa borç yükleyen yüklenici sözleşmesine ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre, limanı hazır etmediğini, kendi organizasyon bozukluğu gibi sebeplerle üzerine düşen edimini yerine getirmeyerek, yüklenici müvekkilinin işi tamamlamasına ve akdin ifasına engel olduğunu, sözleşmenin 5.maddesine göre: “Yüklenici, sözleşme konusu için gerekli ekipman ve teknik personeli bizzat temin edecek ve ücretlerini kanuni sürcler içinde ödeyecektir. İşin yapımı esnasında kullanılacak her türlü malzeme ve yardımcı aletin temini yüklenici sorumluluğundadır” hükmü gereği işin görülmesi için gerekli tüm ekipmanların müvekkili tarafından temin edildiğini, toplamda değeri 500.000,00 TL civarındaki deniz ekipmanları listesinin aşağıdaki gibi olduğunu,——-ekipmanıdır) ancak, işin başlamasından bu zamana, davalının kendi iş organizasyon bozukluğu/engellemeleri nedeniyle tüm bu ekipmanların 18 aydır liman sahasında beklediğini, 01.06.2012 tarihinden beri işe devam etmeye izin vermeyen davalı sebebiyle hiçbir iş yapılamadığını, taraflar arasındaki yüklenici sözleşmesinin 3.maddesi son paragrafına göre, deniz dibinin belli bir derinliğine erişmek için davalının temin etmesi gereken ——- gemisinin müvekkilince başka bir firmadan kiralandığını, müvekkilce bu geminin kira bedelinin 35.400,00 TL geminin sahibi firmaya ödendiğini ancak halen davalırın müvekkiline bu ödemeyi yapmadığını, müvekkil—-. hak edişi ve tarama ekipmanının —— bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, davalının bu haksız uygulamalar nedeni ile müvekkilinin büyük zarara uğradığını, akdın devamının imkansız hale geldiğini ve işletmenin iş ve finansal açıdan sıkıntıya girdiğini, davalının sözleşmeye aykırı ve kusurlu tutumu nedeni ile müvekkilin büyük mağduriyetinin oluştuğunu, bu nedenlerle, 18 aydır ekipmanın limanda tutmak zorunda kaldıklarını ve davalımın engellemeleri nedeni ile müvekkilinin, alacak ve tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile ve yüklenici sözleşmesinin 11. maddesine göre, Yüklenicinin kusuru olmadığı halde iş sahibi ve otoritelerin durdurması durumunda, yüklenici buradaki ekipmanın 10 gün tutacaktır. 10 gün sonraşında iş sahibi, ekip ve ekipmanın kalmasını talep ettiği takdirde, çalışmadan geçen gün başına yükleniciye 1,500.00 TL/gün —-ödeyecektir. Bu durma süresi 30 günü aştığında tarafların karşılıklı fesih etme hakkı dağacaktır.” Hükmü gereğince müvekkilinin sözleşmeyi fesih ettiğini bildirmek ve tüm zararlarının tazminini talep etmenin zorunlu hale geldiğini, bu hususun ——- yevmiye no.lu ihtarnamesi ile bildirildiğini ve ihtarnamenin, davalı tarafından 13.08.2012 tarihinde tebellüğ edildiğini, ancak davalının hiçbir cevap vermediğini, ayrıca müvekkilinin işe devam etmesi ve üstlendiği diğer işlerde kullanabilmesi için gerekli ekipman davalının hali hazırda iş bu davanın açıldığı tarihte dahi alıkonulduğunu, ekipmanın teslimine dair davalıya ——- yevmiye no.lu ihtarname gönderildiğini, buna karşın davalının halen ekipmanı teslim etmediğini ve haksız yere alıkoyduğunu, müvekkilin de limana girişine izin verilmediğini, müvekkilinin iş, alet, edevatı ve tüm ekipmanının teslim edilmediğinden, müvekkilinin zararını artırdığını, Yüklenici sözleşmesinin, 11.maddesi gereğince müvekkilinin iş sahibinden —— talep etmme hakkı olduğunu, bu nedenle ekipmanların limanda iş sahibi tarafından bekletilmesi nedeni ile—– talep ettiklerini, müvekkilinin ekteki listede mevcut ve değeri oldukça fazla olan bu ekipmanlarla işletmesini devam ettirerek çalışacağını ve yüklendiği başka işlerde bu ekipmanları kullanması gerektiğini, yeniden ekipman satın almasının ya da başka bir yerden temin etmesinin finansal açıdan mümkün olmadığını ve aksi halde müvekkilinin geri dönülmez ve ciddi zararlara, mağduriyete uğrayacağını ve diğer iş sahiplerine karşı temerrüde düşeceğini, bu nedenle ekipmanın teminatsız olarak iş bu talebimiz kabul görmez ise, ekteki faturalar ve listedeki değerler dikkate alınarak belirlenecek bir teminat karşılığında, HMK 389 ve devam maddeleri gereği ihtiyati tedbir yoluyla müvekkiline teslimine karar verilmesini ihtiyati tedbir hususunda tensip ile ivedilikle karar vermesini, talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, davacının gerçek olmayan hak ediş beyanıyla müvekkili şirketten fazla tahsil ettiği 773.928,18 TL.’lik haksız kazancını iade etmemek ve haksızlığını gizlemek için, dayanaksız, soyut iddialarda bulunduğunu, Davalı/karşı davacı müvekkili—— (iş sahibi), Liman işletmeciliği ile iştigal eden bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin, ——mevkiindeki İiman tesislerine, tahmil/ tahliye yapmak için yanaşan gemilere hizmet vermek için, gelen gemilerin deniz tabanına sürtmesi riskini ortadan kaldırmak amacıyla, deniz tabanında tarama yapılmasına yönelik 21.02.2011 tarihinde davacı/karşı davalı şirket ile “Yüklenici Sözleşmesi” adlı sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin 2. maddesi ile davacı/karşı davalının;
“İş Sahibi’nin —– adresindeki Liman tesislerinde yeni yapılan 240 m. boyundaki—- no.lu iskelenin deniz tabanı sağ ve sol taraflarındaki tahmini 80.000 m3 olan malzemenin, sözleşme ekindeki tarama planına uygun bir şekilde, saatte tahmini 800 m3 malzeme+ su basan (tahmini 200 m3 malzeme başan) bir dalgıç pompa yardımıyla basılma işini…” üstlendiğini, davacı/karşı davalının, sözleşmenin 4. maddesine göre, sözleşmenin imzalanmasından itibaren 10 gün sonra işe başlayıp maksimum 75 takvim günü içerisinde üstlendiği “deniz dibi tarama işini” tamamlamayı taahhüt ettiğini, davacı/ karşı davalının üstlenmiş olduğu tahliye işini, sözleşmenin imzasından itibaren 75 gün sonunda en geç 16 Mayıs 2011 tarihinde tamamlaması gerektiği halde, işe uygun alet edevat ve organizasyonu kurmaması nedeni ile 1 yılı (405 günü) aşan süre geçmesine rağmon işi tamamlamadığını ve yaptığı gerçek dışı hak ediş beyanları ile müvekkilinden 773.928,18 TL fazla bedel tahsil ettiğini, bunun karşı davada ayrıca incelenip açıklanacağını, davacı/karşı davalının, gerçek dışı beyan ve hak edişler yaparak yapmadığı işler karşılığında müvekkil şirketten para tahsil ettiğini, durum ortaya çıkınca da, kendi kusurlarını ve haksız kazanç sağladığını gizlemek için, gerçek olmayan ve hepsini çürütecekleri bir sürü iddia ortaya attığını, davacı karşı davalının dava dilekçesindeki 2.maddesinde 75 günde bitirmeyi taahhüt ettiği işte, 128 gün çalıştırılmadığını iddia etmesinin akıl ve gerçekle bağdaşmadığını, işe başladığı tarihten itibaren limana gemi yanaştığı vs gerekçesi ile 128 gün çalışmasına engel olunduğu şeklinde mantık dışı bir iddia ortaya attığını, davacının, 128 gün çalışamadığı iddiasının gerçek ve samimi olmadığının sundukları —– başkanlığı kayıtları ile sabit olduğunu, davalının tarama yapacağı iskelede, krokilere göre 4 ayrı gemi yanaşma yeri olduğunu, davacının gemi yanaşması nedeniyle 128 gün çalışamadığı iddiası doğru olmadığımı, teknik olarak iskelede gemi olmasından dolayı davacının çalışma yapamamasının söz konusu olmadığını, limanın yapıldığı tarihten bu yana böyle bir olay şimdiye kadar olmamakla birlikte, iskelenin dört bir yanına aynı anda gemi yanaşsa bile, bunun davalının çalışmasına engel teşkil etmediğini, bu durumda dahi davalının çalışacağı alan bulunduğunu, davalının tarama işi yaptığı sürede iskelenin 4 bir yanına aynı anda gemi yanaşmasının hatta, 2 geminin yanaşmasının olduğunun dahi vaki olmadığını, davacı/ karşı davalının, iskeleye gemi yanaştığından çalışamadığı iddiasının, gerçek olmadığını, bunun sözleşmeye de aykırı bir iddia olduğunu, davacı karşı davalının üstlendiği deniz dibi tarama işini limanda yapılacağını bildiğini, bunun sözleşmenin her yerinde yazdığını, davacı/karşı davalının, sanki çalışma yapacağı sırada liman faaliyetinin tamamen durdurulması gerekiyormuş gibi iddialarda bulunsa da, davacı/karşı davalı ile müvekkili arasındaki sözleşme incelendiğinde görüleceği üzere, müvekkili şirketin, davacı/karşı davalıya tarama işini yaparken limanı tamamen boş tutacağına ya da liman faaliyetlerini tamamen durduracağına dair taahhüdü bulunmadığını, sözleşmenin hiçbir yerinde bu konuda ima dahi yer almadığını, davacının 01/06/2012 tarihinden itibaren davanın açıldığı tarihe kadar çalıştırılmadığı iddiası da doğru olmadığını, davacı/ karşı davalının 354.000 ——- talebi (128 gün+122 gün) için ortaya attığı iddiaların hiçbirisinin gerçek olmadığı , sözleşmeye göre ——- talep hakkı olmadığını, davacının 354.000 TL—– 35.400 TL kira bedeli, 100.063,45 TL tarama bedeli taleplerinin hiçbir yasal dayanağı olmadığını, sözleşmeye göre——- talebinin koşullarının bulunmaması nedeniyle davacının —-talebinin reddini,—— hakediş altında talep edebileceği bir bedel de söz konusu olmadığından davanın reddini talep etmiştir.Davalı/karşı davacı vekilince, cevap dilekçesi ile sunulan karşı davaya konu isteminde, davacı / karşı davalı gerçek dışı hak ediş beyanları ile gerçekte yapılamayan işlerle ilgili olarak müvekkili şirketten fazla tahsilat yapıldığı, davacı/ karşı davalı tarafça imzalanan tutanak ve müşterek alınan kararlar ile de sabit olduğu, davacı/ karşı davalı şirketin, tahmini olarak 80.000 m3’lük bir deniz dibi tarama işini üstlenmesine rağmen, işe başladıkları 07/03/2011 tarihinden 20/03/2012 tarihine kadar olan süreçte yaptıkları toplam—— adet hak ediş ile müvekkili şirket tesislerinde 128.023,17 m3’lük tarama işi yapılmış gibi gösterilerek müvekkili şirketten bu şekilde yapılmayan işlerin parasını tahsil ettiği, yapılan tespitler sonrası davacı/ karşı davalı şirket tarafından fiilen yapılan işe göre 84.628,56 m3’lük fazla hakediş yapıldığı ve bu miktar kadar müvekkili şirketten fazla para tahsil edildiği anlaşıldığı, davacı tarafın müvekkili şirketten tahsil ettiği haksız bedel için müvekkili şirket tarafından 03/09/2012 tarih ve——- sıra numaralı 773.928,18 TL tutarlı iade (mahsup) faturası düzenlenerek —— noterliğinin 19/09/2012 tarih ve——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ekinde davacı/ karşı davalıya tebliğ edilerek kendisinden talep edildiği ancak davacı/ karşı davalı bu bedeli iade etmek yerine haksız ve gerçek dışı bir takım iddia ve beyanlarla haksız muaraza çıkarma yolunu seçildiğini, maddi vakıalara ve sözleşmeye göre hiçbir haklılığı ve yasal dayanağı olmadığından davacı/ karşı davalının haksız ve davasının ve taleplerinin reddine karar verilmesini, davacı / karşı davalının gerçek dışı hak ediş beyanları ile müvekkili şirketten haksız olarak fazladan tahsil ettiği 773.928,18 TL’nin , 03/09/2012 tarih ve——- sıra numaralı 773.928,18 TL tutarlı iade faturasının kendisine tebliğ tarihi olan 21/09/2012 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davacı / karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı/karşı davalı vekilince sunulan 04/03/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, karşı davaya cevap dilekçelerini zaman aşımı yönünden ıslah ettikleri, bu kapsamda karşı davaya konu taleplerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandığı ve 818 sayılı Borçlar Kanunun 66. maddesinde yer alan 1 yıllık zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle karşı davanın zaman aşımı yönünden reddi gerektiği ileri sürülmüştür.Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri tetkik edilmiş, konusu teknik inceleme gereken hususlarda bilirkişi raporu alınmıştır. Bundan başka davacı tarafça sunulan Temmuz 2017 tarihli teknik rapor başlıklı uzman görüş raporu sunulduğu belirlenmiş, tetkik edilmiştir.
Davalı——şirketi talebi üzerine ——Asliye Ticaret Mahkemesinin —— sayılı dosyası kapsamında alınan rapor ve dosya aslı, dosyamız içine alınmış tetkik edilmiştir.
Mahkememizce alınan 04/08/2017 tarihli kök raporda özetle; Tarama hacminin iki değerinin ortalaması olarak 41.960,53 metreküp olarak hesaplandığı, Davacı/ karşı davalı yanca iş sahibince tarama yapılmasına engel olunduğu iddia edilmişse de dosyaya gemi yanaştığı için çalışma yapılamadığına ilişkin delil sunulmadığı, bu nedenle de, yüklenicinin sözleşmeye uygun sürede, sözleşeme uygun şekilde işi teslim edememesinin sorumluluğunun davalı / karşı davacı iş sahibine ait olduğunun ispatlanamadığı, işin iş sahibince durdurulduğu ispatlanamadığından ve işin durmasına rağmen ekip ve ekipmanın kalması yönünde iş sahibi talebi bulunmadığından davacı/ karşı davalının —— ödemesi yapılması talebinin kabule şayan olmadığı, davacı/ karşı davalının 100.063,45 TL tutarındaki hakediş ödenmesi yönündeki talebinin kabul edilemeyeceği, davacı/karşı davalıya fazla ödeme yapıldığı ve davalı/karşı davacının yapmış olduğu fazla ödemeyi talep edebileceği, yapılan fazla ödemenin miktarına ilişkin hesaplamada hangi raporda belirtilen miktarın ya da ortalama değer olarak hesaplanan 41.960,53 metreküpün mü dikkate alınacağı şeklinde kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan 23/07/2018 tarihli ek raporda özetle; tarama hacminin belirlenmesinde 04/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı / karşı davacı——vekili tarafından dosya içine eklenen verilerin değerlendirilmesiyle bulunan yaklaşık 78141.36 metreküp kazı hacminin mi, yoksa davacı/ karşı davalı——- taradından dosya içine 31/01/2018 tarihli bilirkişi ön raporuna cevaben eklenen veriler değerlendirilerek yaklaşık 84612.22 metreküp olarak hesaplanan kazı hacminin mi kullanılacağının mahkeme takdirinde olduğu; davacı/ karşı davalıya fazla ödeme yapıldığı, yapılan fazla ödemenin miktarına ilişkin hesaplamada belirtilen miktarlardan hangisinin dikkate alınacağının mahkemenin takdirinde olduğu, kök raporda varılan sonuçlarla bağlı kalındığı şeklinde kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan 19/11/2019 tarihli yeni oluşturulan heyet kök raporunda özetle; asıl dava bakımından davacının davalıdan, dava tarihi itibariyle, iddia ve talep ettiği gibi alacaklarının olmadığı; karşı dava bakımından davalının (karşı davacının) davacıdan (karşı davalıdan) dava tarihi itibariyle, davacının yaptığı fazla tahsilatın geri verilmesine ilişkin alacağı bulunduğu; davalının alacağının miktarının hesaplanamadığı; davalının karşı davadaki alacağının talep gibi, iade faturasının davacıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işletilecek temerrüt faizi ile birlikte tahsili gerektiği, şeklinde kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan 01/06/2021 tarihli alınan kök raporda özetle; Bilirkişi Kök Raporuna İtirazlar Yönünden: davacı-karşı davalı şirketin itirazları raporun 2.bölümünde ayrı ayrı değerlendirilmiş olduğu , Söz konusu tarama hacmi gerek ilk ve son batimetri ölçmelerinden gerekse ara batimetrilerden belirlenmesi kazı hacmi sonucunu çok fazla değiştirmemektedir ve sonuç olarak kazı hacmi Kök raporumuzda belirtilen önceki ölçümlere dayalı değerlerin ortalaması olarak ifade edilen 43.419,40 m3 olduğu kanaatindeyiz. İtiraz konusu edilen Teknik Rapor ve Bilirkişi raporları değerlendirildiğinde de yakın sonuca ulaşılmaktadır. 21.7.2017 tarihli Teknik Raporda dolgunun tamamının ölçüm alanı dışından geldiği varsayılmış ve tarama miktarı olarak 137.715,48 m3 lük hacmin kazı+dolgu şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Bu değerlendirmenin raporumuz Ek’inde verilen Teknik Değerlendirmeden de anlaşılacağı gibi, 48.439,70 m3 ‘lük dolgunun ölçüm alanı dışından taşınmasının teorik ve teknik açıdan mümkün değildir. Bu nedenle de Teknik Rapor’daki hesaplamanın doğru bir yaklaşım olmayacağı, dolgu olarak belirlenen malzemenin ölçüm alanından dışarı çıkarılmadığı İçin kazı hacmine eklenmesinin hatalı olacağı, bilakis dolgu hacminin kazı hacminden çıkarılmasıyla net kazı hacminin belirlenmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Teknik Rapor’daki değerler dikkate alınarak hesaplanan kazı hacmi bu durumda da 89.275,80 m3— 48.439,70 m3 =40.836,10 m3’tür. Bu değer de yukarıda belirtilen ortalama değere yakındır. Bununla birlikte, taranarak kazı alanı dışına (ölçüm alanı içine) taşındığı belirlenen yaklaşık 6000 m3’lük hacmin sözleşmede yer almamasına rağmen kazı alanı dışına yapay transfer olması dolayısıyla kazı miktarına eklenebileceği hususu Mahkeme’nin takdirindedir. Uygun görülmesi halinde toplam kazı miktarı 49.419,40 m3 olmaktadır. Ara hak edişlerin nasıl yapılacağı taraflar arasındaki sözleşmede hükme bağlanmıştır. Tarafların sözleşmenin 6. maddesinde belirtilen hususa riayet etmedikleri görülmüştür. İlgili maddeye göre ara hak edişler için taranan malzemenin karada depolanması ve ölçülmesi öngörülmüştür. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden taranan malzemenin, karada depolanarak miktarının belirlenmediği, böylece sözleşme esasına uygun davranılmadığı düşünülmektedir. Kurulumuzca itirazlar doğrultusunda yeniden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda ise, Kök Raporumuzun 7 ve devamı sayfalarında yapmış olduğumuz değerlendirmelerde ve varmış olduğumuz kanaatlerde bir değişiklik olmamıştır. Ancak sayfa 9’da yer alan 4 nolu paragrafa şu hususu de eklemek isteriz: Bir an için davacının iddia ettiği gibi gemi kiraladığı farz edilse bile, taraflar arasındaki sözleşmenin 5 nolu maddesi hükmüne göre de, sözleşme konusu iş gerekli olan bütün ekipman davacı/yüklenici tarafındarı karşılanacaktır. Dolayısıyla bu sebeple de davacının kiraladığını iddia ettiği geminin kira bedelini davalıdan talebe hak kazamayacağı kanaatine varılmaktadır. Son olarak kök raporumuzun 9’uncu sayfasında açıklandığı üzere, Kök Raporumuzdaki değerlendirme ve kanaatler önceki Bilirkişi Kurulu Raporundakiler ile benzer yöndedir. Kök Raporumuzdaki Değerlendirme ve Kanaatlere katılıp katılmamak tamarnen Mahkemenin takdirindedir. Davalı-Karşı davacının alacağı Yönünden yapılan inceleme neticesinde ise; Teknik bilirkişi heyet Üyelerinin tespitleri doğrultusunda, davacı-karşı davalı şirket tarafından yapılan tarama hacminin 43.419,40 m3+ 6.000,00 m3=49.419,40 m3 olduğu kanaatlerine ulaşılmış olduğundan, davalı-karşı davacı şirketin fazladan ödemesini mış olduğu 78.603,77 m3 karşılığı (128.023,17 m3 – 49.419,40 m3) 718.831,48 TL (78.603,77 m3 x 7,75 TL) alacağını talep edeblleceği kısmen ya da tamamen davalı/karşı davacının lehine hüküm tesis etmesi halinde, fazladan ödenen tutara ilişkin tanzim ettiği 03.09.2012 tarih, ——no’lu faturanın ——-.Noterliğinin 19.09.2012 tarih ve ——-yevmiye numaralı ihtarnamesi ekinde tebliğ edildiği 21.09.2012 tarihinden itibaren avans faizi talep edebileceği, asıl dava bakımında davacının davalıdan iddia ve talep ettiği gibi alacakları bulunmadığı; karşı dava bakımından davalının ( karşı davacının) davacıdan (karşı davalıdan), karşı dava tarihi itibariyle 718.831,48 TL alacağı bulunduğu, bu alacağın 21/09/2022 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği, kanaatine varılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
Taraflar arasında 21/02/2011 tarihli “yüklenici sözleşmesi” başlıklı sözleşme aktedildiği, bu sözleşmede davalı ——şirketinin iş sahibi, davacı —– şirketinin ise yüklenici olarak yer aldığı, 2. maddesinde—–liman tesislerinde yeni yapılmış 240 m boyundaki —–no.lu iskelenin deniz tabanı sağ ve sol tarafındaki tahmini 80.000 m3 malzemenin, sözleşme ekinde (Ek-7’de) bulunan tarama planına uygun bir şekilde, saatte tahmini 800 m3 malzeme + su basan (tahmini 200 m3 malzeme basan) bir dalgıç pompa yardımıyla basılma işinin yüklenici——- şirketi tarafından yapılmasının bu sözleşmenin konusunu teşkil ettiği, aynı sözleşme 4. maddesinde ise işin süresinin maksimum 75 takvim günü olduğu taraflarca kararlaştırılmıştır.Ana davada davacısı——– şirketince, 07/03/2011 tarihinde işe başladıkları, davalının limanına gemi geldiği, müsait olmadığı gibi sebeplerle 07/03/2011-01/06/2012 tarihleri arasında 128 gün çalışmasına engel olduğu, yine 01/06/2012 tarihinden iş bu davanın açıldığı tarihe kadar da sebepsiz bekletildiğini, davalının durdurma ve bekletmeleri nedeniyle sözleşme imzasından bu yana 18 ay geçtiği, işin halen tamamlanmamış olduğu, tüm ekipmanların liman sahasında beklediği, davalı tarafça iş bu davanın açıldığı tarihte dahi ekipmanlara el konulmuş durumda olduğunu, davalıya ihtarname tebliğ ettiklerini, davalının müvekkilinin limana girişine izin vermediğini ve ekipmanları da teslim etmediği iddiaları ile, ——. hak ediş tutarının ödenmediği, ayrıca sözleşmenin 3. maddesi son paragrafı gereği davalının temin etmesi gereken tarama gemisinin (—— isimli), davacı tarafça kiralandığı, sözleşmenin 11. maddesi gereğince davacının davalı uhdesinde kalan ekipmanları nedeniyle——bedeli alacağının doğduğundan bahisle, davacıya ödenmesi gereken —-. hakediş tutarı 100.063,45 TL, —– isimli tarama gemisinin kira bedeli 35.400,00 TL ve ekipman bekleme —— bedeli 354.000,00 TL olmak üzere toplam 489.463,45 TL’nin faizi ile birlikte tahsili talep olunmuştur. Karşı davada ise davacısı ——şirketince, davacı-karşı davalının gerçek dışı hak ediş beyan ve tutanakları ile davalı şirketten 773.928,18 TL fazla para tahsil ettiği, 8 adet hak edişte toplam 43.394,61 m3 olarak beyan edilip faturalandırılması gereken tarama işinin 128.023,17 m3 olarak beyan edildiğini ve buna göre faturalandırılarak davalıdan yapılmayan işlerin de parasının alındığını, 84.628,56 m3’lük fazla hak ediş kadar davalı şirketten para tahsil edildiğinden bahisle 773.928,18 TL’nin 21/09/2012 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsili talep olunmuştur.Sözleşmeye konu işin gerçekte kaç m3 kadar yapıldığı hususunda taraf beyan ve iddiaları arasında mübayenet vardır.
Mahkememizce sözleşme konusu işin ne kadar miktarda yapıldığı hususunun tespiti yönünden dosya kapsamında alınan raporların ve sunulan uzman görüşünün tetkikinde; teknik bilirkişilerce yapılan hesapların birbirini teyit etmediği, farklı sonuçların elde edildiği belirlenmiş olmakla, her bir rapor özelinde, kronolojik sıra esası ile değerlendirme yapmak gerekmiştir.
—— sayılı dosyası kapsamında alınan rapor, 10/09/2013 havale tarihli olup, davalı —– şirketinin 24/04/2013 tarihli başvurusu üzerine ve 02/05/2013 tarihli keşfe istinaden düzenlendiği belirlenmiştir.—– şirketince bu rapora —–dosyası kapsamında itiraz olunmuş, yok hükmünde sayılması talep olunmuştur. Ancak öncelikle, Mahkememiz işbu dosyasına konu davanın 24/09/2012 tarihinde ikame edildiği, dava derdest iken davalı —–şirketince ——-Asliye Ticaret Mahkemesinde delil tespiti istemi ile başvuru yapıldığı, HMK’nun 401/4. maddesi gereğince, dava tarihinden sonra her türlü tespit istemi yönünden sadece Mahkememizin yetkili ve görevli bulunduğu, ——Asliye Ticaret Mahkemesince alınan rapora hiçbir suretle değer verilemeyeceği, yapılan tespitlerin hükme esas alınamayacağı gibi herhangi bir değerlendirmede de gözetilemeyeceği kanaatine varılmıştır. ( aynı yönde—- Hukuk Dairesinin —–Hukuk Dairesinin ——- karar sayılı ilamları)
-08/02/2016 tarihli ön raporda, iki tarafça inceleme için sunulan haritaların farklı olduğu, dönüştürme parametreleri yönünden sunulan kayıtların tetkik edilemediği, denetlenemediğinin bildirildiği belirlenmiştir.
-Temmuz 2017 tarihli olarak sunulan ve davacı—– şirketinin talebi üzerine—— görüşü mahiyetindeki, teknik rapor başlıklı raporda, değerlendirmenin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre bir hesaplama içermemesi itibariyle hükme esas alınamayacağı Mahkememizce değerlendirilmiştir.
-04/08/2017 tarihli 1. kök raporda yapılan toplam iş yönünden, —-firmasınca yapılan haritalar yönünden yaklaşık bir miktar hesaplandığı, sonrasında——Asliye Ticaret Mahkemesinin——- sayılı dosyası kapsamında alınan raporda elde edilen verilere göre tespit edilen tutarın ortalamasının alınarak bir sonuca ulaşıldığı belirlenmiştir. Bu tespitin denetime elverişli olmadığı gibi yasa gereği hükme esas alınamayacak ——– sayılı raporun ortalaması ile elde edilmekle hükme esas alınamayacağı Mahkememizce değerlendirilmiştir.-12/07/2017 tarihli ayrık görüş raporunda ise, yukarıdaki heyet görüşüne iştirak etmediğini bildiren —–bilirkişi, Mahkememizin heyet raporu görevlendirmesine rağmen müstakil görüş sunmuş,——Asliye Ticaret Mahkemesinin—— sayılı dosyası kapsamında alınan raporda belirlenen 46.436,61 m3 tespitinin, tarafınca kabul edilebilir olduğu kanaati açıklanmış, bu veriye göre kendince hesaplama yapılmıştır. Bilirkişi tarafından bu kanaatin gerekçesi açıklanmadığı, denetime elverir şekilde ortaya konulmadığı gibi ——Asliye Ticaret Mahkemesinin——– sayılı raporuna dayandırılmakla hükme esas alınamayacağı kanaatine varılmıştır.-23/07/2018 tarihli toplamda ——-sayfadan ibaret ek raporda ise, sehven kök raporda dikkate alınmadığı bildirilerek yeniden hesaplama yapıldığı, bu kapsamda teknik yönden yapılan incelemede, 78141.36 metreküp ve 84612.22 metreküp olmak üzere farklı miktarlar hesaplandığının bildirilerek, hangi miktarın dikkate alınacağının takdirinin ise Mahkememize bırakıldığı, tamamen teknik bir konu olması itibariyle bu değerlendirmenin denetime elverişli olmadığı kanaatine varılmıştır.
-19/11/2019 tarihli, yeni heyetçe sunulan kök raporda ise —- (16.07.2012), —– ——tarafından birlikte hazırlanan (10.09.2013) ve —– öğretim üyeleri tarafından hazırlanan (04.08.2017) bilirkişi raporlarının bilimsel verilere dayalı olarak yapıldığı ve sonuçlarının örtüştüğü, bu üç raporda tespit edilen hacmin ortalamasının dikkate alınabileceği, bu üç raporda tespit edilen üç değerin ortalaması 43.419.40 m3 olarak alınmasının uygun olacağı bildirilmiş ise de, bu tespitin denetime elverişli olmadığı gibi yasa gereği hükme esas alınamayacak —— Asliye Ticaret Mahkemesinin ——- sayılı raporun, davalı tarafça sunulan uzman görüş kanaatinin ortalaması ile elde edilmekle hükme esas alınamayacağı Mahkememizce değerlendirilmiştir.
01/06/2021 tarihli ve 28/12/2021 tarihli ek raporlarda ise yukarıda tespit edilen 43.419.40 m3 tutara, ilaveten 6000 m3 tutar eklenerek hesaplama yapılmış, bu kapsamda doğal olmayan yollarla saha içine boşaltma sebebiyle, batimetrik haritalardan ve sayısal verilerden tespit edilen ve kazı alanı dışında daha derin alanlarda yer alan 3 farklı bölgedeki dolgu hacimlerinin bulunduğunun belirlendiği, sözleşmede bu doğrultuda bir hüküm bulunmamasına rağmen, bu dolguların (6000 m3) kazı hacmine eklenerek toplam kazı hacminin elde edilmesinin uygun olacağının bilirkişi heyetince değerlendirildiği, bu 3 alana ait elde edilen hacim değerlerinin toplamının yaklaşık 6000 m3 olarak hesaplandığı, buna göre toplam tarama hacminin 49.419,40 m3 olduğu ifade edilmiştir. Bu tespit taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olmadığı gibi, 19/11/2019 tarihli raporda, ortalama alınmak suretiyle elde edilen veri üzerine belirlenmekle ve 19/11/2019 tarihli rapora ilişkin gerekçelerle hükme esas alınamayacağı Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Yukarıda yapılan tespitler çerçevesinde alınan raporların, yapılan işe ilişkin tespitler içeren kısımlarının hükme esas alınamayacağı Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Yapılan toplam iş tutarının belirlenmesi noktasında, dosyaya sunulan 25/06/2012 tarihli toplantı tutanağı formu başlıklı belgenin tetkikinde taraf şirket yetkililerinin bir araya geldikleri, tutanağın 1. ve 2. maddesinde —— şirketi adına taleplerin iletildiği, 3. madde altında ise “ortak karar” olarak “ilk yapılmış olan batimetri ölçümü referans kabul edilerek, —— firması ile anlaşılsın bir yeni ölçüm yapılsın ve bu ilk yapılan batimetrik ölçüm ile son yapılan batimetrik ölçüm arasında tarama sonucunda çıkarılan malzeme hesap edilsin, çıkan sonuca göre mahsuplaşma yapılsın” şeklinde karar varıldığının tutanağa bağlandığı belirlenmiştir.
Anılan bu ortak karar doğrultusunda ——.şirketinden “——Ölçüm Tutanağı” adlı 16.07.2012 tarihli bir rapor alındığı, bu kapsamda taraf şirketler nezaretinde ölçümünün yapıldığı ve bu ölçüme göre taranan malzeme 43.394,61 m3 olarak belirlendiği anlaşılmıştır.Sunulan bu raporun 24.07.2012 tarihli tutanak başlıklı belge ile —– şirketi tarafından —— şirketi ilgilisine teslim edildiği belirlenmiştir.
Bu teslimden 16 gün sonra, davacı——- şirketince davalı şirkete yönelik olarak 10/08/2012 tarihinde gönderilen ihtarname ile taraflar arasındaki yüklenici sözleşmesinin feshedildiğinin bildirilerek davaya da konu edilen alacak kalemlerinin ödenmesinin ihtar edildiği belirlenmiştir.Ana davada davacısı —— şirketince, bakiye hak ediş tutarı olan 100.063,45 TL’nin ödenmesi, karşı davada ise davacısı —— şirketince, hak ediş tutarının, gerçekte yapılan işe göre fazla ödendiğinin bahisle fazla ödenen tutarın iadesi talep olunmakla öncelikle, ödenmesi gereken iş bedelinin tespiti gerekecektir.Bu kapsamda dosyada alınan raporlar bu yönden yukarıda değerlendirilmiş, bilirkişilerce tespit edildiği bildirilen tutarların hükme esas alınamayacağı kanaatine varılmıştır.Yapılan işin tespiti noktasında, tarafların mutabakatı doğrultusunda yapılmış olması ve her iki tarafın nezareti altında yapılan inceleme sonucunda oluşturulmuş olması nedeniyle,——- firmasınca sunulan 16.07.2012 tarihli bir rapor ile tespit edilen 43.394,61 m3 tutarın esas alınabileceği kanaati Mahkememizde oluşmuş, devam eden değerlendirmeler bu kapsamda yapılmıştır. Davacı tarafça her ne kadar aşamalarda, mutabakatta yer alan ve referans kabul edileceği kararlaştırılan ölçümün, bu mutabakat tarihinden sonra yapılacak ölçüm olduğu ileri sürülmüş ise de, hem 25/06/2012 tarihli toplantı tutanağında açıkça “ilk yapılmış olan——ölçümü referans kabul edilerek,” ibarelerine yer verilmesi, hem de bu tutanağın sözleşme konusu işin başlama tarihinden 15 ay kadar sonraki tarihe ilişkin olması itibariyle en baştan inceleme yapılacağı aradaki tespitlerin ise yok sayılacağı yorumuna el vermediği, bu yorumun taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesinde açıkça yer alan hükümleri ile de bağdaşmadığı kanaatine varılmış, bu hususta aynı yöndeki 01/06/2021 tarihli bilirkişi görüşüne Mahkememizce de iştirak edilmiştir.Taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı tarafça yapılan toplam işin yukarıda açıklandığı suretle 43.394,61 m3 olarak değerlendirilmesi gerektiği tespiti çerçevesinde davaya konu istemlerin tek tek incelenmesinde; ana davada davacısı —— şirketinin —– hak edişe konu alacak istemi ve karşı davada davacısı—–şirketinin, fazla ödenen iş bedeli isteminin tetkikinde, taraf ticari kayıtlarına göre dava konusu edilen ——. hak ediş öncesinde davacı tarafça—– adet hak ediş yönünden ve toplamda 128.023,17 m3 tarama miktarına ilişkin olarak toplamda 1.173.721,87 TL tutarında fatura düzenlendiği ve bu tutarın davalı —— şirketince ödenmiş olduğu, buna karşın tespit edilen toplam iş miktarının 43.394,61 m3 olarak belirlendiği, birim iş bedeline nazaran davalı —— şirketince 773.928,18 TL fazla ödeme yapıldığı, bu tutarın tahsili isteminin yerinde olduğu, bu nedenle karşı davanın kabulüne karar vermek gerektiği kanaati oluşmuştur.
Davalı ——şirketince, gönderilen 19/09/2012 tarihli ihtarname ile 773.928,18 TL’nin ihtarın tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödenmesi davacı tarafa ihtar olunduğu, davacı tarafça 25/09/2012 tarihli ihtarname ile bu ihtara cevap verildiği, buna göre en geç 25/09/2012 tarihinde, davalı——- şirketinin 19/09/2012 tarihli ihtarının davacı tarafa tebliğ edildiği belirlenmekle 7 günün bitimi ile faiz başlangıç tarihinin 03/10/2012 olduğu değerlendirilmiştir.Davacı/karşı davalı vekilince sunulan ıslah dilekçesi ile karşı davaya karşı zaman aşımı defi ileri sürülmüş ise de, taraflar arasındaki sözleşmede 8/2. maddede, varsa fazla ödenen fark tutarın iade edileceği düzenlemesinin yer aldığı, karşı davaya konu istemin de bu çerçevede ileri sürüldüğü, davacı tarafça iddia olunduğu gibi sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine değil sözleşmeye dayalı istem olduğu zaman aşımı süresinin dolmadığı kanaatine varılmıştır.Bu tespitler çerçevesinde davacı ——şirketinin, sözleşme gereği yapılan işe nazaran ana davaya konu bakiye hak ediş alacağının bulunmadığı kanaatiyle bu istemin reddine dair karar vermek gerekmiştir.Davacı vekilince raporlara itirazında ve aşamalarda her ne kadar, düzenlenen fatura tutarların, davalı taraf talimatı ile belirlendiği, öncesinde davalı çalışanlarınca yapılan işe ilişkin tespit yapıldığı, nihai hak ediş alacağının tespitinde ara—- hesaplarının da dikkate alınması gerektiği, ayrıca Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin sözleşmenin eki olduğu, itiraz edilmeyen hak edişlerin sonrasında tartışma konusu yapılamayacağı ileri sürülmüş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesinde kesin hesaba esas—–miktarının ilk ölçüm ve son ölçüm arasındaki farka göre belirleneceği, ara hak edişlerdeki miktarın geçici olup kesin hesap için emsal teşkil etmeyeceği düzenlemesi ile yine aynı aynı sözleşmenin madde 8/2-son cümlesinde, kesin hesap sonunda geçici hak edişlerle fark çıkması halinde iş sahibinin fazla ödenen tutarı geri alacağı düzenlemesi karşısında, tarafların ileri sürülen hususa ilişkin sözleşmede iradelerini sahih şekilde ortaya koydukları ayrıca bilirkişi raporunda yer alan Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin uyuşmazlık konusu işe ilişkin düzenleme içermediği değerlendirmeleri hep birlikte gözetilmiş, davacı vekilinin aksi yöndeki beyanlarına itibar edilmemiştir.Davacı vekilince deniz dibinin, suyun etkisi ile hareket ettiği, buna bağlı olarak mükerrer tarama yaptıkları, bu hususun ara hak edişlere yansıdığı, ancak nihai geometrik şekle göre değerlendirme yapıldığında sağlıklı sonuç vermediği iddiaları yönünden ise taraflar arasındaki sözleşmenin 6/3. maddesinde “zemin malzemenin kayacağı gerçeğinden hareketle” 3 misli genişletilerek ölçüm yapılmasının öngörüldüğü düzenlemesinden hareketle, taraflarca sözleşmenin akti sırasında bu hususun dikkate alındığı, buna rağmen kesin hesaba ilişkin yukarıda yer verilen sözleşmenin 10. maddesi ve ayrıca 8/2-son cümlesinde yer verilen hususlarda tarafların mutabakata vardığı birlikte gözetildiğinde, deniz dibinin hareketliliğinin baştan beri dikkat alınan bir husus olduğu kanaatiyle davacı vekilinin bu iddialarına da itibar edilmemiştir.Ana davaya konu —–isimli tarama gemisinin kiralanması nedeniyle 35.400 TL istem yönünden davacı vekilince sözleşmenin 3. maddesi gereğince belirli bir derinliğe erişmek için, davalının temin etmesi gereken geminin taraflarınca kiralandığından bahisle bu tutarın davalı taraftan tahsili talep edilmiştir. Sözleşmenin 3/son maddesinde “ Sondaj loglarından ve yapılan tarama tecrübesine istinaden, pompa öncelikle olarak taramaya başladığında aynı noktadan -14.50 ye inmeye çalışacaktır. Şayet inemez ise İŞ SAHİBİ’in temin edeceği bir ekipman ile zemin örselenecektir. Bu örseleme- tarama programı İŞ SAHİBİ yetkilileri ile beraber planlanacaktır.” düzenlemesi getirilmiştir. Maddenin açık metninde de ifade edildiği suretle, sözleşmenin 2. maddesinde ifade edilen pompanın -14.50 ye inmeye çalışacağının, şayet inemezse iş sahibinin temin edeceği ekipmanın kullanılacağının düzenlendiği belirlenmiş, davacı tarafça anılan maddede ifade edilen gerekliliklere ilişkin bir açıklama, bundan da önemlisi bir ispat vasıtası sunulmadan, sözleşmenin 3. maddesi son paragrafı gereği alacak istemini ileri sürdüğü, ancak alacak istemini ispat edemediği kanaatine varılmış, talebin reddine dair karar vermek gerekmiştir.Ana davaya konu 354.000 TL —— bedeli istemi yönünden ise sözleşmenin 11/6. maddesine dayalı olarak istemde bulunduğu belirlenmekle bu çerçevede talebin incelenmesi gerekmiştir. Anılan maddede “Yüklenici’nin kusuru olmadığı halde iş sahibi ve otoritelerin işi durdurması durumunda, yüklenici buradaki ekipmanını 10 gün tutacaktır. 10 gün sonrasında iş sahibi, ekip ve ekipmanın kalmasını talep ettiği takdirde, çalışılmadan geçen gün başına yükleniciye 1.500,00 TL / gün —–ödeyecektir. Bu durma süresi 30 günü aştığında tarafların karşılıklı fesih etme hakkı doğacaktır” yönünde tarafların anlaştığı belirlenmiştir.
Bu anlaşmaya göre—— ödemesi yapılmasının talep edilebilmesi için işin yüklenicinin kusuru olmaksızın iş sahibi veya otoritelerce durdurulması ayrıca iş sahibinin ekip ve ekipmanın kalmasını talep etmesi gerekmektedir. Davacı tarafça işin, davalıdan kaynaklı olarak durdurulduğu usulünce ispat edilemediği gibi tarafların bir araya gelip düzenledikleri toplantı tutanağında da bu hususun dile getirilmediği, tarafların mutabakatı ile görevlendirilen ——firmasının raporunun davacı şirkete tesliminden 16 gün sonra, davacı tarafça gönderilen fesih ihtarında bu hususların ileri sürüldüğü belirlenmiş, davacı tarafça, işin davalı iş sahibince durdurulduğu ayrıca ekip ve ekipmanın kalması yönünde davalı iş sahibinin talebinin bulunduğu hususları ispat edilememiş olmakla ——- bedeli talebinin koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmış, bu istemin de reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ana davaya konu hak ediş alacağı, gemi kiralama bedeli——–bedeli istemleri yönünden sübut bulmayan davanın reddine,
2- Karşı davanın kabulü ile 773.928,18 TL’nin 03/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte karşı davalı —–Şirketinden tahsili ile karşı davacı——Şirketine verilmesine
3-Ana davada alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin olarak alınan 7.268,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 7.187,85‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
4-Ana davada davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Ana davada davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Ana davada davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden —- vekalet ücretinin davacı —–tahsili ile davalı —— verilmesine,
7-Karşı davada hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 52.8670,03 TL harçtan peşin olarak alınan 11.493,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 41.374,03 TL harcın davalı —— tahsili ile hazineyi irat kaydına,
8-Karşı davada davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvurma harcı ile 11.493,00 TL peşin harç olmak üzere toplam: 11.514,15‬ TL harcın davalı —— verilmesine,
9-Karşı davada davacı tarafından yapılan 10.214,43‬ TL bilirkişi ücreti ve 110,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam: 10.324,43‬ TL’nin davalı —— verilmesine,
10-Karşı davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden —- davalı ——- verilmesine,
11-Ana dava ve karşı davada taraflar tarafından yatırılan gider avansının ve harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.