Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1281 E. 2021/328 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1281 Esas
KARAR NO: 2021/328
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2015
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
——- tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
I.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili; davacı şirketin inşaat ve iş makineleri sektöründe ticari faaliyetine devam ettiğini, davacı şirketin artan ciro ve satış rakamları ile sektörde, gerek distribütörlüğünü yaptığı firmalar gerek kendisi bakımından yüksek kar marjları yakalamış iken — başında davacı şirketin distribütörlüğünü yaptığı,——- firmalarının davacı şirket arasındaki distribütörlük anlaşmalarının sona erdirdiklerine ilişkin ihtarnameler gönderdiğini, anılan fesihlerin aynı sektörde faaliyet göstermek üzere kurulan dava dışı —– firmanın ticaret odasına tescili ile gerekli işlemleri ve başvurulan yapması ile eş zamanlı olarak gerçekleştiğini, davalının, davacı şirketin bünyesinde ——- tarihli hizmet akdine istinaden asistan olarak çalışmakta iken kendi isteğiyle istifa ettiği ——– kadar bu görevde kesintisiz olarak hizmet verdiğini, istifası ile iş akdinin feshini takiben davacı şirket ile imzalamış olduğu iş akdinde mevcut rekabet etmeme yükümlülüğüne doğrudan aykırılık teşkil edecek şekilde davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren ve hatta aynı markalara hizmet veren ——– rakip firmada işe başladığı gibi davacı şirketin portföy planlama ve diğer ticari sırlarını rakip firmada ifşa ettiğini, davalının, işbu eylemini, diğer —— beraber toplu olarak gerçekleştirdiğini, davacı şirket nezdinde görev yaptığı süreçte haiz olduğu tüm bilgileri alarak rakip firmanın söz konusu bilgiler dâhilinde haksız rekabet eyleminde bulunmasına katkı sağladığını, davalının bu fili ile davacı şirketle arasında mevcut rekabet yasağına ilişkin hükümlere aykırı hareket ederek davacı şirketin zararınına yol açtığını, ———— içeren rekabet etmeme maddesi mevcut olup davalının söz konusu maddeye aykırılık teşkil edecek şekilde bir fiilde bulunması halinde sözleşmede belirlenen son aldığı net ücretin — tutarında cezai şartı ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini öne sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ———- cezai şartın, eylemin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; davacı şirketin mali ve finansal açıdan durumunun son yıllarda hızla düşüş gösterdiğini, bu kötüye gidişe davalının sebebiyet vermediğini, davacı şirketin kötüye giden mali durum karşısında küçülme karan aldığını ve operasyon faaliyetlerinin kapasitelerini düşürme yönünde adımlar attığını, bu çerçevede küçülme yolunda işçi ve personel azaltma yoluna gittiğini, birçok çalışanın iş akdini, “yurtdışı markalarında yaşanan azalma sebep gösterilerek” feshettiğini, davacı şirketin, davalı ile olan hizmet sözleşmesinin —– tarihli olduğunu, davalının asistan olarak görev yaptığını, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesinin ——- dair düzenlemeler yer aldığını, davalının görev, pozisyon ve unvanının tek başına yeterli olmayıp görev ve yetkilerinin işverenin önemli bir zararın sebep olması koşulunun da arandığını, davalının, davacı şirketteki görevi asistanlık işinin gerçekleştirilmesi olup, bu görev tanımı davalının, davacı şirketin sırlarını bilme, stratejik bilgilere ulaşması gibi bir durumunun söz konusu olmadığını, davalının evrak düzenleme, fatura düzenleme ve raporlama konusunda yetkisinin olduğunu, satılan malın giriş fiyatı, maliyet fiyatları ve kar oranı vb hakkında bilgisi bulunmadığını, kaldı ki, davalının her iki şirkette de farklı pozisyonlarda görev aldığını, sonraki şirkette satış sonrası hizmet asistanlığı yaptığını, dolayısıyla rakabet yasağı ihlalinden bahsedilmeyeceğini, davalının ——– tarihinde davacı şirketten istifa ettiğini, istifa nedeninin davacı şirkette yaşanan finansal sıkıntılar, ücret, prim vs gecikmeli ödenmesi ve davacı şirket üzerindeki finansal baskının ve mali durumunun kötüye gidişinin, işyerinde çalışanlar arasında huzursuzluk yaratması ve güvenli çalışma ortamının kalmaması olduğunu, bu nedenle birçok personelin de istifa etmek zorunda kaldığını, bu duruma davacı şirketin sebebiyet verdiğini, bu nedenle müvekkilinin davacı şirketle yolların haklı sebeplere dayalı olarak ayırdığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Davacı tarafından davalının iş akdinin feshinden sonra rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranışı nedeniyle, sözleşmedeki cezai şartın tahsili istemli alacak davasıdır.
Davalının, davacı şirkette taraflar arasındaki hizmet akdi başlıklı —- tarihli sözleşme ileşirkette asistan görev tanımı ile çalışır iken —-tarihli dilekçesi ile istifa ederek işten ayrıldığı, sonrasında —— çalışmaya başladığı görülmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının, dava dışı/3. kişi ——–nezdinde çalışmaya başlaması nedeniyle; taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesini ihlal edip etmediği; bu kapsamda sözleşmedeki cezai şart koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması; noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki hizmet sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin 4. maddesinde; “Personel hizmet sözleşmesinin yürürlüğe süresince ya da hizmet sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde dahi içinde bulunduğu görevi nedeniyle veya herhangi bir surette edindiği bilgileri şirket sırlarını imalat ve yönetim usüllerine müşteri ve müşteri portföyü ile buluş tasarım metot gibi her türlü teknik mali ve ticari bilgileri gizli tutmayı işverenin yazılı rızası olmaksızın açıklamamayı ve duyurmamayı kabul ve taahhüt eder. Personel yaptığı iş Borçlar Kanunun 348. maddesine uygun bir iş olduğundan, gerek işveren şirkette çalıştığı sürece gerekse iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde sona erme tarihinden itibaren iki yıl müddetle şirket ortaklık şahıs ve sair işyerlerinde her ne nam altında olursa olsun çalışmamayı böyle bir işletmeye doğrudan ya da dolaylı bir surette ortak olmamayı bu alanlarda danışmanlık da dahil olmak üzere kendi nam ve hesabına doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir iş yapmayacağını, söz konusu iş yeri faaliyeti kendi namına ya da başkası hesabına yürütmemeyi kabul ve taahhüt etmektedir. Ancak iş sözleşmesinin personel tarafından haklı sebeple feshedilmesi veya işveren tarafından haksız ya da geçersiz sebeple feshedilmesi durumunda bu yükümlülükler geçersizleşir. Personel sır saklama yasağına ve rekabet memnuiyetine ilişkin yukarıda yer alan yükümlülüklerin herhangi bir şekilde ihlali halinde işverene en son aylık net ücretinin ——- katını cezai şart olarak gayri kabili rücu ve gayri kabili tenkis olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Davalı taraf, sözleşmenin davacıdan kaynaklanan nedenlerle feshedildiğini savunmuşsa da, istifa dilekçesinden böyle bir durumun anlaşılamadığı, davalının ödenmemiş mali hakları bulunduğunun da iddia ve ispat edilmediği, bu hali ile, davalının ekonomik kaygılarla şirketten istifa etmesinin haklı nedenle fesih için yeterli neden olamayacağı gibi, davacının işten çıkmayı teşvik ettiği savunmasının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklanan süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterli sayılmalıdır. T.B.K.’nun 445/2 maddesine göre: “Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir”—–
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama neticesinde davalı dışında işten istifa eden diğer çalışanlar hakkında verilen emsa—- — ilamları da nazara alınarak tüm dosya münderecatı kapsamında yapılan değerlendirmede; Davalının, davacı şirket nezdinde —– tarihleri arasında asistan olarak çalışması sırasında işyerinin müşteri çevresini ve işverenin yaptığı işleri bilebilecek bir pozisyonda çalıştığı, davalının istifa sonrası davacı için çalıştığı esnada faaliyet gösterdiği adres ile aynı adres ve bina ile aynı faaliyet alanında faaliyet gösteren dava dışı —– işinden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı, davalının, davacı ile rakip olan firmada rekabet sözleşmesine rağmen çalışmaya başladığı, taraflar arasında düzenlenen, dava konusu işçi sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağına dair 4. maddede rekabet yasağı faaliyet alanı ve yer yönünden sınırlarının açıkça belirlenmediğinden, yer ve faaliyet alanının davacı şirket nezdinde yapılan iş ve tüm ülke sınırları şeklinde kabulünün gerektiği, rekabet yasağının tüm ülke sınırlarını kapsaması sebebiyle aşırı nitelikte olduğu, ancak, TBK.nun. 445/2.maddesi uyarınca, süre ve coğrafi alan ile faaliyet alanı bakımından rekabet yasağının sınırlanmasında hakime takdir/uyarlama yetkisi verildiği de dikkate alındığında, taraflar arasındaki rekabet yasağının davalının çalıştığı bölge ile davacı işveren nezdinde yaptığı iş ile sınırlı bulunduğu kabulünün gerektiği, bu durumda davalının davacıya ait işyerinden ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra, —- tarihinde davacı şirket ile aynı yerde bulunan aynı işi yapan dava dışı —– işe başlaması, yine aynı iş kolunda, aynı sıfatla ve aynı il sınırları içerisinde işe başlamış olması suretiyle sözleşmedeki rekabet yasağı kuralının ihlal edildiği, davacının davalı işçinin pozisyonu nedeniyle önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı mevcut olduğu anlaşılmakla,
Davalının, davacıya ödemesi gereken cezai şartın hizmet akdinin 4 maddesinde bulunan en son aylık net ücretinin —– katına tekabül eden —- olarak hesaplandığı, TBK madde 182/3 uyarınca, taraflarca kararlaştırılan cezai şartın mahkememizce fahiş olduğu takdir edilmekle, cezai şartın davalı tarafından alınan en son aylık net ücretin 1/2’si olarak kabulünün taraflar arasındaki menfaatler dengesine/hakkaniyete daha uygun olacağı kabul edilerek,—– tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
—– tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Aşan istemin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 537,41 TL harçtan peşin alınan 268,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 268,70 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 296,41 TL harç ile 1.187,30 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 593,65 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 25,20 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 12,60 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, ——– Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/03/2021