Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1280 E. 2018/22 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/1280 Esas
KARAR NO : 2018/22

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/05/2012
KARAR TARİHİ : 16/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili 09/05/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında alış veriş yapıldığını ve davalıdan müvekkili şirketin önce toplam 146.570 TL’lik mal aldığını, 65.000 TL’sinin nakit, 81.570 TL’sinin 17.11.2011 vade tarihli bono ile ödenmek suretiyle toplam 146.570 TL ödeme yaptığını, ancak daha sonra 13.676 TL daha mal aldığını bu miktarı ödemediğini bunun sonucu olarak da davacıya 13.676 TL müvekkili şirketin borcu olduğunu, davalıya teminat olarak sadece imzalanmak suretiyle boş olarak davacılarca verilen bononun 95.246,63 TL olarak doldurulup davalı tarafça 21.12.2011 tarihinde Tuzla İcra Müdürlüğünün — Es. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, bu nedenle bono meblağı olan 95.249,63 TL’den borçlu olduğu 13.676 TL düşüldüğünde davacının takip konusu ettiği alacağın 81.573,63 TL’lik bölümü ve bunun faizi için borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili 14/09/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde geçen 81.570 TL nin ödendiğini kabul ettiği ve takip konusu olan bononun da aynı borçlarla ilgili olduğunu kabul ettiği, ancak ödemelerin takip tarihinden sonra olduğunu ve takip ile BK’nun 84.maddesi uyarınca ödemelerin önce faize mahsup edilmesi gerektiğini, talep ettiklerini, taraflar arasındaki cari hesap sözleşmesine göre aylık %8 faiz öngörüldüğünü, buna göre ödemelerin faize mahsup edilmesi suretiyle kalan borcun hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER :
Yapılan yargılama sonucu mahkememizin 13/01/2014 tarih —- Esas —- Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 26/02/2015 gün 2014/5410 Es. 2015/2700 K. Sayılı ilamı ile; ” İcra takibine ve davaya konu bononun incelenmesinde, bono metninde “teminat” olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı gibi bononun teminat olarak verildiğine dair yazılı belge de sunulmamıştır. Bu durumda bononun teminat olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun ispatı yazılı delil ile olacağından mahkemenin bononun teminat olduğu yolundaki kabulü isabetsizdir. Ayrıca taraflar arasında imzalandığı ihtilafsız olan satış sözleşmesinin (7/2.) maddesinin ikinci paragrafı, cari hesap sözleşmesinin (B) maddesi kapsamı ile talep olunabilecek faiz oranının aylık %8 olarak kararlaştırıldığı, yine İstanbul Anadolu —. İcra Hukuk Mahkemesi’nin — E., — sayılı Kararı ile de faiz oranının yıllık %96 olduğu hükme bağlandığından, talep olunabilecek yıllık faiz oranının %96 olduğunun gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar vermiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı taraf, davalıya 146.570,00 TL borcu olduğunu, 06/11/2016 tarihinde 65.000 TL sini nakit olarak ödediğini, 146.570,00- 65.000= 81.570,00 TL borcuna karşılık 17/11/2011 tarihli bonoyu verdiğini, bu bono bedelini 10.01.2012’de ödediğini, daha sonra mal alımından doğan 13.676,66 TL daha borcunun oluştuğunu, fakat davalıya teminat amaçlı verdiği boş senedin davalı tarafından 95.246.63 TL olarak doldurularak hakkında Tuzla İcra Müdürlüğünün — E. Sayılı takip dosyasında icra takibi yapıldığını , ödeme emrinin tebliği tarihinde davalıya sadece 13.676,66 TL borcu bulunduğunu belirterek, davalıya 81.560,97 TL asıl alacak ve 5.300,00 TL faiz tutarından borçlu olunmadığının tespitine, %96 olan faiz talebinin iptaline, %40’tan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 10.01.2012 tarihinde yapmış olduğu 81.570,00 TL ödemeyi kabul ettiklerini, icra dosyası için fiili ödeme tarihi esas alınarak ve B.K’nun 84. maddesi uyarınca hesaplama yapılarak kapak hesabı yaptırılmasını, kapak hesabı neticesi davacı yanca ödenen meblağın asıl alacak kalemine sayılan kısmı kadar davayı kabul ettiklerini, kalan bakiye alacak için ve sözleşmelerde belirlenen faiz oranı ve işlemiş faiz yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulüne, davacının icra dosyasındaki asıl alacağın 79.693,89 TL’lik bölümü ve işlemiş faizin 6.579,68 TL bölümünden borçlu olmadığının tespitine, reddedilen bölüme takip tarihinden itibaren yıllık %15 ve değişecek oranda avans faizi uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında boş olarak verilen bononun anlaşmaya aykırı doldurulup aleyhe icra takibine girişilmesi ve takipte akdi faiz olarak talep edilen yıllık %96 oranının fahiş olduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
Davacı hem 13.676,66 tl + hemde 81.570,00 tl olmak üzere davalıya toplam 95.246,66 tl borçludur ve bu durum kendisinin kabulündedir.
İcra takibine konu edilen senet 18.11.2011 düzenleme 25.11.2011 ödeme tarihli 95.246,63 tl bedelli senettir. İcra takip tarihi ise 21.12.2011 tarihidir. Yani icra takip tarihi itibariyle davacının davalıya 95.246, 66 tl ( 13.676,66 + 81.570,00 tl) borcu bulunmaktadır.
Davalı taraf bu borcu 95.246,63 tl olarak icraya koymuş ve gecikmiş vadeden dolayı işlemiş faizleri de ekleyerek davacı hakkında toplam 102.136,12 TL’ üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi yapmıştır. Borçlu şirket hakkındaki takibin kesinleşmesi nedeniyle haciz işlemlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf ,yapılan takip üzerine ödeme emrinin tebliğinden sonra 81.570 tl yi ödemiştir. ( 10.01.2012 tarihinde ) Dolayısıyla takip kesinleştikten sonra yapılan bu ödeme BK 84 gereği öncelikle faiz ve ferilerine mahsup edilecektir. Yani icra takibinden sonra davadan önce yapılan ödemelerin icra müdürlüğünce kapak hesabı sırasında dikkate alınması gerekir. Nitekim bu husus karar düzeltme isteminin reddine dair Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 22.10.2015 tarihli kararıyla da böyle kabul edilmiştir.
Davaya ve icra takibine konu bononun incelenmesinde, bono metninde “teminat” olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı gibi bononun teminat olarak verildiğine dair yazılı belge de sunulmamıştır. Bu durumda bononun teminat olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun ispatı yazılı delile bağlıdır. Oysaki davacı taraf senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğuna dair herhangi bir yazılı delil sunamamıştır.
Tüm bu hususlar gözönüne alındığında takip tarihi olan 21.12.2011 tarihi itibariyle davacının davalıya 95.246, 63 tl borçlu olduğu sabittir. Davacının ödediği miktar için borçlu olmadığının tespiti davası açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira 10.01.2012 tarihinde yapılan 81.570 lik ödeme hem davacının ödeme belgesiyle hemde alacaklı davalının beyanıyla sabittir. Dolayısıyla davacının 10.01.2012 ödeme tarihinden sonra 09.05.2012 tarihinde ” 81.560,97 TL asıl alacak yönünden borçlu olmadığının tespitine ” ilişkin menfi tespit davası açmasında herhangi bir hukuki yararı bulunmamaktadır. Davanın reddi gerekmektedir.
Ayrıca taraflar arasında imzalandığı ihtilafsız olan satış sözleşmesinin 7/2 maddesinin ikinci paragrafı, cari hesap sözleşmesinin (B) maddesi gereğince talep olunabilecek faiz oranı aylık %8 olarak kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla 12 ay * % 8 faiz = yıllık % 96 faiz oranı yapmaktadır. Nitekim İstanbul Anadolu — İcra Hukuk Mahkemesi’nin —- E., — sayılı Kararı ile de faiz oranı yıllık %96 olarak hükme bağlanmıştır. Bu sebeple talep olunabilecek yıllık faiz oranının %96 olarak uygulanması doğru bir uygulamadır. Davacının bu hususta yaptığı itirazın da yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple davanın tümden reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca Hesaplanan 10.423,31 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 5.933,47 TL red karar ve ilam harcından peşin ödenen 1.289,90 TL nin mahsubu ile bakiye 4.643,57 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtayda temyiz yolu açık olduğuna dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 16/01/2018