Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1024 E. 2021/1369 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1024 Esas
KARAR NO : 2021/1369

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2015
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket tarafından —- sahibi bulunduğu —- —– emtiasının, davalının sorumluluğuna tam ve hasarsız olarak teslim edilmesine karşın, —- sevki esnasında davalının sorumluluğunu gerektirecek şekilde alıcısına emtianın hasarlı teslim edildiğini, olay sonrası düzenlenen — davalının kendisinden beklenen gerekli ve ağırlaştırılmış özenin gösterilmemesi nedeniyle dava konusu meydana geldiğinin kesinlik kazandığını, bu aşamada müvekkili şirkete yapılan hasar ihbarını müteakip yapılan inceleme sonucu hasarın nevi ve miktarının kesin belirlendiği ve müvekkili şirketçe sigortalısına sigorta tazminatı ödendiğini, işbu hasar nedeniyle davalıların, — gereğince objektif/kusursuz sorumluluğu bulunduğunu, söz konusu emtianın hasar ve zarara uğramasından B.K. ve TTK nun amir hükümleri gereğince emtiayı aldığı andan, teslim edeceği ana kadar meydana gelecek tüm zarar ve ziyadan sorumlu olduğunu, müvekkili ——– TTK Md. 1472 v.d. maddeleri gereğince ve —– haklarına halef olduğunu, ayrıca münhasıran ödeme yaparak temlik alacaklısı sıfatıyla dava hakkı kazandığını, dava öncesi davalı aleyhine—– sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğinden huzurda işbu alacak davasının açılması zarureti hasıl olduğunu, fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 50.276,00 TL hasar bedelinin ödeme tarihi olan 18.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama giderleri ve ücreti vekalet ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, huzurdaki görülmekte olan davaya CMR hükümleri uygulanması gerektiğini, CMRnin, —– uygulanacak hükümleri düzenleyen bir —- sözleşme olduğunu, öncelikle davanın CMR 32. Maddede düzenlenen zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, dava konusu taşımanın 21.06.2013 tarihinde yapıldığı ancak huzurdaki davanın —– başlatıldığını, 1 yıllık sürenin geçirilmesi neticesinde davacının müvekkilinden talep hakkı bulunmadığını, davacı tarafın aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı—– sözleşmesi ile halefiyet iddiasında bulunmuşsa da dava konusu taşımayı kapsayan ve teminat —– bulunmadığını, ekspertiz raporunda müvekkili şirket aleyhine yer alan hususlara itiraz ettiklerini, emtianın “—- —–kayarak önde bulunan —— bildirildiğini, ancak taşımacının sorumluluğunu ortadan kaldıran özel hallerin düzenlendiği 17/4 b-c maddelerinde—- eksiklik veya hatadan kaynaklanan hasarlar nedeniyle taşımacının sorumlu tutulmayacağını açıkça hüküm altına alındığını, tazminat miktarının —– uygun şekilde tespiti gerektiğini, davacı tarafça talep edilen, dava dışı taraflar arasında düzenlenen satış faturası dikkate alınarak objektif olmayan ve CMR 23. maddeye aykırı şekilde belirlenen tazminat miktarını kabul etmediklerini, Konvansiyonun 27. Maddesinde talep edilebilecek faizin ihbardan itibaren yıllık 45 olabileceğinin öngörüldüğünü, davacının avans faizi talebinin 27. Maddeye aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
İhbar olunan —– dilekçede; müvekkili —- davalı —– tarihli —– tanzim ettiğini, müvekkili şirketin —— beyan etmiş, 31.05.2017 tarihli dilekçede; dava konusu olayda müvekkili şirketin —- sayılı poliçeyi düzenlediğini, hasar tarihinin 27.06.2013 tarihli olduğunu, dolayısı ile her halükarda vade dışında kaklığından poliçe ile zaten bir sorumluluğu doğmayacağını, deliller tebliğ edilmediği için esas hakkında cevap verilemediğini beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; davalının —- yaptığı —-davalıdan kaynaklanan nedenlerle zarara uğradığı iddiası ile sigortalıya ödenen alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının — yaptığı—- davalıdan kaynaklanan nedenlerle zarara uğrayıp uğramadığı; davalının emtianın zarara uğramasında kusurlu bulunup bulunmadığı; kusurlu bulunması durumunda davacının davalıdadn talep edebileceği tazminatın ne olduğu; ayrıca davacının emtianın taşınması—- bulunup bulunmadığına ilişkindir.
—-celp edilip incelenmiş, buna göre; alacaklı olarak —- aldığı, asıl alacak ve faiz olarak toplam —-tarihli faturaya istinaden taşınan emtianın taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle tazmin talebine istinaden başlatılan ilamsız icra takibi olduğu, davalı tarafça 03.07.2014 tarihli dilekçe ile takibe itiraz edildiği, 17/07/2014 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davalının yasal süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunduğu anlaşılmakla;
CMR m:32 “1. Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve şu tarihlerde başlar:
a) Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren,
b) Tam kayıplarda, kararlaştırılan —- kararlaştırılmış zaman —- tarafından teslim alınmasından sonraki ——
c) Bütün diğer durumlarda, taşıma mukavelesinin akdedildiği tarihten sonraki üç aylık dönemin sonunda. Limit döneminin işlemeye başladığı gün bu döneme dahil edilmeyecektir.
2. Yazılı bir istem—- bunu yazılı bildiri ile geri çevirip, ona ilişkin belgeleri de iade edinceye kadar zaman limitini erteler. Talebin bir kısmı kabul edildiği takdirde zaman süresi anlaşmazlık konusu olan istek için tekrar devam etmeye başlar. Istemin alındığını, cevap verildiğini ve belgelerin gönderildiğini kanıtlamak, bu durumlara güvenen tarafa aittir. Aynı —- yapılan başka istemler için zaman süresi ertelenemez.
3.—– hükümlerine bağlı olarak, zaman limitinin uzatılması, davaya bakan mahkemenin kararlarına göre düzenlenir. Bu karar aynı zamanda yeniden dava açma haklarını da düzenler.
4. Zaman aşımı ile düşen dava açma hakkı, karşıt istek veya vereceğini alacağına sayışma
yoluyla kullanılmaz.” hükmüne amir olup, takip ve davaya konu alacak, CMR hükümlerine göre taşınan emtiadaki hasardan kaynaklanmış olup bu nev’i talepler bakımından CMR’nin 32. maddesinin nazara alınması gerekmektedir.
CMR’nin 32/1. maddesinde, sözleşme kapsamındaki taşımalardan kaynaklanan davalar bakımından zamanaşımı süresi 1 yıl olarak kabul edilmiş, taşımacının bilerek kötü hareket olarak kabul edilecek kusurlarının söz konusu olması halinde ise 3 yıl olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamına ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davalı taşıyıcının hasarın oluşmasına “bilerek kötü hareketinin” neden olduğunun iddia edildiğinin ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla somut dava bakımından zamanaşımı süresinin 1 yıl olarak kabulü zorunludur.
İkinci olarak, zamanaşımı başlangıcı üzerinde durulmalıdır. CMR’nin 32/1. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde zamanaşımı süresinin emtiadaki hasarın niteliğine göre ve en erken teslim tarihinden olmak üzere belirleneceği ifade edilmektedir. Öte yandan, CMR’nin 32/3. maddesi gereğince, zamanaşımının kesilmesi ve durması hususları ile ilgili olarak davanın açıldığı mahkemenin hukuku uygulanacak olup, bu durumda TBK’nun 153 ve 154. madde hükümlerinin de bu çerçevede gözetilmesi gerekecektir. Dosya kapsamı uyarınca dava konusu alacak talebine dayanak taşıma işleminin ——– dava dışı sigortalısına ödemenin yapıldığı,—- icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, eldeki davanın ise 23/10/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Ne var ki, icra takibiyle kesilen 1 yıllık zamanaşımı süresinin yeniden ne zaman başlayacağı hususu üzerinde durulmalıdır. Bu durumda, zamanaşımının icra takibiyle kesilmesi halinde takibe ilişkin her işlemden sonra yeni bir sürenin başlayacağı ve başlayacak yeni sürenin, asıl zamanaşımı süresi kadar, bir diğer söyleyişle 1 yıldan ibaret olduğu izahtan varestedir.
Dosyada mevcut icra takip dosyasının incelenmesinde, davacı takip alacaklısı sigorta şirketi tarafından davalı borçlu şirket aleyhine, ödenen sigorta tazminatının rücuen tazminine dayalı olarak—— içerisinde borca itirazı sonucu —- tarihinde durduğu, eldeki davanın ise, —- tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
İcra takibinin itiraz üzerine durması halinde, alacaklının kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlem, itirazın iptalini veya kaldırılmasını dava etmekten ibarettir. Söz konusu işlemlerin, istikrar kazanan ——— benimsenen “uyuşmazlığ—- niteliğinde olduğu açıktır. İİK’nun 67. ve 68. maddelerinde söz konusu davaların açılabilmesi için öngörülen 1 yıllık ve 6 aylık süreler ise hak düşürücü nitelikte olup itirazın tebliği tarihinden itibaren başlamakla birlikte, bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılmasına engel bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi, sadece İİK’nun 67 ve 68. maddelerinde sözü edilen hak düşürücü sürelerin başlamasına engel teşkil eder niteliktedir. —– itirazın iptali davası açmayan davacı – alacaklının zamanaşımı süresi içerisinde alacak davasını da açması gerekmektedir.
Öte yandan, TBK’nun 153. maddesinde zamanaşımını durduran sebepler sıralanmıştır. Belirtilen durum, bir diğer söyleyişle icra takibinin durması, anılan kanun maddesinde yazılı sebepler arasında yer almadığından işlemeye başlayan zamanaşımının itirazın alacaklıya tebliğine değin durmuş olduğundan da söz edilemeyecektir.
Tüm açıklamalar nazara alındığında; davacı tarafça taşıma işleminden sonraki 1 yıllık süre içerisinde takip işlemi yapıldığı, zamanaşımı süresinin kesildiği ancak yeniden işlemeye başladığı, her bir takip işleminde zamanaşımı süresinin kesildiği, ancak takip dosyasında en son alacaklı- davacı —- talep edildiği, kaldı ki alacaklının talebiyle bile olsa akıbetin sorulmasının zaman aşımını kesmeyeceği —- durdurulma tarihi ile dava açılış tarihi arasında 1 yılı aşkın bir sürenin bulunduğu anlaşılmakla alacak talebi CMR’nin 32, TBK’nun 153, 154 maddeleri gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğramış olup davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar harcı 59,30 TL’nin peşin olarak yatırılan 858,59 TL’den mahsubu ile 799,29 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı— sarfedilen 3.150,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
5-İhbar olunan —- tarafından sarfedilen 7,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile ihbar olunan tarafa ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan — uyarınca hesaplanan—- davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.