Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1012 E. 2021/1005 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1012 Esas
KARAR NO: 2021/1005
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 21/10/2015
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
—- yargılama yetkisini kullanan bağımsız—- tarafça açılan dava üzerine yapılan yargılama nihayetinde;
I.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili; davacı bankanın —-akdedildiğini, davalının da bu sözleşmeyi müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşmeye istinaden borçluya kredi açılıp kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine borçlular hakkında—- alacağın ferileriyle birlikte tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun ise —-tarihinde, takibe,—- kabul etmediklerini,—-Maddesine göre yetkili ve görevli icra daire ve mahkemelerinin—— mahkemeleri ve icra daireleri olduğu beyan edilerek davalının takibe haksız itirazlarının iptali ve % 20 den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesi talep edilmektedir.
ll. SAVUNMA:
Davalı vekili; davalı adresinin—–olduğunu, dolayısıyla yetki yönünden itirazları tekrar ettiklerini, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, icra dosyasında bu hususun belirtilmesine rağmen, dava açılmasının iyi niyetli bir davranış olmadığını, sözü edilen kredinin ticari hir kredi olduğu ve ilgili şirkete kullandırıldığını, ticari kredilerin her yıl için ayrı ayrı verildiği ve yenilenen her yıl için ayrı kredi tanımlandığını, yenilenen Kredide davalının kefil sıfatı devam etmemesine rağmen borçlandırılmasının hukuk ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle de borcun aslında ve tüm ferrilerine itiraz ettiklerini beyan edilerek davanın reddi talep etmektedir.
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, —- kaynaklanan kefilin sorumluluğu nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
—-dosyasının tetkikinde davacı — tarafından borçlular ———- alacağın tahsili için takip yapıldığı,—-içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğu anlaşılmıştır.
İİK madde 67 gereğince, itirazın iptali davasının itirazın tebliğinden itibaren—- yıl içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süreler, dava şartı olup taraflar ileri sürmese de mahkemece resen gözetilir. Somut olayda icra takibindeki, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı anlaşıldığından, davanın süresi içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Davalı usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiş ve duruşmalara da katılmadığından davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü tüm vakıa ve iddiaları inkar etmiş sayılmıştır.
Taraflar arasındaki;—– kredi açıldığı, bu kredi sözleşmesine davalının müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı tarafından ——- tarihinde—– istinaden kullandirilen kredi nedeniyle davalının müteselsil kefil sıfatı itibariyle borcunun bulunup bulunmadığı; bulunuyorsa ne kadar borcunun bulunduğu naktasındadır.
Mahkemimizce yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
— tarihli mali müşavir bilirkişi raporunda; Davacı banka şubesinin —- asıl alacağı bulunduğu, ayrıca davalının müşterek ——- kefil olduğu —— dava dışı şirketin kredi borçlarına kefil olarak imza attığı görüldüğünden, dava konusu borçtan müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olduğu, Davacı bankanın — oranında temerrüt faizi ve bu faiz tutarına göre —— icra dairesi tarafından infaz aşamasında hesaplanması gerektiği, belirtilmiştir.
—-tarihli bankacı bilirkişi raporunda; Davalı/Kefillin Kefalet limiti ve Sorumluluğu: Davalı kefilin/lerin, sözleşmede gösterilen kefalet limitleri toplamının —- olduğu, temerrüt/takip tarihi itibariyle hesaplanan toplam asıl alacak tutarının—– olduğu nazara alındığında, hesaplanan asıl alacağın, kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının düşünüldüğü,—- Borçlu cari hesap kredisi —- alacaklı olduğu belirtilmiştir.
— tarihli heyet bilirkişi raporunda; Davalının temerrüde düşmüş olduğu kanaatinde olması halinde davalının; dava dışı şirketin davacı —- ötürü takip tarihi itibariyle toplam —- borçlu olduğunun hesap edilebildiği, davalının temerrüde düşmediği kanaatinde olması halinde ise dava dışı şirketin davacı bankaya —- —- ötürü takip tarihi itibariyle toplam —— — ötürü toplam—— olduğunun hesap edilebildiği, belirtilmiştir.
Tüm Dosya Münderecaatı Kapsamında Yapılan Değerlendirmede;
Davacı vekili,—– alacağın tahsili için takip yapıldığı, Borçlu/Davalı —– süresi içinde borca itiraz ettiği, akabinde takibin durduğunu belirterek bu itirazın iptalini talep etmiştir.
— tarihli ——, davalı olan borçlunun müteselsil kefil sıfatıyla borçlu olarak imzası bulunduğu, sözleşmede kefillerin yer alan beyanları——– belirtilen miktarda borçlanmak kaydıyla, müşterek müteselsil borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile kefil olduğumu ve değişiklik —— kanuni ikametgah olarak seçtiğim aşağıdaki adresime yapılacak tebligatı aynen şahsıma yapılmış gibi kabul edeceğimi beyan ederim.” şeklinde olup, imzaların hemen üstünde kefil olunan miktarın rakam ve yazıyla —- olarak belirlenmiştir.
Davalıya — sayısıyla keşide edilen kat ihtarnamesinin, —– adresine tebliğ edilemediği anlaşılmaktadır.
Dava konusu kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan ——gereği kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Kefil asıl borçlunun, asıl borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumludur. Ancak kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın kendi sorumluluğu başlar. Kefil, takipten önce temerrüde düşürülmemişse hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işleyen akdi faizden limiti dahilinde sorumlu olur.Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır. Asıl borçlu yönünden sözleşmede, belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin hüküm konulmuş olması halinde İİK. 68/b maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün değildir.—-
Kefile kat ihtarnamesi tebliğ edilemediğinden temerrüt faizi talep edilemez.
Bu kapsamda aldırılan —- tarihli heyet bilirkişi raporu yerinde olduğu anlaşılmakla, bilirkişi raporun da belirtildiği üzere, davalının temerrüde düşmediği kanaatinde olması halinde ise dava dışı şirketin davacı bankaya rotatif kredisinden ötürü takip tarihi itibariyle toplam— —– ötürü toplam —- borçlu olduğunun hesap edilebildiği, anlaşılmakla,
Takibin —– yönünden itirazın iptali ile, takibin aynen devamına karar verilmiştir.
İcra İnkar Tazminatı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
İİK’nın 67/2. maddesine göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan, borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir.—–
Bu kapsamda somut olayda, alacağın likit olduğu anlaşılmakla kabul edilen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
IV.HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE;
2-Davalının—- sayılı dosyasında vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile,
3-Takibin —— üzerinden aynen devamına,
4-Aşan istemin reddine,
5-Kabul edilen asıl alacakların %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan —– karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 6.491,61 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı ve 830,80 TL peşin harç toplamı: 858,50 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 3.900,00 TL bilirkişi ücreti, 135 TL posta masrafı olmak üzere toplam : 4.035,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 3.631,34 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan 185,80 TL posta yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 18,59 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ——–Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/09/2021