Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/956 E. 2022/840 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/956 Esas
KARAR NO: 2022/840
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 17/09/2014
KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline —–dosyası ile başlatılan icra takibinde alacaklı görünen —- müvekkilinin cirosundan sonra gelen —– hiçbir borcunun bulunmadığını müvekilinin ——-cari hesap çerçevesinde bir süre ticaret yaptığını, bu kapsamda borçlarının bir kısmı ile ilgili olarak —– bedelli çeki arkasını ciro ederek ve kaşesini basarak müvekkiline verdiğini, çek müvekkili tarafından cirolanarak —– tahsil amacı ile verildiğini, borçlu ——bu çeki daha uzun vadeli çeklerle değiştirmek istediğini bildirdiğini, bu nedenle çek tahsil için verilen bankadan istenmiş banka da prosedür gereği elindeki çekin bir fotokopisini çekmek ve sistemine kaydetmek suretiyle çek aslını müvekkiline —- tarihinde teslim edildiğini, takip konusu çekin ——daha ileri vadeli çeklerle değiştirilerek suretiyle—— tarihinde iade alındığını, müvekkilinin çek teslimi sırasında kendi cirosunu bir an iptal etmesi gerektiğini gözden kaçırdığını, çeki eline alan —– ileri vadeli çek ile değiştirmek suretiyle iade aldıkları çeki keşideciden tahsili yoluna girdiğini,—- akrabası olan —– cirosunu daksil ile sildiğini, hiç tanınmayan —- isimli bir isim ve imza atıldığını, gerçekte böyle birinin bulunmadığını düşündüklerini, —- akrabalık bağı nedeniyle doğrudan tahsile konulmadığını, —— sayılı dosyasından gelen ödeme emri akabinde icra doyasının yerinde incelendiğinde ve çekin ilk önce tahsile verildiği ——- incelendiğinden üzerindeki tahrifat ve sonradan düzenlenen mizansen müvekkili tarafından açıkça anlaşıldığını, —– sayılı dosyasının yargılama süresince tedbiren durdurulmasını, çekte müvekkilinden sonra ciranta görünen kişilerin kambiyo senedi niteliğindeki hamine yazılı çeki başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek ve kullanmak suretiyle hileli davranışlarla kendilerine ve başkasına yarar sağlamaya çalıştığı anlaşıldığından gerçekte müvekkilinin bu kişilere hiçbir borcu bulunmadığından müvekkilinin —– çeke ilişkin olarak borçlu olmadığının tespitini, kötü niyetli davalılar aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargı giderlerinini davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —– tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili —-tarafından ciro edilip verilmiş olan keşidecisinin —– keşide tarihli karşılıksız çıkan hamiline çeke ilişkin davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğu, söz konusu çekin karşılıksız çıkması üzerine çek bedeli işlemiş faizi, çek tazminatı ve komisyon bedeli ile birlikte —– dosya üzerinden keşideciye ve cirantlara karşı icra takibi başlatıldığı bu arada davacı ——-süresi içerisinde takibe yetki ve esas yönünden itiraz ettiğin, müvekkilinin kıymetli evrak konumundaki çekte iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olup davacının kendisinden önce veya kendisinden sonrakilere ilişkin itirazları haklı olsa bile bunları bilmekten uzak müvekkilini bağlanılmaması gerektiğini, her ne kadar davacının çekte tahrifat yapıldığı iddiasında ise de bu iddiası doğru olmaktan uzak ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hiç kimsenin hatta şirketin iade ettiği çekte cirosunu iptal etmeden çeki iade edemeyeceğini, ayrıca basiretli bir tacir olmakla yükümlü bir şirket, çek iade ederken bunu ya yazılı bir mutabakat çerçevesinde veya makbuz düzenleyerek yapmak zorunda olduğunu, davacı çekin başka çeklerle değiştirildiğini dolayısıyla bedelsiz olduğunu ileri sürmekte ve bu hususu da belgeleyememekte olduğunu, oysa çekin hamili konumundaki müvekkilinin bu çekle ilgili yapılmış herhangi bir ödeme olmadığını, davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi için bir an önce davanın reddini, hiç olmazsa tedbirin kaldırılmasına ve davacının %40 ‘tan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
——-dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelemesinde;
—– sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır. İncelemesinde; davalılardan sanık —— hakkında belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet kararı verildiği kararın kesinleştiği diğer davalı——- ise zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği anlaşılmıştır.
Dava, çekten kaynaklanan ve İİK.72 maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
TTK’nın 687. maddesinde “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defi’leri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre şahsî def’îlerin kural olarak hamile karşı ileri sürülmesi söz konusu değildir. Ancak hamil poliçeyi devralırken bile bile borçlunun zararına hareket ederse, bu durumda şahsî def’îler hamile karşı da ileri sürülebilecektir. Anılan bu düzenleme TTK’nın 818. maddesi göndermesi nedeniyle çekler hakkında da uygulanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 677. maddesinde düzenlenen “imzaların istiklali(bağımsızlığı)” ilkesine göre, senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Zincirleme ve birbirine bağlı, lehtardan hamile tam ve düzenli yani kesintisiz cirolar hak sahipliğine karine sayılır. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez.
Somut olayda davacı vekili dava konusu çekin dava dışı —— tarafından müvekkili ile aralarındaki ticari ilişki ile kendisine verildiğini ancak dava dışı —- daha ileri vade tarihli çek düzenleyeceğini söylemesi üzerine çeki dava dışı —- vermesi için oğlu davalı — verdiğini —— cirosunu silerek senette tahrifat yaptığını iddia ederek söz konusu çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davacı çekteki cirosunu inkar etmemiştir. Bu hususun bilinmesi gereken an, çekin devralındığı andır. TTK’nın 687. maddesi uyarınca davacı, ara cirantalar ve hamilin, dava konusu çeki, lehtarın ciro imzasının sahih olmadığını bilerek devraldıklarını ispat etmelidir. Bu hususun bilinmesi gereken an, çekin devralındığı andır. Ceza yargılaması neticesinde davalı —- tahrifat yaptığı anlaşılmış olup davalı sanık —– mahkumiyet kararı verildiği sabit olup davacı yan ciranta —- kötü niyetli olduğunu ispatlamış olup bu davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir ancak diğer davalı—— çekte tahrifat olduğunu bilerek çeki devraldığını ve davacıyı zarara uğratmak kararı ile hareket ettiğini ispatlayamadığı imzaların istiklali prensibi uyarınca imzanın geçersiz olmasının sadece sahibi yönünden sonuç doğuracağı davacının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamayacağı, lehtara ödeme yapıldığının da iddia ve ispat edilmediği gözetilerek, davalı ——— yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalı ——yönünden davanın KABULÜ ile, davacı tarafın ——– bedelli çek sebebiyle davalı —- borçlu olmadığının tespitine,
2—– asıl alacağın %20’si oranındaki kötü niyet tazminatının davalı —– alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Davalı —–açılan davanın REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.817,16 TL harçtan peşin alınan 754,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.062,76 TL karar harcının davalı —— tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalı —–tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı —- kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı —– verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 15,60 TL başvuru harcı ve 754,40 TL peşin harç toplamı:770,00 TL ile aşağıda dökümü yazılı 60,00 TL yargılama giderinin davalı ———- tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı—- yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/11/2022