Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/871 E. 2018/220 K. 28.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-K A R A R-
ESAS NO : 2014/871 Esas
KARAR NO : 2018/220

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/07/2014
KARAR TARİHİ : 28/02/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacıların, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün —-sicil numarasında kayıtlı — Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin hissedarı olduklarını; davalı …’nun bu şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu; dava dışı şirketin hiçbir ticari faaliyetinin bulunmadığını; sadece şirkete ait gayrimenkullerinin kiraya verilmesinden kaynaklı gelir elde eden ve işbu gayrimenkullerin kiralanması suretiyle ticari faaliyetlerini yürüten bir şirket olduğunu; bu gayrimenkullerden en önemlisinin ise — Hastane Binası — adresinde bulunan — kayıtlı bulunan gayrimenkul, — Bank’a kiralanan Kazaskerdeki gayrimenkul ve yine daha önce— A.Ş.’ye kiralanan gayrimenkul, şirketin yönetim kurulu başkanı davalı …’nun keyfi kararlar alarak şirketi zararlandırıcı birçok işlemler yaptığını ve bunun dışında da şirket paralarını kendi şahsına kullandığını; bu nedenlerle, davacıların, dava dışı şirketin ara dönemler, bilanço ve gelir tablolarının gerçeğe aksettirmemesinden mevzuat ve muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak düzenlenmemiş olmasından dolayı uğramış olduğu doğrudan zararların belirlenerek, bu zararlardan şimdilik 5.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte zarara sebep olan yönetim kurulu üyesi davalıdan tazminine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın, davacıların, davalının kusurlu eylemleri dolayısıyla uğradığını iddia ettiği doğrudan zararların tazminine ilişkin açıldığını; dava dilekçesi içeriği incelendiğinde ise davacı tarafından, davalıya haksız ve mesnetsiz bir dizi iddianın yöneltildiğini; bu iddiaların tamamının doğrudan —San. ve Tic. A.Ş.’yi ilgilendiren ve hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, velevki bir zarar oluşmuş ise yine doğrudan şirketi ilgilendiren zarar olduğundan; dolayısıyla eğer ortada bir zarar var ise bu zarar şirkete ait olmakla birlikte zararın, tazmini talebi de şirkete yöneltilmesi gerektiğniden; davalının, davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın öncelikle usul yönünden reddine karar verilmesini; bu talepleri yerinde görülmezse esasa ilişkin olarak da davalının kullandığı kredilerin teminatı için şirket taşınmazına ipotek konulmasının genel kurulda oy birliği ile alınmış bir karar olduğunu; davacılardan …’nun ıslak imzasının bulunduğu 15/02/2010 tarihli genel kurul toplantısına ait hazirun cetvelini mahkemenin dikkatine sunduklarını; davalı tarafından çekilen kredilerin yine davalının şahsi hesabından ödendiğini; davacı …, dava dışı —‘ya ait taşınmazı teminat göstererek müteakip defalar kredi kullandığını; — Şirketi’nin ve davacıların davalıdan kaynaklı olarak doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir zarara uğramadığını; migros tarafından kullanılan ve tahliye edilen taşınmaza ilişkin tahliye davasının bizzat …’nun vekaleti ile bizzat davacının vekili Av. … tarafından açıldığını; davacı tarafından, sahte fatura düzenlendiği iddiasının da yerinde bulunmadığını; bu nedenlerle, davanın esas yönünden de reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava; dava dışı şirketin yönetim kurulu başkanı davalıdan kaynaklı olarak şirket hissedarı olan davalıların doğrudan zarara uğradıklarından bahisle, oluşan maddi zararın davalıdan tazmini istemine; ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler Doç. Dr. —- ve — tarafından müştereken düzenlenen 05/05/2017 tarihli esas rapor ve 12/01/2018 tarihli ek rapora göre; dava dışı — San. ve Tic. A.Ş.’nin, 2007,2008,2009,2010, 2011,2012 ve 2013 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının incelendiğinde; somut olayda davalı yönetim kurulu başkanı kendisine isnat edilen zarar konuları teker teker değerlendirildiğinde; davacıların hissedarı oldukları dava dışı şirketin sahibi olduğu 312 parsel sayılı taşınmaz üzerine şirket ortaklarından …’nun lehine bankalardan kullandığı kredilerin teminatı olmak üzere ipotek koydurulmasının kendisine verilen yetkiyi kötüye kullandığı ve bankalardan alınan yüksek kredilerin …’nun hesabına geçirildiği ve geri ödemesinin şirket giderleri olarak şirketten tahsil edildiği ile şirketin ticari bilanço ve gelir tablolarında zarara sebep olunduğu yönündeki iddiaların yapılan mali tespit ve değerlendirilmeler ışığında ispatlanamadığını; … tarafından kullanıldığı iddia edilen kredilerin ticari defterlerde kullanıldığı (300 banka kredi hesabı) ve …’nun hesabına (131 ortaklardan alacaklar hesabına) aktarıldığında dair herhangi bir kayda rastlanılmadığı gibi kredi faizlerinin gider yazıldığına dair de bir kayda rastlanılmadığını; ticari defter ve kayıtları ile şirketin 2017-2014 yılları arası kurumlar vergi beyannamelerindeki bilanço ve gelir tablolarından da kredi kullanıldığına ve faizlerin gider yazıldığına dair herhangi bir beyan görülmediğinden; defter kayıtlarının beyannameler ile teyit edildiğini; ayrıca, davalı …’nun 16/09/2014 tarihli cevap dilekçesi ekindesi — Bankası — Şubesi’nin 09/09/2014 tarihli yazısında “şubemiz müşterilerinden …’nun bankadan kullandığı tüm kredilerin müşterinin bireysel hesabından ödendiği” nin beyan edildiği ve ekinde hesap ekstresinden de ödendiğinin görüldüğünü; dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava dışı şirketin kayıtlarında yapılan incelemeler sonucu davacıların bu iddialarını ispatlayamadığını; dava dışı şirkete ait taşınmazın 2010 yılında tahliye kararından sonra boş tutularak kiraya verilmemesi nedeniyle gelir kaybına sebebiyet verildiği iddiasının da taşınmazın bulunduğu bölgenin kentsel dönüşüm içinde olduğundan ve binanın riskli bulunduğundan dolayı çok düşük kiralar teklif edilmesinden dolayı kiraya verilmediği; kiralama çalışmalarının devam ettiğinin beyan edildiğinin anlaşıldığını; taşınmaz hakkında tahliye sonrası yapılacak işlemlere ilişkin olarak şirket organlarınca alınmış bir kararın bulunmadığını; bu şartlar altında davalı tarafın söz konusu gayrimenkulün boş tutulmasında bir kusurunun bulunmadığı kanaatine varıldığını; davacı tarafın, şirketin ticari faaliyeti bulunmadığı halde şirket adına lüks araçlar alınarak davalı tarafından kullanıldığı; giderlerinin şirkete gider yazılarak vergi zayiine neden olunduğu iddiası kapsamında; şirketin faaliyeti dikkate alındığında araç alımına ilişkin harcanan miktarların makul sınırlar içinde olduğunun mütalaa edildiğini; araçların şirket kayıtlarında yer aldığını; bu çerçevede araç alımına ilişkin davalının kusuruna dayalı bir sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varıldığını; açıklanan nedenlerle, davalı tarafın TTK.nun 553-(1) uyarınca kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusuru ile ihlal ettiğini ve bu yolla şirketi zarara uğrattığının ispatlanamadığı, yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre;
Taraflar arasında; davacıların, dava dışı —- San. ve Tic. A.Ş.’nin hissedarı oldukları; davalının, dava dışı şirketin yönetim kurulu başkanı olduğu; dava dışı şirketin sahibi olduğu — parsel sayılı taşınmaz üzerine şirket ortaklarından …’nun lehine bankalardan kullandığı kredilerin teminatı olmak üzere ipotek koydurulduğu; dava dışı şirkete ait Migros tarafından kullanılan taşınmazın 2010 yılında tahliyesinden sonra bu taşınmazın halen boş durumda bulunduğu; dava dışı şirkete ait araçların bulunduğu; dava dışı şirketin taşınmazlarından elde ettiği gelirleri bulunduğu; bunun dışında herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığı; hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava dışı şirketin yönetim kurulu başkanı davalının, eylem ve faaliyetlerinden kaynaklı olarak davacıların iddiaları kapsamında doğrudan zarara uğrayıp uğramadıkları; uğramış iseler her bir iddia konusu yönünden uğradıkları zararın saptanması varsa bu zararın davalı tarafından tazmininin gerekip gerekmediği; noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; somut olayda, davalı yönetim kurulu başkanına isnat edilen zarar konuları teker teker değerlendirildiğinde; davacıların, hissedarı oldukları dava dışı şirketin sahibi olduğu —parsel sayılı taşınmaz üzerine şirket ortaklarından …’nun lehine bankalardan kullandığı kredilerin teminatı olmak üzere ipotek koydurulmasının kendisine verilen yetkiyi kötüye kullandığı ve bankalardan alınan yüksek kredilerin …’nun hesabına geçirildiği ve geri ödemesinin şirket giderleri olarak şirketten tahsil edildiği ile şirketin ticari bilanço ve gelir tablolarında zarara sebep olunduğu yönündeki iddiaların yapılan mali tespit ve değerlendirilmeler ışığında ispatlanamadığı; davalı tarafından kullanıldığı iddia edilen kredilerin, şirketin ticari defterlerinde (300 banka kredi hesabı) ve …’nun hesabına (131 ortaklardan alacaklar hesabına) aktarıldığında dair herhangi bir kayda rastlanılmadığı gibi kredi faizlerinin gider yazıldığına dair de bir kayda rastlanılmadığı; ticari defter ve kayıtları ile şirketin 2017-2014 yılları arası kurumlar vergi beyannamelerindeki bilanço ve gelir tablolarından da kredi kullanıldığına ve faizlerin gider yazıldığına dair herhangi bir beyan görülmediği; defter kayıtlarının beyannameler ile teyit edildiği; ayrıca, davalı …’nun 16/09/2014 tarihli cevap dilekçesi ekindesi — Bankası — Şubesi’nin 09/09/2014 tarihli yazısında “şubemiz müşterilerinden …’nun bankadan kullandığı tüm kredilerin müşterinin bireysel hesabından ödendiği” nin beyan edildiği ve ekinde hesap ekstresinden de ödendiğinin bildirildiği; dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava dışı şirketin kayıtlarında yapılan incelemeler sonucu davacıların bu iddialarını ispatlayamadığı; dava dışı şirkete ait taşınmazın 2010 yılında tahliye kararından sonra boş tutularak kiraya verilmemesi nedeniyle gelir kaybına sebebiyet verildiği iddiasının da taşınmazın bulunduğu bölgenin kentsel dönüşüm içinde olduğundan ve binanın riskli bulunduğundan dolayı çok düşük kiralar teklif edilmesinden dolayı kiraya verilmediği; kiralama çalışmalarının devam ettiğinin beyan edildiğinin anlaşıldığı; taşınmaz hakkında tahliye sonrası yapılacak işlemlere ilişkin olarak şirket organlarınca alınmış bir kararın bulunmadığı; bu şartlar altında, davalı tarafın söz konusu gayrimenkulün boş tutulmasında bir kusurunun bulunmadığı; davacı tarafın, şirketin ticari faaliyeti bulunmadığı halde şirket adına lüks araçlar alınarak davalı tarafından kullanıldığı; giderlerinin şirkete gider yazılarak vergi zayiine neden olunduğu iddiası kapsamında; şirketin faaliyeti dikkate alındığında, bilirkişi kurulunun değerlendirmesi kapsamında, araç alımına ilişkin harcanan miktarların makul sınırlar içinde olduğunun mütalaa edildiği; araçların şirket kayıtlarında yer aldığı; bu çerçevede araç alımına ilişkin davalının kusuruna dayalı bir sorumluluğunun bulunmadığı; açıklanan nedenlerle, davalı tarafın TTK.nun 553-(1) uyarınca kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusuru ile ihlal ettiği ve bu yolla şirketi zarara uğrattığının ispatlanamadığı gibi dava konusu/ileri sürülen iddialar kapsamında davacıların doğrudan zarara uğrattığının da ispatlanamadığı; bu nedenlerle, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulmadığından reddine; karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 85,40 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 49,50 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 63,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,

Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2018