Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/504 E. 2021/91 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/504 Esas
KARAR NO: 2021/91
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 27/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin bünyesinde bulunduğu şirketler ——-yılından beri yabana firmaların —- başarı ile yürüttüğü, —– davalı ——- zamana kadar başka bir firma tarafından üstlenilen tek yetkili satıcılığını —- yılında fiilen almış olduğu,— yılında ise tek yetkili satıcılığı diğer bir grup şirketi olan dava dışı —–devraldığı. — bu tarihten yetkili satıcılığım müvekkil —- yılına kadar işinin gereğini itina ile yerine getirdiği,— pazarında tanınmasını sağladığı, davalı şirkete —– müşteriler temin ettiği, diğer şirketlerin mümessilliğini yaparken oluşturduğu kendi müşteri portföyünden davalı şirketin de yararlanmasını sağladığı, satışlarım artırdığı, satış ve satış sonrası hizmetlerin) kaliteli bir şekilde sunulabilmesi için yatırımlar yaptığı,—- kurduğu, davalı şirketin — temsilinin daha da artırılması amacıyla—- kurulduğu ve davalı — firmasının tek yetkili satıcılığını —yılından itibaren üstlendiği, davalı ——–tarihinde davacı firma ile sözleşme ilişkisini sona erdirdiği, fesih sebebi olarak yetkili satıcılığın firmalar arasında değiştirilmiş olduğunun gösterildiği, oysa değişikliğin davalı şirketin bilgisi ve onayıyla yapıldığı, feshin o zaman yürürlükte bulunan TTK’nun 20/3. maddesindeki şekil şartlarına uymadığı, feshin haksız olduğu, fesihten sonra da davacının portföyünün kullanıldığı, bu sebeple davacının kendi portföyünden yararlanamadığı. — tarafından oluşturulup geliştirilen ve davalı———-yararlanmaya devam ettiği müşteri çevresi nedeniyle portföy tazminatı ödenmesi gerektiği, beyan edilmekte olup davanın kabulüne karar verilmesini; talep etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; TTK mn 122. maddesi uyarınca denkleştirme talep hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde geçerli olabileceği, dava dışı şirketlerin davaya dahil edilmesinin kabul edilemeyeceği davacının iddiasının aksine müvekkille aralarında tek satıcılık sözleşmesinin olmadığı, müvekkile devredilmiş bir portföyün bulunmadığı, yetki konusunda izin alınmadığı, emrivaki yapıldığı» davacının hizmetlerinin kusurlu olduğu, sipariş verilen ürünlerin gönderildiği, ancak bedellerinin ödenmediği, bu sebeple ———– sayıyla icra takibine geçildiği beyan edilmekte olup davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Asli müdahale davasında asli müdahil vekilince davalılardan —–karşı her türlü talep ve alacak hakkımız saklı kalmak kaydıyla;6100 Sayılı HMK m. 65 gereği asli müdahale davasını kabulüne, müvekkil şirketin— ürünlerini —– sınırları içinde satış ve pazarlaması, satış sonrası hizmetlerinin ifasında edindiği müşteri çevresi için —–tazminatının aynen —olarak ve ödeme günündeki —- üzerinden hesaplanacak —- üzerinden davalı —– tahsiline, 3095 Sayılı Kanun m.4/b gereği portföy tazminatı olarak ödenecek alacak miktarına fesih tarihi olan —– tarihinden itibaren kamu bankalarınca —– mevduat hesabına uygulanacak en yüksek faiz oranının uygulanmasına, masraf ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini; talep etmiştir.
Asli müdahil vekili tarafından verilen—– tarihli dilekçesi ile; asılsız ve mesnetsiz iddialar dolayısıyla ilgililerine müvekkilin şikayet, dava ve tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla asli müdahale taleplerinden ve dolayısıyla davadan feragat edilmekle, asli müdahale davasının feragat nedeniyle reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Esas dava, taraflar arasındaki yetkili satıcılık sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshedildiğinden bahisle denkleştirme/portföy tazminatı istemine ilişkindir.
Taraflar arasında yazılı bir tek satıcılık sözleşmesi bulunmamaktadır. Bundan başka davalı şirket ile olan tek satıcılık ilişkisi davacı şirketten önce asli müdahil ———tarafından yürütülüp —— tarihli temlikname ile davalı ile yetkili satıcılık ilişkisinden kaynaklı tüm hak ve alacakların davacı şirkete temlik edildiğinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Davalı tarafça verilen cevap dilekçesi ile taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı belirtilmiş, bundan başka feshin haklı olduğu, bu kapsamda davacı taraftan gönderilen —– tarihli yazı ile, davalı şirketin iznini almaksızın, kardeş şirket kurduklarından bahisle —ürünlerinin satışının ———– aktarıldığının bildirildiği, böylece davalı şirkete yetki devri konusunda emrivaki yapıldığı, davalı şirket müşterilerinden davacı şirket hakkında pek çok şikayet geldiği, davacı taraf davranışlarının davalı tarafından beklenen özen seviyesinde olmadığı, davacı hakkında güven problemi ortaya çıkmasına yol açtığı, tek satıcının en önemli unsurlarından birinin sürümü artırma faaliyeti olduğu halde davacının —– pazarındaki etkinliğini artırmadığı, davalının satış yapabilmek için bizzat çaba sarf etmek zorunda kaldığı, davacının kusurlu tutum ve davranışları ile davalı şirketin davacı tarafa olan güvenini yitirdiği, şikayetler nedeniyle müşteriler ile karşı karşıya kaldığı, bu nedenle davalı tarafça hukuki ilişkinin haklı nedenle sona erdirildiği savunulmuştur.
——– sayılı ilamında da işaret edildiği üzere; genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin hâlen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 122. maddesinde açıkça “denkleştirme istemi” olarak tanımlanan, doktrinde de “müşteri tazminatı”, “portföy tazminatı”, “portföy akçesi” olarak da ifade edilen bu tür tazminat, fesih tarihinde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda açıkça düzenlenmemiştir.
Ancak, fesih tarihinde yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 134. maddesinde fesihten sonraki komisyon alacağı, tazminat borcu başlığı altında düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan maddenin ilk fıkrasına göre, acente ancak, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi veya ihbar süresine uyulmadan sözleşmenin feshi hâlinde, başlanmış işlerin tamamlanmamasından dolayı uğradığı zararın tazminini isteyebilmesi mümkündür. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ancak, ölüm, iflas veya hacir altına alınma sebebiyle sözleşmenin sona ermesi hâllerinde acentenin münasip bir tazminat isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Görüldüğü gibi tazminat talep edebilme hakkı hem yürürlükteki mevzuat hem de mülga mevzuatta ancak fesihte kusurlu bulunmayan acente veya haleflerine tanınmıştır. Başka deyişle, mevzuatta sözleşmenin feshine kusurlu davranışlarıyla neden olan acentenin tazminat adı altında komisyon alacağını tahsil edebileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Bundan başka, portföy/denkleştirme tazminatının hukuki mantığı, acente tarafından müvekkiline kazandırılmış müşterilerle yapılmış yahut kısa sürede yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etseydi acentenin elde edebileceği ücret ve somut olayın özellikleri gerektiriyorsa hakkaniyet ölçüsünde bir tazminat olmasıdır.
Mahkememizce açıklanan bu düzenlemeler çerçevesinde somut olayın incelenmesinde; davalı tarafça davacı şirkete gönderilen —– tarihli mail yazısı ile mevcut işin söz verildiği gibi sona ereceğinin bildirildiği ancak aynı mailde davacı tarafa, “desteğiniz olmadan bu pazarın oluşturulması mümkün olmayacaktı” şeklindeki açıklamalarla ve açıkça teşekkürlerinin davalı tarafça bildirildiği, yaptıkları toplantıdan sonra, —– yapılan farklı değişiklikleri göz önüne alarak davalı şirketi —- temsil etmek üzere yeni bir bayi aramaya karar verdiklerini bildikleri görülmüştür.
Davalı tarafça anılan mailde yapılan açıklamaların yanı sıra, cevap dilekçesinde haklı fesih savunmasına dayanak olmak üzere ayrıca davacı taraftan gönderilen —- tarihli yazı ile, davalı şirketin iznini almaksızın, kardeş şirket kurduklarından bahisle —-ürünlerinin satışının —– aktarıldığının bildirildiği, böylece davalı şirkete yetki devri konusunda emrivaki yapıldığı, davalı şirket müşterilerinden davacı şirket hakkında pek çok şikayet geldiği, davacı taraf davranışlarının davalı tarafından beklenen özen seviyesinde olmadığı, davacı hakkında güven problemi ortaya çıkmasına yol açtığı, tek satıcının en önemli unsurlarından birinin sürümü artırma faaliyeti olduğu halde davacının —– pazarındaki etkinliğini artırmadığı, davalının satış yapabilmek için bizzat çaba sarf etmek zorunda kaldığı, davacının kusurlu tutum ve davranışları ile davalı şirketin davacı tarafa olan güvenini yitirdiği, şikayetler nedeniyle müşteriler ile karşı karşıya kaldığı iddiaları ileri sürülmüştür.
Ne var ki cevap dilekçesinde de açıkça belirtildiği üzere; —- davacı şirkete satışın aktarımı, —- tarihinde davalı tarafa bildirildiği halde, bu gerekçeyle sözleşmenin 6 ay sonra feshinin haklı sebep teşkil etmeyeceği, arada geçen süre içinde ilişkinin sürdürülmesinin, bu değişikliğe davalı tarafça icazet verildiği anlamına geleceği Mahkememizce değerlendirilmiştir. Cevap dilekçesinde belirtilen sair sebepler yönünden de, davalı tarafça haklı sebep olarak ileri sürülen hususlara ilişkin bir ispat vasıtası sunulmadığı gibi, anılan ihlallerden sonra, varsa müşteri şikayetlerinin giderilmesi yönünden veya satışların beklenen düzeye çekilmesi veya ileri sürülen diğer sebepler yönünden, bu ihlaller nedeniyle davalı tarafça, sözleşme ilişkisinin sürdürülmek istenmemesi yönünde yapılan bir irade açıklaması iddia ve ispat olunamamakla, bunların da davalı tarafça benimsenmiş olduğu, aynı nedenle de fesih için haklı sebep olarak ileri sürülemeyeceği kanaati Mahkememizde hasıl olmuştur.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davalı tarafça yapılan feshin haksız fesih olduğu kanaatiyle davacının tazminat alacağı yönünden Mahkememizce raporlar alınmıştır.
İlk kurulun — tarihli kök raporunda özetle; Dava dışı—- yıllarına, davacı——-yıllarına, dava dışı—– yıllarına ait defterlerinin açılış onaylarının yapıldığı, TTK gereği kapanış onayına tabi yevmiye defterlerinden—– yılları dışında yukarıdaki anılan yılların defterlerinin kapanış onaylarının bulunduğu, —– döneminde — makinenin satıldığı, satış bedeli ile fatura bedeli arasında toplam— brüt kâr elde edildiği, bu rakamdan — yılı satışlarından olan brüt kâr ile— oranında ortalama faaliyet gideri düşüldüğünde —- faaliyet kârı bulunduğu, bu kârın beşe bölünmesiyle yıllık ortalama kârın—- olarak tespit edilebildiği, buna ek olarak —yıllarında toplam — ödemenin üçe bölünerek bulunan — komisyon geliri olarak —- ilavesiyle yıllık —– tazminat alacağının hesap edilebildiği, davalının, taraflar arasındaki İlişkiyi (sözlü sözleşmeyi] haklı sebeple feshettiğine İlişkin iddiasının MK m. 6 ve HMK m, 190/f çerçevesinde İspatı gerektirdiği, davacının yapmış olduğu satışlar sebebiyle müşteri çevresini genişleten ve nihai kullanıcıya ulaşan davalının balen gelir elde etmeye devam ettiğinin kabul edilebileceği, davacının davalıdan portföy tazminat) isteyebileceğinin Sayın Mahkemece kabul edilmesi durumunda, komisyon faturalarından yıllık —ve beş yıllık satışlardan yıllık olarak — hesaplandığından, davacı tarafın davalıdan —- portföy tazminatı alacağının bulunduğunun tespit edilebildiği ifade edilmektedir şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
— tarihli ek raporda—–ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, şirketin—– yıllarında sırası ile esas faaliyetlerinden—-kâr elde ettiği görülmüş olup — ortalama faaliyet kârı — olarak bulunmuştur. Dava dışı—- ticari defterleri Üzerinde yapılan incelemelerden, şirketin — yıllarında sırası ile esas faaliyetlerinden —– kâr elde ettiği görülmüş olup — ortalama faaliyet kân —- olarak bulunmuştur. Davacı —- ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerden, şirketin— yıllarında sırası İle —- tutarında esas faaliyet kân elde ettiğinin görüldüğü— yıllık ortalama faaliyet kârının —olarak bulunmuştur. — Bu durumda yukarıda 4. Madde de yapılan değerlendirmelere göre, Sûyın Mahkemece faaliyet kârı baz alınarak portföy tazminatının hesaplanması görüşünün benimsenmesi durumunda davacının —— tutarında portföy tazminatı isteyebileceği söylenebilecektir şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
— tarihli bilirkişi heyet raporu ile özetle; —- tarihinde feshedilen tek satıcılık sözleşmesinin irdelenmesi İçin 6762 sayılı TTK nın mı yoksa 6102 sayılı TTK nın mı uygulanacağı hususunun önem arzettlği, konula ilgili Yargıtay kararları da gözetilerek uyuşmazlığa 6762 sayılı TTK nın uygulanması gerektiği, 6762 sayılı TTK döneminde Yargıtay kararlarıyla portföy tazminatının düzenlendiği ve bu kararlar doğrultusunda 6102 sayılı TTK ya ilave edildiği, bu İtibarla huzurdaki davanın süresi içinde açılmış olduğu, potföy tazminat) konusu, 6762 sayılı TTK da olmamakla birlikte —- yılında açılan bir davayla gündeme geldiği ve—— kararlarında mahrum kalınan sigorta komisyonları için hakkaniyetli bir tazminat ödenmesi gerektiğinin belirtildiği, bu tazminatın —- yılında Sigorta Kanununda düzenlendiği, tek satıcı olan bayiler/ distribütörler için —– yılındaki bir kararıyla gündeme geldiği, buna göre, tek satıcılık sözleşmesinin tek satıcının kusuruna dayanmayan bir sebeple feshedilmesi, tek satıcının müşteri çevresini genişletmesi, müşteri portföyünün sağlayıcıya devredilmesi ve sağlayıcının bu portföyden önemli menfaatler temin etmesi ve tazminat ödemesinin hakkaniyete uygun olması koşulları arandığı, bu koşullardan ilki olan feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı değerlendirildiğinde taraflar arasında belirsiz süreli tek satıcılık sözleşmesi bulunması sebebiyle sözleşmenin olağan veya olağanüstü fesih yollarıyla feshedilebileceği, davalın gönderdiği elektronik postada davacıya sözleşmenin fesholunacağına ilişkin bir süre verilmediği, bu sebeple feshin derhal gerçekleştiği, ancak haklı sebebin davalı tarafından kanıtlanması gerektiği, dosya kapsamında haklı bir fesih sebebi görülemediği, potföy tazminatı yönünden İlk şartın gerçekleşmiş olduğu, dosyaya sunulu belgelerden davalının mallarının —-tanıtım ve pazarlamasını yapma hususunda davacının üzerine düşeni yaptığından portföy tazminatının tu ikinci koşulunun da gerçeklemiş olduğu, müşteri çevresinin sağlayıcıya devredilmesi ve sağlayıcının bu müşteri çevresinden önemli menfaatler elde etmesi anlamında üçüncü koşulun da gerçekleşmiş olduğu, zira davacının sözleşme devam etseydi kazanabileceği ücretleri kazanamadığı, bununla birlikte, raporun Mali Mevzuat ve Değerlendirme bölümünde tespit olunduğu üzere şirketin son beş yıllık faaliyet kârının bulunmamasının sağlayıcıdan aldığı yıllık komisyon ve diğer ödemelerinden kâr oluşturmadığı, bu sebeple de portföy tazminatı alacağının oluşmadığı bu sebeple hakkaniyet denetimi yapılamayacağı, yapılan mali incelemede gruba dahil işletmelerde bir faaliyet kârının tespit edilemediği, briit kâr ya da net kârın portföy tazminatı hesabına dahil edilemeyeceği, bu sebeplerle portföy tazminatı talep edilebilmesi için gerekli diğer koşullar sağlansa da faaliyet kârı bulunmadığından portföy tazminatı talep edilemeyeceği beyan edilmektedir şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Anılan raporlara itirazlar üzerine Mahkememizce yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak —-tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Alınan bu son raporla önceki raporlar değerlendirilmiş olmakla ve yapılan tespitler dosya kapsamına, delil durumuna, yerleşmiş içtihatlara uygun, denetime elverişli bulunmakla Mahkememizce de hükme esas alınmış, hakkaniyet prensipleri gözetilerek ve tespit edilen ortalama net kar üst sınır hesabı dikkate alınarak davacının —– denkleştirme alacağına ilişkin davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asli müdahale davasının feragat nedeniyle reddine,
2-Esas davanın kısmen kabulü ile,
—–tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, aşan istemin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 8.197,20 TL harçtan peşin alınan 4.498,10 TL ile 11.568,09 TL ıslah harcın mahsubu ile bakiye 7.868,99 TL karar harcının karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 15.350,00 TL nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı ——davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 50.507,16 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davalı —– davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca 76.146,35 TL nispi vekalet ücretinin asli müdahil —-alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvurma harcı ve davacı üzerinde kalan 8.197,20 TL peşin harç olmak üzere toplam: 8.218,35 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 15.750,00 TL bilirkişi ücreti ve 656,80 TL posta yargılama gideri olmak üzere toplam: 16.406,80 TL’nin davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 2.494,88 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan 220,00 TL posta yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 186,55 TL ‘sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/01/2021