Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/386 E. 2018/318 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-K A R A R-
ESAS NO : 2014/386 Esas
KARAR NO : 2018/318

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/12/2009
KARAR TARİHİ : 21/03/2018

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacının, Afyon Ticaret Sicil Memurluğu’nun — sicil numarasında kayıtlı bulunan ….’nin yöneticileri ile yapmış olduğu görüşmeler sonucunda; ortaklardan bazılarının bir kısım hisselerinin davacıya devretmeleri yoluyla ortak olmaya karar verildiğini; bu görüşmeler üzerine davacının, ….’nin, —Bankası A.Ş. — Şubesi’ndeki — nolu hesabına 27/10/2007 tarihinde 200.000,00 ABD doları, 29/11/2009 tarihinde 50.000,00 ABD doları ve 07/12/2007 tarihinde 34.350,00 EURO nakit parayı sermaye taahhüdü karşılığı olarak gönderdiğini; havale tarihlerine göre davacı tarafından gönderilen dövizlerin toplam Türk Lirası karşılığının 358.500,00 TL olduğunu; şirket ortaklarından …’ın kendisine ait 14 hisseyi 105.000,00 TL bedelle —-‘in kendisine ait 8 hisseyi 60.000,00 TL bedelli, …’nün kendisine ait 8 hisseyi 60.000,00 TL bedelle olmak üzere toplam 30 hisseyi, toplam 225.000,00 TL karşılığında davacıya 22/10/2007 tarihli Anonim Şirket Hisse Devir Sözleşmesi ile devredildiğini; devir tarihinde söz konusu şirketin toplam sermayesinin 1.500.000,00 TL olduğunu; bu toplam sermaye her biri 7.500,00 TL bedelli 200 hisseye bölünmüş olduğunu; bu durumda, davacının nominal değeri 225.000,00 TL’si olan 30 hissenin, 225.000,00 TL’ye satıldığının görüldüğünü; nitekim daha sonra şirket kayıtlarında davacının devralmış olduğu 30 hissenin nominal değerinin 225.000,00 TL olduğunun görüldüğünü; davacının ortak olmasından sonra şirketin 28/12/2007 ve 24/07/2008 tarihlerinde olağan genel kurul toplantısı yaptığını; bu toplantıların davacıya haber verilmediğini; yeminli mali müşavir tarafından resmi ve gayri resmi kayıtlar üzerinde yapılan inceleme sonucu 2007 yılı içinde 824.053,00 TL’lik, 2008 yılında 678.170,00 TL’lik, 2009 yılının ilk 9 ayında da 1.256.277,00 TL olmak üzere toplam 2.758.500,00 TL’lik hasılatın resmi kayıtlara yansıtılmadığını; davalı yönetim kurulu üyelerinin bu fiilerinin yürürlükteki vergi kanunlarına ve ceza kanunlarına aykırı olduğunu; şirkete ait 2.758.500,00 TL tutarındaki hasılatın şirket mal varlığından kaçırılarak zimmetlerinde tutulunduğunun; bu tutardan davacı hissesine düşen miktarın 413.775,00 TL olduğunu; davacının 2007 yılında şirkete yapmış olduğu ödemelerin Türk Lirası karşılığının toplam 358.500,00 TL olduğunu; bu miktarın 225.000,00 TL’lik kısmının hisse devri karşılığı ortaklara ödendiğini; geri kalan 133.500,00 TL’nin, kendi zimmetlerine tutulduktan sonra şirket kayıtlarına girmesi nedeniyle faiz ve kur farkı zararının oluştuğunu; bu nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 9.000,00 TL’nin gerçekleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile şirkete ödenmesine, 1.000,00 TL’lik faiz kaybının davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının gerek faiz, gerekse kur farkı nedeniyle şirketten veya yönetim kurulu üyelerinden hiçbir talep hakkının doğmadığını; davacının 2007 yılı genel kurul toplantısına vekil aracıyla katıldığını ve yönetim kurulunun ibra edildiğini; davalının itirazı kaydının bulunmadığını; 2008 yılı genel kurul toplantısına davacının usulüne uygun davet edilmesine rağmen katılmadığını; yönetim kurulunun ibrası hakkında oy kullanmaya ve muhalefet şerhi bulunmayan davacının 2008 yılı faaliyetleri ile ilgili dava açma hakkının bulunmadığını; davacıya ve tüm şirket ortaklarına bildirilen şirketin hedeflerinin davacı tarafından tahsilat olarak değerlendirildiğini; davacının, yönetim kurulu üyelerinin kanun veya ana sözleşmenin kendilerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmedikleri yolundaki iddialarının dayanaksız olduğunu; bu nedenlerle, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini; talep etmişlerdir.
Dava; dava dışı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan davalıların, dava dışı şirketi ve davacıyı zarara uğrattıklarından bahisle oluştuğu iddia olunan zararların tazmini istemine; ilişkindir.
Davacı vekili 21/03/2018 tarihli oturumda davacının, şirket hisselerinin bir kısmını ihbar olunanlara, bir kısmını da davalılara devrettiğinden davada taraf sıfatı kalmadığını; davanın bu nedenle, sonuçlandırılmasına karar verilmesini talep etmiş; beyanını imzası ile de onayladığı; görülmüştür.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan işbu davada; davacının, dava dışı şirketteki ortaklığının yargılama sırasında son bulduğu; davacı vekilinin, 21/03/2018 tarihli oturumdaki beyanı içeriği de dikkate alındığında; davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan bu davanın, yargılama sırasında davacının aktif taraf sıfatını kaybettiğinden davanın reddine; karar vermek gerekmiştir.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan bu davanın, yargılama sırasında davacının aktif taraf sıfatını kaybettiğinden davanın reddine,
2-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 135,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 99,10 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,

Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2018