Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/207 E. 2022/371 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/207 Esas
KARAR NO: 2022/371
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/02/2013
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan tazminat (şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince dava dilekçesinde özetle; davalı— müvekkili şirkete ——– olarak dışarıdan danışmanlık hizmeti verdiğini, şirketin önemli ticari karar, yatırım, işbirliği ve yeniden yapılanma kapsamında kendisinden görüş ve tavsiyeler alındığını, şirketin o dönemdeki yönetiminin davalı danışmanın tespit ve tavsiyelerini değerlendirmeye alarak alt yapı çalışmalarını tamamladıktan sonra uygulamaya koyduklarını, davalının —— görevi sonrasında şirketin —–hususunda anlaşma sağladıklarını ve davalının —– tarihinde görevine başladığını, davalının şirketin — imza yetkisine de sahip olduğunu, davalının şirkete —— olmadan önce danışman olarak hizmet vermiş olması itibariyle şirketin iştigal konusunu, yönetimini ve detaylarını en iyi bir şekilde bilen kişi olduğunun tartışmasız olduğunu, davalının—– olduktan sonra şirketin iyi şekilde işleyen ve herhangi bir aksama olmayan üretim faaliyetleri ile ilgili olarak üretimi doğrudan etkileyecek bir karar ile——-çalışması başlattığını, şirketin bu dönemde üretiminde tespit edilmiş ve raporlanmış bir sorun ve zararın olmadığını, bu durumun şirketin ticari defterleri ile teyit edilebileceğini, davalı ——- ———- kararını şirketin prensiplerine aykırı olarak genel kurul onayına sunmadan tek başına aldığını ve uygulama aşamalarını tek başına yürüttüğünü, davalının bu kararı ile şirketin hesapsız, ——— tam anlamıyla belirsizliğin içine sokulduğunu, davalının kusurlu, hatalı, tedbirsiz şirket çalışma prensip ve kurallarına aykırı şekilde hareket ederek şirketin maddi ve manevi zararına yol açtığından ortaya çıkan tüm hukuki sonuçlardan sorumlu olduğunu, bu kapsamda davalının kusurlu, hatalı, tedbirsiz, özensiz davranış ve işlemlerinin, davalı müdürün şirket treyler üretiminin bir aşaması olan kaynaklı üretim işini dışarıdan tedarikçi eliyle sürdürmek üzere dava dışı —–firma ile görüşmeler yaptığını ve —– tesisine giderek görüşmeler yaptığını, müvekkil şirketin ——- —— yanında kaynaklı üretim yapılabileceğine kanaat getirerek bu firma ile işbirliği yapma kararı aldığını, bu tarihe kadar ——–herhangi bir tesisi bulunmadığını, bu şekilde çalışma yapılması halinde şirketin zarara uğrayacağının aşikar olduğunu, müvekkili şirketin ticari faaliyetini etkileyecek bu kadar önemli bir durumda aynı işi yapabilecek —— başka bir şirket aranmadığını, bir karşılaştırma yapılmadığını, bu durumun yönetim zaafı olduğunu, bu tercihe bağlı yanlış karardan davalının sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin —-imzalandığını, bu tarih itibariyle ———müvekkili firmanın üretim ara aşamasını oluşturan kaynaklı üretim ile ilgili ne bir tesisi ne de personelinin olmadığını, bu kapsamda sözleşmenin imza tarihi itibariyle yakın gelecekte projenin hayata geçilmesinin imkansız olduğunun anlaşılacağını, kısaca müvekkili şirket adına kötü bir —– olduğu bilinmeyen bir işbirliğinin içine girildiğini, müvekkili şirket çalışanlarının söz konusu işbirliği ve tedarik ile bilgi sahibi oldukça davalı—— yapılan işin ve alınan kararların yanlışlığını anlatmak üzere itirazlarını ilettiklerini, davalı—— aldığı kararlara itiraz eden kişilere olumsuz tavır takınıp onları proje dışına ittiğini, ——- ters düşüp işinden olmak istemeyen personelin kendilerine verilen talimatı uygulamak zorunda kaldıklarını, bu durumun iç denetim raporu ile tespit edildiğini, dava dışı—— ile girişilen işbirliğinin herhangi bir temele oturmadığının anlaşıldığını ve karşı fikirlerin —— iletildiğini, ancak —– hatalı kararlarından dönmeyerek şirketin zararına yol açtığını, sözleşme imzalandıktan sonra çeşitli tarihlerde tedarikçi —— proje ile ilgili toplantılar yapılarak işin başında yapılmayan organizasyonlar yapılmaya çalışıldığını ancak hazırlıksız başlayan bu işle ilgili belirlenen hiçbir hedef ve tarih tutturulamadığı, üretim için hazır hale gelinemediğini, davalı genel müdürün kusurlu kararı ile kaynaklı üretim faaliyetinde kullanılan müvekkili şirkete ait makinaların tedarikçi firmaya kiralama yoluna gidildiğini, tesislerden sökülerek tedarikçi tarafından kullanılmak üzere başka bir tesise nakledildiğini, ancak —– ne olursa olsun —— tarihinde üretime geçilmesi yönündeki talimatının fiilen gerçekleşmediğini, tedarikçi —— zorlu şartlarda üretime devam ettiklerini, ——- üretimini eksiksiz teslimatlarla yürütmeye çalıştıklarını, ancak malzemeler yüzünden bazı parçaları üretmeyeceklerini, üretilemeyecek parçalarla ilgili hat duruşu yaşanması durumunda sorumluluğun ——- ait olacağını bildirdiğini, bu mesajın açıkça tedarikçinin üretim yapamama durumunun ortaya çıktığını, meydana gelen tüm sonuçlardan davalı genel müdürün sorumlu olduğunu, ağır sanayi iş kapsamında üretim yapılacak tesisin iş sağlığı ve güvenliği standartlarına aykırı şekilde üretime açıldığını, bu şekilde üretim yapılmasının gerek tedarikçi personellerini, gerek asıl işveren durumundaki müvekkili şirketin personellerini riske attığını, bu durumun davalı —kusurlu tercihleri ile meydana geldiğini, davalı——- tarafından öngörüsüz, tedbirsiz alınan kararlar ile ne tedarikçi firmanın ne de müvekkili şirketin gerekli hazırlığı yapamadığını, ayrıca şirketin işleyen üretimini de durduracak şekilde şirketin kaynaklı imalat makinalarının yerlerinden sökülüp tedarikçi tesisine monte edildiğini, ancak üretim için sadece makinaların varlığının yeterli olmadığının bir sonraki aşamada görüldüğünü, yetersiz. stok yetersiz eleman ile müvekkili şirketin üretimini durdurmak, müşterilerinin siparişlerini teslim edemez hale geldiğini üretimin durmuş olmasının şirketin itibarı açısından rakamsal bir karşılığının olmadığını, şirketin ciddi anlamda maddi zarara uğradığının çok sonra fark edildiğini ve davalı ——- görevine son verildiğini, ——– içersinde müvekkili şirketin bir kısım ek yatırım, alt yapı masrafları yapmak suretiyle projenin devamı için çaba sarf ettiğini, ——- şirketin —— talimat vererek işbu dava konusu edilen olayların araştırılıp raporlanmasını talep ettiğini, bunun üzerine denetim raporu hazırlandığını ve——- ibraz edildiğini, denetim raporunun deliller arasında dosyaya ibraz edildiğini, ——-yılı faaliyetlerinin müzakere edildiği ——- toplantısında konuyu şirket hissedarlarının bilgisine sunduğunu, ——- iç denetim raporunda ulaşılan sonuca istinaden sorumlu olduğu tespit edilen davalı — hakkında dava açılmasına karar verildiğini, şirket defter ve kayıtlarının incelenmesinde uğranılan tüm zararların tespit edilebilecek durumda olduğunu, bu projedeki uğranılan zararların; gerekli üretimin yapılabilmesi için ek işçilik maliyeti, —— malzeme sevk ettiği kaynaklı imalat hattında ödenmek zorunda kalınan fazla mesai ücretleri, —– gönderilen müvekkili şirket personelinin işçilik ve —- gecikmesi ve hammadde taşıması nedeniyle —- ödenmek zorunda kalınan ilave navlunlar, ——– taşınması için yapılan ödemeler, —– iyileştirilmesi için harcanan bilgi işlem gücünün maliyeti, ——- yetiştirlemediğinden başka firmalara kaydırılan malzemelerden oluşan ekstra maliyetler ve sair masraflar, şirketin müşterilerine gecikme sebebiyle doğrudan veya dolaylı ödemek veya indirim yapmak suretiyle katlanmak zorunda kaldığı ek maliyetler şeklinde bu zararın açıklanabileceği, davalı müdürün şirkete verdiği maddi zararlar yanında şirketin itibar kaybetmesi nedeniyle manevi zarar da verdiğinden bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı/la şimdilik —- maddi tazminat ve ticari itibar kaybı nedeniyle —– manevi tazminat taleplerinin tazminine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin —- tarihli belirli süreli iş akdi ile ——– çalıştığını, taraflar arasındaki ilişki ve dava bahse konu iş akdine dayalı olduğunu, bu nedenle huzurdaki davanın İş Mahkemelerinin görev alanına girdiğini, bu sebeple yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesine göre iddia olunan zararın müvekkilinin davacıdan para alması yada haksız kazanç sağlamasındar”doğmadığını, davacının iddiasının ——- yanlış üretim yapması, geç teslim ve sair nedenlerle davacının zarara uğradığı şeklinde olduğunu, yani davacı zarara uğradı ise bu zarara —— yol açtığını buna göre müvekkilinin davanın tarafı olmadığını, davacının ——kusurundan kaynaklanan zararı —–talep etme hakkının mevcut olduğunu bu nedenle davanın ——- firmasına ihbar edilmesini talep ettiklerini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, şirket namına dava açmanın murakıplara ——–ait olduğunu, şirketin müdüre dava açma hakkının bulunmadığını, ibraz edilmiş olan —— tarafından ibraz edilen dönem için atanmış müdür ile dava açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin lise öğretimini —– tamamladığını,—— üzerine lisans ve yüksek lisans eğitimi aldığını, —— gibi en ——-üst düzey yönetici olarak çalıştığını,——– olduğunu, davacının da müvekkilinin bu nitelikleri nedeniyle müvekkilinden önce danışmanlık hizmeti istediğini, müvekkilinin ——–ayına kadar danışmanlık hizmeti verdiğini, müvekkilinin davacı şirkete olan katkıları görüldükten sonra ——-olarak çalışmasının istendiğini, müvekkili ile davacı arasında — yıllık belirli süreli iş akdi imzalandığını ve müvekkilinin ——- olarak çalışmaya başladığını, müvekkilinin davacı şirketteki yapıyı değiştirmek için işe alındığını, şirketin aylık üretim adedi —– yılın sonunda üretim adedinin ——- çıktığını, müvekkilinin şirket kurulduğundan bu yana yaşanmamış başarıya imza attığını, bütün bu işlemlerin şirketin tüm yöneticilerinin ve direkt olarak —— dahilinde gerçekleştiğini,——— onayı olmadan dışarıdan en basit işlemlerin yapılmasının mümkün olmadığını, hal böyle iken sistemin kurulup artık müvekkiline ve müvekkilinin ekibinde yer alan yüksek maaşlı yöneticilere ihtiyaç kalmadığını düşünen işverenin müvekkilinin ve üst düzey yöneticilerin iş akdine son verdiğini,——– görevine geri döndüğünü, işverenin müvekkilini iş akdinden doğan haklarını vermeyip oyaladığını, bunun üzerine müvekkilinin sözleşmeden doğan haklarının ödenmesi için ——- işverene dava açtığını, bilirkişinin raporunda müvekkilinin alacağının ———- olarak hesaplandığını, sözü edilen dosyada iİşverenin şimdi iddia ettiği iddiadan bahsetmediğini, İş Mahkemesindeki dava ile ilgili olarak müvekkili üzerinden baskı yapmak isteyen işverenin —– yılı sonra hayali ——hazırladığını, kar eden şirketin operasyon ve proje harcamalarını zarar gibi göstermeye çalıştığını, —– firması ile davacı firmanın halen çalıştığını, projenin uygulandığını, —– imzalanan satın alma sözleşmesini müvekkilinin imzalamadığını, zaten müvekkilinin tek başına imza yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin——ayında göreve başladığında —— yapılacak değişiklikler ile ilgili çok yoğun çalışmalar yapıldığını, bunların —— paylaşıldığını, yani tüm bunlardan yönetimin haberi olduğunu, projeden —— haberdar olunduğunun beyan edilmesinin nasıl bir senaryo oluşturulduğunu ortaya serdiğini, yönetim kurulu başkanı ve diğer yöneticilerin davacının işyerinde bulunan üretim hatlarının sökülerek —– taşındığından haberimiz yoktu demenin abesle iştigal olduğunu, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin uyguladığı ——tüm dünyada büyük şirketlerce uygulandığını, davacının müvekkilini bu sistemi kurmak işe aldığını bu sistemin davacının rakipleri olan —– da kullanıldığını, davacıya büyük kazançlar sağladığını, —- başarılı iyi organize olmuş ileri gelen yan sanayi firmalarından biri olduğunu, aynı üretim faaliyetini —– verdiğini, müvekkilinin ——önceden tanımadığını, işverenin kendi bünyesinde yapılan kaynaklı üretim işini dışarıda yapılmasına karar vermesinden sonra birçok firma ile görüşüldüğünü, —— firmalardan biri olduğunu, davacının bir bayisi ve —– görüşüldüğünü ve şirket yönetiminin bilgisi dahilinde ——anlaşma yapıldığını; davacının zarar olduğunu iddia ettiği harcamalarının büyük çoğunluğunun hiç gerçekleşmediğini, bir takım harcamaların ise şirketin taşeron kullanarak üretim yapması için gerçekleşen normal harcamalar olduğunu, işverenin kendisinin düzenlediği kayıt ve belgeleri delil olarak gösterdiğini, bu kayıt ve belgelerin delil niteliğinde olmadığını, iddia edilen masraflar ile müvekkilinin eylem ve edimleri arasında illiyet bağı bulunmadığını, ayrıca bir zarar varsa bu —– kusurundan doğmuş ise —– talep edilmesi gerektiğini, uğranıldığı iddia edilen zararların müvekkili ile herhangi bir ilgisi bulunmadığının aşagıda ayrıntılı olarak açıklandığını, gerekli üretimin yapılması için ek işçilik maliyeti: bu kalemin tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, işverenin tesisinde yapılan bir kısım üretimin dışarıda bir alt yüklenici de yapılması şeklinde bir proje oluşturulmadığını, amacın üretimin toplam maliyetini azaltmak olduğunu, bu projenin hayata geçmesi için ana üretici firmanın başlangıçta bir takım masraflar yapması gerektiğini, kaynaklı üretimin dışarıda yapılması için bir takım masrafların yapılmasının gerektiğini projede yer alan bu masrafların zarar olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını,—–mesai ücretleri: işveren şirketin üretim faaliyetinin devam ettiğini, ilgili dönemdeki fazla mesai ücretlerinin tamamının—- olduğunu iddia etmenin işverenin kötü niyetini gösterdiğini, kaldı. ki böyle bir durum varsa zararın sadece—– istenebileceğini, müvekkilinin herhangi bir edimi veya eylemi nedeni ile fazla mesai ödenmesinin söz konusu olmayacağını, —- görevli olarak gönderilen şirket personelinin —– masraflarının müvekkilinden istenemeyeceğini, herhangi bir —– gideri olmadığını, İlave navlun, ifadeden ne kastedildiğinin anlaşılamadığını, işletmedeki aksaklıklar nedeniyle ilave navlun ödendi ise bunun bu dava ile ilgisi bulunmadığını, — makine ve ekipman taşınması için yapılan ödemeler,—— hizmet satın alındığını, bu hizmetin satın alınması için bir takım ödemelerin yapılmasının gerektiğini, bu ödemelerin zarar gibi gösterilmeye çalışılmasının kabulünün mümkün olmadığını, şirketin müşterilerine gecikme sebebiyle ödenen maliyetler, bu hususun gerçek dışı olduğunu, davacının bu konuda herhangi bir kayıt sunamadığını, davacının bu yönde ödemiş olduğu bir tazminatın bulunmadığını, davacının yaptığı indirimlerin müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, davacının dosyaya sunduğu hiçbir yazışmayı, belgeyi, kaydı, raporu ve sair şeyleri kabul etmediklerini, hiçbirinin davaya ilişkin iddiaları kanıtlamadığını, iddia olunan harcama ve masraflarla müvekkilinin edim ve eylemleri arasında illiyet bağının olmadığını, dosyaya sunulan iç denetim raporunun tamamen gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine ve davanın ——–ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava önce Mahkememizin—- esasında görülmüş, görevsizlik kararı verilmiştir.
Anılan kararın temyizen incelenmesi neticesinde —–karar sayılı ilamı ile;
“Dava mülga TTK’nın 342. maddesi uyarınca şirket genel müdürüne karşı açılan sorumluluk davasıdır. Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususla ilgili olarak, belirtilen madde kapsamında davaya bakma görevi ticaret mahkemelerinin görevinde olması nedeniyle işin esasına girilerek yargılama yapılması gerekirken yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiş,(..)” şeklindeki gerekçe ile Mahkememiz kararının bozulmasına dair karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma kararına uyulmasına dair karar verilmiştir.
Bozma üzerine yargılamaya Mahkememizin işbu esası üzerinden devam olunmuş, Mahkememizce taraf delleri toplanmış, konusu uzmanlık gerekriren hususlarda bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında taraflarca sunulan hukuki mütalaalar değerlendirilmiştir.
Mahkememizce alınan —- tarihli rapor ile özetle; mali yönden yapılan incelemede; davacının inceleme günü sunduğu zarar kalemlerinin ticari defter kayıtlarından hareketle çözülmesinin mümkün olmadığını, zira davacının sunduğu belgelerin —–düzenlenmiş belgeler olduğunu, dolayısıyla iddia ettiği zararları ticari defter kayıtları ispatlamasının mevcut durumda mümkün olmadığını, çünkü iddia ettiği konularda ticari defterlerinde ayrı bir hesap açılmadığını, davalının—- tarihli belirli süreli iş akdi ile davacı şirkette—– çalıştığı konusunda bir ihtilaf bulunmadığını, davacı şirketin —- Beyannamelerinden;
—– kar ettiği
— kar ettiği
—– kar ettiği
— kar ettiği
— kar ettiği saptanmış bulunmakta olduğunu, bu durumda davacı şirketin —- net kar ettiği, davalının şirkete — tarihinde işe başladığı, şirketin —-yılırıda karında düşme olduğu ve karının üçte bir azalarak —indiği, ancak davalının şirkete— yılının son çeyreğinde işe başladığı gerçeği karşısında — yılındaki karın azalmasından bire-bir sorumlu olamayacağı, davalının davacı şirkette —- yılındaki çalışması sonucu davacı şirketin karını aşağı yukarı —– yükselterek — çıkarmasında etkili olduğu düşünülmekte olduğunu, salt bu saptamanın kabulü halinde, davacı şirketin iddialarının yerinde olmadığını,
Teknik yönden yapılan incelemede; — edilecek kaynaklı ürünlerin, imalat resimleri, projeleri ve ürün ağacının eksik olduğu veya hiç olmadığı ve — firmasında genellikle çok çeşitli ve sipariş üzerine imalat yapıldığından, —- firmasının —— üretim faaliyetini dışarıdan tedarikçi eliyle alınması konusunda hazır olmadığı görülmekte olduğunu,—– kapasitede treyleri genellikle sipariş üzerime ürettiği görülmüştür. Bu nedenle —-, değişik zamanlarda ve değişik treyler için sipariş edilen parçaların çeşitlerinin çok olması ve projelerim olmaması nedeniyle, istenen miktarda parça üretimi yapamadığını, —— firmasından karşılarken, —- düştüğü belirtilmektedir. Şu anda—– firmasında sınırlı sayıda kaynaklı üretim yapıldığı belirtilmektedir. —– esas kaynaklı üretimin büyük bir kısmını tekrar geriye dönüp dışarda üretimden vazgeçip kendi fabrikasında bir bölümde kiracı tedarikçi tarafından yeni makineler ile üretildiğinin belirtildiği ve görülmüştür. Sonuç olarak, —– ürettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, kaynaklı ürünlerin çok çeşitli ve değişik zamanlarda değişik miktarlarda gerekli olması, bu ürünlerin ——- bağlantılı çalışması gerekir. Böylece gerekli olan kaynaklı parçalarının temininde zaman kaybı olmayacak ve üretim hattı da aksamayacaktır. Bu aksamama durumu ise, ana şirket ile tedarikçi şirket arasındaki tüm süreçlerin ve akışın tanımlandığı online iletişiminin sağlandığı, adet ve teknik özelliklerinin net olarak tanımlandığı yapılarda mümkün olur. Ayrıca, bütün imalat resimleri, projeler, ürün ağacı ve diğer teknik verilerin de tam olması gerekir.—– firmasının genel müdürünün ve ilgili diğer yetkililerin, bu üretim şartlarına, gereksinmelere ve eksikliklere rağmen, kaynaklı ürünlerini firma dışındaki ve uzaktaki bir firmadan hizmet olarak almak için— olay konusu sözleşme imzalama yoluna gitmelerinin hatalı olduğu ve —– üretim hattını aksattığı ve üretim miktarını etkilediği; salt davacının inceleme günü sunduğu ticari defter kayıtlarından hareketle davacının uğradığını iddia ettiği zararlara uğradığını ispat edilemediği, gerekli belgeler sunulduğu takdirde, davacının uğradığını iddia ettiği bu zararlara uğrayıp uğramadığı hususunda yeniden bir inceleme yapılabileceği, kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan —- tarihli rapor ile özetle; davalı tarafın itirazlarının değerlendirilmesinde davacı ile davalı arasındaki akdi ilişki, taraflar arasında akdedilmiş olan “belirli süreli iş akdi” başlıklı sözleşmeden doğmuş olduğunu, işbu sözleşme ——– tarihinde akdedildiğini, dolayısıyla da —— yürürlükte olduğu dönemde akdedildiğini, davacının bu davadaki talebi ise, “davalının işbu sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ihlal etmek suretiyle davacı şirketin zarara uğramasına yol açtığı” yönünde olduğunu, bu durum karşısında, davacının bu davadaki talebi, 3762 sayılı eski TTK döneminde yürürlükte olan hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiğini, eski TTK’da ise, yöneticilerin sorumluluğunu düzenleyen yeni TTK.md.553 ile aynı yönde bir hüküm yer almadığını, bu durum karşısında kanaatimizce, davalının da itirazında belirttiği gibi, davacının bu davadaki tazminat talebi, davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan —- tarihli ve “belirli süreli iş akdi” başlıklı sözleşmeye aykırılığa dayandırılabileceğini, işbu sözleşmenin ise hizmet sözleşmesi —– olduğu düşünülmekte olduğunu, davacının bu davadaki talebi, hizmet sözleşmesine aykırılığa dayanan bir tazminat talebi olarak değerlendirildiğinde ise, sözleşmenin tarafı durumunda olan davacı şirketin —- bu davadaki tazminat talebini, sözleşmenin diğer tarafı durumunda olan —– karşı yöneltmesinin uygun olduğu düşünüldüğünü, dolayısıyla da davalının bu davada taraf sıfatının bulunduğu düşünüldüğünü, davalı bir başka itiraz olarak, “davanın açıldığı tarihte zamanaşımının dolduğunu” ileri sürmüştür. Ne var ki, yukarıda açıkladığımız üzere, davalının da iddia ettiği gibi davacının bu davadaki talebi sözleşmeye aykırılığa dayanan bir tazminat talebi olarak değerlendirildiği takdirde, davalı/işçinin hizmet akdine aykırı davranmasından ve dolayısıyla da hizmet akdinden kaynaklanan borçlarına—– davranmasına yanan tazminat talebi olarak değerlendirileceğini, davalı/ işçinin hizmet akdinden kaynaklanan borçlarına —-, ——- zamanaşımı süresine tabi olduğunu, tazminatın doğumuna esas teşkil eden sözleşme –tarihinde akdedilmiş, davalının işe başlama —- olarak belirlenmiştir. İşbu davanın ise —- tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, işbu davanın açıldığı tarihte ise işbu —-yıllık zamanaşımını süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının zamanaşımı savunmasının (def’inin) yerinde olmadığını, davalı bir başka itiraz olarak, “davacının herhangi bir zarara uğradığını ispat edemediğini” ileri sürmüştür. Ne var ki raporumuzun mali kısmında, davacının ——tutarında zarara uğramış olduğu tespit edildiğini, bu durum nedeniyle davalının buradaki itirazında haklı olmadığı düşünülmektedir. Bu durumlar karşısında, kök raporumuzun teknik inceleme başlıklı kısmında ve uyuşmazlığın değerlendirilmesi başlıklı kısmının —- kısmında açıklanan gerekçelerle, davacının davalıdan —- tutarında maddi tazminat alacağını hak kazandığı (ya da kazanmadığı) hususunda takdirin tamamen Mahkemeye ait olduğunu, davacının itirazlarının değerlendirilmesinde; davacı özetle, “davalının sözleşmeden doğan borçlarına (özen borcuna vs.) aykırı davranmasından dolayı davacının zarara uğradığını”” ileri sürdüğünü, raporumuzun —– davacının —– zarara uğramış olduğu tespit edildiğini, bu durum nedeniyle davacının buradaki itirazında haklı olduğunun düşünüldüğünü, bu durumlar karşısında, kök raporumuzun teknik inceleme başlıklı bölümünün ve uyuşmazlığın değerlendirilmesi başlıklı bölümünen ——- kısmında açıklanan gerekçelerle, davacının davalıdan —–tutarında maddi tazminat alacağını hak kazandığı ——– hususunda takdirin tamamen Mahkemeye ait olduğu, kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan —- tarihli rapor ile özetle; bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak belirtilen eksikler giderilmeksizin —-varılan işbirliğinin—– başlatılması basit bir hatalı karar olmayıp, Şirket —— devre dışı birakılarak, alınan kararın uygulanma aşamasındaki süreçler önceden dikkatlice incelenmeksizin, —— dışarıda tutularak, şirket mevcut ürün ağacı alt yapısı geliştirilmeden, elemanlara gerekli eğitimlerin verilmediği, ——-üretiminde fazla maliyete, —– geç teslimler ve teslim edemediği araçlar sebebiyle, müşteri nezdinde prestij kaybına yol açtığı, şirket için azami fayda sağlanması kriterine uyulmasına yönelik olarak, görev ve yetkilerin, şirket yetkilileri tarafından doğru kullanılmadığı kanaâtine varıldığını, inceleme konusu yapılan —— tedarik satın alma kararının niteliği, önem üst düzey yönetimden yönlendirildiği göz önüne alındığında; raporumuzda yer verilen eksiklik, hata ve zararların şirketin üretiminde sorumlu birim yöneticilerinin işlem ve eylemleri sonucu değil, şirketin —– bu projenin başından beri hatalı, öngörüsüz, plansız karar, uygulama ve talimatları sonucu oluştuğu, Şirket —– tüm evrak, yazışma ve İlgili personellerle yapılan mülakatlara istinaden özetle; şirketin üretimini doğrudan etkileyeceği ihtilafsız bu dış tedarik satın alma kararının alınması ve uygulamasında gerekli yöneticilik basireti, özeni ve öngörüsü gösteremediği, —- gerekli ve zamanında bilgilendirme yapmadığı, onaylarını almadığı, süreç içerisinde gerekli denetim, gözetim ve değerlendirme işlemlerini yerine getirmediği, teknik konularda — görüş almadığı, kendi karar ve tercihlerinin sorgulanmasına müsahde etmeksizin uygulamaya koyduğu, şirket içi uyarı, görüş ve itirazları hiçbir şekilde dikkate almadığı görüldüğünden şirketin uğradığı zarar, kayıp ve ek maliyetlerden sorumlu olması gerekeceği; kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan —- tarihli rapor ile özetle; fabrikada yerinde yapılan incelemeler sonucunda, fabrikanın gayet muntazam çalıştığı, dışardan bir hizmet almasına ihtiyaç olmadığı, hizmet alınsa bile fabrikanın yakınında bir tedarikçiden üretimi ——- şekilde hizmel alınabileceği: kısacası —– kaynaklı üretim işini dışardan alma girişimini gerekli planlamayı yapmadan yapılmış olduğu ve bu konuda kusurlu olduğu, yalhn üretime dönüşümlerin çoğunun başarısız olduğu, davalının 6762 sayılı TTK m. 342 uyarınca özen yükümüne aykırı davrandığı ve şirketin uğramış olduğu zarardan sorumlu tutulabileceği, —- tarihinin davacı şirketin dava konusu olayı ve sorumluyu öğrendiği tarih olarak kabul edilip edilmeyeceğinin ve bu tarihten itibaren iki yılı aşkın süre sonra—– tarihinde açılan huzurdaki davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının takdirinin—– ait olduğu, dava konusu uyuşmazlıkta iddia olunan zararın somut delillerle ispatının gerekliği; dosya kapsamına göre bu zararın tespitinin mümkün olmadığı; kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan —- tarihli rapor ile özetle; huzurdaki davada, taraflar arasında ihtilaf konularından birinin, davalının davacı şirket nezdinde—- çalıştığı dönemde uyguladığı ve davacı fabrikasında —– geçiş projesi kapsamında hayata geçirdiği uygulamaların davacı şirkette zarara neden olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalının davacı şirket bünyesinde görev aldığı dönemden bu yana — aşkın bir süre geçtiğinden davacı şirketin maliki bulunduğu fabrikada davalı tarafından hayata geçirildiği ifade edilen uygulamaların somut/ fiziki sonuçlarını bugün itibariyle teşhis etmek imkan dahilinde görülememektedir. ——- fabrikada yapılan incelemede, muntazam olarak işleyen fabrikada hayata geçirilen uygulamaların olumlu yahut olumsuz etkileri konusunda teknik bir değerlendirme gözlenmemektedir. Somut olayda hayata geçirilmek istenenin bir — olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaati oluşmaktadır. Bir yatırım projesinde ise, teknik projeye ilave olarak işin finansal yönünün de projelendirilmesi, bir diğer deyişle; hayata geçirilecek proje için gerekli yatırım miktarı, bu projenin ilgili şirkete yükleyeceği finansal yük, finansman temini ve bunun hangi kaynaklardan nasıl! karşılanacağı, beklenen finansman maliyetinin proje hazırlanıp uygulamaya geçilmeden karar vericilere sunuş aşamasında ortaya konulması gerekmektedir. Yani, somut olayda, daha geniş bir projenin bir parçası olabileceği değerlendirilen üretimde kullanılan kaynaklı parçaların fabrika bünyesinde üretilmek yerine dışardan temin edilmesinin fabrikaya sağlayacağı beklenen faydanın —— ortaya konulduğu bir yatırım projesinin, uygulamaya geçilmeden önce, ortaya konulması/ yazıya dökülmesi gerektiği kanaati oluşmaktadır. Böylelikle, ortaya konulan projenin uygulanmaya geçildikten sonra karşılaştığı sorunlar, tahmin edilemeyen/ beklenmeyen hususlar ve bunlardan kaynaklanan başarısızlıkların finansal mukayesesi yapılabilir; neden proje bazında ——- görülen bir sürecin umulduğu kadar kazançlı olmadığı hatta zarar oluştuğu ortaya konabilirdi. Dosya kapsamında davacının maliki bulunduğu fabrikada, esasen faydalı olması beklenen ve gereken yalın üretime geçiş süreci için bir finansal proje hazırlanıp hazırlanmadığı, hazırlanmışsa içeriği görülememektedir. Oysa, belki mali açıdan değil ama, finansal açıdan hayata geçirilen projenin uygulama aşamasında, projede öngörülen faydaları temin edip edemediği, projeye göre bir zararın olup olmadığı, oluşmuşsa projede öngörülene kıyasla somut olarak yaşanan sapmanın nedenleri tespit edilebilirdi. Kuşkusuz bütün yatırım projelerinde hedeflenen sonuçlara ulaşılması mümkün olmayabilir, ancak projelendirilmiş bir yatırımda beklenen fayda sağlanamamış, hatta bir zarar oluşmuşsa bunun sebepleri, hatalı yönetim, tedarikçinin yetersiz olup olmadığı, neticede projede öngörülen kârlılığın neden gerçekleştirilemediği ortaya konulabilir. Burada önemle belirtilmesi gereken hir husus da projede öngörülen sürenin tamamının birlikte değerlendirilmesi gerektiğidir. Projede, geleceğe yönelik projeksiyonlarda ——- süresinin de ortaya konulmuş olması gerektiği kanaatindeyiz. Yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere davalı şirketin malik olduğu fabrikada hayata geçirilmesine karar verilen yalın üretim uygulamalarının projelendirme aşamasında, başarılı olma ve hedefleri tutturma olasılığını artırmak için gerekli ön hazırlıkların, birtakım parçaların üretiminin fabrikada yapılması yerine dışardan temin edilmesinin kârlılık ve üretime olumlu katkı yapacağının gösterilmesi, muhtemel tedarikçilerin kapasite, işçilik deneyimi, teknolojik yeterlilik, donanım yeterliliği gibi koşullarının araştırılmış olması da gerekmektedir. Neticede tedarikçi olarak seçilecek firmada, proje hedeflerine ulaşmaya katkı sağlayacak alt yapının bulunması gerekmektedir. Somut olayda da davacının maliki bulunduğu fabrikada hayata geçirilecek değişikliğe seçilen tedarikçinin katkı sağlayıp sağlamayacağı hususlarının ortaya konulmuş olması gerektiği görüşüne ulaşılabilmektedir. Bu itibarla, davalı tarafından hayata geçirildiği anlaşılan yalın üretime geçiş veya bazı parçaların fabrika harici temini projesinin başarısının değerlendirilmesi için hayata geçirilmeden önce, projelendirme aşamasında öngörülenle gerçekleşen/ ulaşılan olguların mukayesesinin somut delillerle yapılabilir olması gerektiği kanaatindeyiz. Ancak olaya mali açıdan bakıldığında, projesi kapsamında elde edilen sonuçların davacı şirkete Zarar ettirdiği konusunda iddiaların değerlendirilebilmesi için de dava dilekçesinde öne sürülen zarar kalemlerinin, davalının işinden ayrılması sonrasında, şirkete ne gibi ilave ödemelere yol açmak suretiyle oluştuğunun gösterilmesi gerekmektedir. Bunun da, yaşanan süreç neticesi davacı şirketin önceden kendi bünyesinde ürettiği parçaları dışarıdan satın almak zorunda kaldığının gösterilmesiyle mümkün olabileceği” kanaati bildirilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirkette —- kadar süre ile —–olarak görev yapmış bulunan davalının, davacı şirkete zarar verdiğinden bahisle, maddi manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekilince; dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında, davalıya yönelik sorumluluk isnadı; müvekkili şirketin, davalının kararından evvel kendi bünyesinde, tüm makineler kendisine ait olarak, yetkin çalışan ve ustaları ile bu kaynaklı parçaları üretebilir vaziyetteyken, müvekkili için gerekli veyahut acil olmayan kaynak üretim——-, projelendirmesi ve hazırlıkları yapılmadan, davalı tarafından uygulamaya konulduğu/hayata geçirildiği için, davalının bu kararının özensiz ve kusurlu olduğu, yalın üretim sistemi esaslarına aykırı şekilde ve bu prensip doğru uygulanmayarak hiçbir alanda planlama projelendirme, alt yapı çalışması olmaksızın, davacının sistemi hazır değilken, önemli bir üretim işinin, kaynaklı ürün üretiminin ——– edildiği, bu kapsamda davalı —— kaynaklı üretim faaliyetini dışarıdan tedarikçi eliyle alınması kararını şirketin prensiplerine aykırı olarak genel kurul onayına sunmadan tek başına aldığı, uygulama aşamalarını tek başına yürüttüğünü, davalının bu kararı ile şirketin hesapsız, ——- şekilde tam anlamıyla belirsizliğin içine sokulduğunu, davalının şirket treyler üretiminin bir aşaması olan kaynaklı üretim işini dışarıdan tedarikçi eliyle sürdürmek üzere dava dışı —- işbirliği yapma kararı aldığını, bu tarihe kadar —- herhangi bir tesisi bulunmadığını, aynı işi yapabilecek kapasite ve yetenekte başka bir şirket aranmadığını, bir karşılaştırma yapılmadığını, müvekkili şirketin—- imzalandığını, bu tarih itibariyle ——–müvekkili firmanın üretim ara aşamasını oluşturan kaynaklı üretim ile ilgili ne bir tesisi ne de personelinin olmadığını, bu kararın kusurlu, hatalı, tedbirsiz, özensiz olduğu, hazırlıksız başlayan bu işle ilgili belirlenen hiçbir hedef ve tarih tutturulamadığı, üretim için hazır hale gelinemediğini, davalı genel müdürün kusurlu kararı ile kaynaklı üretim faaliyetinde kullanılan müvekkili şirkete ait makinaların tedarikçi firmaya kiralama yoluna gidildiğini, tesislerden sökülerek tedarikçi tarafından kullanılmak üzere başka bir tesise nakledildiğini, ancak —— eleman ile müvekkili şirketin üretimini durdurmak, müşterilerinin siparişlerini teslim edemez hale geldiğini, üretimin durmasından kaynaklı itibar kaybı zararının da meydana geldiği iddialarına dayandırılmıştır.
Davalının —– tarihleri arasında, davacı şirkette —– imza yetkilisi, —olarak görev yaptığı, münferit imzası ile—–borç ve sorumluluk yükleyen iş ve işlemler yönünden yetkili bulunduğu, iş akdinde ise davalının davacı şirket yönetim kurulu başkanına bağlı olarak çalışacağının düzenlendiği belirlenmiştir.
Davaya konu, sorumluluk dönemi yönünden davacı şirketin —- toplantısında, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine dair karar verildiği , ne var ki bu kararın davalıyı kapsamadığı değerlendirilmiştir.
Dava —– tarihinde ikame edilmiş, dava tarihi itibariyle 6102 sayılı TTK yürürlüğe girmiştir. Ancak davalıya sorunluluk yönünden atfedilen eylemler tarihinde 6762 sayılı TTK yürürlüktedir.
Türk Ticaret Kanunun Yürürlülük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2/1-a maddesinde, “Eski hukukun ve Türk Ticaret Kanununun uygulanacağı hâller” başlığı altında; “Bu Kanunda aksi öngörülmemiş veya farklı bir şekilde düzenlenmemişse: a) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse, o kanun hükümleri uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.
Anılan düzenlemeden hareketle davalıya isnat edilen sorumluluk yönünden 6762 sayılı TTK’nun yöneticinin sorumluluğuna ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
6102 sayılı TTK’nun müdürün sorumluluğuna ilişkin hükümlerinden farklı olarak, 6762 sayılı TTK’nun 338.maddesinde; anonim şirket yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörülmüş ve——– aleyhine kusur karinesi kabul edilmiştir. ——maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. ——
Buna göre davalı, meydana gelen şirket zararından kusuru olmadığını ispat eder ise sorumluluktan kurtulabilecek, yine zararın olmadığını ispat etmesi de, davalıyı sorumluluktan kurtarabilecektir.
Bunlardan başka, davalı vekilince cevap dilekçesinde zaman aşımı defi ileri sürülmüş olup, 6762 sayılı TTK’nda 340. maddesi atfı ile 309/4. maddesinde, sorumluluk davasının zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren —— yıl, her halde zarar doğuran fiilden itibaren — yıl içinde zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.
Davalıya atfedilen zarar iddiası yönünden, zararın öğrenilme tarihinin, en geç davalının işten ayrılma tarihi olan ——— tarihi olduğu ve buna göre —– yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu davalı tarafça ileri sürülmüş ise de, bu tarihte var ise zararın ve tutarının öğrenildiğine ilişkin bir tespit yapmanın mümkün olmadığı, davacı şirketçe —– yılında hazırlatılan iç denetim raporu ile bu sürenin başlayabileceği Mahkememizce değerlendirilmiş, zaman aşımı süresinin dolmadığı kanaatine varılmıştır.
Sorumluluğa ilişkin yukarıdaki düzenlemeler ve yargılama sırasında yapılan bilirkişi incelemeleri kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; davalının davacı şirkette — tarihleri arasında, —- olarak görev yaptığı, bu görevi sırasında, kaynaklı ürün üretiminin —– davalı tarafından uygulamaya konulduğu, davalının bu dışardan temin için dava dışı —- işbirliği yapma kararı aldığı, bu tarihe kadar —- herhangi bir tesisi bulunmadığını, aynı işi yapabilecek kapasite ve yetenekte başka bir şirket aranmadığı, bir karşılaştırma yapılmadığını,—- imzalandığı, bu tarih itibariyle —– davacı firmanın üretim ara aşamasını oluşturan kaynaklı üretim ile ilgili ne bir tesisi ne de personelinin olmadığını, bu şartlarda kaynaklı ürün üretiminin ——–edilmesinin davacı şirkete zarar verdiği ve bu kararı alan davalının gereken projelendirme ve ön hazırlıkları yapmadan bu kararı almasının kusurlu olduğu, bu kusurlu karar neticesinde ise davacı şirketin zarara uğradığının iddia edildiği belirlenmiştir.
Yargılama boyunca toplanan tüm deliller çerçevesinde, davalının davacı şirkette —- yetkililerinden olup, bu kapsamda münferit imzası ile —– karşılığı kadar iş ve işlemler yönünden yetkili bulunduğu, davacı ——- başkanına bağlı olarak çalışacağının iş akdinde düzenlendiği, davacı şirketin davalının görev almasından önce — yalın üretime dönüş projesi sözleşmesi başlıklı, —- yürürlük tarihli muatabakatı imzalayarak, şirkette yalın üretim metoduna geçiş ile ilgili iradesini ortaya koyduğu, davalıyı da bu çerçevede yalın üretim sistemini hayata geçirmek üzere—-olarak görevlendirdiği belirlenmiş, davacı tarafça sorumluluk atfı kapsamında her ne kadar davacı şirketin iyi şekilde işleyen, herhangi bir aksama olmayan üretim faaliyetleri ile ilgili, üretimi doğrudan etkileyecek bir karar ile ——— çalışması başlattığı ileri sürülmüş ise de, yukarıda anılan sözleşme çerçevesinde davacı şirketin üretim stratejisinde yapısal değişikliğe gitme iradesinde olduğu kanaati Mahkememizde oluşmuş, yine taraflar arasındaki iş aktinin tetkikinde davalının, yalın üretim sistemini hayata geçirmek için işe alındığı tespit edilmiştir.
Bu değişiklik çerçevesinde, kaynaklı üretim faaliyetinin dışarıdan tedarikçi eliyle alınması —— konusunda, davalının tek başına karar alıp almadığı, tek başına karar almış ise bu kararın ve uygulamasının özensiz, hatalı ve kusurlu olup olmadığı, davalının tedbirli bir yönetici gibi hareket edip etmediğinin değerlendirilmesi, bundan başka alınan karar neticesinde bir zarar olup olmadığı, varsa ölçülebilir olup olmadığının değerlendirilmesi, yanı sıra zarar ile davalının karar ve uygulamaları arasında illiyet bağının olup olmadığının da tespiti gerekecektir.
Yargılama kapsamımında alınan üç kök ve bir ek raporda, yukarıda izah edildiği gibi bir zarar tespiti mefhumundan söz edilemeyeceği bildirilmiş, yalnızca —- tarihli ek raporda — zarardan bahsedilmiş, tazmini gerektiği kanaati açıklanmıştır. Ne var ki — tarihli bu ek raporda tespit edildiği bildirilen zararın, —dönemine ilişkin oluşu, davalının ise yalnızca ——davalı şirketteki görevinden ayrılmış olması, bundan başka anılan ek raporda, zarar olarak açıklanan tutarın dayanağı olabilecek teklif mektubu, satın alma miktarı, alınan malın kalitesi, satın alma günündeki şirketin ihtiyacı, şirketin finansman ihtiyacı ve/veya fazlası, satın alma personelinin mal tedarikindeki uzmanlığı gibi bir şirketin kar/zarar etme faktörüne ilişkin açıklamalara yer verilmeksizin liste halinde tutarlara yer verildiği, anılan tutarların denetime elverişli bulunmadığı kanaati Mahkememizde oluşmakla—— raporun hükme esas alınamayacağı değerlendirilmiştir.
Davalıya atfedilen zarar iddiası yönünden ise yargılama boyunca dosyaya kazandırılan üç kök ve bir ek raporda bir zarar tespiti yapılamamış, bilakis davalının görev süreci boyunca davacı şirketin karlılığının arttığı, davacı şirketin incelenen mali verileri ile belirlenmiştir.
Bundan başka davacı şirketin yalın üretim dönüşüm projesi kapsamında maliyetleri azaltma yoluna gitme çalışması kapsamında, davalıyı da alandaki becerisi için genel müdür olarak görevlendirdiği, bununla birlikte davalının doğrudan ———- bağlı çalışacağının öngörüldüğü birlikte değerlendirildiğinde, kusurlu eylem olarak atfedilen——- hiç araştırılmadan, gerekli çalışmalar yapılmadan, davalı tarafından tercih edildiği iddiasının da sübut bulmadığı kanaati Mahkememizde oluşmuş, tazmin sorumluluğunun koşulları oluşmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının maddi ve manevi tazminat istemini sübut bulmadığından reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin olarak yatırılan 9.652,50 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 9.571,8‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/4 maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/3 maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 15.000,00 TL bilirkişi ücreti yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının ve harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/04/2022