Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1931 E. 2021/583 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1931 Esas
KARAR NO: 2021/583
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2014
KARAR TARİHİ: 26/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalının,—— münferit imza yetkisiyle diğer —– danışmaksızın birtakım işlemler yapmak suretiyle müvekkili şirketi ciddi zararlara soktuğunu, davalının münferit imza yetkisini kullanarak, —– teminatsız olarak şirketin olağan akışına aykırı satışlar yaptığım, bu suretle —— zarara uğradığım, faturalara tek başına imza attığını, bu satışlar yapılırken diğer———–ulaşmış borçları olduğunun bilindiğini yahut kısa bir araştırma ile kolaylıkla öğrenebileceğini, davalının yönetim kurulu üyeliği sona erdikten sonra davacının tescilli markası olan —- unvanını kullanmak suretiyle kurduğu şirket üzerinden —- tarafından — tarihinde kurulan ve esasen bizzat kendisinin kontrolünde bulunan —– sektörde mal satımı yapmaya devam ettiğini, bunun ——– dosyasında girişilen icra takibinden sonra haciz sırasında yapılan istihkak iddiası üzerine açtıkları —— sayılı dosyasında celp edilen—- kayıtları île öğrendiklerini, davalının münferit imza yetkisinin olduğu dönemde — davalının ——— çalışmaya devam ettiğini, bu hususun davalının kötü niyetli hareket ettiğinin ve örtülü bir biçimde sermaye transferi gerçekleştirdiğinin göstergesi olduğunu belirterek davalının —— kaynaklanan sorumluluğu hükümleri çerçevesinde müvekkili şirkete şimdilik ——– ödemesine hükmedilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekillik ücretlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; TTK. 560 uyarınca, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının bir ——- olduğunu, şirketin —- —-bulunan —– yönetimdeki tüm kişilerin aynı odanın içinde bir arada çalışmalarım sürdürdüğünü, keza her cumartesi günü şirketin fabrikasında müdür dahil —– durum değerlendirmeleri ve gerek satışlar gerekse de piyasa şartlan ve üretim ile ilgili genel değerlendirmeler yapıp, bu değerlendirmeler doğrultusunda aldıkları ortak kararlarla şirketi yönettiklerini, şirket yönetimindeki hiçbir yöneticinin bir diğerinin yapmış olduğu işlemlerden habersiz olmadığını, buna imkan da bulunmadığını, —– ticari ilişkinin de bu çalışma ve faaliyet düzeni kapsamında ve tüm şirket yönetiminin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini, iki şirket arasındaki ticaretin, havale ve çek ödemeleri yoluyla yapıldığını,——- alınan çeklerin şirket personeli tarafından tahsil edildiğini, yapılan satışlara konu malların davacı şirketin fabrikasında yine personelce düzenlenen sipariş formu ve irsaliyelerle sevk edilmiş olup bu işlemlerde müvekkilinin tek bir şahsi imzasının bulunmadığını, alınan çeklerin şirket kasasında muhafaza edilmiş olup bu durumun gerek tüm yönetim korulu üyelerinin gerek muhasebe çalışanlarının bilgisinde bulunduğunu, tüm ticari alım satımlarla ilgili tahsilatların, banka transferlerinin ve çek tahsilatlarının bütün ——– bilgisi ve kontrolünde olup şirket fabrikasından çıkan maldan ve bu ticaret sonunda şirket kasasına giren paradan diğer yöneticilerin haberdar olmamasının imkanı olmadığının açık olduğunu, alımlarda, bankalarda, banka transferlerinde, teminat mektuplarında ———– tarafından internet üzerinden banka şifreleri kullanılarak imzaları ile bankalar arası transfer ve havalelerin gerçekleştirildiğini ve para çıkışlarının adı geçen kişiler tarafından da kontrol edildiğini, yaklaşık ——–sürmüş bir ticari ilişkiden haberleri olmamasının mümkün olmadığım, aynca yönetim kumlu başkanı olan —— düzenli olarak her hafta başı muhasebeden —– portföyü dokümanlarını alıp incelediğini, şirketin çalıştığı bankalar ——– nezdindeki hesap hareketlerinin incelenmesinden ——- teminat mektuplarının tetkikinde bu hususlann açıkça görüleceğini, —- sürdüğünü, —- —- sürdüğü bu dönemde neredeyse —— —-yaptığım, tüm konuşmalar ve anlaşmaların diğer —— de dahil olduğu bir ortamda yapıldığını, sadece bu durumun bile bahse konu ticaretten diğer yöneticilerin haberdar olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu gösterdiğini,—- süredir —— davacı —– sürdüğü dönemde gerek piyasada gerek bankalar ve kredi kurumlan nezdinde itiban ve kredibilitesi mevcut bir şirket olduğunu, —- ticaretin sürdüğü—- satışların karşılığı olmak üzere —– çek alındığını, bahse konu çeklerin hiçbirinin karşılıksız çıkmadığını, bu dönemde davacıya yaklaşık ——- kazanç sağladığını, —- olarak — —- önceden öngörülmesi mümkün olmayan bir risk olduğunu, davacının bir yandan sektördeki rekabet ortamı diğer yandan da zaten piyasanın bilinen ve köklü firmalan ile ticaret yapması nedeniyle kuruluşundan bu yana hiçbir müşterisinden teminat mektubu almadığını, —– arasında hiçbir bağ bulunmadığını, bu iki şirket arasında sadece —– arasında —-günlük bir satışın söz konusu olduğunu, davacı yanın —– sermaye transferi iddiası île neyin kastedildiğinin anlaşılamadığını, dava konusu aracın yönetimin bilgisi dahilinde satıldığını, bedelinin icıa takibi yoluyla değil, alıcıya ihtarname gönderilmesi suretiyle tahsil edildiğini, ancak aracı alan üçüncü kişinin daha sonra araçtan memnun kalmadığından müvekkiline sattığını, bedeli tahsil edilmiş olan bir araç satışından şirketin nasıl bir zarannın olduğunun anlaşılamadığını, müvekkilinin genel kurul toplantılarını engellemediğini, —– mutat olarak —– yılda bir yapıldığını, müvekkilinin de görev yaptığı yönetim kurulunun görev süresi devam ederken yönetimi değiştirmek kast ve gayesiyle genel kurulu mahkeme kararıyla erkene aldığını, davacı şirketin yönetiminin değiştiği —— —- yıllarına ilişkin genel kurulların, TTK., hükümleri gereği yapılması gereken zamanda yapılmadığını, bu sebeple müvekkili ve yine şirket ortağı olan —— tarafından bahse —— yapılması için mahkemeye başvurulduğunu, ailenin tüm şirketlerinde aynı durumun söz konusu olduğunu, diğer şirketler yönünden de ——–davalar açılmış olup, —— faaliyette olan aile şirketlerinin —- müvekkili tarafından açılmış olan davalar sonunda alınan mahkeme kararları neticesinde yapılabildiğini, davacı şirkete ilişkin olarak da ——- dosyasından karar alınmış olup, karar gereği atanan kayyımdan genel kurul davetinin beklendiğini, bunun yanı sıra gerek müvekkili gerekse de yine şirket ortağı olan —- karşı açmış oldukları mevcut başkaca davalar da bulunduğunu, davacı şirket tarafından açılmış olan bu davanın, haklarında ikame edilmiş bu davalar nedeniyle oluşacak sorumluluklardan kaçınabilmek için yaratılmış gerçek dışı ve dayanaktan yoksun bir iddialar yığını olduğunu, yönetimi değiştirme gayesine ulaşan ortakların, davayı müvekkilinin yönetimdeki görevini devretmesinden —- sonra açmış olmasının manidar olduğunu, davacının ——– tarihinde yapıldığını vc bu toplantıda şirket yönetiminin değiştiğini, müvekkilinin görevinin son bulduğunu, ancak belirtilen toplantı günü bilançoların onaylanması ve ibra konularının görüşülüp karara bağlanmasının ertelendiğini ve ertelenen toplantının — yapıldığını, anılan toplantıda gerek — İlişkin bilançoların ortaklardan —— muhalefetine karşılık oy çokluğuyla kabul edildiğini, yönetim kurulu üyelerinin de aynı şekilde oy çokluğuyla ibra edildiğini, TTK 555 uyarınca, davacının ——yıllarına ilişkin genel kurullarından alınan İbra kararının gerek şirketin gerek ibra yönünde oy kullanan ortaklann dava hakkım ortadan kaldırdığının açık olduğunu, davacının —– tarihinde yapılan genel kurul toplantısında müvekkilinin de içinde yer aldığı yönetim kurulu hakkında alınan ibra kararı sebebiyle huzurdaki davayı açma hakkının ortadan kalktığım, müvekkiline dava açan ——, iddia olunan zarardan—– kuruldan önce muttali olduklarını, TTK 560 gereği, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini belirterek zamanaşımına uğramış bulunması karşısında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, uyuşmazlık konularına ilişkin olarak bilirkişi raporları alınmıştır.
Mahkememizin —- tarihli raporda özetle; davacının şirketin aktifine kayıtlı araç satışı —- önce yapıldığı, davacı şirketi zarara uğratan ——yıllarına ait satışlardan —- haberdar oldukları, davalının zamanaşımı defisinin TTK 560 maddesi gereği yerinde olduğu, davalının —- — zarara uğratıldığını bilmiyorduk’ şeklinde savunmaları, bilmediklerini ispat edemedikleri sürece özen borçlarını yeterince yerine getiremedikleri şeklinde değerlendirilebilir. Bu halde ise teselsül ilkesi müteselsil sorumluluktan bahsedilebilir şeklinde kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin —- tarihli raporda özetle; davacı şirketin incelenen hesap ekstrelerine göre, dava dışı —– karşılıksız çeklerden dolayı davacı şirkete dava tarihinde — borçlu bulunduğu; davalı —- davacı şirket tarafından —- hesap yıllarına ilişkin olarak ibra edildiği; —- bakımından ise ibra edilmediği; davacı şirket bakımından işbu dava konusu zararın —— satılan malların bedeline mukabil alınan ve bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız çıkan çeklerin ödenmeyeceğinin/tahsil kabiliyeti bulunmadığının ortaya çıkması ile öğrenilmiş sayılacağı; rapor içeriğinde paylaşılan öğreti görüşlerine Mahkemenizce itibar edilir —– vadeli karşılıksız çeklerin icra yoluyla dahi tahsil kabiliyeti bulunmadığının —- ortaya çıktığı dikkate alınır ise. işbu davanın açıldığı—– itibariyle TTK md 560’daki iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı sonucuna varılabileceği; —yılına kadar cüz’i miktarda alım yapmış —– davacı şirketin toplam cirosunun ——— edecek büyüklükte alımlar yapmaya başlaması ve böylece, ticari riskin farklı müşteriler arasında dengeli biçimde dağıtılması yerine, bir müşteriye daha önce olmadığı şekilde ve davacı şirket bilançosu bakımından yüksek risk arz eder miktarlarda mal tedarikine başlanması karşısında, tedbirli bir yöneticinin bu yüksek riski dikkate alarak söz konusu müşterinin mali durumunu ve ödeme kabiliyetini sürekli mercek altında tutması, araştırması, bilgi edinmesi ve davacı şirketin alacağım teminata bağlaması gerektiği; —- yapılan satışların tahsilatında sorun yaşanmamış olmasının —- ilişkin tahsilatı güvence altına alan bir teminat teşkil etmediği; ——- yapılan satışları — imza yetkisi kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği iddia olunan davalının yukanda —belirtilen özen yükümlülüğünü yerme getirmediği;—–yıllarında davacı şirketin yönetiminin ve temsilinin içlerinde davalının da bulunduğu ——– ait bulunduğu; dolayısıyla, davalı ile aynı dönemde görev yapmış yönetim kurulu üyelerinin de tedbirli bir yöneticinin özenini sarf etmekle yükümlü bulundukları; bununla birlikte, TTK md.557/1 hükmü karşısında davalı ile aynı dönemde görev yapmış diğer —— atfedilebilecek herhangi bir ihmalin davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; şeklinde kanaatini bildirmiştir.
Mahkememizin —– tarihli raporda özetle; Mali bilirkişi tespitleri yönünden; Defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı yönünden: Davacının —– yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, —– ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı,
-Davacının uğradığı zararına ilişkin hesaplama tablosu;
Davacı tarafın talep ve iddiaları yönünden
Açıklama Davacının tarafın
Davalı— dava dışı —— alınan ve karşılıksız çıkan çekler yönünden değerlendirmemizde;
Davacı şirketin incelenen defterlerinde — dava dışı —- şirketinin alınan ve sonrasında karşılıksız çıkan çeklerden dolayı davacı şirkete — borçlu gözüktüğü, dava dışı —-şirketi tarafından keşide ve ciro edilen çeklerden —– davacı tarafından dosya kaplamında sunulan çek fotokopileri ve icra takipleri İncelendiğinde; —- karşılıksız çıkan çeklere ilişkin icra takibi başlatıldığı, —–
—- Davalı —— dava dışı şirkete gerçekleştirdiği satışların yıllar itibariyle analizi yönünden değerlendirmemizde;
——– şirketine gerçekleştirdiği satışlar toplamının yıllık ciro/hasılatı ile karşılaştırdığımızda yaklaşık——oranında satış gerçekleştirdiği.
Davacı Şirketin karşılıksız çıkan çekler ile yitirdiği cîro yönünden değerlendirmemizde;
—–kısmında yapmış olduğumuz incelemede karşılıksız ve çıkan çeklerden ötürü davacı şirketin yaklaşık olarak cirosunun —-yitirdiği değerlendirilmiştir.
-Hukukçu bilirkişi tespitleri yönünden; Davalı —- yıllarına ilişkin olarak ibra edilmiş olduğu halde, —- yılı için ibra edilmediği, —tarihli bu davanın zamanaşımı süresi içinde açılmış olduğu, —– gereği şirketin idare ve temsilinin bütün yönetim kurulu üyelerine ait olduğu, ancak —– göre, esas sözleşmeye konulacak bir hükümle idare ve temsil yetkisinde farklı bir düzenlemeye gidilebileceği, davacı şirketin esas sözleşmesinde bu konuda farklı bir düzenleme bulunmadığı için şirketin idare ve temsilinin bütün yönetim kurulu üyelerine ait olduğu, ancak şirketin dışarıya karşı geçerli bir şekilde temsil edilebilmesi için ETK m. 321/3 gereği temsil yetkisine sahip en az iki üyenin imzasının bulunması gerektiği dava konusu olayda» bu konudaki kanuni düzenlemeye uyulmayarak, genel kurul kararı ile her üyeye şirketi temsil etmesi için münferit imza yetkisi tanındığı, kanuna aykın şekilde alınan sözü edilen genel kurul kararının uygulanmasından bütün —– müteselsilen sorumlu olduğu, yapılan satışlardan diğer yönetim kurulu üyelerinin haberinin olmadığı iddiasının doğru olmadığı, üstelik böyle bir iddiada bulunulması diğer yönetim kurulu üyelerinin de sorumluluğuna yol açtığı, zira dava edilen dönemde şirketin yönetim ve temsili bütün ———- ait olduğu, buna bağlı olarak da özen borcu ve sorumluluğun diğer yönetim kurulu üyeleri içinde geçerli olduğu, eğer bu kadar hacimli işlemlerin tek bir şirketle yapılması şirket açısından bir risk doğurmakta ise, bunu onların da görerek, —- toplayıp bilgi almaları, konuyu tartışmaları ve alınacak karara göre hareket edilmesini istemelerinin gerektiği, ——- şirketinin mali krizde olduğunun kısa bir araştırmayla ortaya çıkarılabileceği iddiasının da doğru olmadığı, zira btr şirket ödemelerini tatil etmedikçe, hakkında yapılan icra takipleri semeresiz kalmadıkça ya da ——istenmedikçe, mali krizde olduğunun tespitinin çok zor olduğu, bir ticari satım sonucu alınan çeklerin karşılıksız çıkabileceği ihtimâli her zaman bulunmakla birlikte, büyük ölçüde karşılıksız çıkabileceğini kimsenin önceden öngöremeyeceği, dolayısı ile sözü edilen dönemde yapılan satışlara karşılık verilen çeklerin karşılıksız çıkmasından dolayı ortaya çıkan zararlardan davalı ——- sorumlu tutulmaması gerektiği sonucuna ulaşıldığı şeklinde kanaati bildirilmiştir.
Alınan son rapor ile, dosya kapsamındaki önceki bilirkişi rapor ve hukuki mütalaaların da değerlendirilmiş olduğu, son raporun dosya kapsamına, delil durumuna uygun, denetime elverişli bulunduğu belirlenmiş, varılan kanaate Mahkememizce de iştirak olunarak rapor hükme esas alınmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış bulunan davalının, davacı şirkete zarar verdiğinden bahisle zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekilince; dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında, davalıya yönelik sorumluluk isnadı; davalının —- yılında, özen borcuna aykırı şekilde, dava dışı —-yaptığı satışlar nedeniyle davacı şirketi zarara uğrattığı, bu çerçevede ——- durumunun bozulduğu piyasada bilindiği hâlde, davalının herhangi bir teminat alma gereği hissetmeksizin, münferit imza yetkisini kullanarak, anılan şirkete çok büyük miktarda satışlar yaptığı ve bu satışlar nedeniyle davacı şirketin zarara uğratılmasına sebep olduğu iddialarına dayandırılmıştır.
Davalı —- arasında davacı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmış, —– süresinden önce, yönetim kurulu üyeliğinden azledilmiştir.
Davaya konu, — faaliyet dönemine ilişkin olarak yapılan ——— davalının ibra edilmemesine dair karar verildiği belirlenmiştir.
Davaya konu edilen satışların yapıldığı ——- sayılı TTK yürürlüğe girmiştir.
Türk Ticaret Kanunun Yürürlülük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2/1-a maddesinde, “Eski hukukun ve Türk Ticaret Kanununun uygulanacağı hâller” başlığı altında; “Bu Kanunda aksi öngörülmemiş veya farklı bir şekilde düzenlenmemişse: a) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse, o kanun hükümleri uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.
Anılan düzenlemeden hareketle davalıya isnat edilen sorumluluk yönünden ——- tarihine kadar yapılmış bulunan satışlara ilişkin olarak 6762 sayılı TTK, yürürlüğü tarihinden sonraki satışlar yönünden ise 6102 sayılı TTK’nun yöneticinin sorumluluğuna ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
6102 sayılı TTK’nun müdürün sorumluluğuna ilişkin hükümlerinden farklı olarak, 6762 sayılı TTK’nun 338.maddesinde; anonim şirket yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörülmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul edilmiştir.——
Buna göre davalı, meydana gelen şirket zararından kusuru olmadığını ispat eder ise sorumluluktan kurtulabilecek, yine zararın olmadığını, ispat etmesi de davalıyı sorumluluktan kurtarabilecektir.
——- tarihinden sonraki satış işlemleri yönünden ise 6102 sayılı TTK’nun 553. maddesi gereğince, davalının sorumluluğu yönünden hem kusurun, hem zararın hem de illiyet bağının davacı tarafça ispatı gerekecektir.
Bunlardan başka, davalı vekilince cevap dilekçesinde zaman aşımı defi ileri sürülmüş olup, hem —— maddesinde zaman aşımı yönünden benzer düzenlemeler getirilmiş, sorumluluk davasının zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren — yıl, her halde zarar doğuran fiilden itibaren — yıl içinde zaman aşımına uğrayacağı düzenlenmiştir.
Davalıya atfedilen zarar iddiası yönünden, zararın öğrenilme tarihinin, satım bedeli olarak alınan ve karşılıksız çıkan çekler bakımından yasal yolların tüketilip tahsil kabiliyetinin kalmadığının belirlenmesi aşamasında söz konusu olabileceği, bu yönden halen takip konusu yapılmayan karşılıksız kalan çekler olup zaman aşımı süresinin dolmadığı belirlenmiştir.
Sorumluluğa ilişkin yukarıdaki düzenlemeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; davalının davacı şirketin münferiden temsile yetkili üç yönetim kurulu üyesinden biri iken, münferit imzası ile dava dışı —– yaptığı satışlar nedeniyle davacı şirketi zarara uğrattığı, bu çerçevede —— durumunun bozulduğu piyasada bilindiği hâlde, davalının herhangi bir teminat alma gereği hissetmeksizin, münferit imza yetkisini kullanarak, anılan şirkete çok büyük miktarda satışlar yaptığı, satım bedeli olarak alınan çeklerin tahsil edilemediği, karşılıksız çıkan çekler bulunduğu, bu suretle davacı şirketin zarara uğratılmasına sebep olduğunun iddia edildiği, ne var ki zarara sebep olduğu ileri sürülen çeklerin karşılıksız çıkması hususunda davalıya atfedilebilecek kusur bulunmadığı gibi, — yılındaki işlem hacmine yakın bir satış bilançosu için, davalının —– yılında özen yükümüne ne suretle aykırı davranıldığının da davacı tarafça yöntemince ispat olunamadığı, bundan başka sorumluluğa ilişkin zarar ve illiyet bağı unsurunun da ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafça yöntemince ispat olunamadığı, davalının sorumluluğunun şartlarının oluşmadığı kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulmayan davanın reddine,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 17.077,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.018,20 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 67.050,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekillerinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/05/2021