Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1894 E. 2018/85 K. 08.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1894 Esas
KARAR NO : 2018/85

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2014
KARAR TARİHİ : 08/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekilinin 18/12/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı —- Bankası Aş tarafından İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’nün —- esas sayılı dosyasıyla —San ve Tic Ltd Şti, —- ve müvekkili —-aleyhine—-Bankası AŞ — Şubesi ile 02.03.2012 tarih ve —-ayılı kredi sözleşmesine istinaden, —-San ve Tic Ltd Şti lehine kullanılan kredi hükümlerine aykırı davranılarak ödenmeyen ve 05.11.2012 tarihli , —- yevmiye numaralı ihtarnamesine dayanılarak 145.549,43 TL çıkışlı ilamsız icra takibi başlatılmış olduğunu, ödeme emri’nin 23/11/2012 tarihinde muhtarlığa yapılmakla, müvekkili yönünden itiraz süresi geçirilmiş olduğundan takibin kesinleştiğini, davalı banka tarafından, müvekkili’nin malvarlığı değerleri üzerine haciz işlemleri başlattığını, Büyükçekmece —- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —- esas sayılı dosyasıyla tasarrufun iptali davasının açıldığını, ancak müvekkili’nin, davalı bankaya borcu olmadığından huzurdaki davanın açılmasının zaruretinin olduğunu, davalı banka ile müvekkilinin ortak olduğu —–San ve Tic Ltd Şti 02/03/2012 tarihinde genel kredi sözleşmesi akdettiğini ve şirketin kredi kullanımına başladığını sözleşme yapılırken şirketin imza yetkilisinin müvekkili olmadığı için sözleşmede yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığını, ayrıca müvekkilinin 2012 yılının 8. ayında hisselerini devrettiğini ve şirket ortaklığından ayrıldığını, kredi sözleşmesinin tek borçlusunun —- San ve Tic Ltd Şti’ nin olduğunu, zira müvekkili davalının Büyükçekmece —- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —-esas sayılı dosyasında görülen tasarrufun iptali davasında iddia ettiği sözleşmeye kefil olmadığını, nitekim davalı bankanın icra dosyasına dayanak yaptığı belgeler arasında kefalet sözleşmesi bulunmadığını, yine 02/03/2012 tarih ve —- sayılı kredi sözleşmesi incelendiğinde , sadece —- San ve Tic Ltd Şti ‘ nin kaşe ve imzasının olduğunu, sözleşmenin kefalete ilişkin sayfalarının boş olduğunun görüleceğini, davalı bankanın icra takibinde şirketin diğer ortağı —‘ ı borçlu gösterdiğini, — ‘ ın süresi içerisinde takibe itiraz ettiğini ve takibin onun yönünden durduğunu, ancak davalı banka tarafından, — ‘ a karşı itirazın iptali davasının açılmamış olduğunu ,zira —‘ın genel kredi sözleşmesinde kefilliği bulunmamakta olduğunu, kural olarak Limited şirket ortaklarının şirketin borçlarından şahsi sorumluluğu bulunmadığından açılacak itirazın iptali davasının haklılığının söz konusu olmadığının davalı tarafça da bilindiğini , Kural olarak limited şirketlerde ortaklarını şirket borçlardan şahsi sorumluluğu bulunmadığını , 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 573 maddesinde bu durum hüküm altına alınmış olduğunu,bazı istisnalar dışında ortakların şirket borçlarından sorumlu tutulmasının söz konusu olmadığını, huzurdaki dava menfi tespit davası olduğundan özel ispat kuralı gereği davacı müvekkilinin borçlu olduğunun ispat yükünün davalı tarafta olduğunu , davalı bankanın müvekkiline yönelik başlattığını icra takibinin haksız olduğunu, yine Büyükçekmece— Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — esas sayılı davasıyla görülen tasarrufun iptali davasında alacağın gerçek bir alacak olmaması sebebiyle haksız olduğunu, davalı banka müvekkiline haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi yaptığını ve müvekkilini zarara uğrattığını, uğratmaya da devam ettiğini İstanbul Anadolu— İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyasıyla davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti 2004 sayılı İİK madde 72/5 fıkrası uyarınca , alacağının% 20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesini talep etmiştir
SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında arasında gerçek bir alacak – borç ilişkisi mevcut olduğunu, davacı tarafın müvekkili banka ile imzalanan kredi sözleşmesine kefil olmadığını, kredi sözleşmesinde sadece — San ve Tic Ltd Şti kaşe ve imzasının olduğunu , bu sebeple taraflar arasında gerçek bir alacak- borç ilişkisi mevcut olmadığından bahisle huzurdaki menfi tespit davasını ikame ettiğini , müvekkili — bankası Aş—- Şubesi ile — San ve Tic Ltd Şti arasında 12/04/2010 tarihinde , Ticari Kredi Sözleşmesi akdedildiğini ve sözleşmeye istinaden kredinin müvekkilince kullandırıldığını bahse konu krediye davalılardan — ‘ ın şahsen kefil olduğunu, söz konusu kredinin 05/11/2012 tarihi itibariyle muaccel hale geldiğini ve vadesinde ödenmeyip kredi hükümlerine aykırı davranılmış olmasından dolayı 16/11/2012 tarihinde , İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün —sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ( taraflar arasında imzalanan sözleşme 12/04/2010 tarihli sözleşme olduğunu, İcra takibinde yer alan 02/03/2012 tarihi hesap revizyon tarihi olduğunu ) bu noktada davalının gözden kaçırdığını tahmin edilen hususun ise; İlk sözleşmenin imzalandığı 12/04/2010 tarihinde —- kaşesi üzerinde şirketi temsilen — ‘ a imzanın yer aldığının doğru olduğunu ancak 30/12/2010 tarihinde —‘ın müvekkili bankaya müracaatla daha fazla krediye ihtiyacı olduğunu bildirdiğini ve aynı sözleşmede limit artırımı talebinde bulunduğunu, buna istinaden , müvekkili banka daha evvel 110.000- TL olankredi limitini bu kez 140.000- TL ye yükseltiğini ve aynı sözleşmeye bu kez —‘ ın şahsi kefil sıfatıyla imzasını aldığını, — ‘ a ait imzanın gözükmekte olduğunu , iş bu nedenle taraflar arasında gerçek bir alacak borç ilişkisinin varlığı tartışmadan ari şeklinin de ortada olduğunu davaya sebebiyet veren icra takibinin davacının şerketler hukuku bakımından kaynaklanan sorumluluğu sebebiyle olmayıp , krediye verdiği şahsi kefalete istinaden açılmış bulunan bir takip olduğunu sonuç ve istem olarak haksız ve mesnetsiz davanın reddine savunmuştur
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı, kefili olduğu genel kredi sözleşmesinden dolayı davacı banka tarafından İstanbul Anadolu —-İcra Müdürlüğü’nün —Esas sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka ile dava dışı —- San. Tic. Ltd. Ş.ti arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin davacının tarafından 30/12/2010 tarihinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile 140.000,00 TL limit ile imzalandığı, davacı ile davalı banka arasındaki kefalet sözleşmesinin, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 S.lı Borçlar Kanunu’nda aranan şartları taşıdığı, dava dışı şirket tarafından davalı bankadan 142.468,14 TL kredi kullandığı, hesabın 05/11/2012 tarihi itibariyle kat ettiği, hesabın kat edilmesi ile alacak muaccel hale geldiğinden, 818 S.lı Borçlar Kanunu hükümlerine göre müteselsil kefil hakkında doğrudan takip yapma imkanının oluştuğu, davacının kefalet limitinin 140.000,00 TL olduğu, davacının, davalı banka tarafından icra takibi ile birlikte temerrüte düşürüldüğü, bu durumda davacının sadece kefalet limiti ve takipten sonra işleyecek faizden dolayı sorumluluğunun bulunacağı, ayrıca % 19,50 oranı aşan faizden sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Davacı borçlunun davalı bankaya İstanbul Anadolu — İcra Dairesi’nin — Esas sayılı icra takip dosyasında takip tarihi itibari ile 140.000,00 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak yıllık %19,50 oranındaki temerrüt faizinden sorumlu olduğu anlaşılmakla, 2.468,14 TL asıl alacak, 2.934,56 TL işlemiş faiz, 146,73 TL BSMV, yıllık %19,50’yi aşan faiz oranında BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2.468,14 TL asıl alacağın %20’si oranındaki kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 379,08 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 2.485,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.106,57 TL karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı ve 379,08 TL peşin harç olmak üzere toplamda 353,88 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 914,90 TL(211,10 TL posta ücreti+700,00 TL bilirkişi ücreti+3,80 TL vekalet harcı) yargılama giderinden davanın kabul 0,04 ve red 0,96 oranına göre hesaplanan 36,60 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
7-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 2.180,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 13.950,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/02/2018