Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1711 E. 2018/151 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1711 Esas
KARAR NO : 2018/151

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2014
KARAR TARİHİ : 22/02/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekili 14.11.2014 harç tarihli dava dilekçesinde özetle: Müvekkili tarafından dosya borçlusu davalı aleyhine İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü’nün — E. Sayılı icra dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, ödeme enirinin tebliği üzerine borçlu vekili tarafından 28.10.2014 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edilerek takibin durduğunu, müvekkili ile borçlu arasındaki borç miktarının ticari ilişkiden kaynaklandığını, takip dayanağı fatura alacağın toplamına dayandığını, müvekkili tarafından keşide edilen irsaliye ve faturalardaki imzaların tacir borçluya ve yetkili personeline ait olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından borçluya mal satıldığı ve yerinde teslim edilerek imza karşılığı fatura ve irsaliye ibraz edildiğini, davalı firma ile müvekkili arasında ayrıca 04.08.2014 tarihli tcklif/teklif onay mutabakat metni ve 22.10.2014 tarihli BA BS formu imzalanmış olduğunu, borçlu vekili tarafından borca işleyen faize de itiraz edilmiş olsa da teklif/teklif onay metninde taraflarca ödemenin “Sipariş onayından 30. Gün sonrası için banka havalesi yolu ile “yapılacağının kararlaştırıldığını, borca işleyen faiz ve oranında (05.09.2014 tarihinden itibaren faiz istenmektedir) hukuka aykırı bir durumun söz konusu olmadığını, Davalı borçlunun işbu takibe karşı haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini beyan ederek Davanın kabulü ile icra takibine yapılan itirazın iptalini, Alacağın %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere icra inkar ve kötü niyet tazminatının yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, Karşı vekalet ücreti ile dava harç ve masraflarının davalı borçluya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin 30.12.2014 tarihli davaya yanıt dilekçesinde özetle; Dava konusu borcu kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkili şirketin temerrüde düşmediğinden faiz talep edilemeyeceğini, davacının dava konusu alacağa sipariş onayından 30 gün sonra yapılacağını iddia ederek 05.09.2014 tarihinden itibaren faiz işlettiğini, fatura muhteviyatı ürünlerin müvekkili şirkete teslim edilmediği için müvekkili şirketin davacıya borcunun olmadığını, davacı tarafından iddia edilen teklif/teklif onay mutabakat metninde müvekkili şirket temsilcilerinin imzalarının olmadığını, metnin müvekkili şirketi bağlamayacağını, metnin cari hesap sözleşmesi niteliğinde olmadığını, bu metne dayanılarak temerrüt oluşamayacağını vc faiz talep edilemeyeceğini, dava konusu alacak yargılama gerektirir nitelikte olduğundan icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı uhtesinde bırakılmasını talep ettiği görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıdan olan alacağının tahsili için İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile icra takibi durmuştur. Davacı taraf süresinde açmış olduğu bu dava ile itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını 18/08/2014 tarihli faturada belirtilen mal teslimine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır.
Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı HMK.nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 Tarihli. 2014/11-1159 E. 2016/967 K. S.lı kararında da vurgulanmış olup, HMK.nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir.
Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir.
Davacı tarafından ibraz edilen 04/08/2014 tarihli sipariş formunda sözleşmeye konu malın özelliklerinin, birim fiyatının, teslim yeri ve zamanının açıkça belirtildiği, teklif formunun her iki taraf kaşesi ile imzalandığı, dolayısıyla taraflar arasında fatura konusu mal ile ilgili akdi ilişkinin davacı tarafından ispatlandığı,
Sözleşme konusu malın teslimine gelince; davacı tarafından sevk irsaliyesi düzenlendiği, sevk irsaliyesinde teslim alan olarak ismi ve imzası bulunan kişinin davalı tarafından inkar edildiği, dolayısıyla sevk irsaliyesinde imzası bulunan kişinin davalının çalışanı veya temsilcisi olup olmadığını araştırmak gerekirse de, taraflar arasındaki elektronik posta yazışmalarında, davalı tarafın teslim aldığı fatura içeriği mallarda metraj hataları olduğu, uygun olmayan ürünleri davacıya fatura ile iade edeceği şeklindeki yazışmalardan davalının fatura konusu malları teslim aldığının ispatlandığı,
Davalının teslim aldığı bu mallardan metraj hataları olanları davacıya iade ettiğine ilişkin bir belge ibraz etmediğine veya süresinde davacıya ihbarda bulunmadığına göre davacının edimini sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirdiğini kabul etmek gerektiği, bu durumda davacının davalıdan 20.654,13 TL alacaklı olduğu;
Her ne kadar davacı işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de, davalının en erken icra takibiyle temerrüte düştüğü, davacının işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün— Esas sayılı icra takip dosyasında davalı borçlunun itirazının kısmen iptali ile takibin 20.654,13 TL asıl alacak bakımından devamına, asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, asıl alacak miktarının %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.410,88 TL harçtan peşin alınan 252,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.158,38 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı ve 252,50 TL peşin harç olmak üzere toplamda 277,70 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı 1.721,30 TL yargılama giderinden davanın kabul 0,99 ve red 0,01 oranına göre hesaplanan 1.549,17 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafça dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
7-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 2.478,50 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 242,69 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2018