Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1704 E. 2018/115 K. 13.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

– K A R A R –
ESAS NO : 2014/1704 Esas
KARAR NO : 2018/115

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 13/11/2014
KARAR TARİHİ : 13/02/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirkete aralarındaki ticari ilişki gereği mal sattığını; malzemelerin tam, eksiksiz ve ayıpsız şekilde davalıya teslim edildiğini; ancak, davalının malzemeleri teslim almasına rağmen bedellerini ödemediğini; davacının, alacağının ödenmesi amacıyla yaptığı harici görüşmelerden de netice alamadığını; bunun üzerine davacı tarafından davalı aleyhine Gebze —-.İcra Müdürlüğü’nün — sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını; borçlu tarafın yetkiye, borca ve tüm ferilere karşı itiraz ettiğini; yetkisizlik kararı üzerine İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğü’nün — sayılı dosyasından yeni bir ödeme emri gönderildiğini; davalının bu ödeme emrine de alacağın elde edilmesini uzatmak için haksız olarak itiraz ederek takibi durduğunu; bu nedenlerle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 24.766,00 TL nin icra takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle;; taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde yürütüldüğünü; bu itibarla taraflar arasındaki ticari ilişkinin davacı tarafın iddia ettiği gibi 2 adet faturadan ibaret olmadığını; davacının, faturalara konu malları her seferinde eksik gönderdiğini; bu hususun faturalara konu sevk irsaliyelerinden rahatlıkla anlaşabileceğini; sevk irsaliyelerinde fatura konusu malların tam olarak teslim edilmediğine dair kayıtların bulunduğunu; davalının, fatura bedellerini davacı şirkete ödediğini; davacı şirketin, bu ödemeleri fatura tarihindeki kurdan hesaplayacağına sipariş tarihindeki kurdan hesaplayarak döviz kurunun düşmüş olmasından menfaat temin etmeye çalıştığını; davalı şirketin, davacı şirkete kur farkından kaynaklı fatura kestiğini; davacı şirketin sürekli bir şekilde hesap mutabakatı yapmaktan kaçındığını; açıklanan nedenlerle, maddi gerçeklere aykırı ve kanuni dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.

Dava; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacı tarafından, davalıya faturalı olarak satılan mal bedelinden doğan bakiye alacağının tahsili istemine; ilişkindir.
— Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen 21/05/2015 tarih ve —sayılı yazı cevabına göre; — vergi kimlik numarasında kayıtlı —.’nin bilgisayar kayıtlarının ve tarh dosyasının tetkikinde ödevli kurumun bilgisayar ortamında vermiş olduğu 2010/ Eylül ve Kasım vergilendirme dönemlerine ait mal ve hizmet alımlarına ilişkin Ba formlarının örneklerinin yazı ekinde gönderildiğini; ödevli kurumun — vergi kimlik numaralı mükellefi —-. tarafından düzenlenen 18/09/2010 tarih— seri numaralı KDV dahil, 9.883,20 TL tutarındaki fatura fotokopisinin yazı ekinde gönderildiğini ve ayrıca 02/11/2010 tarih — seri sıra numaralı faturaya daire kayıtlarında rastlanılmadığını; ödevli kurum tarafından ibraz edilmediğinden mahkemeye gönderilemediğini; yukarıda bahsi geçen iki faturanın ödevli kurum tarafından fotokopileri yazı ekinde sunulan 2010 hesap dönemine ait yevmiye defterinin tetkikinde her iki faturanın yasal defterlerine işlendiği ve ilgili dönem KDV beyannamelerinde indirim konusu yapıldığının anlaşıldığı yönünde cevap verildiği; görülmüştür.
İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün — sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 07/07/2011 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının — borçlusunun —- olduğu; takibin, 30/12/2010 10.968,00 USD 1 adet fatura açıklamasıyla, 10.968,00 USD asıl alacak, 738,31 USD işlemiş faiz olmak üzere 11.706,31 USD’nin fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi —- (Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — Talimat) tarafından düzenlenen 02/03/2016 havale tarihli rapora göre; davacı şirketin 2010,2011,2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin incelendiği; bu defterlerin noter açılış tasdikleri ile 2010, 2011 yıllarına ait yevmiye ve envanter defterlerini kapanış tasdikleri ile 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait yevmiye defterinin noter kapanış tasdiklerinin yaptırılmış olduğunun saptandığı; davacının, davalıya düzenlemiş olduğu ve davaya konu 18/09/2010 tarih, — seri nolu, 9.883,20 TL (6.333,76 USD) ile 02/11/2010 tarih —- seri nolu, 5.749,46 TL (3.994,90 USD) ve toplamda 15.632,66 TL (10.328,66 USD)’lik faturaların davacının kendi yasal defter kayıtlarında kayıtlı olduğunun tespit edildiğini; davacının 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ait yasal ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan kalan asıl alacak bakiyesi tutarının 13/11/2014 dava tarihi itibariyle 17.114,52 TL olarak tespit edildiği yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
Davalı şirkete 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının (yevmiye, defteri kebir ve envanter defterinin) belirlenen kesin sürede mahkemeye sunması hususunda açıklamalı davetiyenin tebliğ edildiği; davalının belirlenen kesin sürede mahkemece istenilen ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesi yapılmak üzere mahkemeye ibraz etmediği; görülmüştür.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ve bilirkişi raporu içeriğine göre;
Taraflar arasında; ticari ilişki bulunduğu; bu kapsamda davacı tarafından davalıya fatura karşılığı mal satıldığı ve irsaliyelerle davalıya teslim edildiği; davalı tarafından davacıya ödemelerde bulunulduğu; hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında cari hesaba dayalı ticari ilişki bulunup bulunmadığı; bu kapsamda, davacının dava konusu yaptığı 2 adet faturadan kaynaklı davalıdan ödenmemiş bakiye mal bedeli alacağının bulunup bulunmadığı; varsa miktarının ne olduğu ile bu alacağını tahsil için iş bu alacak davasını açmakta haklı olup olmadığı; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında; davalının, davacıya kur farkı faturası düzenleyip düzenlemediği; düzenlemiş ise bu faturanın davacı şirket kayıtlarında bulunup bulunmadığı; bulunuyorsa ne şekilde muhasebeleştirildiği; buna göre taraflar arasında davacı tarafından satılan malın sipariş veya fatura tarihi itibariyle düzenlenmesinden kaynaklı taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu alacağın doğumuna sebebiyet verip vermediği; noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor içeriği ile özellikle — Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen 21/05/2015 tarih ve — sayılı yazı cevabı içeriğine göre; davacının, delil olarak dayandığı ve ticari defterlerinde kayıtlı 18/09/2010 tarih ve — sayılı 9.883,20 TL tutarlı fatura ve 02/11/2010 tarih ve seri — sayılı 5.749,45 TL tutarlı faturanın, davalı tarafından 2010 hesap dönemine ait yevmiye defterine işlendiği ve ilgili dönem KDV beyannamelerinde indirim konusu yapıldığı; bu aşamadan sonra; kural olarak, aksine adet veya sözleşme mevcut olmadığı sürece, alım ve satımlarında, satıcı ile alıcı aynı anda borçlarını yerine getirmekle yükümlü bulunduğu; e.BK’nun 182/2- TBK.m.207-(2) hükmünün benimsediği “peşin alım satımda” satım bedelinin o anda ödenmiş sayıldığı “ana kuralı”nın aksini iddia eden satıcı, bu iddiasını, Türk Medeni Kanunun 6. maddesi hükmünde yer alan ilke gereğince “olağan bir halin aksini iddia ediyor durumuna düşmüş sayılacağı için” satım bedelini alıcıdan peşin almamış olduğunu” kendisi ispat etmek zorunluluğunda bulunduğu; davacı/alacaklı tarafından davalıya düzenlenen faturaların açık fatura şeklinde düzenlendiği; ticari teamül gereği açık faturanın, bedeli alınmadığının karine/teamül olarak kabul edileceği; bu durumun aksinin alıcı/davalı tarafından ispatı gerektiği; e.TTK.m. 23/2. – y.TTK.nun 21-(2). maddesi uyarınca “bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmü uyarınca; davalı/alıcının açık faturaları ve içeriğindeki satım konusu malı teslim aldığı dikkate alındığında; davalı yönünden faturaların, açık fatura olduğu ve bedele ilişkin kaydın [karinenin/teamülün] bağlayıcı olduğunun kabulü gerektiği; taraflar arasındaki ticari ilişkinin “veresiye mal alımı/satışı” olduğu; bu aşamadan sonra, mal alım bedelinin ödendiğini ispat yükünün ise davalı/alıcıya üzerinde bulunduğu; davalı/borçlu-alıcının taraflar arasındaki uyuşmazlık dönemine ait (2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ilişkin) ticari defter ve kayıtlarını mahkemesince belirlenen kesin sürede mahkemeye sunmasa da yukarıdaki açıklama doğrultusunda [—- Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen 21/05/2015 tarih ve — sayılı yazı cevabına içeriği dikkate alınarak] davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı/alıcı tarafından ticari kayıtlarına aktarılarak kullanıldığı; bu durumda, davacının, 18/09/2010 tarih ve — sayılı 9.883,20 TL tutarlı fatura ve 02/11/2010 tarih ve seri — sayılı 5.749,45 TL tutarlı faturadan [toplam tutarları: 15.632,65 TL] dolayı davalıdan alacaklı bulunduğu; davalı/alıcı şirketin davacı/satıcıya olan mal bedelini ödediğini HMK.nun 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edilmediği anlaşılmakla; davacının tesbit edilen alacağını tahsil için dava açmakta haklı bulunduğu ve hukuki yararının da bulunduğu; bu nedenlerle, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile 15.632,65 TL’nin [e.BK.m.101/TBK.m.117 uyarınca; davacı/alacaklı tarafından dava konusu alacağını tahsil için Gebze —-İcra Müdürlüğü’nün — sayılı takip dosyasında 07/07/2011 tarihinde başlatığı icra takibiyle birlikte davalının temerrüde düştüğü kabul edilerek] 07/07/2011 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
15.632,65 TL’nin 07/07/2011 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.067,87 TL harçtan peşin alınan 422,95 TLharcın mahsubu ile bakiye 644,92 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 2.180,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı ve 422,95 TL peşin harç toplamı: 448,15 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinden davanın red %37 ve kabul %63 oranına göre hesaplanan 421,41 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,

Gerekçeli mahkeme kararının, taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/02/2018