Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1538 E. 2021/312 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/975 Esas
KARAR NO: 2021/191
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2018
KARAR TARİHİ: 17/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; bankanın dava dışı ——— lehine kullandırdığı kredilere— — — müteselsil kefil olduklarını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını, takibe geçildiğini ancak haksız olarak itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, itirazın kötü niyetli olduğunu iddia ederek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; kefalet imzalarının TBK 583’üncü maddesinde belirtilen şekil şartlarını taşımadığını, kefillerin sorumluluğunun bulunmadığını, dava dışı —– iflas kararı verildiğini, — tarafından tasfiye işlemlerinin yapıldığını, — başvuru yapılması gerektiğini, atılan imzalar için 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Dava; itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce davaya konu ——- ——İcra Müdürlüğünün —– Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış alacaklı banka tarafından genel kredi sözleşmelerine bağlı olarak, davalı kefiller hakkında dava dışı ——lehine tesis edilerek kullandırılan kredi kartı, —- nakit kredi, ——- mektubu, borçlu cari ve çek kredilerinden kaynaklanan alacağın ödenmediğinden bahisle yapılan takibe itirazen iş bu davanın açıldığı belirlenmiştir.
Davalılar vekilince aşamalarda, davalıların kefalete ilişkin sorumluluğunun bulunmadığı, TBK 583/1 maddesinde düzenlenen koşulların bulunmadığı, bu nedenle kefalet sözleşmesinin TBK açısından kesin hükümsüz olduğu, 818 sayılı BK’na göre de kefalet limitinin yazılması gerektiği ancak bu yönde de eksik bulunduğu, kefalet sözleşmeleri geçerli olsa dahi önce asıl borçluya müracaat edilmesi gerektiği, davalı kefillerin sorumluluğuna gidilemeyeceği, TBK 598/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık sürenin dolduğu, davalıların sorumluluğu kalmadığı ileri sürülmüştür.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, davacı banka nezdinde yerinde inceleme yapılarak iddia olunan alacak kalemleri yönünden kök ve ek rapor alınmıştır.
Alınan raporlardaki tespitlerin dosya kapsamına, delil durumuna uygun, denetime elverişli bulunması nedeniyle, tespitlere mahkememizce iştirak olunarak hüküm kurulmuş alınan raporlar hükme esas alınmıştır.
Bu kapsamda; davacı banka ile dava dışı—– imzalanan —— davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, sözleşmelerin —- arasında imzalanmış olmakla davalıların sorumluluğu yönünden 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri ve anılan hükümlere ilişkin yerleşmiş ——- gözetilmiştir. Bu çerçevede, davalılar vekilinin savunmasının aksine; kefalet tutarına ilişkin sözleşmelerde bir düzenleme yer almasa da, sözleşmelerin 41.1 maddesinde, 1 madde de yer alan kredi miktarına atıf yapılması ve bu tutarın kefalet limiti olarak değerlendirileceği yönündeki ——– dikkat alınarak her bir genel kredi sözleşmesinin 1. maddesindeki tutar yönünden davalıların sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Bundan başka, genel kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 487. maddesi gereğince , alacaklının asıl borçluya müracaat etmeden kefil aleyhine takip yapabileceği hükmü karşısında davalıların aksi yöndeki savunmalarına itibar edilmemiş; aynı nedenle TBK’nun 583. maddesinde düzenlenen müteselsil —– ile yazılmasına yönelik şekil şartının uyuşmazlık konusu kredi sözleşmelerinde aranamayacağı değerlendirilmiş, davalılar vekilinin aksi yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davalıların takip konusu genel kredi sözleşmelerine kefaletlerinin geçerli olduğu kanaatiyle takibe konu her bir alacak yönünden yapılan incelemede; ——- tarihli ihtarnamenin, davalıların genel kredi sözleşmelerinde bildirdikleri adreslerine tebliğe gönderildiği, davalıların adresten ayrıldıklarının bildirildiğinden —- haber kağıdının kapıya yapıştırıldığının ihtarnameye şerh düşüldüğü, ihtarnameye ile davalılara— saat tanındığı, buna göre ——-tarihinden itibaren temerrüde düştükleri gözetilmiştir.
Takibe konu alacaklardan —- kaynaklı alacak kalemi yönünden davalı kefillerin —- sözleşmesi üzerinde imzaları yer almasa da , genel kredi sözleşmelerinin 29. maddesinde, —- verilmesi halinde, genel kredi sözleşmenin eki olan — uygulanacağının öngörülmesi ve anılan — sözleşmesinin, davalıların kefaletlerinin bulunduğu, genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak tesis edilmiş bir kredi türü olarak oluşturulduğu, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı kefaletleri kapsamında —- yönelik de davalı kefillerin sorumluluğunun bulunduğu değerlendirilerek, takibe konu —– alacak kalemi yönünden tespit edilen toplam ——– üzerinden davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
Takibe konu yabancı para kredilerinden kaynaklı alacak kalemi yönünden, ——– yabancı para kredileri, döviz cinsinden işletme kredileri ve tazmin olan yabancı para teminat mektubu kredisine ilişkin olarak , alınan kök ve ek rapordaki tespitlere mahkememizce de iştirak olunarak ve bu alacak kalemi yönünden takip talebin de talep olunan tutarla bağlı kalınarak hüküm kurulmuştur.
Takibe konu teminat mektubu devre komisyonları, borçlu cari hesaptan kaynaklı alacak tutarı, nakde dönen çek yaprak sorumluluk bedelleri, gemi sigorta priminden kaynaklı ödenmemiş, alacak kalemleri yönünden kök ve ek raporda yapılan tespitlere iştirak olunarak tespit edilen tutarlar kadar talebin kısmen kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
Takibe konu, iade edilmeyen çek yaprağından kaynaklı —– alacağın depo edilmesi, bedelin ödenmemesi halinde tahsili istemi yönünden ise; davalı kefiller tarafından imzalanan sözleşmelerde, çek sorumluluk bedellerinin depo edilmesine yönelik yükümlülük getiren özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olmakla bu alacak kalemi yönünden davalı kefillerin sorumluluğu bulunmadığı değerlendirilmiş , bu alacak kalemi yönünden davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Bundan başka müşterek borçlu müteselsil kefil olan davalılar yönünden, takibe konu alacağın likit olduğu değerlendirilmekle hükmolunan asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatının ödenmesine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
——-sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin; asıl alacak kalemlerine, takip tarihinden itibaren, takip talebinde belirtilen oranlarda faiz işletilmek suretiyle;
1—- nolu kredi kartından kaynaklı alacak yönünden, —asıl alacak, — işlemiş temerrüt faizi, — faizin gider vergisi olmak üzere toplam —- üzerinden;
2——kredilerinden kaynaklanan alacak yönünden — asıl alacak, — işlemiş temerrüt faizi, —faizin gider vergisi olmak üzere toplam ——– üzerinden;
3-Teminat mektubu devre komisyonları, ödenen çek yaprak sorumluluk bedelleri ve borçlu cari hesaplarından kaynaklanan banka alacağı yönünden; — asıl alacak — işlemiş temerrüt faizi, —-faizin gider vergisi olmak üzere toplam: —- üzerinden;
4—– alacak yönünden; —-işlemiş temerrüt faizi, —— faizin gider vergisi olmak üzere toplam —– üzerinden,
Takibin aynen devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Hükmolunan asıl alacağın %20’si olan ——- icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 43.842.930,35 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 4.126.396,08 TL harcın mahsubu ile eksik bakiye 39.716.534,27 TL nin davacıya iadesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı için takdir olunan 6.506.855,18 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı için takdir olunan 29.408,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 4.126.437,18 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarfedilen 3.300,00 TL bilirkişi gideri , 207,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.507,50 TL yargılama giderlerinin haklılık oranına göre 3.407,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya , kalan 100,00 TL ‘nin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalılar vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı..17/02/2021