Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1458 E. 2018/957 K. 07.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-K A R A R-
ESAS NO : 2014/1458 Esas
KARAR NO : 2018/957

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 07/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 18/03/2014 tarihinde gerekli işlemlerin yapılarak ticaret sicil kayıtlarına tescil edildiğini; şirketin kurucuları olan davacı …’nın %30 …’ın %30 ve …’in %40 pay sahibi olduğunu; zamanla ortaya çıkan anlaşmazlıklar ile şirket kurulumunun giderek büyümüş olması ile beraber içinden çıkılamayacak bir hal aldığını; dava dilekçesindeki tüm ayrıntılı açıklamalar kapsamında yargılama sırasında ortaya çıkacak durumlarla beraber, şirketin ve şirket ortaklarının zarara uğratılmaması ve mağdur edilmemesi için tedbiren şirket sevk ve idaresi konusunda tarafsız bir kayyum atanmasına; davacıya ait şirket hissesinin gerçek değeri ve şirkete sağladığı katkı göz önünde bulundurularak bedeli davacıya ödenmesi yoluyla hisse devrine karar verilmesini; mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda davalı şirket …nin haklı nedenlerle feshine ve kanunda gösterilecek şekillerde tasfiyesine karar verilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını; talep ve dava etmiştir.
Davalılara dava dilekçesi ekli açıklamalı davetiyenin tebliğ edildiği; ancak, yasal süresi içinde davaya karşı cevap dilekçesi vermemiş olduğu; görülmüştür.
Davalı …’ın 26/12/2014 tarihli duruşmada; “davacının ortaklıktan çıkma isteğini kabul ediyoruz ancak davacı birden bire çıkmak istedi. Dava dilekçesinde iddia edilen hususlar doğru değildir şirketi zarara uğratacağımız bir beyanda bulunmadık. Böyle bir niyetimizde yoktur. Derhal çıkma payını ödediğimiz takdirde şirket sarsılacağından biraz beklemesini istedik. Davacı derhal ortaklıktan çıkma istedi. Talebini bu nedenle red ettik. Fesih ve tasfiye talebinin reddine karar verilmesini talep ediyoruz. “şeklinde beyanda bulunmuş olduğu; görülmüştür.
Davalı …’in 26/12/2014 tarihli duruşmada; “Davacının ortaklık çıkma talebini bir diyeceğimiz yoktur. Ancak şirket kurulduktan 15 gün sonra çıkma talebinde bulundu. Çıkma payı ödediğimiz takdirde şirket çok zor durum da kalacağından biraz beklemesini istedik. Beklemedi. Bu davayı açtı. Fesih ve tasfiye talebinin reddine karar verilmesini talep ediyoruz. ” şeklinde beyanda bulunmuş olduğu; görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının şirket ortaklıttan çıkmada haklı olup olmadığı ortaklık çıkma payına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen yazı cevapları içeriğine göre; 9+14618 sicilde kayıtlı————- yönetim kurulu üyelsi ve yetkilisinin münferiden … (TC NO:———) olduğu ve en son tescilinin 18/03/2014 tarihinde yaptırıldığı; anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler————- tarafından verilen 09/02/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu içeriğine göre; bilirkişi raporundaki ayrıntılı açıklamalar dikkate alındığında şirket feshinin en son çözüm olduğu kabul edildiğinde, tarafların karşılıklı olarak kabul ettiği davacı tarafın payının gerçek değerinin ödenerek şirkette çıkarılması çözümünün işbu dava bakımından uygulanabileceğini; davacının ortaklıktan çıkmasına karar verilmesi halinde şirketten 31/12/2014 tarihli değerler esas alınmak suretiyle 2.396,45 TL ayrılma payını şirketten talep edebileceği; yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Edirne —————Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/25 talimat sayılı dosyası ile tanık olarak bildirilen ——- 15/04/2015 tarihli duruşmada beyanının alınmış olduğu; görüldü.
Davacı vekili dava dilekçesi ile haklı nedenle davalı şirketin feshine karar verilmesi talepli dava açmış aşamalardaki beyanlarında fesih olmaz ise davacının payı ödenerek şirketten çıkarılmasına karar verilmesini; talep etmiştir.
Anonim şirketin sona erme sebepleri 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesinde düzenlenmiş ve “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Madde ile, belirtilen pay sahiplerine, haklı sebeplerle şirketin feshini isteme hakkı tanınmıştır. Şirket ortaklarının birbirlerine karşı güven ve itimadı zedeleyici hareketlerde bulunmaları, ortak menfaatlerine aykırı davranmaları vs. hususlar haklı sebep teşkil eder.
Aynı maddede, haklı sebeplerin varlığında fesih yerine payının gerçek değeri ödenip davacı pay sahibinin şirketten çıkarılmasına karar verme konusunda Mahkeme tanınmış bir yetki de öngörülmüştür. Somut olayda davacının da iradesi bu yöndedir.
Haklı sebep genel anlamda, ortaklık ilişkisinin devamını olanaksız kılan bir durumdur. Bu durum ortaklık işlerinden ya da ortakların kişisel ilişkilerinden kaynaklanmış olabilir. Durumun meydana gelmesinde çıkacak olan ortağın kusurunun bulunup bulunmadığı da çıkarılma kararı yönünden önemli değildir. Haklı sebep TTK’da tam olarak tanımlanmamış olsa da, bazı haller haklı sebep olarak sayılmıştır. Örneğin TTK m. 245/1’de belirtildiği üzere: Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi, Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin İşlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi, gibi hâller haklı sebeplerdendir.
Yine TTK m. 219 düzenlemesinde “Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi hâller, haklı sebep sayılır” hükmü ile haklı sebep halleri belirtilmiştir.
Kanunda sayılan bu haller örnek niteliğindedir. Her somut olayda haklı sebep bulunup bulunmadığı çıkarılması değerlendirilen pay sahibinin kişisel özellikleri ve şirketin yapısı da göz önünde bulundurulmak üzere ayrı ayrı incelenir.
Somut olayda, tarafların yukarıda yer verilen beyanlarından, davacı ortak ile davalı ortaklar arasındaki güven ve itimadın zedelenmiş olması haklı neden olarak kabul edilebilecektir. Davacının aşamalarda fesih yerine ortaklıktan çıkmasına karar verilmesi, davalı tarafın da celsede fesih talebinin reddine karar verilmesi yönündeki talebi değerlendirildiğinde, davacı vekilinin talebi pay değerinin ödenmesi ve davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılması olarak kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı her ne kadar diğer pay sahipleri … ve …’e de husumet yöneltmiş ise de; iş bu davanın şirket tüzel kişiliğine açılması gerektiğinden bu davalılar hakkında açılan davanın pasif husumetten reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Davalı ……. yönelik açılan davanın kısmen kabulü ile,
Davacının, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …. sicil numarasında kayıtlı… ortaklığından çıkarılmasına,
Davacının, davalı şirketteki ortaklık payı karşılığı 2.396,45 TL’nin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
Aşan istemin reddine,
Karar kesinleştiğinde keyfiyetin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazı ile bildirilerek sicile tescili ve masrafı taraflardan alınmak suretiyle Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 35,90 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,70 TL karar harcının davalı ……………… A.Ş’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 2.180,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalı …………. tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvuru harcı ve 25,20 TL peşin harç toplamı: 50,40 TL ile aşağıda dökümü yazılı 2.365,30 TL yargılama giderinin davalı ………….den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Davacı Yargılama Giderleri:
Bilirkişi Ücreti: 2.000,00 TL
Posta Masrafı : 361,50 TL
Vekalet Harcı: 3,80 TL
TOPLAM : 2.365,30 TL