Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1217 E. 2020/216 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1217 Esas
KARAR NO: 2020/216
DAVA: Menfi Tespit
DAVA TARİHİ: 05/01/2005
KARAR TARİHİ: 11/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin iki ortağı olup, ortaklardan —— davalı ———– anlaşarak, davacı şirket aleyhine —- —-İcra Müdürlüğü’nün ——- esas sayılı dosyasında ———– günü takip başlattığını ve icra dairesine giderek kesinleştirdiğini borcun sebebinin nakit verilen para olarak gösterildiğini, hiçbir belgeye dayanmayan takip nedeniyle menfi tespit davası açtıklarını, bu davada ispat yükünün davalı tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından —— yapılmış olup, ortaklardan———— davalıdan aldığı nakit ——-karşılığında kıymetli evrak düzenleyip davalıya verdiğini, nakit paranın inşaatın yapımında kullanıldığını, harcanan paraların kötü niyetli olarak davacı defterlerine geçirilmediğini, ancak şirket ortağı ——— icra dairesine gelerek borcu kabul ettiğini, alacağın kıymetli evraka dayanması nedeniyle ispat yükümünün davacı tarafta bulunduğunu belirterek davanın reddine ve davalı lehine inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davacı vekilince verilen cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı yanın cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususların tamamı gerçek dışı olup, hukuki ve fiili hiçbir mesnedi bulunmadığını, davalı olarak gözüken …’ın müvekkil firmaya ——- dahi vermediğini, davalı yanın elinde senetler olduğu yönündeki iddiası, var olduğu iddia edilen ve işbu davanın mesnetsiz ilamsız icra takibi ile ilişkilendirilemeyeceğini, ——— arasındaki para transferlerinin müvekkil firmayı bağlayıcı herhangi bir yönü olmadığını, ikisinin farklı hukuki kişiler olduğunu, ——— aralarında anlaşarak müvekkilin hissedarı olduğu firmayı almadığı bir parayı ödetmek sureti ile soymaya kalkmaları üzerine menfi tespit davasının açıldığını, bu nedenlerle gereği yargılamanın yapılarak dava ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini; talep etmiştir.
Davalı vekilince verilen ikinci cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın temeli davacı şirket ortaklarından ——–davacı şirket adına müvekkilden almış olduğu ——— meblağdaki para borcuna dayandığını, ayrıca müvekkilin alacağı aynı zamanda davaya cevap dilekçesinde belirtildiği üzere kıymetli evraka dayandığını, ———İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı takip dosyasında görüleceği üzere takip talebi davacı şirket içinde yapılmış ve %50 pay sahibi olan ortak———– bu takipte borcu kabul ederek ikrar da bulunduğunu, müvekkili tarafından ödenen bütün paralar şirketin ——- gayrimenkullerinin yapımı için verildiğini, bu nedenle davacı şirket ortağının tüm bu anlatılanlara itirazının haksız olduğunu, bu nedenlerle ortada mevcut bir ikrarın bulunması nedeni ile haksız davanın reddine, karşı tarafın %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi ile mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini; talep etmiştir.
Dava, —–İcra Müdürlüğü’nün —— esas sayılı takibine konu borç nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
——–İcra Müdürlüğü’nün ——-esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış, yapılan incelemede alacaklısı —- borçlusu ——– aleyhine elden verilen nakit para açıklamasıyla ——- asıl alacak istemiyle takip başlatıldığı, bu açıklamaya rağmen borçlular hakkında örnek ———- senetlerine mahsus haciz yoluyla takip taleplerine ilişkin ödeme emrinin hazırlandığı aynı gün borçlu ——— ödeme emrini icra dairesinde elden tebliğ aldığı ve yine aynı gün ——— tarihinde asaleten ve borçlu şirket ———yetkilisi olarak, takibe konu borcu kabul ettiğini bildirerek yasal sürelerden şahsı ve şirket adına feragat ettiği, takibin kesinleştirilmesini talep ettiği görülmüştür.
Anılan takip talebine karşı —————— esas sayılı dosyasında borcun sebebinin elden nakit para olarak gösterildiği — nolu ödeme emri gönderilmesi gerekirken ——- nolu ödeme emri tebliğe çıkarılmasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle takibin iptaline dair karar verilmiş, anılan kararın bozulması üzerine ——İcra Hakimliği’nin ——— esas sayılı kararıyla davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
Mahkememizde yargılama önce ——— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin———- esas sayılı dosyasında görülmüş, yargılama kapsamında alınan ———- tarihli raporla özetle; davacı tarafından ibraz edilen ticari defterler TTK. m. 69 uyarınca onanmadığı için sahibi lehine delil niteliğini taşımamakta olduğunu, söz konusu defterlerde inceleme yapıldığında uyuşmazlığa konu olan ——– veya karşılığı—- tutarında herhangi bir kayıt bulunmadığını, somut verilen değerlendirildiğinde ———— gibi bir meblağın elden aktarılması, yapılan takipten dolayı borçlu şirkete hiçbir tebligatın yapılmaması takibin icra dairesinde kabulü gibi olgular, davacı şirketin hile iddiasına dayanak teşkil edebilecek nitelikte vakıalar olduğunu, söz konusu vakıaların hileli bir işleme vücut verip vermediğinin değerlendirilmesinin Mahkemenin yargılama yetkisine dahil olduğunu, hile iddiası kanıtlandığında menfi tespit isteminin kabulü gerektiğini, menfi tespit davalarından ispat yükünün kural olarak davalıya düştüğü, somut uyuşmazlıkta davalının alacak hakkını kanıtlamak üzere iki adet bono ibraz ettiği, buna karşılık davacı tarafın söz konusu bonoların dava dışı şirket ortağı ile davalının muvazaalı işlemleriyle düzenlendiğini ispatlamak üzere ileri sürdüğü vakıaların gerçek anlamda hileli bir işleme vücut verip vermediğinin değerlendirilmesinin mahkemenin münhasır yargılama yetkisine dahil olduğu, muvazaa iddiasının kanıtlanması yükünün davacının üzerinde olduğu, Mahkemenin davacının bu ispat yükünü yerine getirdiğini öngörmesi halinde davanın kabulü yönünden gereken koşulların oluşacağı aksi takdirde davalı tarafın alacak hakkına dayanak teşkil eden iki adet bonoyu sunmuş olması karşısında davanın reddi yönünden gereken koşulların oluşacağı kanaati bildirilmiştir.
——–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin———— karar sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama sonucunda; “taraf vekillerinin iddia ve itirazları, takip dosyası, bilirkişi raporu ve tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde takibe dayanak yapıldığı iddia edilen ve dosyaya aslı sunulup iade edilen ——- düzenleme————— vade tarihli toplam ———— tutarındaki bonolarda, borçlu bölümünde davacı şirketin kaşesi üzerinde şirketi münferiden temsil yetkisi bulunan ————— imzasının yer aldığı bonoların … lehine düzenlendiği, borç ilişkisinin varlığının senet asıllarının sunulması ile davalı tarafından kanıtlandığı, bu senetlerin muvazaalı olarak düzenlendiğine yönelik davacı iddiasının tanık anlatımlarıyla net olarak kanıtlanamadığı davacı şirket defterlerinde bonoların kayıtlı olmamasının kambiyo senetlerinin niteliği gereği borcun bulunmadığını göstermeyeceği, davacının iddiasını kanıtlamak açısından davalıya yemin teklif etmeyeceğini bildirmesi karşısında davacının takip konusu bonolardan dolayı davalıya borçlu bulunduğunun kabulü gerekmekle davacının, senetleri imzalayan şirket yetkilisine dava açma haklı saklı tutularak kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.” kanaatiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
Bu kararın temyizen incelemesi sonucunda Yargıtay ——–Hukuk Dairesi’nin ————karar sayılı ilamı ile ” icra takibinde borcun sebebi olarak elden verilen nakit para gösterilmiş ve ilamsız takip yapılmıştır. Menfi tespit davası arasında davalı alacağını kanıtlamak için şirket kaşesi üzerinde şirketi münferiden temsile yetkili bulunan———– imzasının bulunduğu üç adet bono ibraz etmiştir. Davacı vekili, elden nakit para verdiğini kanıtlayamayacağını anlayan davalının diğer şirket ortağı ————— anlaşarak üç adet sahte bono düzenlediğini, gerçekte bono olsa idi icra takibinde de bonolara dayanılması gerektiğini, bonolardaki şirket kaşesi ile şirketin gerçekte kullandığı kaşenin farklı olduğunu, sahte bono düzenledikleri için .——————– —–suç duyurusunda bulunduklarını belirterek hazırlık soruşturmasının sonucunun beklenmesini istemiştir. İmza sirkülerine göre, şirket yetkilisinin şirket kaşesi üzerine atacağı imza ile şirketin ilzam edileceği anlaşılmaktadır. Bu durumda bonolarda kullanılan kaşe ile şirketin daha önce kullandığı kaşelerin farklı olduğu, başka bir anlatımla bonolardaki kaşenin şirket kaşesi olmadığı yönündeki savunma üzerinde durulup gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan öte yandan bonolarla ilgili savcılığa yapılan suç duyurusu hakkındaki hazırlık soruşturmasının akıbeti araştırılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” kanaatiyle mahkememiz kararının bozulmasına dair karar verilmiştir.
Bozma üzeri yargılamaya ———–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———– esas sayılı dosyası üzerinden devam edilmiştir.
Bozmada işaret edilen ——— Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ——— sayılı dosyası sureti dosyamız arasına alınmış, şüpheliler ————-hakkında sahtecilikten söz edilemeyeceğinden bahisle takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Bozma üzeri——-Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——— esas ——— karar sayılı ilamı ile; “taraf beyanları ve itirazları, bilirkişi raporları ve tanık beyanları ve yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde, takibe dayanak yapılan ——– düzenleme ————vade tarihli toplam ———- tutarlı bonolarda, borçlu bölümünde davacı şirketin kaşesinin üzerinde şirketi münferiden temsil yetkisi bulunan ———— imzasının yer aldığı bonoların ——- düzenlendiği, borç ilişkisinin varlığının senet asıllarının sunulması ile davalı tarafından kanıtlandığı, bu senetlerin muvazaalı olarak düzenlendiği ve bono üzerindeki kaşenin sahte olduğu iddialarının, ——— Cumhuriyet Başsavcılığının ——soruşturma nolu ve ——–üst yazısı ile —————-hakkındaki sahte senet düzenleme iddiasına ilişkin takipsizlik kararının kesinleştiği de dikkate alınarak davalı tarafça kanıtlanamadığı, öte yandan davalı şirket defterlerinde bonoların kayıtlı olmamasının kambiyo senetlerinin niteliği gereği borcunun bulunmadığını göstermeyeceği, davacının iddiasını kanıtlaması açısından davalıya yemin teklif etmeyeceğini bildirmesi karşısında davacının takip konusu bonolarda davacıya borcu bulunduğunun kabulü gerekmekle davacı şirketin, senetleri imzalayan şirket yetkilisine dava açma hakkı saklı tutularak kanıtlanamayan davanın reddine” dair karar verilmiştir.
Anılan bu kararın da temyizen incelenmesi üzerine Yargıtay —–Hukuk Dairesi’nin ———– karar sayılı ilamı ile; ” Mahkemece de bozmadan sonra ———– Cumhuriyet Başsavcılığı’nın takipsizlik kararının kesinleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, takipsizlik kararına itiraz üzerine ————– Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan itirazın reddi kararı ———–Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet nedeniyle —————kanun yararına bozma talep edilerek, anılan genel müdürlükçe red kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, ———— Başsavcılığının ihbarnamesi ile ————Ceza Dairesince yapılan inceleme neticesinde “ senetteki kaşelerin sahteliğinin araştırılmadığı, şirketin aktif ve pasifleri konusunda bilirkişi incelemesi yapılmadığı sahtecilik iddiası ile ilgili tanıkların dinlenmediği, şüphelilerin savunmalarının alınmadığı” hususlarına değinilerek takipsizlik kararının reddine ilişkin itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz bulunup, ————- Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı bozulmuştur.
BK’nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesince saptanan maddi vakıalar hukuk hakimini de bağlar. Bu durumda mahkemece ceza yargılamasının sonucu beklenerek, tüm deliller birlikte değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” kanaatiyle Mahkememiz kararının bozulmasına dair karar verilmiştir.
Bozma üzerine yargılamaya mahkememizin işbu esası üzerinden devam olunmuş ve takipsizlik kararının kaldırılması üzerine anılan dosya yönünden ———Ağır Ceza Mahkemesi’nin ————- esas sayılı dosyasının sonucu bekletici mesele yapılmıştır.
———Ağır Ceza Mahkemesi’nin ———- esas sayılı dosyasında, katılan ——- şikayeti üzerine, sanıklar —- ———–hakkında,———-yılı itibariyle şirketin fiilen faaliyetinin bitmesine rağmen bu tarihten sonra şirketin ortağı sanık ————-şirkete ait kaşenin taklidini yaparak sahte tanzim edilmiş ———– adet bono düzenlenmesi nedeniyle dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı, yapılan yargılama kapsamında kaşelerin herhangi bir mercide kaydının bulunmadığı, şirketin gerçek kaşesinin ne olduğunun saptanmadığı, kaşe farklılığının suç oluşumunu gösterir nitelikte delil sayılamayacağı kanaatiyle sanıkların beraatlerine karar verildiği, kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bozma üzeri ———–tarihli rapor alınmış, özetle; ——— döneminde şirketin herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı, bonoların tanzimi tarihi olan ——– tarihi itibariyle şirketin ortaklara borcundan başka 3.kişilere borcu bulunmadığı, davalı şirketin ——— yıllarına ait ticari defterleri incelenmesi sonucunda —- tanzim tarihli, —— vadeli ————————- ve—–vadeli ——— tutarında —- adet toplam ——–tutarındaki bononun kayıtlı olmadığı, ——- mizanında ——— borç senetleri hesabının bulunmadığı, senetler üzerindeki kaşeler ile daha önce bir yerde kullanılan kaşelerin birbirinden farklı olduğu” kanaati bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; davalı … tarafından davacı şirket yetkilisi————— aleyhine “elden verilen nakit para” açıklamasıyla ————- tahsili istemiyle takip başlatıldığı, takip sebebi elden verilen para olarak açıklandığı halde ödeme emrinin kambiyo takibine özgü ödeme emri olarak hazırlandığı, bu duruma rağmen borçlu ——— takip başlatıldığı gün icra dairesinde ödeme emrini elden tebliğ alarak borcu kabul ettiği ve sürelerden feragat ederek takibin kesinleştirilmesini talep ettiği, sonrasında anılan takip talebinin iptali isteminin reddine dair karar verildiği akabinde davacı şirket tarafından menfi tespit istemli işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Takip, elden verilen para sebebine dayandırılmış olmakla ispat yükü davalı taraftadır. Ancak takip dosyasına sunulan borcun kabul edildiği beyanıyla, ispat yükü davacı tarafa geçmiştir. Davalı tarafça, takip konusu ————–elden verilen para karşılığı, davacı şirketten senet aldığı ilk defa Mahkememize verdiği cevap dilekçesinde ileri sürülmüş, davacı tarafça takibin elden verilen paraya dayandığı halde kambiyo senetlerine özgü takip yapıldığı iddiasıyla açtığı davada ————— İcra Tetkik Merci’nin ———- esas sayılı dosyasında, davanın kabulüne dair karara karşı verdiği temyiz dilekçesinde bu hususa hiç değinilmemiştir.
Mahkememizce verilen ilk kararın temyizi üzerine verilen bozmaya ilişkin kararda da davalı tarafça, davacı şirketin diğer ortağı ile anlaşarak 3 adet sahte bono düzenlendiği, gerçekte bono olsa icra takibinde de dayanılması gerektiği iddiaları yönünden savcılık soruşturmasının beklenmesi gerektiğine işaret edilmiştir.
Bu kapsamda Mahkememizce———Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyası beklenmiş, ne var ki sanıkların beraatine dair karar verilmiştir.
Gelinen aşamada; borcun davacı şirket açısından takip yapıldığı gün icra dairesinde kabul edilmiş olması hususunun, muvazaaya vücut verip vermediği Mahkememizce değerlendirilmiş, davalı tarafça ileri sürülen –adet bono gibi takip konusu yapılan ———-borcun da davacı şirket kayıtlarında yer almadığı gibi, davacı şirketin ——- yılında — adet konut satışı dışında bir faaliyetinin olmadığı, ——– yılı rapor döneminde ise herhangi bir gelir ve gider bulunmadığından hareketle faaliyetini durdurmuş olduğunun raporla tespit edilmesi, bundan başka alınan raporlarda, şirketin ortakları dışında kimseye borcu olmadığının belirlenmesi karşısında, davacı yetkilisince bu durumun bilindiği/ bilinmesi gerektiği halde, takibin yapıldığı gün icra dairesinde hazır olduğu, şirket kayıtlarında karşılığı olmayan bir borcu kabul ettiği, şirkete yapılacak tebligatın da önüne geçerek, usule aykırı düzenlendiği halde, ödeme emrini elden tebliğ aldığı gibi tüm sürelerden feragat ederek takibin kesinleştirilmesini talep ettiği, Mahkememizin ———— sayılı esası üzerinden alınan tanık beyanları, davalı ile dava dışı ortağın ilişkisine dair beyanları hususları bir bütün olarak gözetildiğinde anılan işlemlerin muvazaalı olduğu, davacı şirketi ilzam etmeyeceği ispat yükünün tekrar davalı tarafa geçtiği kanaati Mahkememizde hasıl olmuştur.
Bu kanaat üzerine ve davanın——– açıldığı, cevap dilekçesinde sair hukuki delillere dayanılmış olduğu gözetilerek Mahkememizin ———- tarihli celsesinde davalı vekiline yemin teklif edip etmeyecekleri hususunda beyanlarını sunmaları için süre verilmesine karar verilmiş; davalı vekilince, anılan ara karara yönelik beyanı kapsamında Mahkememizce yemin delilinin hatırlatmasının söz konusu olmadığı beyan edilmiş, yemin teklif edileceği bildirilmemiş olmakla, davalı tarafa düşen ispat yükünün yerine getirilemediği kanaatiyle davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiş, davalının kötüniyetli olduğuna dair yeterli kanaat hasıl olmamakla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile; davacının ———İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı takibine konu borç nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 28.407,39 TL karar ve ilam harcından 5.418,90 TL peşin harç mahsubu ile bakiye 22.988,49 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 37.560,20 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 11,20 TL başvuru harcı ve 5.418,90 TL peşin harç toplamı:5.430,10 TL ile aşağıda ayrıntılı dökümü yazılı 3.186,05 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere ————muhalefeti ile oy çokluğuyla verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/03/2020
MUHALEFET ŞERHİ:
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde verilen karar Yargıtay ——– HD’nin————– Karar sayılı ilamı ile bozulmuş ve senetlerdeki sahtelik iddiasının araştırılması hususunda Ağır Ceza Mahkemesinin yapacağı yargılamanın sonucunun beklenerek tüm delillerle birlikte değerlendirilip uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesine hükmedilmiş ve mahkememizce işbu ilama uyulmuştur. ——— Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama neticesinde “…kaşelerin herhangi bir merciide kaydının bulunmaması dolayısı ile şirketin gerçek hakiki kaşesinin ne olduğunun saptanamaması yanında sanık ———– tarafından şirket ;adına kaşe kullanıldığı ve imza edildiğinin beyan edilmesine göre kaşe farklılığının suçun oluşumunu gösterir nitelikte delil sağlayamayacağı gibi kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesi uyarınca tedavülüne nazaran takibe konularak şirketin borçlu kılınması ve buna bağlı tahsil sonrasında şirket aktifinde oluşan azalmanın, borca sebebiyet veren temsile yetkili sanık ———–ve diğer ortak sıfatını haiz müşteki arasında iç ilişkiyi ilgilendiren hukuki nitelikten öte suçun varlığına karine oluşturmayacağı sonuç ve kanısına binaen” gerekçesi ile ———– beraatine karar verilmiş ve mahkeme kararı kesinleşmiştir. Bu açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda ———- şirketi münferiden temsile yetkili olduğu, kaşenin sahteliği hususunun incelenmesinin imkansız olduğu ayrıca bilirkişi raporunda da görüleceği üzere şirket kayıtlarında birden farklı kaşenin kullanılmış olduğu doneleri ile şirketi borçlandırıcı yönde ——–tarafından yapılan işlemin hukuken geçerliliğinde bir sorun bulunmamaktadır. Zira ————– şirketi Münferiden temsile yetkili kılınması ve bu yetkiye binaen şirket adına bono düzenlenmesi şirketin borçlandırılması için yeterli olacaktır. Fakat bu işlemin şirketi zarara uğratacak bir işlem olduğu yönünde bir iddia bulunması durumunda yöneticinin sorumluluğuna dair dava açılması gerekmektedir. Eldeki davada ise ispat yükünün davalı taraf üzerinde olduğu ve davalı tarafça senet ibrazı ile ispat yükünün yerine getirildiği ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği görülmüştür.
Bu noktada irdelenmesi gereken bir diğer hukuki müessese Muvazaa kurumudur. Somut uyuşmazlıkta davacı şirket adına imza ve kaşe kullanılarak davalı ——— lehine keşide edilen bonoların muvazaalı şekilde düzenlendiğini bir an için düşünüldüğünde ise ilk etapta muvazaalı işlemin ispatı amacıyla işlemin taraflarına bakmak gerekmektedir. Muvazaalı işlem ilk bakışta ———– arasında gerçekleştiği ve davacı şirketin ise bu noktada üçüncü kişi olduğu düşünülse de; Tüzel Kişi vasfını haiz davacı şirket ile gerçek kişi ——– birbirinden farklı kişiliklerinin olduğu ve bonolar altındaki imzaların şirket kaşesi kullanılmak suretiyle şirket adına bir irade açıklaması ile gerçekleştirildiği gözetildiğinde yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca sözleşmenin taraflarının muvazaa ispatı ancak senet ile gerçekleştirilebilecektir. Fakat davacı tarafça muvazaa hususunda dosyaya sunulmuş bir kesin delil ise bulunmamaktadır. Bu nedenle muvazaa iddiasının varlığı bir an için kabul edilse dahi davanın ispatlanamadığı kanaati hasıl olmuş ve bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi gerektiği görülmüştür.
Yukarıda izah olunan gerekçeler ile Sayın çoğunluğun görüşüne muhalif kalınmıştır.