Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1205 E. 2018/351 K. 04.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

-KARAR-
ESAS NO : 2014/1205 Esas
KARAR NO : 2018/351

DAVA : Tapu İptali ve Tescil
DAVA TARİHİ : 04/03/2013
BİRLEŞEN DAVA (İstanbul Anadolu 26. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/68 Esas)

DAVA : Tapu İptali ve Tescil-Alacak
DAVA TARİHİ : 15/07/2013
KARAR TARİHİ : 04/04/2018

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu esas ve birleşen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirketin 30/11/2010 tarihinde davalı şirketin yabancı ortaklı olması sebebiyle İngilizce dilinde bir sözleşme düzenlenmiş olup taraflarca imza altına alındığını, sözleşmeyi imzalayanlardan….. halen davalı şirkette yönetim kurulu başkanı olduğunu, sözleşmenin taraflarından üçüncü firma………. firmasının davalı firmanın %62,5 oranında ortağı olduğunu, sözleşmenin konusunun “satıcı’nın (davacı firma yetkilisi) ortaklıktan ayrılması karşılığında şirkette hisselerini davalı şirkete satması ve ……yapı işlerinin sonuçlandırılması konusunda mutabakata varmak”şeklinde olduğunu, müvekkilinin ayrılması durumunda ise, 180.000 Euro bedel ve ….. parsel üzerinde yapılan inşaatın B Blok’unun müvekkil şirkete bırakılması hususunda tarafların anlaştıklarını, davacı firma yetkilisinin sözleşme gereği ortaklıktan ayrıldığını; sözleşme gereği davacı lehine tapu tescilinin yapılması gerektiğini; halen davacı şirkete vaad edilen tapu devrinin gerçekleşmediğini ileri sürerek dava konusu parselde bulunan dairelerin davalı şirket adına kayıtlı olanları üzerinde teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile davalarının kabulünü, dava konusu….üzerine yapılmakta olan inşaatın B Blok’unun tapularının müvekkil şirket adına tesciline, mümkün değil ise, …. ve yanındaki parselde yer alan … bloklardan muadil dairelerin davacı şirket adına tesciline, karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız ve hukuka aykırı davasının öncelikle husumet, tahkim ve görev nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, görev yönünden reddi ile davanın yetkili ticaret mahkemesine gönderilmesini, dava konusu yapılan uyuşmazlığın tahkim yolu çözülmesi gerektiğini, davacı şirket genel müdürü ….a ait davalı şirket hisselerinin anılan şahıs tarafından dava dışı ……. şirketine devredileceğinden bu noktada davalı şirketin sadece hisseleri devredilen şirket konumunda olup devreden veya devralan olmadığından davanın husumetten reddinin gerektiğine şüphe olmadığını, yapılan ihtarnamelerden görüleceği üzere davacı şirketin muhtelif defalarda yapılan uyarılara kayıtsız kalmış ve sözleşmelerde yazılı olup ihtarnamelerde hatırlatılan yükümlülükleri yerine getirmekten imtina ederek temürrüde düştüğünü, davacının kendi yaptırdığı tespitler dahi aleyhine sonuçlandığını, davacının dilekçesinde öne sürdüğü gibi ortaklıktan ayrılması durumunda kendisine 180.000 Euro ve 77 parsel B bloktan daire verilmesinin sözkonusu dahi olmadığını, kaldı ki 180.000 Euro’luk ödemenin davacı şirkete yapıldığını,aksine davacı şirketin müvekkil şirketin bilinen ve güncel muhasebe kayıtlarına göre yaklaşık olarak ödenen 3.500,00 TL kadar davalının müvekkile borçlu olduğunu ileri sürerek açıklanan nedenlerle haksız, hukuka aykırı ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
Birleşen davada (İstanbul Anadolu ……. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/68 Esas) davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; taraf şirketler arasında 30/11/2010 tarihinde davalı şirketin yabancı ortaklı olması nedeniyle İngilizce dilinde bir sözleşme düzenlendiğini ve imzalandığını; söz konusu sözleşmenin tarafları……. (yeni ünvanı: ……), satıcı …. … olarak düzenlendiğini; … firması davalı firmanın %62,50 ortağı olduğunu; sözleşmenin ……başlıklı bölümün (d) bendinden de anlaşılacağı üzere sözleşmenin konusu, satıcının (davacı firma yetkilisi) ortaklıktan ayrılması karşılığında şirketteki hisselerini davalı şirkete satması ve ……. yapı işlerinin sonuçlandırılması konusunda mutabakata varmak şeklinde olduğunu; sözleşmeye göre davacı şirketin yetkilisi… ortaklıktan ayrılması karşılığında 180.000,00 EURO ve……… parsel üzerine yapılan inşaatın B bloğunun davacı şirkete bırakılması konusunda tarafların anlaştığını; ancak, bu işlemlerin tamamlanması ve davacının ortaklıktan ayrılması süreci tamamlanana kadar inşaata devam edildiğini ve davacının 30/11/2010 tarihinden, 21/03/2011 tarihine kadar inşaatı yapmaya devam ettiğini; bu sürece ait alacağın tahsili için işbu davanın ikamesi zorunluluğunun doğduğunu; sözleşme kapsamında, 30/11/2010 [21/03/2011] tarihine kadar olan sürece ait alacaklara ilişkin İstanbul Anadolu……… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/132 esasında kayıtlı dosyası ile tapu tescil talepli dava açıldığını; ancak, 30/11/2010 tarihinde inşaatın teslim edildiği; 21/03/2011 tarihine kadar geçen süreçte yapılan imalatlara ilişkin alacağının da sözleşmeye göre gayrimenkul olarak ödenmesi şart olduğundan alacağın tespiti ve …….. daire tescili yapılmasının gerekli bulunduğunu; anılan inşaat halen devam etmekte olduğundan talep edilen kısımın alacak bedelinin belirlenmesi için firmanın o tarihteki proje sorumlusu ve davalı şirket imza yetkilisi ……tarafından mail olarak 11/05/2011 tarihinde gönderilmiş bulunan inşaat durum raporu ve yine … mail olarak gelen eksik listesinin işbu davada delil olarak kullanılmasını talep ettiklerini; davalı şirket yetkililerinden aynı zamanda şirket muhasebesini tutmakta olan …….davacı şirketin, davalı şirketten alacaklı olduğunu gösterir belgeyi bizzat şahsi e-posta adresinden kendisi mail yolu ile davacı şirkete gönderdiğini; bu nedenlerle, davanın kabulü ile 30/11/2010-21/03/2011 tarihleri arasında inşaata yapılan imalat bedellerinden kaynaklı davacı şirketin alacağının tespiti ile davacı şirketin faizi ile birlikte nakden veya sözleşmeye göre daire tescili ile ödenmesine, …………… üzerinde yapılmakta olan inşaatın B bloğunun tapularının davacı şirket adına tesciline, 77 blok tapularının tescili mümkün değil ise aynı alan içerisinde bulunan ….. blok ve yanındaki parselde yer alan ….bloklardan muadil dairelerin davacı adına tesciline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada (İstanbul Anadolu ……. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/68 Esas) davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde özetle; haksız davanın reddine, karar verilmesini; talep etmiştir.
Esas dava; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında, davacı şirket yetkilisinin sözleşme gereği ortaklıktan ayrıldığından bahisle, davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemine; ilişkindir.
Birleşen dava; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında; davacı şirketin, 30/11/2010-21/03/2011 tarihine kadarki süreçte yapmış olduğu imalatlar karşılığının tespiti ve davacıya ödenmesine karar verilmesi ile dava konusu taşınmazların, tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmesi istemine; ilişkindir.
Birleşen dava başlangıçta; İstanbul Anadolu …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/68 Esasına kayıtlı olarak açıldığı ve 18/07/2013 tarih ve 2013/5 sayılı kararla İstanbul Anadolu…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/132 esas sayılı dosyası ile işbu dosya arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan bahisle her iki davanın birleştirilmesine karar verildiği; görülmüştür.
Esas dava başlangıçta; İstanbul Anadolu …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/132 esasına kayıtlı olarak açıldığı; 26/11/2013 tarih ve ………sayılı kararla; tarafların tacir olmaları, davanın ticari işletmenin faaliyetine ilişkin bulunduğundan bahisle; mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verildiği; bu kararın, taraflarca temyiz edilmemesi üzerine dosyanın tevzien İstanbul Anadolu (Kapatılan) …… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/35 esasına kaydedildiği; bu mahkemenin kapatılması nedeniyle dosyanın devren İstanbul Anadolu …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1205 esasına kaydedildiği; esas ve birleşen davanın yargılamasına bu dosya üzerinden devam olunmuş ve yargılamanın sonuçlandırıldığı; görülmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler…………. tarafından müştereken düzenlenen 04/01/2017 kayıtlı esas rapor ve 10/10/2017 kayıtlı ek rapora göre; taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtlarının incelendiğini; taraf şirketlerin 2010 yılı sonu itibariyle ticari defterlerin bakiyesinin aynı olduğunu; diğer bir ifade ile 31/12/2010 tarihi itibariyle ticari defter kayıtlarına göre mutabık bulunduklarının görüldüğünü; teknik bilirkişilerin de yapmış olduğu hesaplamanın dikkate alınması neticesinde davacı şirketin 6.590.575,45 TL alacaklı bulunduğunun hesaplandığını; 2011 ve 2012 yılında düzenlenen davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmayan “cari hesap bakiyesine yürütülen faiz” açıklamalı toplam (391.907,12 TL + 506.527,86 TL=) 898.434,98 TL bedelli faturaların da davacı şirketin alacağına ilave edilmesiyle davacı şirketin, dava tarihi itibariyle davalı şirketten (6.590.575,45 TL + 898.434,98 TL=) 7.489.010,43 TL alacaklı bulunduğu yönünde mali görüş bildirildiği; diğer bilirkişilerin farklı görüş olarak toplam bedeli 1.994.553,52 TL olan (12) adet çek, 2010 yılı içinde …. isimli 3. şahıs tarafından düzenlendiği ve davalıya ciro edildiğini; davalının da bu çekleri ciro ederek davacıya verdiğini; bu söz konusu çeklerin de tarafların 2010 yılı ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğunu; davalının usulüne uygun tutmuş olduğu ve lehine kesin delil gücüne sahip olan ticari defterlerine göre; davalının, dava tarihi itibariyle davacıdan 3.529.831,25 TL alacaklı göründüğünü; her iki tarafın da 2010 yılı ticari defter ve kayıtlarında yer alan (12) adet çekin toplam tutarı olan 1.994.553,52 TL’nin davalının ticari defterlerindeki alacak tutarı olan 3.529.831,25 TL’den düşülmemesi gerektiğini; taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ile tarafların ticari defterlerinde yer alan kayıtlar birlikte değerlendirildiğinde; dava tarihi itibariyle aralarındaki akdi ilişkiden dolayı davacının, davalıdan davalı tarafından nakit olarak ödenmesi gereken bedel alacağı bulunmadığı gibi gerek 77 parseldeki bloktan, gerekse diğer parseldeki bloklardan daire tescili suretiyle ödenmesi gereken alacağının da bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği; incelenen bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre;
Esas ve birleşen davada taraflar arasında; 30/11/2010 tarihli İngilizce olarak sözleşme düzenlenmiş olduğu; hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Esas davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 30/11/2010 tarihli sözleşme uyarınca davacı şirket yetkilisinin ortaklıktan ayrıldığında sözleşmede yazılı dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmekte davacının haklı bulunup bulunmadığı; noktalarında toplanmaktadır.
Birleşen davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 30/11/2010 tarihli sözleşmeden sonra davacının, 30/11/2010-21/03/2011 tarihine kadarki süreçte inşaatta imalat yapmaya devam edip etmediği; davacı tarafından inşaatta yapılan imalat varsa tutarının ne olduğu ile davacının, bu tutarın kendisine ödenmesini talep etmekte haklı bulunup bulunmadığı ile dava konusu taşınmazların, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına kayıt ve tescilini talep etmekte haklı bulunup bulunmadıkları; noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; esas ve birleşen davanın her iki yanının da Türkiye Cumhuriyeti Tabiyetinde bulunan şirketler olduğu; aralarındaki varlığı çekişmesiz olan 30/11/2010 tarihli sözleşmenin ifa yerinin, Türkiye dâhilinde olduğu gözetildiğinde; 805 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca, Türkçe olması zorunlu iken İngilizce düzenlendiği dikkate alındığında; aynı yasanın (4). maddesindeki müeyyide uyarınca sözleşmenin, Türkçe düzenlenmesi konusundaki gerekliliğe uyulmadığından geçersiz bulunduğu; ayrıca, TMK.nun. 706. ve 818. sayılı BK.nun. 213/2. maddesi ile Tapu Kanunun 26. maddesi ve Noterlik Kanununun 60/3.maddelesi birlikte dikkate alındığında; taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin resmi şekilde düzenlenmesinin gerektiği; bu resmi şeklin geçerlilik şartı olduğu; sözleşmede bu geçerlilik şartına da uyulmadığından sözleşmenin bu yönü ile de geçersiz bulunduğu; bu kapsamda, sözleşmedeki tahkim şartının geçerli bulunmadığı gibi taşınmaz mülkiyetinin nakline ilişkin koşulların da geçerli bulunmadığı görülmekle; davacının, bu sözleşmeye dayalı olarak davalıdan dava konusu taşınmazların mülkiyetini talep etme hakkının doğmadığı; bu nedenlerle, esas davanın sübut bulmadığından reddine; karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davanın (İstanbul Anadolu …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/68 Esas); taraf şirketlerin 2010 yılı sonu itibariyle ticari defterlerin bakiyesinin aynı olduğu; diğer bir ifade ile 31/12/2010 tarihi itibariyle ticari defter kayıtlarına göre mutabık bulunduklarının görüldüğü; teknik bilirkişilerin yapmış olduğu hesaplama sonucunda; davacı şirketin yapmış olduğu işlerin toplam bedeli (13.428.725,87 USD x 1,9573 TL =) 26.284.045,14 TL + [3065 sayılı KDV Kanunu’nun 26. maddesi gereği bedelin döviz ile hesaplanması halinde döviz vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki cari kur üzerinden TL’ye çevrilerek “TL” cinsinden hesaplanması gerektiği dikkate alınarak] kdv= 31.015.173,26 TL olarak hesaplandığı; davacı şirketin, davalı şirket adına düzenlenen (8) adet fatura toplamı: 16.061.530,89 TL (11.694.334,08 USD x 1,9573 TL =22.889.320,08 TL) olduğu; tamamının davalı şirketin muavin defterlerinde kayıtlı bulunduğu; aradaki farkın, dava tarihi itibariyle…. Türk Lirası karşılığının TL olarak hesaplandığı; toplam bedeli 1.994.553,52 TL olan (12) adet çek, 2010 yılı içinde ……. isimli 3. şahıs tarafından düzenlendiği ve davalıya ciro edildiğini; davalının da bu çekleri ciro ederek davacıya verdiği; bu söz konusu çeklerin de tarafların 2010 yılı ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu; davalının usulüne uygun tutmuş olduğu ve lehine kesin delil gücüne sahip olan ticari defterlerine göre; davalının, dava tarihi itibariyle davacıdan 3.529.831,25 TL alacaklı göründüğü; her iki tarafın da 2010 yılı ticari defter ve kayıtlarında yer alan (12) adet çekin toplam tutarı olan 1.994.553,52 TL’nin davalının ticari defterlerindeki alacak tutarı olan 3.529.831,25 TL’den düşülmemesi gerektiği; bu durumda, davalı şirketin dava tarihi itibariyle davacı şirketten (3.529.831,25 TL -1.994.553,52 TL =) 1.535.277,73 TL alacaklı bulunduğu; bu durumda, davalı şirketin bakiye alacağının teknik bilirkişi raporunda tesbit edilen davacı alacağı olan 8.125.853,18 TL’den düşüldüğünde ([31.015.173,26 TL- 22.889.320,10 TL=] 8.125.853,18 TL- 1.535.277,73 TL=) 6.590.575,45 TL davacı alacağının bulunduğu; birleşen dosya davacısı şirketin bu alacağını tahsili için dava açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu; ancak, birleşen dosya davacısı şirketin, davalıdan öncelikle sözleşmeye dayalı olarak davalı şirket uhdesindeki taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescili talebinin ise yukarıda esas davada ayrıntı olarak gösterilen nedenlerle yerinde bulunmadığı; bu nedenlerle; davacı tarafından davalı aleyhine açılan birleşen davanın sübut bulduğundan kabulü ile 100.000,00 TL’nin [davacının alacağına ilişkin faiz talebinde de bulunduğu; bu noktada hatalı değerlendirme yapılarak, birleşen dosya davacısının faize yönelik talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken bir karar verilmediği; bu durumun talebin reddedildiği anlamına gelmediği; kural olarak, HMK.m. 298-(2) uyarınca kısa karara uygun gerekçeli karar yazma zorunluluğu bulunduğu dikkate alınak karar kısa karara uygun yazılmıştır.] davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
K A R A R:Yukarıda açıklanan gerekçeler ile;
A-Esas davanın reddine,
B-Birleşen davanın (İstanbul Anadolu ……. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas) kabulü ile,
100.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
ESAS DAVADA HARÇ VE YARGILAMA MASRAFLARI:
1-Alınması gereken 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 24,30 TL ile 68.975,29 harçtan mahsubu ile fazla alınan 68.963,69 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
2-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 96.238,93 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadğına,
BİRLEŞEN DAVADA HARÇ VE YARGILAMA MASRAFLARI:
1-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 6.831,00 TL karar ve ilam harcından 1.707,75 TL peşin harç mahsubu ile bakiye 5.123,25 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
2-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 10.750,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvuru harcı ve 1.707,75 TL peşin harç toplamı: 1.732,05 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
C-Esas ve birleşen davada taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince talep halinde karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin ve davacı şirket yetkilisinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..