Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1049 E. 2020/761 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1049 Esas
KARAR NO : 2020/761
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ: 24/11/2020
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından ————-dosya numarası ile icra takibi yapıldığını, takibin dayanağının —– vadeli —- tutarındaki bono ile——keşide tarihli —- ait —-numaralı ——- tutarındaki çek olduğunu, takip konusu bonodaki imzanın davacıya ait olmadığını, takip konusu çekteki imzanın davacıya ait olmadığını, takip yapıldığının sonradan öğrenildiğini, bu nedenle itiraz edilemediğini belirtmiş, haksız takibin kaldırılmasına, %40’tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —–Şubesi’ne ait —- keşide tarihli, —- numaralı—- bedelli çek ile — tanzim ve —— tutarındaki bononun davacı borçlu tarafından düzenlenerek davalıya verildiğini, çekin karşılıksız çıkması üzerine ———–sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacı borçlu ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, dava konusu çek ve senedin taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğan —— borca istinaden alındığını, dava konusu çekin davalının çek defterine ait olduğunu, davacı borçlunun şirketi adına keşide ettiği çekleri vekaletname ile yetkilendirilmiş —— düzenlettirdiğini belirtmiş, davanın reddine, davacının %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Başlangıçta; —– sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan davada verilen görevsizlik kararı üzerine, yargılamaya mahkememiz esas numarası üzerinden devam edilmiştir.
Dava; kambiyo senedine dayalı takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ——- dosyasına konu kambiyo senetlerinin davacının eli ürünü olup olmadığı, bu senetlerin davacının ticari temsilcisi tarafından düzenlenip düzenlenmediği, ticari temsilcinin yetkisinin devam edip etmediği, bu itibarla davacının borcu bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
—– takip dosyasının incelenmesinde; —– tarihinde başlatılan takibin alacaklısının davalı—– borçlusunun davacı—- olduğu, —– tutarındaki asıl alacağın, fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik icra takibi yapıldığı görüldü.
—— sayılı dosyasının celp edildiği, tarafların soruşma aşamasındaki beyanlarının dosyada yer aldığı görüldü.
Bilirkişi —– tarafından düzenlenen —– tarihli esas rapor içeriğine göre; davacının delil vasfına haiz olmayan —- yılına ait ticari defter ve kayıtlarında dava konusu kambiyo senetlerinin yer aldığı, uyuşmazlık konusu kambiyo senetleri altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, davacının bu senetler dolayısıyla borçlu olmadığı mütalaa edilmiştir.
Çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınabileceği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı değerlendirilmekle, bilirkişi raporundaki hukuki değerlendirmeler hükme esas alınmamıştır.
—- yazı cevabında; —– tarihleri arasında imza yetkilisinin —- tarihli vekaletnameye istinaden —- olduğu bildirilmiştir.
——- yevmiye numaralı vekaletnamesinin incelenmesinde vekil edenin davacı —– olduğu, dava dışı —–vekil tayin edildiği görüldü.
—- tarihli yazı cevabına göre; —- tarihinde azleden —- tarafından muhatap ——gönderilen azilnameye ilişkin tebliğ zarfının mahkememize gönderildiği görüldü.
Davacı vekili ——– tarihli beyan dilekçesinde davacının vekil sıfatı ile kendisini temsil ettirmek üzere dava dışı —— vekil tayin ettiğini, davalı tarafından sunulan vekaletnameye bir diyeceklerinin bulunmadığını, —- keşide ettiği çek ile davacıyı borçlandırdığını, çek karşılığı emtianın —- tarafından alındığını beyan etmiştir. Bu itibarla, dava dışı —– davacı arasında vekalet ilişkisi bulunduğu, dava konusu kambiyo senetlerinin dava dışı —— tarafından düzenlendiği hususunda uyuşmazlık kalmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur(HMK 222/4). Alınan bilirkişi raporu ile davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı, kendisi aleyhine delil niteliğinde olduğu, uyuşmazlık konusu kambiyo senetlerinin ticari defterlere kaydedilmiş olduğu tespit edilmiş, bu husus mahkememizce uyuşmazlığın çözümünde nazara alınmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan vekaletname kapsamına göre ———- borçluyu ticari işlerinde ve bankalarda temsil etmektedir. Vekaletnamede öngörülen kapsamlı yetki nedeniyle ——- borçlunun ticari mümessili olduğu kabul edilmelidir. Borçlar Kanununun 449. maddesine göre ticari mümessil bir ticarethane veya fabrika ve ticari şekilde işletilen diğer müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak vekaleten imza koymak üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir. Aynı kanunun 450/l. maddesinde de ticari mümessilin, hüsnüniyet sahibi 3. şahıslara karşı, müessese sahibi hesabına kambiyo taahhüdünde bulunmak ve onun namına müessesinin gayesine dahil olan bütün tasarrufları yapmak selahiyetini haiz sayıldığı belirtilmiştir. Ticari senetlerin ticari işletme ile olan ilgisi iyiniyetli 3. kişilerce kolaylıkla anlaşılamayacağından ticari mümessilin imzaladığı senetlerin iyiniyetli 3. kişiler bakımından işletmeyi bağlayacağı öngörülmüştür. ———-imzalandığı yazılmasa dahi yukarıda açıklanan kurallara göre vekalet veren bu çek ve bonodan dolayı sorumludur. Her ne kadar borçlu tarafından —- tarihli azilnamesi ile —- vekaletten azledilmiş ise de, bononun keşide tarihi azil tarihinden önce olduğundan, anılan azilname borçlunun sorumluluğunu ortadan kaldırmaz——- Alacaklı vekili takip dayanağı bononun —–tarafından vekaleten keşide edildiğini ileri sürdüğüne ve borçlu vekilince bonodaki keşide imzasının vekil —— olmadığı yönünde bir iddiada da bulunulmadığına göre dava konusu bonodan dolayı davacının sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Dava konusu — keşide tarihli —— tutarlı çek yönünden davacının sorumlu olup olmadığı hususu ayrıca ele alınmalıdır. Dava konusu çekin keşide edildiği ve vekaletnamenin düzenlendiği tarih itibariyle uyuşmazlığa 818 sayılı Borçlar Kanunu uygulanması gerekir. Borçlar Kanununun 452. maddesinde “Mümessil tayin edilirken tescil edilmemiş olsa bile, temsil salahiyetinin istirdat edildiği zaman keyfiyetin ticaret siciline kaydedilmesi mecburidir. Temsil salahiyetinin istirdadı, —–kayıt ve ilan edilmedikçe bu salahiyet hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslar hakkında bakidir.” düzenlenmesine yer verilmiştir. HMK’nın 31. maddesi gereği ———tarihli oturumda hazır bulunan davacı vekilinden keyfiyetin —– kayıt ve ilan edilip edilmediği sorulmuş, bu hususta bilgi sahibi olunmadığı beyan edilmiştir. Kaldı ki, yargılama sürecinde azilnamenin ilan edildiğine dair bir iddia da ileri sürülmemiş, dosya kapsamında yer almamıştır. Öte yandan, dava konusu çek davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu dosya kapsamına göre sabittir. Bu itibarla, 818 sayılı Borçlar Kanununun 452. Maddesi gereği davacı borçlunun çekten dolayı sorumluluğunun devam ettiğinin kabulü gerekir.
İİK’nın 72/4. maddesi, ”Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmünü içermektedir. Anılan yasal düzenlemeye dayalı olarak tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir kararının infaz edilmiş olması gerekir.Somut olayda; infaz edilen ihtiyati tedbir kararı bulunmadığı anlaşıldığından, kötüniyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Vekalet ücreti yönünden taraflar nezdinde doğabilecek tereddütleri gidermek için açıklama yapma gereği hasıl olmuştur:6 100 sayılı HMK’nun 331/2. maddesi gereği “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder.”.—— sayılı dosyasında görevsizlik kararı verildiğinden, bu yönden de davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
Koşulları bulunmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 21,15TL harçtan mahsubu ile bakiye 33,25 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına,
3-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
-Davalı —– numaralı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı 192,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2020