Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/538 E. 2023/609 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/538
KARAR NO : 2023/609

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 06/02/2013
KARAR TARİHİ : 11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili 15.05.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline 2006 yılında faiz karşılığında ayrı ayrı tarihlerde 15.000 USD olmak üzere 3 seferde toplam 45.000 USD para verdiğini, bu paranın teminatı olarak da müvekkilinin davalıya boş bir bonoyu imzalayarak verdiğini, müvekkilinin bu parayı ödemede zorlanması üzerine tarafların bir araya gelmek suretiyle dava dilekçesi ekinde sunulan 07.07.2008 tarihli protokolü imzaladıklarını ve bu protokol ile borcu 83.427,48USD olarak tespit etmek suretiyle yapılandırdıklarını ve dava tarihine kadar müvekkilinin protokol ile ilgili olarak toplam 137.959,00 TL ödemede bulunduğunu, bu protokol uyarınca da borç zamanında ödenemediğinden davalının —- İcra Müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyası ile 07.07.2008 tarihli protokol uyarınca icra takibi yaptığını, müvekkilinin itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, bundan sonuç alamayan davalının teminat olarak verilen senedi 150.000 TL bedel ve 06.10.2010 tanzim tarihli olarak doldurmak suretiyle —-. İcra Müdürlüğünün —–esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yaptığını, müvekkilinin şikayetinin—–İcra Hukuk Mahkemesinin—- esas —–karar sayılı ilamı ile reddedildiğini, senedin boş olan kısımlarının sonradan doldurulması sebebiyle mahkemenin HMK 209/1 maddesi uyarınca teminatsız olarak icra takibinin durdurulması gerektiğini, iddia ile icra takibinin dava sonuna kadar teminatsız olarak durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin yazı örnekleri alınarak senet metni üzerindeki yazıların müvekkiline ait olmadığının tespitine yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılmasını ve sonucunda bu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin bila tarihli cevap dilekçesinde özetle, borçlu …müvekkiline olan 83.427,48 USD borcu sebebiyle, 07.07.2008 tarihli protokol düzenlendiğini, ayrıca başkaca bir borcu sebebiyle de 16.10.2010 vade tarihli 150.000 TL bedelli bir senet düzenlendiğini, alacaklarını tahsil edemeyen müvekkilinin —–İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyası ile protokole bağlı alacağı,—–.İcra Müdürlüğü’nün —–esas sayılı dosyası ile de senede bağlı alacağı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı —-.İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyasına kısmi ödemelerde bulunduğunu iddia ederek her iki icra dosyasına itiraz ettiğini, davalı tarafın ödeme yapmış olması halinde ödemelerin her iki dosyadan da ayrı ayrı mahsup edilmesi düşünülemeyeceğini, borçlu tarafın ödemelerinin itiraz ve beyanları karşısında borcu inkar edilmeyerek ödeme iddiası ileri sürülen—– İcra Müdürlüğü’nün—– esas sayılı dosyası ile takibi yapılan alacak kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, takibe konu senedin teminat senedi olduğu iddiasının gerçeğe aykırı bir iddia olduğunu, borçlu taraf adına kayıtlı tüm malvarlığını devrederek alacaklılardan mal kaçırdığını, borçlu hakkında aciz vesikası alındığını, bu sebeple —–. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyası ile dava açılıp ihtiyati tedbir kararı alındığını, bu sebeplerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraf teşkili sağlanmış, taraf delilleri toplanılmış, icra takip dosyaları celp edilip incelenmiştir.—– İcra Müdürlüğü’nün—– esas- takip sayılı icra dosyası içeriğine göre; davacının borçlu, davalının alacaklı konumunda olduğu, ana para ve ihtar gideri alacağı olmak üzere toplam 229.149,66 TL üzerinden 02/03/2012 tarihinde ” 83.427,48 USD bedelli, 07/07/2008 tarihli protokol alacağı+ 47.460,25 USD %2,5 ceza alacağı toplamı” açıklamalı ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu-davacının 13/03/2012 tarihli itiraz dilekçesi ile protokol kapsamında borcu olmadığı, bir kısım ödemenin bankaya, bir kısım ödemenin elden yapıldığı şeklinde itirazların ileri sürüldüğü, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davalı olan alacaklı tarafından itirazın iptali yönünde işlem yapıldığına dair dosyaya yansıyan bilgi- belge bulunmadığı anlaşılmıştır.—-. İcra Müdürlüğü’nün —– esas- takip sayılı icra dosyası içeriğine göre; davacının borçlu, davalının alacaklı konumunda olduğu, ana para, komisyon ve faiz alacağı olmak üzere toplam 183.387,50 TL üzerinden 21/03/2012 tarihinde ” 150.000,00 TL bedelli, 16/10/2010 vadeli bono” açıklamalı kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, borçlu-davacı tarafça icra hukuk mahkemesinde şikayet yoluna gidildiği, —-İcra Hukuk Mahkemesinin —- esas, —- karar sayılı kararı ile takip dosyasına bono aslı sunulmadığından—–. İcra Müdürlüğü’nün —– esas- takip sayılı icra dosyasından çıkarılan ödeme emrinin iptaline karar verildiği, kararın 22/05/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü uzmanlık gerektirdiğinden dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi —–15/10/2018 tarihli rapor içeriğine göre; davacı taraf 07.08.2008 tarihli protokol kapsamında 83.427,48 USD olarak belirlenen borcun teminatı olarak verdiği boş senedin 150.000 TL olarak doldurulup ayrıca takibe konduğunu iddia etmiş ve dava dosyasına sunulmuş —–ACM —— esas sayılı özeti, tanık beyanları, 28.06.2016 tarihli bu konudaki bilirkişi raporu ile diğer belge/bilgilerle birlikte nihayetinde Mahkemenin vermiş olduğu görev kapsamında mezkur senet ile ilgili irdeleme &değerlendirme yapılmamış, sadece —–.İcra Müdürlüğü—–esas sayılı dosyasında yapılan 83.427,48 USD’ lik protokole dayalı alacak ile ilgili ödenmeyen bedelin bulunup bulunmadığı irdelendiğini, davacının 07.07.2008 tarihli protokol kapsamındaki 83.427,48 USD ana para alacağı için davacı taraf her ne kadar protokol kapsamında 137.959 TL karşılığı 84.754 USD ödeme yaptığını beyan etmiş olsa da somut belge ile ispat edilen, dekontu ibraz edilen ödeme tutarı 65.000 $ dikkate alındığında davacının 29.02.2012 takip tarihi itibarıyla davalıdan 18.427,48 USD alacağının bulunduğu (83.427,48 $-65.000 $), taraflar arasında imzalanan protokole göre davacı alacağı 07.08.2008 tarihinde muaccel olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu —- 04.02.2011 tarihinde yayınlanmış olduğunu, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiğini, (md.648) aynı gün 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükten kaldırıldığını, açıklanan nedenlerle, huzurdaki davada alacağın 07.08.2008 tarihinde muaccel olması, takibin 29.02.2012 tarihi olması sebebiyle 818 sayılı eski Borçlar Kanunun hükümlerine göre sözleşmede yer alan aylık %2,5 faiz oranına göre 77.074,29 USD faiz hesabı yapıldığını, davacı tarafın takipte 47.460,25 USD talep ettiği gözetilerek takipteki talebe bağlılık kuralı gereği davacı lehine yapılacak hesaplamada faiz alacağı 47.460,25 USD olarak dikkate alınacak olduğunu, faiz oranının/tutarının fahiş olduğu konusundaki değerlendirme Mahkememize ait olduğunu, açıklanan gerekçelerle, taleple bağlılık kuralı gereği takipte talep edilen 47.460,25 USD faiz dikkate alınarak 29.02.2012 takip tarihli mezkur protokol kapsamı davacının davalıdan alacağı, (Sayın mahkemenin takdiren yapabileceği faiz indirimi hariç olmak üzere) 65.887,73 USD (18.427,48447.460,25) olarak hesaplandığı, tacir olmayan taraflar arasında 6098 sayılı TBK’ nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra icra kapak hesabında uygulanacak faiz oranının ise 3095 s.k m.4a’ ya göre belirlenen orana ve TBK m.88/2 deki en çok %50 ilave sınırlaması gözetilerek hesaplama yapılabileceğini bildirmiştir.Bilirkişi —– 28/06/2016 tarihli rapor içeriğine göre; davacı yanın 16.10.2010 vade tarihli 16.08.2010 düzenleme tarihli 150.000,00 TL bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadığı yönündeki iddiasını kesin delillere ispatlayamadığı; ancak —–. Asliye Ceza Mahkemesi’nin —–Esas sayılı dosyasında inceleme konusu yapılan e-posta yazışmalarının ve kısa mesajların yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilerek, dava dilekçesinde tanık deliline dayanan davacının bedelsizlik iddiasını ispat bakımından tanık delilinden yararlanıp yararlanamayacağının takdirinin Mahkeme’ye ait olduğu bildirilmiştir.
Taraflar arasında ihtilafsız olan ve—-.İcra Müdürlüğü ——esas sayılı dosyasına konu edilen 07/07/2008 tarihli protokolün incelenmesinde; yalnızca davacı – borçlunun kimlik bilgileri ve imzasının bulunduğu, içerikte” 07/07/2008 tarihi itibari ile … borcum 83.427,48 USD (seksenüçbindokuzyüzyirmiyedi Amerikan doları kırksekiz sent) olmuştur. Ödenmediği her ay aylık net %2,5 ceza ile ödeyeceğimi taahhüt ederim. Ödemeler —– … hesabına yatırılacak bu tarihten sonra yatırılan paranın dekontu makbuz niteliği taşıyacak ve borcumdan düşülecektir” ifadelerine yer verildiği anlaşılmıştır.Davalı tarafından —-. Noterliğinin 20/02/2012 tarihli, —– yevmiye sayılı ihtarnamesinin davacıya gönderildiği, içerikte 07/07/2008 tarihli protokol borcunun ödenmediği, borcun protokol gereği %2,5 cezası ve tüm faizleri ile birlikte 3 gün içinde ödenmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.Davacı davalıdan faiz karşılığı borç para aldığını, bir kısım ödemeleri yaptığını, aralarında 07/07/2008 tarihli protokol düzenlendiğini, davalıya sadece işbu protokol kapsamında borçlu konumunda olduğunu, —–. İcra Müdürlüğü’nün —— esas- takip sayılı icra dosyasına konu edilen düzenleyeni davacı …, lehtarı davalı … olan, 16/08/2010 düzenleme tarihli, 16/10/2010 vade tarihli, 150.000,00 TL bedelli senedin ise bahse konu protokol kapsamında teminat amaçlı verildiğini, bono nedeniyle ayrıca borcunun bulunmadığını, bu nedenle 16/08/2010 düzenleme tarihli, 16/10/2010 vade tarihli, 150.000,00 TL bedelli bonodan kaynaklı borçlu olmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı- alacaklı hakkında—–.Asliye Ceza Mahkemesinin —–esas sayılı dosyası ile tefecilik suçundan yapılan yargılama sonunda sanık olan davalı hakkında mahkumiyet kararı verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay —– Ceza Dairesinin —- esas,—– karar sayılı kararı ile davalı sanık hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verildiği, düşme kararının 20/05/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. İlgili ceza dava dosyasında bulunan dosya tarafları arasındaki telefon mesajlaşma ve mail kayıtlarına istinaden müşteki olan davacı tarafından kullanılan telefon ve bilgisayar kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/10/2014 tarihli bilirkişi raporunun düzenlendiği anlaşılmış, rapor içeriğindeki mesaj ve yazışmaların davalıya ait olup olmadığının tespiti için Mahkememizce davalının isticvabı yoluna gidilmiş davalı duruşmada ” tarafıma okunan mesaj kayıtları içerikleri ile mail yazışmaları içeriklerini kabul etmiyorum, ne mesajları nede email gönderilerini ben yazmadım, ceza yargılaması sırasında benim telefonum veya bilgisayarım incelenmedi, —— numaralı hat aktif olarak kullandığım hattır, hatırladığım kadarıyla 2012 yılında da bu hattı kullanıyordum, —– adresi de bana aittir, hatırladığım kadarıyla 2011 yılında da bana aitti, davacı ile çok eskiye dayanan arkadaşlık ilişkimiz vardı, babamdan kalan bir taşınmazı sattım, elime para geçtiği için davacı iş yapacağını kendisine para ihtiyaç olduğunu, işi yaptıktan sonra aldığı parayı ödeyeceğini söyledi, belirli aralıklarla kendisine ödemelerde bulundum, ama herhangi bir belge düzenlemedik ve anlaşmamız çerçevesinde kendisinde faiz, komisyon vs. Herhangi bir talebim olmadı, kendisi sadece işi yaptıktan sonra eline para geçince benim kendisine verdiğim ana parayı geri ödeyecekti, bir süre sonra davacı yapılan işle ilgili daha önce verdiğim ve vereceğim paralarla ilgili bir protokol ve birde senet düzenledi, her iki belge de benim imzam bulunmamaktadır, sadece davacı tarafın imzası vardır, davacı tarafın bahsettiğim senedi tarafıma teslim etme tarihini hatırlamıyorum ancak senet üzerindeki tarihe yakın bir tarihte vermiş olabilir, davacının yaptığı ödemeler cüzi miktarlarda idi ve bütün ödemeleri belgeye bağlıdır, bunlar dosyaya sunulmuştur, belgesiz ödeme almadım, hatırladığım kadarıyla protokol ve senet yakın aralıklarla maksimum bir yıl içerisinde tarafıma verilmiştir, (davalı vekilinin sorusu üzerine) ben beyanımda protokol içeriği hakkında o zamana kadar verdiğim ve vereceğim paralar ile ilgili olduğunu söylemiş isem de yanlış ifade ettim, protokol içeriğinde sadece düzenleme tarihine kadar benim davacıya verdiğim paralar ile ilgili tespitler yer almıştır, protokol ve senet içeriği borçlar farklı borçlardır, yani senet protokol haricindeki bir borç için düzenlendi, senet için ayrı bir borç verdim, protokolde geçen borç farklıdır, senet bedeli tek seferde verilen borç içindir, protokol bedeli de tek seferde verilen bedel ile ilgilidir, davacıdan herhangi bir faiz almadık, davacı ile bu konuda anlaşma yapmadık,” şeklinde beyanda bulunmuş olup her ne kadar mesajların kendisine ait olmadığını ileri sürmüş ise de telefon hattının kendisine ait olduğunu, yine mail hesabının da kendisine ait olduğunu kabul etmiş, bahse konu yazışmaların kendi telefon ve mail hesabı üzerinden başkası tarafından yazıldığı – gönderildiği şeklinde herhangi bir iddiasının olmadığı, bu haliyle yazışmaların taraflar arasında gerçekleştiğinin Mahkememizce kabul edildiği, işbu kayıtların 6100 sayılı HMK 202. Madde kapsamında yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olması nedeniyle de senetle ispat kuralının istisnası bulunmakla davacı tanıklarının dinlenildiği, tanık … “Tarafları tanırım, akrabalığım yoktur. Davacının arkadaşıyım, davacının bir dönem geçirdiği para sıkıntısı geçirmesi nedeniyle kendisine borç para verdim. Davalı olan ——- bir görüşmemizde kendisininde davacıya borç para verdiğini, karşılığında boş senet aldığını söyledi. Ben de bunun üzerine demek ki sana epey güveniyor dedim. Davacı bu davaya açtığı sıralarda —-seneti piyasaya sürdüğünü bana söyledi. Üzerine ne kadar doldurduğunu kaç para yazdığını bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla —– davacıya verdiği borç için aylık % 2,5 faiz işletiyordu. Davacının davalıdan aldığı borç 45.000 $ amerikan dolarıdır dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … “Tarafları tanırım, akrabalığım yoktur. Davacı … eski ortağımdır. Bu nedenle davalıyı da tanırım. Her iki taraf bir biri ile arkadaştırlar, bildiği kadarı ile davacı … Davalı … ‘dan 45.000 $ Civarında borç para almış, bildiğim kadar davacı davalıya olan borcunu ödeyemedi. Bildiğim kadarı ile aralarında bir protokol vardır. Bu protokolün içeriği hakkında bir bilgim yoktur. Davacı davalıya senet vermiştir. Üzerinde ne kadar miktar yazdığını bilmiyorum. Ben bu bilgiye davacıdan duyduklarım ile sahibim görgüye dayalı bir bilgim yoktur. Davacı davalıya olan borcunu ödemek için benden bir çok kez para almıştır. Davalı bildiğim kadarı ile davacıya olan borcunu silmek için 90.000 $ civarında para istemiştir. Davacı da bu parayı ödemiştir. Buna rağmen davalı senedi geri vermedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık—–liseden, —-ise üniversiteden tanıyorum. —–son beş yıldan beri yurt dışındadır. Ondan önceye kadar —– ile sık sık görüşürdüm. —– ile de görüştüğüm oluyor. 2011 yılında boşandım. Bu tarihten ya önce yada sonraki bir tarihte, hangi tarih olduğu konusunda emin değilim, —— ekonomik olarak güç bir duruma düştü ve —- 45.000 dolar borç aldı. Öncesinden benden istedi. Ben 20.000 veya 30.000 dolar borç verdim. Tekrar borç istedi. Arada yaptığı ödemeler oldu. Tekrar borç isteyince merak ettim ve ne olduğunu sordum. Bana ” ben —— 45.000 dolar para aldım onu ödemek için paraya ihtiyacım var ” dedi ve benden borç istediğini dile getirdi.—— biraz ketumdur israr etmeyene kadar anlatmaz. Ben biraz israr edince —– 45.000 dolar aldığını, 90.000 dolar olarak geri ödediğini söyledi. Peki bu durum hale bitmedi mi diye sordum. O da —– tefecilikle para verdiğini, hale alacağı olduğunu söyleyerek para istediğini söyledi. Yine —- anlatımına göre 45.000 dolar parayı alırken karşılığında boş bir senete imza atarak —– vermiş. Bu konuşmadan uzun sayılamayacak bir süre sonra —- moreli bozuk bir halde görüp sorduğumda, —— boş seneti doldurarak icraya verdiğini öğrendim. Bunun üzerine Amerikadaki —-aradım. —–duyduklarımı anlattım. İkinizi ben tanıştırdım bu para ve senet mevzusu nedir diye sordum. Hatta —— Senden 45.000 dolar para almış sana 90.000 dolar olarak ödemiş, hale ne borcu varda seneti icraya koydun Diye söyledim. O da borç verdiği miktarı ve karşılığında 90.000 dolar aldığını kabul etti. Ama bana başka bir borcu daha olduğunu söyledi. Bende ne kadar borcu olduğunu sordum. O da ” bana 1.000,000,00 daha verirse borç kapanır” dedi. Bende kim kime bu kadar para verir. Zaten verdiğin paraya iki katı olarak—- ödemiş daha neyin parasını istiyorsun diye söyledim. O da ” sen karışma madem arayı bulmak istiyorsun o zaman 500.000,00 TL sen ver diye bana takıldı. Bende niye vereyim ne haliniz varsa görün diye telefonu kapattım. Bu konuşmayı —- anllattım. —– ” ben zaten tefecilikten onun hakkında dava açtım” dedi, (davalı vekilinin tanığa ” —- 45.000dolar para verdim. Karşılığında 90.000 dolar para aldım şeklinde bir söz söyleyip söylemediği sorulsun ?” talebi üzerine) evet—– bana 45. 000 dolar verip, 90.000 dolar aldığını söyledi. Hatta sen bu işe karışma, üzerine vermesi gereken 1.000.000,000 TL ‘daha var dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafından davacıya borç para verildiği, geri ödeme hususunda 07/07/2008 tarihli davacının tek taraflı taahhüdünü içerir protokol başlıklı belgenin düzenlendiği, protokol tarihi itibariyle davacının davalıya olan borcu ve miktarı hususunda ihtilafın olmadığı, ihtilafın ve dava konusunun davacının davalıya —-. İcra dairesinin —Eski Esas—-. İcra Dairesinin —– esas sayılı) dosyasına konu olan, düzenleyeni davacı …, lehtarı davalı … olan, 16/08/2012 düzenleme tarihli, 16/10/2012 vade tarihli, 150.000,00 TL bedelli senetten dolayı ayrıca borcunun olup olmadığı, işbu senedin teminat amaçlı verilip verilmediğine ilişkin olduğu, davacının iddiasının davalı tarafından faiz karşılığı borç para verilmesi olduğu gözetilerek bu konudaki ceza yargılamasının Mahkememizce bekletici mesele yapıldığı, ceza yargılaması sonucunda Yargıtay—- Ceza Dairesinin düşme kararı verildiği, eldeki tüm diğer deliller gözetildiğinde, davalı tarafça takip konusu bononun davacıya protokol kapsamı borç para dışında verilen başkaca borç para nedeniyle kendisine verildiğini savunduğu ancak davalının bizatihi Mahkememiz huzurunda alınan isticvap beyanında “… davacı yapılan işle ilgili daha önce verdiğim ve vereceğim paralarla ilgili bir protokol ve birde senet düzenledi,…” , davalı vekilinin sorusu üzerine ise ” ben beyanımda protokol içeriği hakkında o zamana kadar verdiğim ve vereceğim paralar ile ilgili olduğunu söylemiş isem de yanlış ifade ettim, protokol içeriğinde sadece düzenleme tarihine kadar benim davacıya verdiğim paralar ile ilgili tespitler yer almıştır, protokol ve senet içeriği borçlar farklı borçlardır, yani senet protokol haricindeki bir borç için düzenlendi, senet için ayrı bir borç verdim, protokolde geçen borç farklıdır, senet bedeli tek seferde verilen borç içindir, protokol bedeli de tek seferde verilen bedel ile ilgilidir, davacıdan herhangi bir faiz almadık, davacı ile bu konuda anlaşma yapmadık,” şeklinde daha önceki beyanını değiştiren ifadelere yer verdiği, yine yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda taraflar arasında olduğu kanaatine varılan ve bu kabule göre değerlendirilen mesaj ve mail yazışma içeriklerinde tarafların borç paranın miktarı ve ödeme tarihi ile ilgili konuşmalarının bulunduğu, özellikle davalı tarafından yazılan ve raporda 24. Satırda yer alan, 05/03/2012 tarihli yazışmada ” … Martın 2. Haftasına kadar 80 bini getirirse kabul edin getirmezse ben devreden çıkıyorum…ellerinde hem protokol var hem senet var 2 sinide işleme alırlarsa borcundan indirim yapmayacakları gibi enaz 300 bin usd lik olacaksın bu iş çok uzicak… ” ifadelerinin bulunduğu, davalının isticvap beyanı, tanık anlatımları, ceza mahkemesinin aldırdığı raporda 24. Satırda yer alan, 05/03/2012 tarihli yazışma, yine aynı bilirkişi raporunun 11. Sayfasında 2. Paragraf içerikleri, protokol içeriği ile davalı yazışmasında geçen 80 bin USD ifadeleri gözetildiğinde davacının davalıya protokol kapsamında tek bir borcunun bulunduğu ve takip konusu bononun da bu borç için teminat amaçlı düzenlendiği kanaatine varılmakla ve davacının talebinin takip konusu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğundan bono yönünden değerlendirme yapılmış, protokol kapsamındaki ödemeler dikkate alınmamış olup davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(Eldeki davanın İİK 72/3 madde gereği takipten sonra açılan menfi tespit davası olduğu anlaşılmakla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun —-esas—–karar sayılı kararı ile —- BAM —-HD—–esas kararlarında belirtildiği üzere takip çıkış miktarı 183.387,50TL olduğu, bu miktar üzerinden yargılama gideri hesaplaması yapılmıştır.)

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının DAVASININ KABULÜ ile; davalının —-. İcra dairesinin —– (Eski Esas —-. İcra Dairesinin—– esas sayılı) dosyasına konu ettiği, düzenleyeni davacı …, lehtarı davalı … olan, 16/08/2012 düzenleme tarihli, 16/10/2012 vade tarihli, 150.000,00 TL bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Alınması gerekli karar harcı 12.527,20 TL’den peşin olarak yatırılan 2.227,50 TL nin ve 495,80 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 2.723,3‬0 TL’nin mahsubu ile 9. 803,90TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 2.227,50 TL peşin harç ve 495,80 TL ıslah harcı toplamı olan 2.723,30TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 24,45 TL ilk dava masrafı, 2.100,00TL bilirkişi, 146,00 TL tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.270,45TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı taraflarca sarfedilen yargılama olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesaplanan 28.508,13 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8—–.İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/370 esas sayılı dosyanın karar kesinleştiğinde gönderen mahkeme —- İcra Hukuk Mahkemesine iadesine,
9—–. İcra Müdürlüğü’nün—–esas- takip sayılı icra dosyanın (Kapatılan —- İcra Müdürlüğü’nün —– esas ) karar kesinleştiğinde ilgili birime iadesine,
10-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle, Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.