Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/384 E. 2018/30 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2013/384 Esas
KARAR NO : 2018/30

DAVA : Alacak (Acentalık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/10/2012
KARAR TARİHİ : 18/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentalık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekilinin 05/10/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Kadıköy———.Noterliğinin 25/05/2004 tarih — y.no ile davalı şirketin acenteliğine atandığını, davalı hiçbir ihbar, ihtar keşide etmeksizin müvekkilinin acenteliğini 08/10/2007 tarihinde feshettiğini, davalı şirket müvekkil şirketin müşteri veportföyünü diğer bir acentesi dava dışı ———– devrettiğini, davalı aleyhine Kadıköy——- ATM nin 2008/285 Esas 2010/1081 kararı ile davanın ikame ettiğini, davalı şirkete Beyoğlu ———Noterliğinin 25/07/2011 tarih ve 16689 yevmiye no ile keşide edilen ihtarname ile komisyon alacaklarının ödenmesinin talep edildiği, davalı ihtara cevap vermediği ve müvekkilinin komisyon alacaklarını ödemediğini belirterek müvekkilinin 250.000,00 TL komisyon alacağının fesih tarihi olan 08/10/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekiliinin 25/12/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir acente sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmenin müvekkil davalı şirket tarafından 08.10.2007 tarihinde feshedildiği, feshin haksız olduğu iddiasıyla davacı acente tarafından Kadıköy ——–.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2008/285 E. 2010/1081 K. Sayılı dosya ile 15.000,00 TL bedelli kısmi—– Tazminatı talepli dava ikame edildiği ve işbu davanın 15.000,00 TL üzerinden karara çıktığı ve karann taraflarınca temyiz edildiği hususlarının ihtilafsız olduğunu, müvekkil davalı şirketin sözleşmeyi haksız feshetmiş olması nedeniyle değil, davacı acentenin acentelik sözleşmesi akdedilirken, herhangi bir fesih halinde Portföy Tazminatı talebinde bulunmak hakkından feragat etmiş oluşunun, o tarih itibarıyla B.K. 19.Md.’sinin emredici hükümlerine aykırı olması sebebiyle olduğunu, davacı acentenin müvekkil davalı şirketin haksız feshetmiş oluşuna ilişkin iddiasının kesinleşmiş bir mahkeme hükmü ile henüz ispatlanmış halde olmadığını, dolayısıyla temyiz akıbetinin belirlenmediğinden Kararın kesinleşmesinin bekletici sorun yapılmasını talep ettiklerini, Davacı acentenin, acentelik sözleşmesi yürürlükte olduğu süre boyunca müvekkil davalı şirket adına davalılardan tahsil ettiği primleri müvekkil davalı şirkete intikal ettirmemesinden kaynaklanan yüksek miktarda cari hesap borcu oluştuğunu, bahse konu 53.475,09 TL ve 14.626,70 TL üzerinden alacaklarının tahsili amacıyla ayrı ayrı icra takibi başlattı İdarini, davacı acentenin itirazları üzerine taraflarınca İtirazların İptaline ilişkin olarak başlatılan davalardan 53.475,09 TL’ lık alacağa ilişkin davada, 53.475,09 TL’ nin müvekkil davalı şirkete ödenmesine karar verildiğini, davacı acentenin acentelik sözleşmesinin yürüttükte olduğu dönem boyunca sigortalılardan tahsil ettiği primleri müvekkil davalı sigorta şirketine göndermemesi sebebiyle yüksek hacimli bir cari hesap borcunun oluşmasının dahi, sözleşmenin feshi için tek başına yeterli bir sebep olduğunu, işbu davayı kabul manasına gelmemek kaydıyla, müvekkil davalı şirketin davacı acenteden Kadıköy ———-.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2009/793 E. Sayılı dosyası ile 53.475,09 TL alacaklı olması sebebiyle takas/mahsup savunmasında bulunduklarını,dava tarihi olan 05.10.2012 tarihinden geriye doğru gidilerek yapılan hesaplama neticesinde davacı acentenin 05.10.2008 tarihinden önceki tüm hak ve alacaklarının BK. 126/4 Madde hükmü gereği zamanaşımına uğradığını ve davanın bu yönüyle de reddini talep ettiklerini, müvekkil Davalı şirketin Acentelik Sözleşmesini Haklı olarak ve Sözleşmenin kendisine tanıdığı yetkiler çerçevesinde feshettiğini, davacı şirketin müvekkil şirketin sözleşmeyi haksız feshetmiş oluşuna ilişkin iddiasının, bir mahkeme hükmü ile henüz karara bağlanmış ve feshin haklı olup olmadığının henüz yargı denetiminden geçmiş bulunmadığını, Müvekkil davalı şirket ile davacı acente arasındaki acentelik sözleşmesinin, ‘Sözleşmenin Süresi ve Sona Ermesi” başlıklı 11.maddenin 2.maddesi icabı 08.10.2007 tarihinde feshedildiğini, İşbu 11.2.madde icabı acentelik sözleşmesinin fesih hakkının sadece müvekkil şirkete tanınmış okluğunu, maddede belirtilen hertiangi bir şartın oluşması halinde müvekkil sigorta şirketi, üstelik bir süre beli demeksizin, fesih hakkını derhal kullanmak hak ve yetkisine sahip bulunduğunu, Dolayısı ile davacı tarafın kusurlu davranışları neticesinde davalı müvekkil şirket tarafından sözleşmenin feshedilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığını, davacı Şirketin, acentelik hizmetinde bulunurken aoentelik sözleşmesine, ilgili kanunlara ve mevzuatlara aykırı davrandığını, acentelik hizmeti ile bağdaşmayan işlerle iştigal ettiğini, verimsiz çalıştığını ve müvekkilin isim ve itibarını zedeleyecek işlem ve eylemlerde bulunduğunu, nu nedenle davacı tarafça yapılan bu eylemlerin “acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması” kapsamında değerlendirilmesi ve bu noktada acentenin talebinin reddedilmesinin hakkaniyete uygun olacağını, Davacı acentenin müşterilerinden olan dava dışı————– yöneticisi olan ———— isimli kişinin, kendi kredi kartından, davacı acentenin başka müşterilerine ait poliçe prim borçlarını tahsil ettiğine dair müvekkil sigorta şirketine ihbar ve şikâyette bulunduğunu, bu şikâyet üzerine müvekkil şirketin derhal davacı acentenin denetlenmesine ve denetim raporu alınmasına karar verdiğini,bu karar üzerine davacı acentenin denetleme kurulu tarafından incelemeye alındığını ve neticede denetleme kurulunun düzenlemiş olduğu 24.09.2007 tarihli raporunda davacı acentenin, sadece denetimi gerektiren şikâyet konusu işlemle sınırlı olmaksızın, kanuna, mevzuata ve sözleşmeye aykırı olarak birçok usulsüz işlem ve eylemde bulunduğunun tespit edildiğini, Denetim raporunda, hertoiri başlı başına kanuna, mevzuata ve acentelik sözleşmesine aykırı olan bu usulsüz işlemlerin tek tek tespit edildiğini ve bu tespitlere ilaveten davacı acentenin 2007 yılı önoesinde iki kez fesih aşamasına geldiğini, rapor tarihi itibarıyla bir düzelme göstermediğini, 2007 yılı içersinde iki kez uyan almış oluşu ve Uç kez üretim ekranın kapatılmış oluşu da göz önüne alındığında, kurumsal menfaatler açısından davacı ile akdedilen acentelik sözleşmesinin fesih edilmesinin tavsiye edildiğini, TTK.Md.110 uyarınca acentenin borçlarından biri olan haber verme yükümlülüğünün bir gereği olarak müvekkili ilgilendiren tüm hususların müvekkile bildirilmesinin zorunlu olduğunu, Denetim raporunda yapılan tespitler ile de ortaya konulduğu üzere davacı acentenin, akdedilen sözleşme gereği edimi olan haber verme yükümlülüğünü de gereği gibi ifa etmediğini. Yapılan usulsüz ve gizli işlemlerin davalı müvekkil şirketçe denetim raporu neticesinde öğrenildiğini, davacı acentenin müvekkil şirket tarafından bu konuda defalarca uyarı almasına rağmen bu konularda herhangi bir düzelme gösterilmediğini,Müvekkil Davalı sigoıta şirketinin basiretli bir tacir gibi davranarak kanuna, mevzuata ve acentelik sözleşmesine aykırı bir şekilde usulsüz işlem ve eylemleıde bulunduğu denetim raporu ile tespit edilen davacı acentenin acentelik sözleşmesini, kendisini tanınan hak ve yetkiler dahilinde haklı olarak feshettiğini, haklı fesih sebebiyle davacının komisyon alacağı hakkı bulunmadığını, Haklı fesih halinde davacı acentenin her ne nam altında olursa olsun herhangi bir tazminat hakkı bulunmadığının taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinde açık ve net ifadelerie kararlaştırılmış olduğunu, Ticaret, Sigortacılık ve Borçlar Kanunu’nda haklı fesih hallerinde acentenin tazminat hakkı bulunmadığının tartışmasız bir şekilde hüküm altına alındığını, 618 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükteyken, madde 19 icabı, kanunun kesin olarak emrettiği hukuki kurallara veya kanuna, ahlaka ve adaba veya kamu düzenine ya da kişilik haklarına aykırı olmadıkça her iki tarafın yaptığı sözleşmeler geçerli olduğunu, 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanununun 26.maddesi ile kanun koyucu tarafından bireylerin özgür ifadelerinin ifadesi olarak kabul edilen” sözleşmeözgürlüğü” başlıklı bir düzenleme yapıldığını, Yasa koyucunun 6098 sayılı Borçlar Kanunun 26.maddesi ile; sözleşmenin içeriğinin kanunda öngörülen sınırlar içinde kalmak şartıyla taraflarca özgürce belirlenebileceğini kesin ve net olarak ortaya koyduğunu, Denkleştirme tazminatını düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun 122. maddesin in 4.fıkrasında” Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez ” hükmü yer almasına rağmen, acentelerin haklarının düzenlendiği 113.ve devamı maddelerinde komisyon alacağından önceden vazgeçilemeyeceğine dair bir hüküm bulunmadığını,bu nedenle BK.’nun 26. maddesi ve TTK.’nun 113. ve devamı maddelerine göre davacı acentenin, müvekkil şirket ile imzaladığı acentelik sözleşmesinde komisyon alacağından feragat etmiş olmasında herhangi bir hukuka aykırılık olmayıp, kanuni sınırlar içinde düzenlenen acentelik sözleşmesinin 11. maddesinin 2.fıkrasının hukuken geçerli olduğunu. Keza Sigortacılık Kanunu’nun “Sigorta Acenteleri” başlıklı 23.maddesinin 16.bendinde “acente kendi kusuruyla sözleşmenin feshine sebep olmuş ise tazminat hakkı yoktur.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiş olduğunu,Davacı acentenin dava dilekçesinde, Sigortacılık Kanunun 23. maddesinin 15. fıkrası icabı komisyon alacağı talebinde bulunmuş ise de işbu maddenin devam eden ikinci cümlesi icabı kendi kusuruyla sözleşmenin feshine sebep olan davacı acentenin tazminat hakkı bulunmadığını, davacının iddiasına temel aldığı Sigortacılık Kanunu’nun 23.maddesinin 15.fıkrası değerlendirilirken, davacı acentenin bizzat madde metindeki ifadelerle “sigorta ettirenlerle yaptığı veya kısa bir süre içinde yapacağı işlerle ilgili” kendi çabası olup olmadığı, diğer bir deyişle kesilen ya da kesilecek sigorta poliçelerinin müvekkilin sigorta sektöründeki isim ve ağırlığından kaynaklanıp kaynaklanmadığının da tespit edilmesini savunarak, Davanın reddi ile masraf ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Istanbul Anadolu ———–Asliye Ticaret Mahkemesine, Istanbul Anadolu —— Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan müzekkere cevapların geldiği ve mahkememiz dosyası arasına alındı.
Dosya konusunda uzman Hukukçu ————— ya tevdi edilerek rapor ve ek rapor alınarak mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı , davacı acentenin komisyon alacağına ilişkindir.
Davacı vekili, davalının hiçbir ihtar keşide etmeksizin müvekkili şirketin acenteliğini 8.10.2007 tarihinde feshettiğini, davalı şirketin müvekkili şirketin müşteri portföyünü diğer acentesi olan dava dışı ——– Acenteliğine devrettiğini, fesih işleminin haksız olması nedeniyle portföy tazminatı talebi ile Kadıköy ———–.Asliye Ticaret Mahkemesine 2008/285 esas 2010/1081 karar nolu davanın ikame edildiğini belirterek acentelik sözleşmesi sona ermeseydi davacının elde edeceği komisyon alacağının ödenmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi, Üsküdar ————–.Noterliğinin 8 Ekim 2007 tarih ve 37538 yevmiye sayılı fesihnamesi ile davacı ile akdettiği 25.05.2004 tarihli acentelik sözleşmesini 08.10.2007 tarihinden itibaren feshettiğini belirtmiş, fesih ihbarnamesinde buna gerekçe olan herhangi bir sebebin gösterilmediği anlaşılmıştır.
Davacı ise Beyoğlu ———-.Noterliğinin 25.07.2011 tarih ve 16689 yevmiye sayılı karşı ihtarnamesi ile haksız fesih nedeniyle komisyon bedellerinin ödenmesini talep etmiştir.
Kadıköy———-.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/285 esas 2010/1081 karar sayılı ilamı ile davacı ——- Şti nin davasının kabulü ile 15.000 tl alacağın davalıdan tahsiline dair karar verilmiş ise de bu kararın Yargıtay ——- HD nin 2013/ 6843 karar sayılı ilamıyla ” davalı sigorta şirketinin acentelik sözleşmesini haklı nedenle feshedip etmediğinin değerlendirilmesi ” gerekçesiyle bozulduğu, İstanbul Anadolu——–Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/ 1044 esasına kaydedilen davanın yapılan yargılaması sonucunda davacı acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verildiği, bu red kararının Yargıtay——–.Hukuk Dairesinin 05.04.2016 tarih ve 2015/ 8158 esas 2016/ 3674 karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verildiği görülmüştür.
Yani bu kararla davalının acentelik sözleşmesini feshetmekte haklı olduğu ispatlanmıştır.
Yine davacı sıfatıyla———— tarafından davalı sıfatıyla ———– aleyhine İstanbul Anadolu ——–.Asliye Ticaret Mahkemesine acentelik sözleşmesinden kaynaklı cari hesap alacağının tahsili amacıyla açılan davanın mahkemenin——- esasına kaydedildiği, yapılan yargılama sonucunda davacı sigorta şirketinin usulüne uygun tutulan ticari defterlerine göre davalı acenteden 53.475,10 tl alacaklı olduğu, davalının defterlerinde ise davacı ile bir cari hesap kaydının bulunmadığı, davacının itirazın iptali talebini ıslah ederek alacak davasına çevirdiği, davanın ıslah edilmiş haliyle kabulü ile davalı acentenin 53.475,10 tl alacağı davacı sigorta şirketine 07.10.2007 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle ödenmesine dair karar verildiği, kararın Yargıtay ————– .Hukuk Dairesinin 04.09.2014 tarih ve 2013/7702 esas 2014/ 13289 karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verildiği,yapılan karar düzeltme isteminin de reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
5684 sayılı yasanın 23/15 .fıkrasında ” sigorta acentesinin, acentelik sözleşmesinin sona ermesi halinde sigorta ettirenlerle yaptığı veya kısa süre içinde yapacağı işlerle ilgili sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği komisyona hak kazanır ” düzenlemesi bulunup davanın bu madde hükmüne dayanarak açıldığı anlaşılmış ise de yukarıda irdelenen ve kesinleşen kararlardan da anlaşıldığı üzere davacı acente, meydana gelen fesih işlemine kendi kusuruyla sebebiyet vermiş olduğundan yarım kalan işlere dair komisyon alacağı bulunmamaktadır. Zira portföy tazminat talebinin reddine dair karar ” davacı acentenin, sigortalılardan tahsil ettiği primleri zimmetinde tutarak sigorta şirketine intikal ettirmemesinden ” kaynaklanmaktadır. Acentelik sözleşmesinin feshedilmesine neden olan şeyde budur ve fesheden lehine haklı bir neden oluşturmaktadır. Bilirkişilerden aldırılan kök ve ek bilirkişi raporlarında da davacının haklı fesih nedeniyle komisyon alacağı talep edemeyeceği bildirilmekle eyleme kendi kusuruyla sebebiyet veren davacı münfesih acentenin fesihten önce tahakkuk etmiş herhangi bir komisyon alacağı bulunmadığından davanın reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:(Gerekçesi kararda açıklandığı üzere)
1-Davanın reddine,
2-Davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Taraflarca yatırılan gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
4-Alınması gereken 35,90 TL red karar ve ilam harcından peşin alınan 3.712,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.676,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 30.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.