Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/647 E. 2023/662 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/647
KARAR NO : 2023/662

DAVA : Kayyumluk (Ticari Şirkete TMK 426 Temsil Kayyumu Atanması)
DAVA TARİHİ : 25/05/2023
KARAR TARİHİ : 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kayyumluk (Ticari Şirkete Kayyum Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; küçük … ve .. miras olarak intikal eden —- Şirketi’ndeki ortaklık paylarını temsil etmek ve yapılacak ortaklar kurulu toplantısında alınacak olan müteveffaya ait payların mirasçıklık belgesi doğrultusunda intikali ve pay defterine işlenmesi kararları ile şirketin temsil ve ilzamı için yeni yönetici/temsilci seçimi konusunda yapılacak toplantı ve alınacak kararda küçükler adına imza atabilmesi için taktiren şirketin yönetim, karar ve işleyişini bilen, küçükler ile menfaat çakışması olmayan …’ temsilci olarak atanması aksi halde mahkemenizce atanacak temsilcinin ivedilikle temsil kayyumu atanmasını talep ve dava etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Davanın 25/05/2023 tarihinde—- Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, mahkemece 18/07/2023 tarih—-Esas —– Karar sayılı ilamıyla görevsizlik kararı verilerek dosyanın Mahkememize gönderildiği ve yukarıda belirtilen esasa kaydı yapılarak dosya ele alınmıştır.Uyuşmazlık ; şirket ortağı murisin ölümü nedeniyle şirketteki payının davacı eşi yanında reşit olmayan iki çocuğuna miras yolu ile intikali sonucu anne ve çocukların birlikte miras yolu ile şirket ortağı olmaları nedeniyle aralarında doğan menfaat çatışması uyarınca şirket işlemlerinde reşit olmayan küçükleri temsil etmek üzere TMK’nun 426(1). Maddesi 2. bendi uyarınca yasal temsilcinin yararı ile küçüklerin menfaatinin çatışması hali nedeniyle şirket işlemlerinde küçükleri temsil etmek üzere temsil kayyumu atanması istemine ilişkindir.
Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir “…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir.
Nitekim 6100 sayılı HMK’nin 389. madde başlığında “geçici hukuki korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlar da duraksamaya yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür vazedilmiştir.TTK’de kayyuma ilişkin hükümler sınırlı sayıda yer almıştır. Bununla birlikte, TTK’nin 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçasıdır.” denilmiştir. Böylece, Yasa Koyucu, TTK’da kayyum atanmasına dair ayrı hükümlere yer vermeyi gerek görmemiş, mükerrerlik ile karmaşa oluşturmamak için, genel bir yollama ile Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri ticaret şirketlerine, dolayısıyla bir ticaret şirketi türü olan limited şirketlere de uygulanmasına imkan tanımıştır.
4721 sayılı TMK’nin 403’üncü maddesinde, kayyum, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı açıkça belirtilmiştir. Kayyumluk, TMK’da; temsil kayyumluğu, yönetim kayyumluğu ve iradi (isteğe bağı) kayyumluk olmak üzere üç başlık altında toplanmıştır.TMK’nin 426. maddesine göre; vesayet makamı, yani sulh hukuk mahkemesi, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyumu atar:
a) Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse,
b) Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa,
c) Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.
Maddede belirtilen ilk iki halle, Yasa Koyucu, küçük veya kısıtlıların menfaatlerinin korunması ve yasal temsilcinin haksız kazanç elde etmesini engellemek istemiştir. Bu nedenle, üçüncü hal olarak belirtilen yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunmasının limited şirketlere daha uygun düştüğünü söylemek mümkündür.
TMK’nin yönetim kayyumluğunu düzenleyen 427. maddesine göre ise, vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gereken önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki hallerde bir yönetim kayyumu atar:
1. Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse,
2. Vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, bir kişi malvarlığını kendi başına yönetmek veya bunun için temsilci atamak gücünden yoksunsa,
3. Bir terekede mirasçılık hakları henüz belli değilse veya ceninin menfaatleri gerekli kılarsa,
4. Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa,
5. Bir hayır işi veya genel yarar amacı güden başka bir iş için halktan toplanan para ve sair yardımı yönetme veya harcama yolu sağlanamamışsa,Limited şirketlerde yasal olarak bulunması zorunlu olan organlar, genel kurul ve yönetim organıdır.
TTK’nin 623. maddesi ise limited şirketin yönetiminin ve temsilinin şirket sözleşmesi ile düzenlemesini şart koşmuştur. Bu itibarla, şirket sözleşmesinde yapılacak düzenleme ile şirketin yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa ya da tüm ortaklara veyahut ortak olmayan üçüncü kişilere verilebilecektir. TTK, ayrıca, en azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunmasını zorunlu kılmıştır. TTK’nin 616. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile de “müdürlerin atanmaları ve görevden alınmaları” genel kurulun devredilemez yetkileri arasına dahil edilmiştir. TTK, müdürlerin birden fazla olmaları durumunda ise onların bir kurul olduğu belirterek anonim şirketteki yönetim kuruluna özgü bir işleyiş kuralını hükme bağlamıştır. Buna göre, şirketin birden fazla müdürü bulunduğu takdirde, bunlardan biri, şirketin ortağı olup olmadığına bakılmaksızın, genel kurul tarafından “müdürler kurulu başkanı” olarak atanır (TTK, m.624/f.1).
Bu açıdan bakıldığında, TMK’nin m.427/4’de belirtilen “gerekli organlardan yoksun kalma” hali, limited şirketin zorunlu organlarından yoksun kalmasını vurgular. Bu hale örnek olarak, genel kurulun uzun zamandan beri toplantıya çağrılamaması, genel kurulun müdürleri seçememesi, müdürler kurulunun toplanması için gerekli yeter sayıların sağlanamaması gösterilebilir.Ortaklar arası uyuşmazlıklar veya farklı ilişkilerden doğan anlaşmazlıklar hiçbir şekilde kayyum tayinini gerektirmez.
Her ne kadar TMK’nin 426. ve 427. maddelerinde, kayyumun, vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi tarafından atanacağı belirtilmişse de, kayyum atanmasına ilişkin dava, şirketi ilgilendirdiği için mutlak ticari dava sayılır. Bu nedenle, kayyum atanmasına ilişkin dava, asliye ticaret mahkemelerinde açılır. Görevli mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Bu nedenle görevli mahkemenin Mahkememiz olduğu hususunda kuşku yoktur.Kayyum atanması davasında husumet mutlaka şirkete karşı da yönetilmelidir.Bir şirkete kayyum atanmasının yegane yolu, şirketin yasal organlarının mevcut olmaması halidir. Bu kural 4721 sayılı TMK’ nın 427/1-4. maddesinde ifade edilmiştir. Bu maddeye göre ,bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa, yönetim kayyumu atanmak zorundadır. TMK’nın 427/4. maddede düzenlenen organlardan yoksunluk, şirketin zorunlu organlardan yoksun kalmasını vurgular. Şirketlere kayyum atanması istisnai bir çözümdür ve şirketi organsız kalması nedeniyle sona ermekten kurtaran geçici bir çaredir. Bu yüzden kayyum tayini davalarında asıl amacın şirketin devamlılığının sağlamak olduğunun gözden uzak tutulması gerekir. Kayyumun, organın yerini alarak şirketi sürekli şekilde yönetmesine ve temsil etmesine yol açılmamalıdır. Ayrıca kayyum atanması gereken hallerde kayyumun görevi, yetkileri, süresi ve ücreti ayrıntılı olarak belirlenmelidir. (—-BAM —-HD —– )
Yapılan inceleme sonucu —-Limited Şirketi’nin hissedarı ve yetkili temsilcisi olduğu —– 19/04/2023 tarihinde vefat ettiği, şirketin tek yetkilisinin eşi … olduğu, anne ve çocukların birlikte miras yolu ile şirket ortağı olmaları nedeniyle aralarında doğan menfaat çatışması uyarınca şirket işlemlerinde reşit olmayan küçükleri temsil etmek üzere TMK’nun 426(1). Maddesi 2. bendi uyarınca yasal temsilcinin yararı ile küçüklerin menfaatinin çatışması hali nedeniyle şirket işlemlerinde küçükleri temsil etmek üzere temsil kayyumu olarak …’nın atanması talebinin yerinde görüldüğünden açılan davanın kabulüne dair aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE;
1—– Ticaret Sicil Müdürlüğünün —-sicil numarasında kayıtlı —– Şirketi’ne temsilci atanabilmesi için küçükler … (T.C.K.N:…) ile … (T.C.K.N:…) TMK 426. Maddesi uyarınca temsil kayyumu … (TC:…)’nın atanmasına,
2-Kayyum atama kararının, karar kesinleştiğinde Ticaret Sicilinde Tescil ve —– Gazetesinde ilanına, ilan masraflarının davacı tarafından karşılanmasına,
3-Karar kesinleştiğinde kayyuma görevinin tebliğine ve tebliğle kayyumun görevine başlamasına,
4-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90-TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 89,95-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.