Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/632 E. 2023/664 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/632
KARAR NO : 2023/664

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/09/2023
KARAR TARİHİ : 14/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı, çeşitli şirketlere taşeron olarak işi yapmakta olduğunu, müvekkilinin en son iş yaptığı şirket, —–Ada 23 Parseldeki inşaat olup bu inşaatın demir
işçiliğinin davalıya verildiğini, aralarındaki 25.05.2023 günü yazılı
ve tarafların imzalarını taşıyan belgeye göre kazık üstü demir işçiliğinin metrekare bedeli 100TL, diğer normal demir işçiliği ise 125 TL, Normal demir işçiliği 3000 m2 yapılmış olup X125= 375.000 TL tutmakta olduğunu, kazık üstü demir işleri ise 830 m2 tutmakta olup x 100 TL= 83.000 TL
hesap edildiğini, buna göre davalının 375.000 + 83.000.- TL olmak üzere toplam 458.000 TL hakedişi bulunmakta olduğunu, bugüne değin davalıya ödenen paraların toplamı ise 586.406,00 TL olup ödenenlerden davalının hak edişi düşüldüğünde geriye 586.406. TL – 458.000 TL = 128.406
TL fazla ödemenin yapıldığı görülmekte olduğunu, ayrıca yapılacak işlere karşılık gelmek üzere müvekkilinden iki adet 125.000 TL tutarında 16.08.2023 ve 16.09.2023 vadeli iki adet çek talep edilmiş ve çekler vadeli olarak davalının otomobil satın alınması için yapacağı işlere
karşılık gelmek üzere verildiğini, bu çeklerden 16 Ağustos 2023 tarihli olanının ödendiğini ancak davalı, yapması gereken işleri yerine getirmediğini, işi sürüncemede bıraktığını, müvekkili işin süresinde yerine getirilmemesi ve davalının işi yapmaması üzerine, işin sürüncemede kalmaması için başka ekiplere iş yaptırılmaya başlandığını bu durumda davalı müvekkili ile çalışmayacağından davalıda, hem fazla yapılan ödeme ve hem de 16.09.2023 ödeme tarihli çekinbedelsiz kaldığını beyanla, İİK m. 72/1 hükmü gereğince “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” hükmü
gereğince takipten önce bu davanın açılmış olması nedeniyle çek bedelinin %15 karşılığı taraflarından yatırılmak üzere karşılığında öncelikle çekin banka tarafından arkasının karşılıksız kaldığı şeklinde yazılmasının ve çek bedelinin bankadan çekilmesinin önlenmesine, bu konuda
icra takibi başlatılması durumunda açılacak takibin de aynı teminat tahtında dava sonuna kadar durdurulmasına, dava konusu 16.09.2023 günlü çekin, bedelsiz kaldığının tespiti ile karşı tarafa çek miktarı açısından borçlu olmadıklarının tespitine, avukatlık ücreti ile mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, dava konusu çeke yönelik menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya çek verildiğini, davalının işi eksik bıraktığını, 16.09.2023 ödeme tarihli çekin bedelsiz kaldığını beyanla 16.09.2023 günlü çekin, bedelsiz kaldığının tespiti ile karşı tarafa çek miktarı açısından borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekiline arabuluculuk son tutanak aslının dosyaya sunması için muhtıra çıkarılmış, davacı tarafça dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı beyan edilmiştir.
Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmişti. 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında” şeklinde değiştirilmiş, bu hükmün yürürlük tarihi 01/09/2023 olarak kabul edilmiştir. Başka bir deyişle 7445 sayılı kanun gereği 01/09/2023 tarihinden sonra konusu para olan menfi tespit davalarında da dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması gerekmektedir.6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. (Benzer yönde Yargıtay —– HD.—- Esas —– Karar sayılı ilamı) Ayrıca belirtmek gerekir ki, arabuluculuk özel dava şartı tamamlanabilir bir dava şartı olmayıp, davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlanması gerekmektedir.Somut olayda, davanın 07/09/2023 tarihinde açıldığı, dava açılmadan önce arabuluculuk faaliyetinin yerine getirilmemesi sebebiyle davanın 6325 Sayılı HUAK 18/A ve TTK 5/A maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HUAK 18/A ve TTK 5/A maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.