Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/601 E. 2023/1019 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2023/601 Esas

KARAR NO: 2023/1019

DAVA: Şirketin İhyası

DAVA TARİHİ: 21/08/2023

KARAR TARİHİ: 13/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
—— isimli firma —– tasfiyeye girmiş olduğunu, tasfiye kararının —– tarihinde tescil edildiğini, tasfiye memuru olarak müvekkilinin atandığını, alacaklılara çağrı ilanlarının —- tarihli —– yayınlandığını, üçüncü ilanın ardından sene geçmesiyle tasfiye sonuçlandırıldığını, fakat tüm bu tasfiye işlemleri esnasında tasfiye edilmiş şirkete ait ———-Parsel nolu taşınmazların satışı ve tasfiyesi yapılmadığını, taşınmazların tasfiye edilmiş şirket üzerinde unutulduğundan bugün itibariyle hukuki anlamda var olmayan bir şirkete ait taşınmazlarla alakalı satış vs. hiçbir işlem yapılamadığını, ticari şirketlerin taraf ehliyetinin son bulmasına ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Tüzel kişiliğinin devamı” başlıklı 269. Maddesi; “(1) Tasfiye hâline giren şirket, ortaklarla ilişkilerinde de, 293’üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, ehliyeti tasfiye sonuna kadar bu amaçla sınırlı olarak tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını buna “tasfiye hâlinde” ibaresini ekleyerek kullanmakta devam eder.”, yine aynı Kanunun “Tasfiyenin sonu” başlıklı 303. Maddesi ise; “(1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi ve bunun tescil ve ilanı için durum, tasfiye memurları tarafından ticaret sicili müdürlüğüne bildirilir.” şeklinde olduğunu, madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere bir şirketin tüzel kişiliği, ticaret sicilinden silinme (terkin) ile sona ereceğini, ancak tüzel kişiliğin sonra erdiğinin hukuk açısından kabul edilebilmesi için, tasfiye işlemlerinin eksiksiz bir şekilde tamamlanması gerektiğini, şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmadığını ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilden silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksız olduğunu, bu konuda——– —– Sayılı kararı da;——–Gerçekte şirketin tasfiye işlemleri tamamlanmamış ve yasal tasfiye koşulları tamamen yerine getirilmemiş ise tasfiyenin kapatılıp ticaret sicilinden kaydının silinerek şirketin tüzel kişiliğinin sona erdirilmiş olması tasfiyenin yasa ve usule uygun düşmemesi nedeniyle, tasfiye işlemleri sırf şekil koşulları yerine getirilmekle sona ermiş sayılmaz…” şeklinde olduğunu, TTK ‘nın 547. Maddesi : ‘ Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler’ şeklinde olduğunu, açıkça görüldüğü üzere ——–taşınmazların satışı ve tasfiyesi yapılmadığından müvekkilinin tasfiye memuru olarak atandığı şirketin bu ek işlemler tamamlanıncaya kadar tescilini talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, ——– sicil no ile kayıtlı iken — tarihinde sicilden terkin edilen —- ihyası ile ———- nolu taşınmazların satış işlemleri -ek tasfiye işlemleri- tamamlanıncaya kadar şirketin ticaret sicile tescil ve ilan edilmesine, tasfiye memuru olarak son tasfiye memuru müvekkilinin atanmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı ——–vekili cevap dilekçesinde;
— TTK m. 32 ve ticaret sicili yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, 2. tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, 3. sayın mahkemece dava konusu şirketin ek tasfiyesine karar verilmesi durumunda ttk m. 547/2 gereğince tasfiye memuru atanması zorunlu olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle; müvekkil müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; TTK 547.Madde uyarınca tasfiye halindeki ————- numaralı taşınmazların satış, tescil ve ilan işlemlerini yapabilmek için tasfiye memuruna izin ve yetki verilmesi talebidir.
Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp, tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir.——– gelen müzekkere cevabının incelenmesi sonucu, şirket merkezinin yetki alanlarımız içinde olduğu tespit edilmiştir.Davacının, davaya devam edebilmesi için şirketin ihyası davası açmasında ve tasfiye ve terkinden sonra dava açılması nedeniyle davacı bakımından tasfiyenin usulüne uygun sonlandırıldığının kabul edilemeyeceği ve dava açmakta hukuki yararı olduğu sabittir.Buna göre tasfiye işlemleri eksik yapılmış olup, tasfiye işlemlerinin eksik yapılmasından tasfiye memuru sorumludur.Dosya içerisine gelen dava dışı şirketin —— kayıtlarının incelenmesi sonucu şirket merkezinin —– olduğu, —- ilanına göre —– ile şirketin terkinine karar verildiği tespit verilmiştir. Davalı ——–yasal hasım olması dava açılmasına sebebiyet vermemesi ve davacının Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı davanın şirketin terkin edilmesinden önceki tarihe ait olması karşısında tasfiye memurunun dava ve icra takibinin varlığından haberdar olmasına rağmen tasfiyeyi sonuçlandırarak şirketin sicilden terkinini usul ve yasaya aykırı olarak yaptığı, davacı tarafın ihya davası açmasına sebebiyet verdiği gözönünde tutularak davalı —— yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamış, davalı tasfiye memurları sorumlu tutulmuştur. Davalı tasfiye memuru tasfiye işlemlerini eksik bıraktığından dava açılmasına sebep olmuştur. Bu nedenle yargılama giderlerinden davalı tasfiye memurunun sorumlu tutulması gerekir. Buna göre tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memuru HMK’nun 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olup, yasal hasım konumunda olan davalı sicil müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamaz.TTK’nun 547.maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memuru bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin ——— yeniden tescilini isteyebilirler. Olayımızda ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından, talebin kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir. ———-

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın TTK 547. maddesi uyarınca KABULÜ ile
——– parsel numaralı taşınmazların satış, tescil ve ilanı ve diğer bütün işlemlerini yapabilmek için davacı tasfiye memuru ——— sınırlı olmak üzere yetki ve izin verilmesine
2-Karar kesinleştiğinde ———– ilanına,
3-Karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yasal hasım olması ve davanın açılmasında kusurunun bulunmaması nedeni ile davalı ———- leh ve aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/12/2023