Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/337 E. 2023/928 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/337 ESAS
KARAR NO:2023/928
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08.05.2023
KARAR TARİHİ:24.11.2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı ——– davalı taraf olan ——–sıfatına haiz ——– yılında yazılı şekilde olmayan bir —- Sözleşmesinin akdedildiğini, mezkur sözleşmeye göre, müvekkili davacı,——- marka yüzey temizleyiciyi satın alacağını, davalı tarafın ise satın alınan yüzey temizleyicilerinin satışını en az %50 kar ile vekaleten gerçekleştirecek ve satış neticesinde elde edilen ücretin de taraflar arasında eşit oranda paylaştırılacağını, TBK md. 532 ve devamı maddeleri ile davacı ve davalı firma arasında akdedilen sözleşme uyarınca müvekkili davacı şirket —— marka yüzey temizleyicilerinin alımını ——————- bedel karşılığında gerçekleştirdiğini ve satın alınan yüzey temizleyicilerini davalı şirkete, satışını gerçekleştirmesi amacıyla gönderdiğini, ancak davalı tarafın sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili davacı şirket ile — arasında gerçekleştirilen alım işlemine ilişkin faturanın dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, davalı firmanın en az %150 kar ile malların tamamı için bir satış taahhüt etmişse de, taahhüt etmiş olduğu satışın çok altında bir satış gerçekleştirdiğini, ayrıca, gerçekleştirmiş olduğu satışa ilişkin bazı bildirimlerini de müvekkili davacı firmaya yapmadığını, davalı firmanın satış işlemini ocak ayında gerçekleştirmesine rağmen bildirimlerini ancak 6. veya 7. Ayda gerçekleştirdiğini ve satışı hangi fiyat üzerinden yaptığı bilgisini de müvekkili davacı ile paylaşmadığını, davalı şirketin müvekkili davacıya toplamda yaklaşık olarak 100.000,00-TL’lik bir ödeme yaptığını, buna karşılık müvekkili davacının davalı şirkete toplamda 230.000,00-TL’lik bir fatura kestiğini, ilerleyen dönemde, müvekkili davacının, davalı firmayı defaatle uyarmasına rağmen davalı firmanın müvekkili davacıya ödeme gerçekleştirmediğini, bu durum neticesinde de, müvekkili davacının——– yılının haziran ayında davalı şirkette kalan yüzey temizleyicilerini geri almak istediğini, ancak, müvekkili davacının kalan yüzey temizleyicileri davalı firmadan almak istediği anda davalı firmanın gizli satışlar gerçekleştirdiğini anladıklarını, davalı şirketin müvekkili davacıdan yine bu hususta da zaman istediğini ve ödemelerini yine, hiçbir şekilde gerçekleştirmediğini, müvekkili davacının kalan yüzey temizleyicilerini aldığını ve o zaman itibariyle yaklaşık olarak 1.000.000,00-TL değerindeki yüzey temizleyicilerini başka bir şekilde satışını gerçekleştiremeyeceği için —– bedel ile sattığını, müvekkili davacı şirket ile ———- firması arasında gerçekleştirilen satışa ilişkin faturaların dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, davalı tarafın borcunu gereği gibi ifa etmediğini, bu nedenle müvekkili davacının malvarlığındaki artışın 1.000.000,00-TL olacak iken, tüm satışlardan elde edilen gelirin, müvekkili davacının satın aldığı zamanki bedel olan 400.000,00-TL olduğunu, müvekkili davacının toplam müspet zararının 600.000,00-TL olduğunu, tüm bu nedenler ve resen nazara alınacak hususlarla birlikte, davanın kabulü ile; müvekkili davacı firmanın, davalının edimini yerine getirmemesi hasebiyle uğramış olduğu müspet zararının, bilirkişi tarafından tespiti ile, ileride artırma hakkı saklı kalmak kaydı ile müvekkili alacağından şimdilik 1.000,00-TL nin davalıdan ticari faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 23.11.2023 tarihli sulh dilekçesi ile davalı tarafından ikinci taksitin ödenmesinden sonra HMK m.315 uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca tarafların birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davalı tarafından ikinci taksitin ödenmesinden sonra karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava şartı arabuluculuk süreci usulüne uygun şekilde yürütülmediğini ve sonuçlandırılmadığını, Arabucululuk sürecine ilişkin müvekkiline bir davet mektubu, bildirimi vs yapılmadığını, arabulucunun, müvekkiline, usulüne uygun bir davetiye göndermediğini, 6325 sayılı Kanun m.18/A/f.7 hükmü gereğince bilgilendirme ve davet işlemlerinin belgeye de bağlanmadığını, davacı tarafça sunulan arabuluculuk son tutanağında arabulucunun imzasının bulunmadığını, bu nedenle özellikle davet mektubu olmak üzere tüm arabuluculuk dosyasının —— arabulucunun kendisinden istenmesini, akabinde davanın öncelikle usulden reddini ve arabuluculuk masraflarının müvekkile yüklenmemesini, dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmemekle birlikte davacının iddia ettiği gibi bir alacağı varsa bile bu alacağn zamanaşımına ve taleplerinin hak düşürücü süreye uğradığını, bu nedenle davanın esastan reddini, davacının sunduğu mesajlaşma görüntülerinin ve içeriklerinin delil olarak kabul etmediklerini, söz konusu mesajların kim tarafından kime gönderildiğini, mesaj taraflarının telefon numaraları gibi hususların belirsiz olduğunu, kaynağı ve kimden sadır olduğu belli olmayan ve üzerinde oynama yapılmaya müsait olan bu görüntülerin, belge veya delil olarak dikkate alınamayacağını, davacının, müvekkili ile arasında yazılı olmayan bir komisyon sözleşmesi bulunduğu iddiası temelsiz olduğunu, bu iddiayı kabul etmediklerini, her iki şirketin unvanları ve iştigal konuları dikkate alındığında davacı firmanın, müvekkilinin komisyonculuğuna ihtiyacının olmadığı görüleceğini, ortada bir komisyon sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmeye göre malların satışının en az %50 (yoksa %150 mi!) karla müvekkil tarafından vekaleten gerçekleştirileceğini ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, taraflar arasında komisyonculuk veya vekalet ilişkisinin mevcudiyetini kabul etmemekle birlikte, böyle bir akit varsa müvekkilinin bu akdin gereklerini yerine getirmediğini ispat yükünün de davacıda olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının, kendisinin Ortaklar firmasından aldığı ürünleri müvekkiline; gönderip göndermediğini, gönderdi ise bunların ne kadarını, hangi amaçla gönderdiğini de ispat etmesi gerektiğini, davacının bizzat kendisinin de bahsettiği ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, davacının ticari defterleri ve muhasebe kayıtları incelendiğinde davacının bu işi kendisinin bizzat yürüttüğünün görüleceğini, davacının, müvekkilinin komisyonculuğuna ihtiyaç duymasını gerektirecek bir durumun olmadığını, ortada taraflar arasında davacının iddia ettiği gibi bir sözleşme ilişkisinin olmadığını, açıklanan ve re’sen dikkate alınacak sebeplerle eldeki davanın öncelikle usulden reddini, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde davanın esastan reddini ve yargılama giderleriyle nispi vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili 09.11.2023 tarihli sulh dilekçesi ile tarafların sulh olduklarını, buna ilişkin 08.11.2023 tarihli “Mahkeme Dışı Sulh Protokolü” kapsamında ve HMK m.315 uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca tarafların birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığını, açıklanan nedenle sulh kapsamında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, komisyonculuk sözleşmesine aykırılık iddiası ile açılan tazminat davasıdır.Davacı vekili; davalı ile aralarında yazılı olmayan bir komisyonculuk sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre; davacının —- marka yüzey temizleyici satın alacağını, davalının ise satın alınan yüzey temizleyicilerinin satışını en az %50 kar ile vekaleten gerçekleştirerek, satış neticesinde elde edilen ücretin de taraflar arasında eşit oranda paylaştırılacağını, ancak davalının sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine getirmediğini beyan ederek müspet zararının tazminini dava ve talep etmiş; davalı vekili ise; taraflar arasında davacının iddia ettiği gibi bir sözleşme ilişkisinin olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.Davacı vekili 23.11.2023 tarihli sulh dilekçesi ile davalı tarafından ödeme yapıldığını ve tarafların sulh olduklarını beyan ederek, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili 09.11.2023 tarihli sulh dilekçesi ile tarafların sulh olduklarını, buna ilişkin 08.11.2023 tarihli “Mahkeme Dışı Sulh Protokolü” kapsamında ve HMK m.315 uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca tarafların birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığını beyan etmiştir.Tüm dosya kapsamına göre; davacı vekili ve davalı vekilinin dilekçelerine istinaden sulh oldukları, davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin sulh dilekçeleri nedeniyle konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 269,85-TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 179,90-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 89,95-TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 179,90-TL harcın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından başvurma harcı, vekalet harcı, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 372,85-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından vekalet harcı olarak sarf edilen 25,60-TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraf vekillerinin vekalet ücreti talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —–bütçesinden ödenen 3.120,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yokluğunda karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—— Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.24.11.2023