Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/231 E. 2023/711 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/231 Esas
KARAR NO: 2023/711
DAVA: Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ: 08/02/2023
KARAR TARİHİ: 27/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ———- kayıtlı gayrimenkulde —- arsa paydaşı olduğunu, ——— bağımsız bölümün maliki olduğunu, gayrimenkule ilişkin olarak daire sahipleri arasında yapılan görüşmelerde binanın afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun kapsamında güçlendirilmesi yahut yıkılarak yeniden inşası konusunda girişimlerde bulunduklarını, son olarak paydaşlardan ikisinin binanın sıhhi durumunun tespiti amacı ile karot alınması yönünde başvuru yapıldığını, paydaşlara bu yönde toplantı yapılması için tebligat gönderildiğini, müvekkilinin yaptığı araştırmada belirtilen parselde Tasfiye Halinde ———- unvanlı ——— hissedar olduğunu, bu firmayı araştırıldığında hali hazırda müvekkilinin paydaşı olduğunu, binanın yapımını üstlenen kooperatif olduğunu ve fakat gün itibari ile faal olmadığını görüldüğünü—– nezdinde yapılan araştırmada firmanın —- yılında terkin edildiğnii, benzer bir konu nedeniyle —- yılında ihya başvurusu olduğunu, mahkeminni yalnıcca dava konusu hususa mahsus olarak yeniden ihya kararı verdiğin ve kayumun yalnızca ———- üzerindeki gayrimenkulle sınırlı olarak atandığını, gelinen noktada müvekkilinin halen paydaşı olduğu binanın dönüştürülebilmesi yasa kapsamında 2/3 arsa yapı sahibinin imzasının toplanabilmesi ve gerekli tebligatların yapılabilmesi lüzumu halinde payların kentsel dönüşüm mevzuatı kapsamında çoğunluğa katılması amacı ile kooperatifin ihyası zaruri olup müvekkilinin bu hususta menfaatinin bulunduğunu, bu nedenlerle —– sicilinde kayıtlı Tasfiye Halinde —— unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ————Müdürlüğü, TTK M. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği M. 3ici 7’nci maddesi” ve 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. Maddesi” kapsamında olduğunu, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, müvekkili ———– söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceğini, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceğini ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirket yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkil————-, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, resen terkin sürecinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi ve “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında, Ticaret Siciline kayıtlı şirketler bakımından belirli kriterlerin varlığı halinde uygulanan bir süreç olduğunu, yukarıda da belirtilen gerekçelere dayanılarak bu kapsamda tesis edilmiş olan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, bu nedenle davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan müvekkilinin, “yargılama giderleri”nden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmemesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; TTK 547.Madde uyarıncaTasfiye Halinde ————– unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyası talebine ilişkindir.
TTK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir.
Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır.
Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp, tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir
———– gelen müzekkere cevabının incelenmesi sonucu, şirket merkezinin yetki alanlarımız içinde olduğu tespit edilmiştir.Davacının, takibe devam edebilmesi için şirketin ihyası davası açmasında ve tasfiye ve terkinden sonra takip başlatılması nedeniyle davacı bakımından tasfiyenin usulüne uygun sonlandırıldığının kabul edilemeyeceği ve dava açmakta hukuki yararı olduğu sabittir.Buna göre tasfiye işlemleri eksik yapılmış olup, tasfiye işlemlerinin eksik yapılmasından tasfiye memuru sorumludur.Dosya içerisine gelen dava dışı şirketin ————- kayıtlarının incelenmesi sonucu; şirketin son tescil tarihinin ———–olduğu, şirketin faaliyetine devam etmesinde fayda görülmediğinden tasfiye edilmesine karar verilmiştir.
Davalı ———- yasal hasım olması dava açılmasına sebebiyet vermemesi ve davacının Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı takibin/alacağın şirketin terkin edilmesinden önceki tarihe ait olması karşısında tasfiye memurunun icra takibinin varlığından haberdar olmasına rağmen tasfiyeyi sonuçlandırarak şirketin sicilden terkinini usul ve yasaya aykırı olarak yaptığı, davacı tarafın ihya davası açmasına sebebiyet verdiği gözönünde tutularak davalı————yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamış, davalı tasfiye memuru sorumlu tutulmuştur. Davalı tasfiye memuru tasfiye işlemlerini eksik bıraktığından dava açılmasına sebep olmuştur. Bu nedenle yargılama giderlerinden davalı tasfiye memurunun sorumlu tutulması gerekir.Buna göre tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK’nun 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olup, yasal hasım konumunda olan davalı ———– tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamaz.TTK.547.maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin ticaret siciline yeniden tescilini isteyebilirler. Olayımızda ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından, talebin kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.————–

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın TTK Geçici 7. Maddesi uyarınca KABULÜ İLE
———– numaralı dosyasında kayıtlıyken resen terkin edilen Tasfiye Halinde——-Parsel sayılı taşınmazda hissedar olması ve ———–yapılabilmesi için taraf olarak kendisine tebligat yapılabilmesi ile sınırlı olmak üzere İHYASINA
2-Şirketin sicil kaydı TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca terkin edilmiş olduğundan, tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına,
3-Karar kesinleştiğinde —– TESCİL VE İLANINA
4- Alınması gereken karar harcı 269,85 TL’den davacı tarafından peşin yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5- Davacı tarafça yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6- Yasal hasım olması ve davanın açılmasında kusurunun bulunmaması nedeni ile davalı———-leh ve aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Taraflarca mahkemeler veznesine yatırılan gider avansından artacak kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ————- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/09/2023