Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/174 E. 2023/673 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/174 Esas
KARAR NO:2023/673
DAVA: azminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:13.10.2014
KARAR TARİHİ: 19.09.2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kendi işyerinde bulunan yük vincinin düşmesi sonucu dava dışı —— personeli olan ——-yaralanması ve malul kaldığını, anılan kişinin —-sayılı dosyasında müvekkili şirket ile dava dışı —– karşı açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasında, 29.834,28 TL daimi iş göremezlik zararı ile 180,02 TL geçici iş göremezlik dönem zararı olmak üzere toplam 30.014,30 TL maddi tazminat ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini, fazlaya ilişkin talebin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin yine davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiğini, kararın —— denetiminden geçerek onandığını, hem kaza sonrasında hemde dava devam ederken davalı sigorta şirketine bildirimde bulunulduğunu ve davanın ihbar edildiğini, anılan işçi tarafından iş mahkemesi kararının ilamlı takibe konu edilmesi sebebiyle ——–esas sayılı dosyasında alınan 14/01/2014 tarihli dosya kapak hesabına göre aynı gün icra veznesine 94.671,37 TL toplam borç miktarının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, davalı sigorta şirketinin müvekkili şirket ile işletme sorumluluğu sigorta poliçesi kapsamında söz konusu zararda manevi tazminat ve buna ilişkin hesap edilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin çıkarılmasından sonra bakiye kısım olan 68.020,15 TL’ den sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olduğunu, yine aynı poliçe kapsamında dava dışı işçi —— sadece hastane masrafları bakımından yapılan başvurunun da ret edildiğini bunun üzerine söz konusu hastane masraflarının poliçe kapsamında sigorta şirketinden tahsili talebiyle —– esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, anılan davada alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere bu zararında poliçe kapsamında olduğunun da belirtildiği ancak daha sonra davanın takipsiz bırakıldığını ve açılmamış sayılmasına karar verildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarınız saklı kalmak kaydıyla icra dosyasına yapılan ödemenin sigorta poliçesi kapsamında sorumluluk atfedilen kısmı olan 68.000,00 TL’nin ödeme tarihi olan 14/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava tarihi itibariyle dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle zamanaşımı definde bulunulduğunu, bunun yanında davacı firmanın iş yerinde meydana gelen kazanın yük taşımasında kullanılan asansördeki arızanın poliçe kapsamı içerisinde yer almadığını, dolayısıyla teminat dışı olduğunu, davacı tarafın takipsiz bırakmış olduğu davadosyasındaki hatalı ve hükme esas olmamış ve yargıtay incelemesinden geçmemiş bir bilirkişi raporunun dayanak yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, davacıya ait sigortalı iş yerinde meydana gelen iş kazasında davacıya mal tedarik eden şirket çalışanın yaralanması sebebi ile davacının ödediği tazminatın davalı sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkindir.Dosyanın safahatı incelendiğinde,mahkememizin——— tarihli kararı ile”…1-Davanın reddine,…” karar verildiği, davacı vekili tarafından mahkememiz kararının istinaf edilmesi üzerinde dosya —– Adliye Mahkemesine gönderilmiş ve yapılan istinaf incelemesi sonucunda——– sayılı 08.02.2023 tarihli ilamı ile;”… Aydınlatma yükümlülüğünün ihlali halinde sigortalının sahip olduğu hakların, tazminat ve sözleşmeyi fesih hakkı olduğu, fesih hakkı ile ilgili herhangi bir süre sınırlaması bulunmadığından yönetmelik ve 6103 sayılı yasanın 39. Maddesi delaletiyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’ nın 1423 vd. maddelerinde öngörülen sigortalıyı koruyucu hükümler birlikte değerlendirdiğinde; davacının tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. O halde, davalı sigorta şirketince aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmediğinden Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları
nın 3.B.1 maddesinin tatbiki mümkün görülmemektedir. Rizikonun sigorta teminatı kapsamında kaldığından, davacının ——– esas sayılı icra dosyasında ödediği miktarın poliçe kapsamında davalı tarafça karşılanması gereken kısmının (maddi tazminat ve maddi tazminata dair harç, vekalet ücreti, işlemiş faiz vs.) hesaplanması için bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar vermesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, hukuki yanılgı ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir….” şeklinde kaldırılmış, mahkememize iade edilmiştir ve mahkememizin —- esas sayılı dosyasına kaydı yapılmıştır.Dosya kapsamında mevcut sigorta alanında uzman bilirkişinden alınan 23/06/2015 tarihli raporda özetle; davalının düzenlemiş bulunduğu sigortanın türünün sorumluluk sigortası olduğu ve 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, asansörün yönetmelik şartlarına uygun yapılmamış, ruhsatı ile projesinin olmadığı kaçak bir yapı olduğu ve yapım yönetmeliklerine ve güvenlik kurallarına uygun olmadan, hiçbir emniyeti bulunmadan asansöre benzemeyen bir sistemle yapılmış olduğunun davacı tarafça yaptırılan——— sayılı dosyası ile tespit yapıldığı, bu kapsamda dava dışı şahsın yaralanması sebebiyle ödenen zararın 6102 sayılı TTK’nın 1404 maddesi gereğince (sigorta ettirenin veya sigortalının kanunun emredici hükümlerine aykırı fiilinden doğabilecek bir zararın teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz) talep edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiş Sigorta Hukukçusu —–, Hukukçu Öğretim Üyesi Yrd.Doç. —- ile Prof. Dr. —— oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, anılan heyet tarafından sunulan 26/09/2016 tarihli raporda ise talebin zamanaşımına uğramadığı, dava konusu olaydan davacı şirketin hukuken sorumlu olduğu, davalı —- ise üçüncü şahıs sigortası genel şartlarını asansör sorumluluk sigorta genel şartları ile örtüşmediğini, nitekim bir sonraki poliçede kendi poliçesine bu teminatı ilave ederek mevcut durumu kabullendiği bu hususun sigorta şirketlerinin risk kabul politikaları gereği bazı riskleri denetleyerek poliçe yapıldığı bilinmekte iken açılmış bir hasar dosyasında sigortalı iş yerinde var olan çok kötü vinç asansörünü her detayıyla gördüğü halde risk halen devam etmekte iken yeni poliçesine asansör sorumluluk teminatı ilave edilmesinin mevcut riskin kabul edildiği anlamına geleceği ve bu nedenle de zarardan sorumlu olduğu belirtilmiştir.Sigorta hukuku uzmanı —— oluşan heyete tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişiler tarafından sunulan 29/05/2017 teslim alınma tarihli raporda ise; ”Davacı/sigortalı, TTK hükümlerine göre kurulmuş bir tüzel kişilik olup basiretli tacirdir. Buna göre; poliçe genel ve özel şartlarını anlayamayacak durumda değildir.Diğer yandan; sigorta, prim & risk dengesine dayalı olup, asansörün neden olacağı rizikosunun ekteminat ile poliçeye dahil edilmesi muhtemeldir ki ek primi de ardında getirecektir. Buna göre; davacı ilk poliçe ile ——– bu ek teminatı satın almamış durumdadır. Yeni dönem poliçede bu klozun olması ya da sigorta şirketinin hasar talebini reddederken başka bir gerekçeye dayanmış olması, mevcut gerçeği ve satın alınan teminatı değiştiremeyecektir. Bu nedenlerle; açıkça asansör kazası ile ortaya çıktığı belli olan riziko poliçe teminatı kapsamında değerlendirilemeyecektir.” şeklinde mütalaa olunmuştur.08/11/2005-2006 dönemlerini kapsar şekilde davacı ile davalı arasında düzenlenen ——– numaralı işletme sorumluğu sigorta poliçesinin incelenmesinde; sigortalının faaliyet adresleri belirtilerek, sigorta kapsamının ”işletme faaliyetleri sırasında sigorta süresi içince meydana gelecek bir olay sonucunda yine sigorta süresi içinde – üçüncü kişilerin ölmesi, yaralanması veya sağlığının bozulması , ——-nedenleriyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin sonuçlarına karşı sigortalıyı poliçede yazılı özel şartlar ve ve ilişik genel şartlar çerçevesinde güvence altına alır ” şeklinde belirtildiği, sigorta bedelinin 130,000TL olduğu, sigortalının işyerinde 01/11/2006 tarihinde asansör olarak kullanılan yük vincinin düşmesi sonucu dava dışı tedarikçi şirket personelinin yaralandığı, kazanın davalı sigorta şirketine 01/02/2007 tarihinde ihbar edildiği anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki poliçe 15/12/2006 tarihinde yenilenerek poliçeye ”poliçede yazılı faaliyette yada binada kullanılan asansörlerde meydana gelebilecek kazalar sonucunda, üçüncü kişiler tarafından ileri sürülebilecek tazminat talepleri, teminat kapsamına eklenmiştir. Bu ek teminat, binanın tümüyle sigortalı tarafından kullanılıyor olması ve asansörün yıllık bakım anlaşaması bulunması koşullarıyla verilmiştir.” hükmü eklenmiştir.——- Karar sayılı ilamına konu dava dosyasının incelenmesinde; davacı—- tarafından davalılar—— aleyhine 31/12/2007 tarihinde iş yerinde meydana gelen kaza sebebiyle davacının uğramış olduğu maddi ve manevi zarara ilişkin olarak açılan dava da davacının %13 oranında malul kaldığı tespiti ve belirlenen sorumluluk ve kusur oranlarına göre dava, kısmen kabul edilerek 29.834,28 TL daimi iş göremezlik zararı ile 180,02 TL geçici iş göremezlik dönem zararı olmak üzere toplam 30.014,30 TL maddi tazminat ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini karar verildiği, davanın dosyamız davalısına ihbar edildiği, söz konusu kararın —— karar sayılı ilamıyla onandığı görülmüştür.—– icra dosyasının incelenmesinde ise de; alacaklının—–olduğu, borçluların ise—- olduğu, takibin ——- karar sayılı ilamına ilişkin olarak başlatıldığı, toplam alacağın 79.193,69 TL (davada hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları ile vekalet ücreti ve yargılama giderleri toplamı) olduğu, söz konusu icra dosyasının dosyamız davacısı —— tarihinde yapılan toplam 94.671,37 TL ödeme sonrasında kapatılarak infaz edildiği anlaşılmıştır.Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının 3. B.1 maddesinde ”Sigortalı, gayrimenkul sahibi yahut bir müteşebbis veya iş sahibi sıfatı ile temin edilmişse, poliçede yazılı gayrimenkullerde bulunan yahut teşebbüsün icrasında kullanılan asansör veya ——- üçüncü şahıslara iras edecekleri zarar ve ziyandan doğan mali mes’uliyetin, —– olduğu belirtilmiştir.——- kararında da belirtildiği üzere; Somut olayda, poliçenin düzenlenme tarihi itibariyle 6103 sayılı TTK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 39. Maddesi gereğince eldeki davada mülga 6762 sayılı TTK hükümleri uygulaması gerekir. Gerek 6762 sayılı yasada, gerekse Borçlar Kanununda sigortacının bilgi verme ve karşı tarafı aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin özel bir düzenleme yer almadığından, uyuşmazlık 5684 sayılı yasanın 11/3. maddesine dayanılarak çıkarılan sigorta sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin yönetmelik hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 11/3 maddesinde “sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tarafından gerek sözleşmenin kurulması gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettiren, lehtar ve sigortalıya yapılacak bilgilendirmeye ilişkin hususların yönetmelikte düzenleneceği” belirtilmiştir.Anılan yasa hükmüne dayanılarak hazine müşteşarlığınca çıkarılan ve 28.10.2007 günlü resmi gazetede yayınlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin 5.maddesinde “Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünün sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirileceği, bilgilendirmenin yazılı yapılmasının esas olduğu, sigortacının asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatla yükümlü bulunduğu, bilgilendirme yükümlülüğünün sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce başlayacağı ve sözleşmenin geçerli olduğu süre içinde de devam edeceği, sigortacının dürüstlük ilkeleri çerçevesinde davranmak, sigorta ettireni yanıltıcı her türlü hal ve davranıştan kaçınmak zorunda bulunduğu”, yönetmeliğin 7. maddesinde “bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemiş, bilgilendirme formu gereği gibi teslim edilmemiş veya bilgiler gerçeğe aykırı düzenlenmiş ise bu hallerden her hangi birinin sigorta ettirenin kararına etkili olmuş ise sigorta ettirenin sigorta sözleşmesini feshedebileceği ve uğradığı zararının tazminini de talep edebileceği”, yönetmeliğin 8. maddesinde “bilgilendirme formu içeriğinden akdedilecek sözleşmeye ilişkin genel uyarılar, sözleşme ile verilen teminatlar, sözleşmeye eklenebilecek özel hükümler…vs. bulunacağı” Yönetmeliğin 9. maddesinde “bilgilendirme formunun en az iki nüsha düzenlenerek sigortacı tarafından kaşelenip imzalandıktan sonra bir nüshasının sözleşmeye taraf olmak isteyen kişiye imza karşılığı verileceği, imzanın sigorta ettirenin sigorta sözleşmesi ve işleyişi hakkında bilgi sahibi olduğu hususunda aksi ispat edilebilir karine teşkil edeceği” öngörülmüştür.
Dosya kapsamına göre, davaya konu işletme sorumluluğu poliçesinin son sayfasında, genel şartların poliçe ile birlikte sigortalıya teslim edildiği belirtilmiş ise de, poliçe ekinde bilgilendirme formunun yer almadığı yani davalı sigortacı tarafından yönetmelik hükümlerine uygun şekilde bilgilendirme formu düzenlenmediği görülmüştür. Poliçede genel şartlara atıf yapılmakla yetinilmiş ve sınırlı olarak özel şart anlamında getirilen düzenleme ile ise asansör kazalarında öncelikli olarak yıllık bakım sözleşmesi mevcut asansörlerin neden olduğu kazaların teminat dışında kaldığına dair hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde bir istisna maddesinin özel şart olarak poliçeye dercedilmediği belirlenmiştir. Bu bağlamda davalının aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Aydınlatma yükümlülüğünün ihlali halinde sigortalının sahip olduğu hakların, tazminat ve sözleşmeyi fesih hakkı olduğu, fesih hakkı ile ilgili herhangi bir süre sınırlaması bulunmadığından yönetmelik ve 6103 sayılı yasanın 39. Maddesi delaletiyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’ nın 1423 vd. maddelerinde öngörülen sigortalıyı koruyucu hükümler birlikte değerlendirdiğinde; davacının tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. O halde, davalı sigorta şirketince aydınlatma yükümlülüğü yerine getirilmediğinden Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları
nın 3.B.1 maddesinin tatbiki mümkün görülmemektedir. Rizikonun sigorta teminatı kapsamında kaldığından, davacının——- esas sayılı icra dosyasında ödediği miktarın poliçe kapsamında davalı tarafça karşılanması gereken kısmının (maddi tazminat ve maddi tazminata dair harç, vekalet ücreti, işlemiş faiz vs.) hesaplanması için —– kararı doğrultusunda bilirkişi raporu alınmıştır.Mahkememizce — kararı doğrultusunda alınan bilirkişi raporunda; ”Davacının iş yerinde dava dışı —– dava dışı çalışanıın iş kazası geçirerek malul kaldığı, malul kalan dava dışı işçinin —– Sayılı dosyasıyla maddi manevi tazminat davası açtığı; davanın davalı ——- ihbar edildiği;——-sayılı kararı ile maddi ve manevi tazminat ile faiz ve fer’ileri yönünden hüküm kurulduğu; kararı —–kararıyla onandığı görülmüştür. —– kesinleşmiş olup, anılan davanın bir kısım tarafları ile işbu davanın tarafları aynı olup, işbu davanın davacısı ile davalısı tarafların kararının —— kesinleşmiş kararına konu cismani zararın sorumluluğu bakımından müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarından işbu raporda kesinleşen hüküm gereği yeniden dava dışı kazalının maddi zarar hesabı yapılmayacaktır. Bununla birlikte; kesinleşen davada hüküm kurulan manevi tazminat davalı —– tarafından düzenlenen İşyeri Sorumluluk Sigortası teminatı kapsamında olmadığından;——– kesinleşen kararı ile ilamlı icra takibine konu olan alacaklardan manevi tazminat ile manevi tazminata ilişkin faiz ve fer’iler dışlanarak davacının rücuen alacağı hesaplanacaktır. Yapılan hesaplama neticesinde; Davacının rücuen alacağı 94.671,37 TL – 26.651,22 TL = 68.020,15 TL olarak tespit edilmiştir. Dosyadaki ödeme makbuzundan icra dosyasına ödemenin 14.01.2014 tarihinde yapıldığı görülmüş olup, temerrüt başlangıcının 14.01.2014 ödeme tarihi olduğu kanaatine varılmıştır.” şeklinde bildirilmiş, usul ve yasaya uygun denetime elverişli ve dosya muhteviyatı ile uyumlu bilkirkişi raporu hükme esas alınarak ve taleple bağlı kalınarak; davanın kabulü ile; 68.000,00-TL’nin ödeme tarihi olan 14.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile;
1-68.000,00-TL’nin ödeme tarihi olan 14.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar harcı 4.645,08‬-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.161,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.483,78-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 1.161,30-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 221,2‬0-TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.046,40-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 10.880,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair karar, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, karar gerekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olarak verildi, açıkça okundu usulen tefhim olundu.18.10.2023