Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/16 E. 2023/509 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/16
KARAR NO : 2023/509

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05.01.2023
KARAR TARİHİ : 13.06.2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19.01.2018 tarihinde sürücü —– sevk ve idaresindeki—– plaka sayılı araç seyir halinde iken sürücü —– sevk ve idaresindeki —–plaka sayılı araç ile çarpışması neticesinde trafik kazası meydana geldiği, bu kaza nedeniyle müvekkilinin yaralandığı,—- sevk ve idaresindeki —– plaka sayılı araç sürücüsü 2918 sayılı K.T.K.‘nın ilgili maddesini ihlal ettiğinden kusurlu olduğunu, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi kapsamında—- plaka sayılı araç——sorumluluğunda olduğu, müvekkili tarafından davalıya başvuru yapıldığı, davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili —-söz konusu trafik kazası nedeniyle,—–Hastanesi tarafından düzenlenmiş olan 14.10.2021 tarihli rapora göre %31 oranında malul kaldığını, açıklanan nedenlerle; davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile, maluliyet oranı dahil olmak üzere fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla; 5.000 TL sürekli iş göremezlik, 1.000 TL geçici iş göremezlik, 500 TL Bakıcı gideri, 500 TL Tedavi gideri tazminatı olmak üzere şimdilik toplam 8.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yapılacak yargılama nedeniyle oluşacak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görüldü.

SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda iki ayrı kaza söz konusu olduğu, müvekkili sigorta şirketine sigortalı —- plakalı aracın——plakalı kaza ile —- plakalı aracın davacı —- sevk ve idaresinde bulunan—— plakalı araç arasında meydana gelen kazanın ayrı ayrı değerlendirmesi gerekmekte olduğu, sigortalı araç sürücüsünün —– karışmış olduğu ikinci kazaya dâhili bulunmadığı şeklinde olduğu, ilgili kanun maddesinde açık bir şekilde belirtildiği üzere, sürücüler önlerinde giden araçları güvenli ve yeterli takip mesafesinden izlemek yükümlülüğünde olduğu, davacı —- somut olayda —– plakalı araç ile —— plakalı araç arasında meydana gelen kazayı güvenli takip mesafesini koruması halinde fark edeceği ve fren tedbiri uygulayarak kazanın meydana gelmesini önleyebileceğinin aşikâr olduğu, kaza esnasında önünde bulunan —–plakalı araç ile arasında güvenli ve yeterli takip mesafesi bırakmayan davacının, kendisinde meydana geldiği iddia edilen zarar ile sigortalı araç sürücüsünün —–plakalı araç ile karışmış olduğu kaza arasında herhangi bir illiyet bağı bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacıda meydana geldiği iddia edilen maluliyet—–plakalı araca arkadan çarpması neticesinde oluştuğu, sigortalı araç sürücüsünün dâhilinin bulunmadığı konu kaza neticesinde müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemeyeceği hususunda şüphe bulunmadığını, bu nedenlerle davacının müvekkili sigorta şirketine başvurusu 04.11.2021 tarihli ret müzekkeresi ile başvuran tarafa bildirilmiş olup, başvurana herhangi bir cevap verilmediği iddiası da katiyen gerçeği yansıtmadığının, davacı tarafından daha önceden Sigorta Tahkim Komisyonuna 06.12.2021 tarihinde başvuruda bulunulduğunu,——sayılı dosyasında kusur incelemesi neticesinde sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu tespit edildiği, yapılan inceleme neticesinde Uyuşmazlık Hakem Kararında sigortalı araç sürücüsü kusursuz olduğundan ——sayılı kararla başvurunun reddine karar verildiği, başvuran vekili tarafından bu karara itiraz edildiği, İtiraz Hakem Kararının —– sayılı kararıyla kesin olarak başvurunun kusur nedeniyle reddine karar verildiğinin, davacı hakkında daha önceden verilmiş bir kesin karar bulunduğundan davanın kesin hüküm nedeniyle ve sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olması nedeniyle davanın reddini talep ettikleri, açıklanan nedenlerle; müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığından davanın reddini, aynı dava konusu taleplere ilişkin yargılama kesin hüküm nedeniyle sonuçlandığından işbu davanın kesin hüküm nedeniyle reddini, her durumda maluliyet bakımından uyuşmazlığın giderilmesi amacıyla dosyanın —tevdiini, talep ettikleri görüldü.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmıştır.
Dava konusu hasar dosyası, davacıya ait hizmet dökümü, hastane evrakları dosyaya celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan kaza tespit tutanağı, STK kararı ve diğer deliller incelenmiştir.
Davalı vekilinin kesin hüküm itirazı nedeniyle, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun —– esas, —–karar sayılı dosyasının yapılan incelemesinde, başvuranın davacı —- karşı tarafın davalı —– olduğu, başvurucunun dosyamıza konu trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik bakıcı gideri olmak üzere şimdilik toplam 5.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunduğu, uyuşmazlık hakem heyetinin 08/05/2022 tarihli kararı ile başvuranın talebinin reddedildiği, başvurucunun itirazı üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 22/06/2022’de başvurucunun itirazını kesin olarak reddettiği görülmüştür.Kesin hüküm bir dava şartı olup kamu düzenine ilişkindir. Buna göre bir dava karara bağlanıp verilen hüküm kesinleştikten sonra aynı taraflar arasında, aynı konuda ve aynı hukuki sebebe dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Açılması halinde ikinci dava kesin hüküm nedeniyle esasa girilmeden dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. Kesin hükümden söz edebilmek için kesinleşmiş tarafları, konusu ve sebebi aynı olan iki davanın varlığı gerekir. Bir başka deyişle bir davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın kesin bir hükümle çözülmüş olması halinde mahkemece yeniden inceleme konusu yapılamayacağı davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekeceği anlaşılmakla davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kesin hüküm nedeniyle HMK’nın 114/1-i ve 115/1.maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 3.120,00-TL arabuluculuk ücreti davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair; davacı vekilinin yüzlerine karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.