Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/98 E. 2022/536 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/98 Esas
KARAR NO: 2022/536
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09.02.2022
KARAR TARİHİ: 14.06.2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin inşaat sektöründe çalışan ve bu sektörde tanınan bir firma olduğu, davalı sahibi olduğu ——– iş yerinin tadilat ve inşa işleri konusunda davacı ile anlaştığını, bu anlaşma kapsamında davacı üzerine düşen tüm konularda gerekli olan işleri yaptığı halde davalı salt anlaşılan ücreti ödememek için sözleşme kapsamı dışında taleplerle ve şikayetlerle davacıya bildirimlerde bulunduğu, davacı ek ücret istediğinde ise sözleşme kapsamında yapmak zorunda olduklarını beyan ettiklerini, davacının sözleşme kapsamında olan işi usulüne uygun yapmış olduğu, davalıya teslimatın gerçekleştiğini, davalı ise davacıya ödeme yapmamak adına çeşitli bahaneler ileri sürdüğünü, davacının yapmış olduğu ve tamamladığı işler konusunda ——— tespit davası dahi taraflarınca açıldığı, burada yapılan işler konusunda hesaplamalar yapıldığı, davacının alacağı olmasına rağmen borcu olmadığı iddiasında bulunarak davacının alacağını almasının önüne geçmek maksadıyla kötü niyetli olarak borca itiraz ettiği, davalı tarafın ayrıca icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini, bilindiği üzere faturaya dayalı ticari alacaklarda borçlunun borcu bir miktar paranın ödenmesinden ibaret olduğu, borcun para borcu olduğu, para borçlarının götürülecek borçlar olduğu, alacaklının adresinde ödenmesi gerektiği,Açıklanan nedenlerle; haksız ve hukuka aykırı şekilde ——–dosyasına yapılan itirazın iptalini, davalının, takip tutarının %20‘den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderlerinin ve ücreti vekâletin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İtirazın iptali talebine konu icra takibi yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılmış olduğunu, itirazın iptali davasının da yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, bu doğrultuda dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılmış olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, davacı, haksız menfaat sağlamak için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, icra takibine konu etmiş olduğu alacak iddiası ile ilgili delil sunmadıklarını, davacının dava dilekçesinde hiçbir iddiasını somutlaştıramadığını, soyut ve dayanaksız iddialar ile işbu davayı ikame etmiştir. Davacının Müvekkil şirketten herhangi bir alacağı bulunmamakta olup dava dilekçesinde yer alan soyut ifadelere dayalı taleplerden ve hiçbir delil sunulmamasından anlaşılacağı üzere, davaya konu takip kötü niyetle başlatıldığı, davalı şirketin—– inşa ve dekorasyon işlerini yapması için davacı ————- hususunda anlaştıklarını, davalı şirket inşaat ve dekorasyon işinin nasıl olması gerektiğine ilişkin model resimlerini davacı ile paylaştığını, taraflar bu model resim ve çizimleri esas alarak anlaşmaya vardıklarını, taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre —- inşaat ve dekorasyon işini model ve çizimlere uygun biçimde yaparak davalıya teslim etmeyi taahhüt ettiğini, —– belirlenen işin tam ve eksiksiz şekilde götürü usulü anahtar teslim şeklinde tamamlanması ve ——- tarihinde teslim edilmesi konusunda tarafların anlaşmaya vardıklarını, ödeme planının da işbu tarih esas alınarak belirlendiğini, davacı şirket davacı şirket yapmayı üstlendiği işi zamanında ve gereği gibi yapmadığını, davacı şirket tarafından eksik ve ayıplı yapılan işlerin düzeltilmesi ve yapılmayan işlerin davalı tarafından yeniden yaptırılması davalı şirketi zarara uğrattığını, davacı şirket inşaat aşamasında kiralanan yerde yer alan demirbaşlara da zarar verdiği gibi eser sözleşmesinin konusu yere komşu olan diğer mülklere de zarar verdiğini, davalı şirket davacı —– yanlış, eksik ve hatalı işlemlerinden dolayı doğrudan ve dolaylı olarak birçok zarara uğradığını, geç teslimden dolayı hizmet almadığı halde ücret ve fatura ödemek zorunda kaldığı, bu doğrultuda davacının müvekkil şirket aleyhine başlatmış olduğu takibin haksız ve hukuka aykırı olması ve müvekkil şirketin herhangi bir borcu olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,—— kapsamında alınan bilirkişi raporu her ne kadar pek çok konuda eksik ve hatalı tespitler içerse de buna rağmen davacı şirkete tespit raporunda belirlenen tutardan çok daha fazla ödeme yapıldığının, —— kapsamında tanzim edilen rapor, yukarıda açıklandığı üzere pek çok hatalı ve eksik tespit içermesine rağmen davalı şirketin davacıya fazla ödeme yaptığını açıkça ortaya koyduğunu, davalı şirket gördüğü eksiklik ve yanlışlıkları her seferinde —– tek tek ilettiğini, tüm bu uyarılarına rağmen, eksikliklerin gereği gibi giderilmediğini, bu sebeple davalı şirketin haricen çok fazla masraf yapması ve birçok işin yapım, onarım, tamiri ile düzeltilmesini üstlenmesi gerektiği, elektrik tesisatında çok fazla hata yapıldığından bu hataların düzeltilmesi ve eksikliklerin tamamlanması için davalı şirket —–ücret karşılığında anlaşma yaptığı, ayrıca elektrik projesinin düzgün yürütülebilmesi için —- isimli firmaya ek olarak —–tutarında ödeme yapıldığını, yine yanlış takılan tavan armatürlerinin düzeltilmesi için elektrikçi —–tutarında ödeme ve üç aya yakın süre —–ağır kusur ve özensizlikleri sebebiyle daha başka kira, misafirhane, aidat ve maaş ödemeleri yapıldığı, davalı tarafından davacı şirkete fazla ödeme yapılmış olup, bununla birlikte davacı şirketin üstlendiği edimi gereği gibi ifa etmemesi nedeniyle davalı şirketin zarara uğradığı, hal böyleyken; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibi açıkça hukuka, usule ve hakkaniyete aykırı olup, alacak iddiası gerçeği yansıtmadığını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarını saklı tutması kaydıyla; öncelikle davanın yetkisiz mahkemede açılması ve davaya konu ——- sayılı takip dosyasının yetkisiz icra müdürlüğünden başlatılması sebebiyle yetkisizlikten usulden reddini, davanın haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilmesi, davalı şirketin davacı şirkete hiçbir şekilde borcunun bulunmaması nedeniyle esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili talebine ilişkin başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
İtirazın iptali istemine konu—–sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı şirket tarafından — tarihinde takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı şirkete — tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket vekili tarafından süresinde —-tarihinde — üzerinden gönderilen dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edildiği, ayrıca yetkili icra dairesinin ——İcra Daireleri olduğu belirtilerek icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiği, yine mahkememize süresinde sunulan cevap dilekçelerinde de icra dairesinin ve ayrıca mahkememizin yetkisine itiraz edildiği görülmekle, itirazın iptali davalarında dava şartlarından olan icra dairesinin yetkisine itiraz ve akabinde ilk itiraz olan mahkemenin yetkisine itiraz hususu öncelikle incelenmiştir.
Dava şartı olan icra dairesinin yetkisine itiraz hususu incelendiğinde; İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25′ inci maddesi hükmü tatbik olunur” düzenlemesini içermektedir. ——istikrar kazanmış uygulamalarına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin ——yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır ——- kararında da aynı ilkelere işaret edilmiştir. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde az yukarıda açıklandığı üzere davalı borçlu vekili tarafından süresinde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği anlaşılmakla öncelikle dava şartlarından olan bu husus yönünden değerlendirme yapılmıştır.
Taraflar arasında davalı tarafın ——- isimli iş yerinin inşaat ve dekorasyon işleri için anlaşma sağlandığı hususu ihtilafsız olup, uyuşmazlığın az yukarıda açıklandığı üzere eser sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesinden kaynaklanan davalar davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yerinde—–açılabileceği gibi sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde (Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.10) ve varsa sözleşmeyle yetkili kılınan yer mahkemesinde de (Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.17) açılabilir. Davacının seçimlik hakkı mevcut olup, davasını genel ve özel yetkili mahkemelerden herhangi birisinde açabilir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda icra takibi—– İcra Dairelerinde yapılmış, itirazın iptali davası da —- Ticaret Mahkemelerinde açılmıştır. Ancak, davalının yerleşim yeri —-sözleşmenin ifa mahalli ise yine — olup, —– İcra Daireleri ve mahkemelerinin yetkisi bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı vekili tarafından borcun satım sözleşmesinden doğan para borcu olduğu ve Türk Borçlar Kanunu 89. Maddesi gereği davacı şirketin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu iddia edilmiş ise de uyuşmazlığın satım sözleşmesinden değil eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve eser sözleşmesinden doğan borçlar münhasır para borcuna ilişkin olmadığından Türk Borçlar Kanunu 89. Maddesinin olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. ——– sayılı ilamlarında da Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğu, oysa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup, karşılıklı edimleri içerdiği, bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir alacak davasında yetkili mahkemenin tayininde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükümlerinin uygulanmasın mümkün olmadığı belirtilmiştir. ) Hal böyle olmakla
yetkili icra dairesinde usule uygun bir icra takibi yapılmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi karşısında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddine,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.129,94- TL harcın mahsubu ile artan 1.049,24‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara (m. 7/2) göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14.06.2022