Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/972 E. 2023/374 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/972 Esas
KARAR NO: 2023/374
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/05/2016
KARAR TARİHİ: 13/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında —— tarihinde imzalanan sözleşme ve ekleri gereği davacının inşa ettiği binanın tüm dairelerinin kapılarının yapımı işinin davalı tarafından üstlenildiğini, davalının taahhüt ettiği kapıları sözleşme ve ekindeki teknik şartnameye uygun olarak yapmadığını, noterden çekilen ihtarnamelere rağmen ayıplı olan kapıların ayıplarını gidermediğini, bu yüzden davacının daire sahiplerine karşı zor durumda kaldığını, durumun tespiti için ——– sayılı dosyası üzerinden mahallinde bilirkişi vasıtasıyla tespit yaptırıldığını, ilgili tespit raporunda, kapıların teknik şartnameye uygun olmadığı, ayıplı, eksik malzemeli ve piyasa malı işçilikten daha da kötü işlemle yerine monte edildiğini, kapılar üzerinde tadilat yapma ile sözleşmedeki teknik şartname koşullarına çekebilmelerinin mümkün olmadığını, sözleşmedeki şartların yakalanabilmesi için tüm kapıların sökülerek yenilenmesi gerektiği yönünde de görüş bildirildiğini, bu durumda bu sözleşmenin sonuçlarını beklemenin bir anlamının olmadığı sebebiyle geriye doğru feshi ile dava açma zaruretinin doğduğunu, dava konusu kapılar için davalıya tahsilat makbuzu karşılığında beş adet çek toplamı olarak 69.250,00 TL ödendiğini, ayrıca söküm ve boya masrafları için davacı tarafından 10.000,60 TL masraf yapıldığını, netice itibariyle kapılar için ödenmiş bulunan 69.250,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalının sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle uğranılan zarardan şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan yine faizi ile birlikle tahsiline, davalının kötü niyetli olarak ayıplı mal inşaata monte etmesi ve daire sahiplerine karşı davacı şirketi sorumlu duruma sokarak ticari itibarının zedelenmiş olması sebebiyle 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yapılan kapıların sözleşmede taahhüt edildiği üzere teknik şartnameye uygun olarak yapıldığını, davalının —–seri nolu faturayla birlikte mal teslimini gerçekleştirdiğini ve irsaliyeli faturanın davacı çalışanı ——-tarafından teslim alındığını, davacının ayıpla ilgili iddialarını kabul etmediklerini, davalı tarafından yapılan işlerde açık ya da gizli hiçbir ayıp olmadığını, aksi düşünülse bile davacı şirketin var olduğunu iddia ettiği eksikliklerin açık ayıp niteliğinde olduğunu ve iki günlük ihbar süresine tabi olduğunu,—— görüleceği üzere davacı tarafın işi teslim aldıktan sonra davalıya ——- fatura kesilmesini talep ettiği ve aynı gün faturayı teslim almış olduğunu, davacının ileri sürdüğü tespit dosyasındaki bilirkişi raporunun tek bir inşaat mühendisi tarafından hazırlanmış olduğunu, davaya konu olan ahşap kapı imalat ve montaj işi inşaat mühendisinin tek başına bilgi ve donanımı ile mahkemeyi bağlayıcı görüş verebileceği bir iş olmadığını, bu alanda uzman bir mimar ve inşaat mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, davalının imalattan kaynaklı bir ayıp ya da kusurun kapılarda bulunması halinde tamiratını yapmayı kabul ettiğini, bu hususun karşı tarafa da şifahen iletilmiş olmasına rağmen davalının kapıları tekrar incelemesine, imalattan kaynaklı bir hata varsa bunun tespiti ve düzeltilmesine muvafakat edilmediğini, davacının sadece kapılar için ödedikleri bedelin tamamının iadesini talep ederek bunun dışında bir çözüm yoluna yanaşmadığını, davacı tarafın bedel iadesi talebi gibi bir hakkı bulunmadığını ve buna ilişkin——aralarının bulunduğunu, davalının sözleşmeye uygun şekilde ve teslimatı yaptığını ve üzerine düşen edimleri gereği gibi yerine getirdiğini, davacının müşterilerine karşı itibarının sarsıldığı ve maddi manevi zarara uğradığı yönünde beyanda bulunarak iddia ettiği zararı somut bir delille ortaya koyamadığını, davacının daire maliklerince noterden çekilmiş tek bir ihtarname açılmış tek bir dava ya da kapılara ilişkin sonradan masraf yapıldığına dair bir faturayı da dosyaya sunmadığını, eğer gerçekten davacının iddia ettiği gibi davalı tarafç takılan yüz adet kapıda kabulü mümkün olmayan ayıplar bulunsaydı bir evin vazgeçilmez ve ana unsuru olan kapılardan bir kaçının olsun değiştirilmiş olması ve bunun davacıya fatura edilmiş olmasının gerektiğini, kapıların teslimi üzerinden bir yılı aşkın süre geçmiş olmasına rağmen teslim edilen kapılardan hiç birinin değiştirilmesine gerek duyulmadığı ve hala kullanılıyor olmasının karşı tarafın iddialarının haksız olduğunu ortaya koyduğunu, davacının yapılan işlerle ilgili tüm mal ve iş bedellerini de davalıya ödemediğini, halen davalının bakiye 7.644,00 TL alacağının olduğunu, netice olarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesi sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararların davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında eser sözleşmesi olduğunu, sözleşme nedeniyle davalıya 69.250 TL ödeme yapıldığını, davalı tarafından eserin ayıplı imal edildiğini, eserin ayıplı olması sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradığını, davalının eseri ayıplı olarak imal etmesi sebebiyle sözleşmeden dönerek ayıp sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, eserin ayıplı olmadığını, davacının süresi içinde ayıp ihbarında bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyanın safahatı incelendiğinde, mahkememizin ——- tarihli kararı ile “…Maddi tazminat yönünden; Davanın KISMEN KABULÜ ile, 1-Davacının sözleşme nedeniyle ödemiş olduğu 69.250,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Sözleşmeden kaynaklanan zarar nedeni ile istemine yönelik talebinin REDDİNE, Manevi tazminat yönünden; 3-Davacının manevi zarar talebinin REDDİNE…” karar verildiği, taraf vekilleri tarafından mahkememiz kararının istinaf edilmesi üzerinde dosya —– gönderilmiş ve yapılan istinaf incelemesi sonucunda ——– Karar sayılı ilamı ile; “…Bu durumda, mahkemece mahallinde keşif yapılarak, eserde ayıp bulunup bulunmadığı, varsa ayıbın niteliği ve ayıbın eserin kabul edilemeyeceği derecede olup olmadığının tespiti, kabul edilemeyecek nitelikte değil ise ayıplı ürünlerin teslim tarihindeki ayıp bedellerinin tespiti, ayrıca davacının zararı konusundaki delillerinin değerlendirilmesi için rapor alınarak sonuca gidilmesi gerekirken, itiraz edilen tespit raporu esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporu dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin, hükmedilen vekalet ücretine yönelik istinafının ise kararın kaldırılmasına karar verildiğinden bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir…” şeklinde kaldırılmıştır. Kaldırma sonrasında mahkememizin ——esas sayılı dosyasına kaydı yapılmıştır.
Maddi tazminat talebi yönünden;Mahkememizce keşif yapılarak dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş,—- tarihli bilirkişi heyet raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi heyetinin —- tarihli raporunda özetle, “…Taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, Eserin açık ayıplı olduğu ancak ayıbın eserin kabul edilmesine engel teşkil edecek türden olmadığı, Eserdeki ayıplar nedeniyle eser bedelinin %10 oranında nefaset indirimi
yapılması gerektiği, bunun da 6.925.00TL olduğu, Davacının aynı zamanda ayıpların giderilmesi amacıyla 24.449.60TL harcama yapmış olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Taraflar arasında 114 kapı yapımı konusunda, birim fiyatlı, imalat hatalarına karşı 2 yıl süreli garanti belirlenen —— toplam tutarlı —— tarihli sözleşme akdedilmiştir. Davacı tarafça kapılan ayıplı olduğu iddiası ile sözleşmeden döndüğü belirtilerek, sözleşme bedelinin iadesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Borç doğuran sözleşmelerden birisi olan “Eser sözleşmesi”, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” biçiminde tanımlanmıştır.
Eser sözleşmeleri iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesidir. Yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsur vardır. Bu sözleşmelerde yüklenici istenen özellikte eseri meydana getirmeyi, iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi üstlenmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlü olup, HMK’nın 190. maddesinin 1. fıkrasına göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğundan; yüklenici, sözleşmeye uygun olarak eseri meydana getirip teslim ettiğini, iş sahibi de sözleşmede kararlaştırılan ve teslimle muaccel hâle gelen iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır. ——–
Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
TBK’nın 474/1.maddesi gereğince açık ayıplar bakımından iş sahibi işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve uygun bir süre içerisinde tespit ettiği ayıpların yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. Bu külfetlerin yerine getirilmemesi iş sahibinin yükleniciye karşı sorumluluğunu gerektirmemekte, sadece ayıplı eser teslimi dolayısıyla sahip olduğu haklardan yararlanamaması sonucunu doğurmaktadır.
TBK’nın 477/1. maddesi gereğince gizli ayıplar açısından ise, ayıbın varlığı zaman aşımı süresi içerisinde vakit geçirilmeksizin yükleniciye bildirilmelidir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; 16/03/2023 tarihli teknik bilirkişi tarafından dava konusu kapılardaki ayıpların açık ayıp olduğu, anılan kapılardan keşif tarihi itibariyle dahi yaklaşık 6-7 yıldır kullanılmaya devam edildiğini bu sebeple dava konusu kapıların kabul edilemeyecek derecede ayıplı olmadığı tespit edilmiştir. Bu itibarla her ne kadar davacı tarafından eser sözleşmesinden dönülerek uğranılan maddi ve manevi zararların tazminini talep etmiş ise de; 16/03/2023 tarihli bilirkişi raporu da nazara alınarak dava konusu kapılardaki ayıpların kabul edilemeyecek derece ayıplı olmaması sebebiyle davacının TBK 474 vd. maddeleri gereğince sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının mümkün olmadığı, davacı tarafından ayıp ihbarının süreside olması sebebiyle ayıp sebebiyle uğranılan zararların davalıdan tazminini talep edebileceği, —– tarihli raporda davacının ayıp sebebiyle uğramış olduğu toplam zararının 31.374,60-TL olduğunun belirtildiği anlaşılmış, anılan miktar üzerinden davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne ile davacının ayıp sebebiyle uğramış olduğu toplam 31.374,60-TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin sair tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir.
He ne kadar, davalı vekili tarafından davada TTK 23 md. ayıp ihbar sürelerinin somut dosya bakımından uygulanması gerektiğini belirtilmiş ise de; ——– kaldırma ilamı ile alınan bilirkişi heyet rapor dikkate alındığında taraflar arasında satış sözleşmesinin bulunmadığı, eser sözleşmesinin bulunduğu bu itibarla ayıp halinde uygulanması gereken hükümlerin TBK 474 vd. maddelerindeki hükümler olduğu anlaşılmış, aksi yöndeki davalı itirazlarına itibar edilmemiştir.
Manevi tazminat talebi yönünden;
Davacı tarafından davalının eser sözleşmesine aykırı olarak eseri ayıplı imal ve ifa etmesi sebebiyle şirketin ticari itibarının zedelendiğini ve bu itibarla manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davacının tüzel kişi şirket olması sebebiyle ticari itibarının zedelendiğinin ispat edilmesi halinde manevi tazminat talebinde bulunması mümkün ise de somut dosyada davacı şirketin ticari itibarının zedelendiğine ilişkin yeterli ve elverişli delilin bulunmadığı anlaşılmış, davacının sübut bulmayan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Maddi tazminat yönünden;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davacının ayıp sebebiyle uğramış olduğu toplam 31.374,60-TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının fazlaya ilişkin sair tüm taleplerinin REDDİNE,
Manevi tazminat yönünden;
3-Davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE,
A-)Harç;
1-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.143,20-TL karar harcına karşılık dava açılırken peşin olarak alınan 1.694,95-TL harcın mahsubu ile bakiye 448,25-TL harcın, bozulan karara istinaden davalı tarafından dosyaya yatırılan 1.139-TL bakiye karar harcından fazla yatırılan 690,75‬-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine,
2-Davacı tarafça yatırılan 1.694,95-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-)Vekâlet Ücretleri;
I)Maddi Tazminat davası yönünden;
1-Davanın kabul edilen kısmı üzerinden, davacı lehine A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslar uyarınca takdir edilen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
2-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2. maddesindeki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
II)Manevi Tazminat davası yönünden;
1-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 10. maddesindeki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
C-)Yargılama Giderleri;
1-Davacı tarafından yapılan; 29,20-TL başvurma harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 317,20-TL tebligat ve müzekkere masrafı, 7.500,00-TL bilirkişi ücreti, 700,00-TL keşif araç ücreti, 461,60 TL tespit dosyası gideri olmak üzere toplam 9.012,3‬0-TL yargılama giderlerinin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 2.848,94-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
2-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
D-)Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—-Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/04/2023