Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/938 E. 2023/764 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/938 ESAS
KARAR NO:2023/764
DAVA:Menfi Tespit- İpoteğin Kaldırılması
DAVA TARİHİ:21.11.2022
KARAR TARİHİ:10.10.2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit- İpoteğin Kaldırılması davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, davalı şirketin dava dışı —————–borçlarına karşılık, dava dilekçesi ekinde ekte sunulan —– tarihlerinde tesis edilen belgelerinden —— kadar sorumlu olmak şartı ile —— bağımsız bölümü, üzerindeki ipotek hakkını bilerek, —- tarihinde satın aldığını, davalı tarafın, dava dışı ———borçlarını ödemediği iddiası ile adı geçen davalıya borçlu ve müvekkiline karşı da ipotek sorumlusu olarak toplam 1.674.876.70-TL bedelle icra takibi başlattığını ancak takip dayanağı —— tarihli ipoteklerin, borçlu ————- doğmuş ve doğacak borçlarını teminen kurulmuş bir limit ipoteği olduğunu, davacı ipotek borçlusunun sorumluluğunun ipotek limiti olan 1. derecede 200.000,00-TL; 2. derecede 250.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, takipte talep edilen 1.674.876.70-TL toplam alacağın ipotek limitinin çok üzerinde olduğunu, davacı tarafından bu miktar üzerinden —–dosyası ile başlatılan takibe taraflarınca yapılan itiraz üzerine ————-numarası ile görülen davada müvekkilinin haklı bulunarak 05.10.2021 tarihli gerekçeli kararı ile Mahkeme davalı tarafından başlatılan icra takibini iptal ettiğini, bunun üzerine davalı taraf ile irtibata geçilmek suretiyle, müvekkilinin sahibi olduğu——— bölüm üzerindeki ipoteğin kaldırılması kaydıyla, bahse konu limit üzerinden (450.000,00-TL) borcu ödemeye hazır olduğu hususunun karşı tarafa bildirildiğini ve fakat bu talebinin karşı taraf vekilleri ile yapılan sayısız telefon görüşmesine rağmen olumlu sonuçlanmadığını, tarafınca başlatılan arabuluculuk görüşmelerinin de —— uzun bir görüşme sürecine rağmen, olumsuz sonuçlandığını, tüm bu nedenlerle; borç miktarının tayini ve işbu miktarın mahkemece belirlenecek bir yere tevdii neticesi müvekkilinin sorumluluğunun sonlandırılmasını ve maliki olduğu taşınmazı üzerindeki ipoteğin fekki yönünde karar tesis edilmesini; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin HMK.m.119 hükümlerine aykırı olarak düzenlendiğini, dava dilekçesinde, davacı adresinin gösterilmediğini, bu eksikliğin giderilmesi için davacıya iki haftalık süre tanınmasını, tanınan süre içinde eksikliğin giderilmemesi halinde ise, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesi içeriğinde yazılı olduğu kadarıyla; davada 1.674.876,70.-TL’lik tutar için menfi tespit davası açtığını ancak bu tutar üzerinden ödenmesi gereken dava peşin harç tutarının ödemediğini, mahkemece harcı ödenmeyen bir davaya bakması olanaksız olduğunu, harç tamamlanıncaya kadar usul işlemlerinin yapılmasının da olanaksız olduğunu, bu nedenle, davacının dava dilekçesi içeriğinde ifade ettiği dava değeri üzerinden harcı ikmali için kendisine süre verilmesini, verilen süre içinde tamamlanmaması halinde, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından —— takip dosyasından borçlu olmadığının tespitine ve ipoteğin fekki istemine ilişkin dava açıldığını, —— sözü edilen dosyasından davacı borçlu / taraf olmadığını, bu nedenle, davacının taraf olmadığı bir icra dosyası ile ilgili borçlu olunmadığının tespitine ilişkin davada davacı taraf ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davada mahkemenin yetkisiz bulunduğunu, açılan davanın—— sayılı dosyasına ilişkin olduğundan, açılacak davada yetkili mahkeme icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi olacağını, bu nedenle, mahkemenin yetkisizliğine ve yetkili mahkemenin —— Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmesi gerektiğini, İpotek Senedi ile——— mahkemelerinin yetkisinin kabul edildiğini, davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsiz olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevlerinin ticari dava ve işler için olduğunu, davacının tacir olmadığını, tesis edilmiş olan ipoteğin davacının ticari işi için olmadığını, bu nedenle, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu nedenle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının ipoteğin üst limit ipoteği olduğu yönündeki iddiasının gerçek dışı olduğunu, ipoteğin resmi senedinden de anlaşılacağı gibi, ipotek borç ipoteği olduğunu, borç ipoteği olması sebebiyle, ipoteğin üst limit ipoteği olduğu ve sorumluluğun ipotek sınırı ile sınırlı olacağının ileri sürülemeyeceğini, davacının iddiasının ipotek senedinde yer alan ve resmi senette yazılı olan “Borca Karşılık” olması ile bağdaşmadığını, tesis edilen ipoteklerin borç ipoteği olduğunu, %35 faiz kararlaştırıldığını, ipoteğin tesisi tarihinde, borçlunun tahakkuk etmiş ve vadesi geldiği halde ödenmemiş borcu bulunduğunu, bu nedenle sorumluluğun ipotek limiti ile sınırlı olacağına ilişkin iddianın dayanaktan yoksun olduğunu, yapılan icra takibinde davacının dava dilekçesinde sözünü ettiği ipotek dışında da ipotek bulunmadığını, davacının ipotekten kaynaklı borç tutarının ödenmesi ile ilgili alacaklı vekili sıfatı ile tarafınca irtibat kurduğu, ödeme arzusunu bildirdiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının varlığını bildiği icra dosyasına ipotek senedi ve icra takibine dayalı olarak borç tutarını ödemek suretiyle, ipoteğin fekkini sağlamasının da mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle, davanın reddini, davacının %20 den az olmayacak şekilde tazminat ödemeye mahkum edilmesini, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava; menfi tespit ve ipoteğin kaldırılması talepli açılan davadır.
——– sayılı dosyası celp edilmiştir.
Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir. Somut olayda davalı taraf tacir ve uyuşmazlık ticari işletmesini ilgilendirmekle birlikte davacı tarafın gerçek kişi olduğu görülmektedir. ———ilamında da açıkça vurgulandığı üzere yalnızca ticarethane ibaresi mutlak ticari dava için yeterli olmayıp, davacının 6102 sayılı yasa kapsamında tacir olup olmadığının ve davacı tarafça çalıştırılan işyerinin ticari işletme kapsamında kalıp kalmadığının araştırılması gerektiği esas olduğundan, mahkememizce de bu görüş benimsenmiş olup, uyuşmazlığın mutlak ticari dava olmadığı tartışmasız olmakla birlikte nispi ticari dava kapsamında kalıp kalmadığı hususunda sağlıklı değerlendirmelerin yapılması için ve davacının bağlı bulunduğu —–olup olmadığının anlaşılması bakımından —– ayrı ayrı müzekkereler yazılmış ve müzekkere cevapları dosya içine alınmıştır. ———— tarihli müzekkere cevabında davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı belirtilmiştir.——– tarihli müzekkere cevabında davacının esnaf kaydının bulunmadığı belirtilmiştir.——- alınan 08/05/2023 tarihli müzekkere cevabında; davacının potansiyel mükellef kaydının bulunduğunun belirtildiği görülmüştür.Gelen müzekkere cevapları incelendiğinde; davacının gerek ticaret sicilde kaydının bulunmaması, gerekse vergi dairesi kayıtlarından vergi mükellefi olmadığının anlaşılması karşısında artık davacının tacir sayılamayacağı, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davaya konu uyuşmazlığı incelemeye görevinin ——–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğundan MAHKEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Karara karşı 2 hafta süresi içinde kanun yoluna başvurulmaz ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulur ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye talep edenin başvurup talepte bulunması halinde dosyanın görevli ———– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine; süresi içerisinde talepte bulunulmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin talep edene ihtarına (ihtar edildi)
4-Kararın taraflara tebliğinin masrafının davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına,
5-6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu m.331/2 uyarınca yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verileceğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davaya görevli mahkemece devam edilmezse ve talepte bulunulursa yargılama giderleri ile ilgili karar verileceği hususunun talep edene ihtarına (ihtar edildi)
7-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile——————Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10.10.2023