Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/879 E. 2023/354 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/879 ESAS
KARAR NO : 2023/354

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2022
KARAR TARİHİ : 11/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, tarafların addedmiş olduğu sözleşmeye aykırı davranarak sözleşmede kendisine yüklenen edimi yerine getirmediğini, tarafların işbu sözleşmeden kararlaştırdığı üzere —- makinası (1 adet standart şekillendirme kalıbı ile birlikte—– ürünün bedeline karşılık 90.000,00-TL’nin (doksanbintürklirası) müvekkil tarafından ödenmesi suretiyle ürünün müvekkiline aynen ifasında bulunulacağı konusunda tarafların uzlaştıklarını, Dava konusu 90.000,00-TL (doksanbintürklirası) bedelin tamamının davalı şirket hesabına ödendiğini, müvekkilinin aynen ifaya ilişkin ihtarnamesine karşılık olarak davalı şirketten hiçbir yanıt gelmediğini, işbu sözleşme gereği davalı tarafın borçlu konuma düştüğü izahtan vareste olduğunu, sözleşme gereği yükümlülüğünü yerine getirmemesi ile de türk borçlar kanunu nezdinde borçlunun temerrüdü hükümlerinin aleyhine işletilmesini ve müvekkilinin müspet zararının karşılanmasını, yapılan arabuluculuk görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını, tüm bu nedenlerle davanın kabulünü, sözleşme konusu makinenin aynen ifasını, aynen ifanın mümkün olmaması halinde ödenen 90.000,00-TL bedelin temerrüt tarihinden itibaren (ihtar tarihi: 21/07/2022) işleyecek yasal faizi birlikte tahsilini, gecikme tazminatı ve müspet zarar olarak şimdilik 100,00 TL bedelin tazminini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İmalat sürecinde mücbir sebepler ile bir kısım aksaklıklar yaşanmasına rağmen müvekkilinin sözleşme konusu makineyi ürettiğini ve davacıya bu hususta haber gönderdiğini, davacının ise müvekkile iş yaptırmadığını, müvekkiline yaşatılan bu sürece rağmen müvekkil söz konusu makineyi ürettiğini, tüm bu açıklamalara rağmen davacının ürünü istemediğini ve ödediği bedelin iki katı ile tarafına ödenmesini talep ettiğini, sözleşme konusu ürünün halen müvekkil şirket deposunda bulunduğunu, yerinde keşif yapılması halinde bu hususun tespit edileceğini, davacı piyasa değeri 23.000 Euro olan dava konusu makineyi teslim almadığını ve huzurdaki davayı açtığını, dava konusu makine müvekkil deposunda durduğunu, yerinde keşif yapılması halinde gerçeklerin ortaya çıkacağını, müvekkilinin ekonomik kriz nedeni ile gerçek fiyatı 23.000 Euro olan dava konusu makineyi 90.000,00-TL fiyat ile davacıya sattığını, bu hususta zarar ettiğini ayrıca yargı süreçleri, davacı ve ailesinin tehdit ve hakaretlerine maruz kaldığını, bu anlamda davacı hakkında maddi ve manevi tazminat davası açma hakkımızı şimdilik saklı tuttuklarını, tüm bu nedenlerle davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle; satış sözleşmesinden kaynaklı edimin (malın teslimi) yerine getirilmediği iddiasına dayalı, malın teslimi aksi halde zararın giderilmesi talepli tazminat davasıdır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir.
Burada Ticaret mahkemelerinin görevi ile ilgili bilgi vermekte fayda bulunmaktadır. Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.

Somut olayda; davacının tacir olmadığ—–Esnaf ve Sanatkarlar Odası,——Vergi Dairesi Başkanlığı, —-Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevapları ile sabittir.
28.11.2013 tarihli —— yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Eldeki davada; makinenin satıcısı konumundaki davalı karşısında davacı gerçek kişinin tüketici konumunda olmasına göre davaya bakma görevi mahkememize ait olmayıp Tüketici Mahkemesine aittir.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının tacir olmadığının gelen müzekkere cevapları ile sabit olduğu, nispi veya mutlak ticari dava şartlarının bulunması gerektiği, eldeki dosya bakımından bu şartların oluşmadığı dikkate alındığında eldeki dosya bakımından mahkememizin görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemeleri olduğu anlaşılakla; usul ekonomisi ilkesi gereği duruşma günü verilmeksizin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114 (1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115 (2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli ——NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.