Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/83 E. 2023/412 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/421 Esas
KARAR NO : 2023/433

DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından davacı aleyhine—-. İcra Müd. —– Esas sayılı dosyası ile kooperatif aidatının tahsili talebi ile yürütülen takibin süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleştiğini, ancak icra takibine esas tutanakta yer alan tespitlerin hatalı ve gerçeğe aykıır olduğunu, takibin haksız ve mesnetsiz olduğunu ileri sürerek, davacının takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Davalı kooperatif yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; davanın kooperatif ve ortağı arasındaki ihtilafa ilişkin olması nedeniyle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi oludğu nazara alınarak davanın öncelikle görev yönünden ve zamanaşımı itirazı doğrultusunda usulden reddine, usuli itirazların kabul edilmemesi halinde davacının iddialarının yerinde olmadığı gözönüne alınarak kötüniyetle açılan davanın reddine ve davacının tazminata mahkumiyetine karar verilmesi talebinde bulunduğu görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.Davacı, davalı kooperatife üye olduğunu, davalı kooperatif tarafından —– numaralı bağımsız bölüm yönünden aidat borcu için—-. İcra Müdürlüğünün —–esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, —— numaralı bağımsız bölüm için tüm aidat borçlarını ödediğini, bakiye aidat borcu bulunmadığını, davalı tarafından yapılan takibin haksız olduğunu, anılan sebeplerle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dosyanın safahatı incelendiğinde; —– Asliye Hukuk Mahkemesinin—–Esas, ——Karar sayılı görevsizlik kararı ile—–Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmiş olmakla mahkememizde —— Esas sayılı numarasına tevzi edilerek yeniden yargılamaya geçilmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—–. İcra Dairesi —– Esas sayılı İcra Dosyası UYAP üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —–Tapu Müdürlüğünden dava konusu yerin tapu kayıt bilgileri celp edilmiş, 10.08.2022 tarihli bilirkişi raporu ile 30.01.2023 tarihli bilirkişi ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.Bilirkişi tarafından düzenlenen 10.08.2022 tarihli raporunda özetle, “…Davalı —– ortaklığının 02.04.2013—- tarih ve nolu yönetim kurulu kararıyla —– davacı .—— devredildiği, ancak kooporatifteki yerinde incelememizde davacı dahil kime tahsis edildiği Ortaklar Defteri kayıtlarından anlaşılamayan dava konusu —–no.hı taşınmazın yasal olarak kimin adına tahsis edilerek kayıtlı olduğunun tespitinin —– Tapu Müdürlüğü kayıtlarından araştırılmasında yarar olduğu, davacı haricinde 3. bir şahıs veya kooperatif adına kayıtlı olma durumunun da açıklığa kavuşturulması gerektiğini,—– daireyi devreden —- ile imzalanan Sabit Fiyatlı Daire Satış Sözleşmesinde 210.000,00 TL. bedel üzerinden satış yapıldığı, satıcıya borç kalmadığı ve – ferdileşmeyle dairenin alıcıya verileceği belirtildiği bu sözleşmesi içeriğindeki 01.07.2010-11.04.2011 tarihleri arasına ilişkin ödeme tablosunda, dava konusu toplam 77.190,00 TL’lık — 3 senedin(25.730,00 TLx3) ödeme vadesi(Ağusos/Eylül ve Ekim 2010), Sabit Fiyatlı Satış Sözleşmesinde yer alan tablodaki tarih aralığına denk gelmekte olduğu — sözleşme içeriğinde bu senetlerin kooperatife ödeme durumuna ilişkin — bir izahat bulunmadığı, ayrıca davacı talebiyle bağlı olarak kooperatife ödendiğinin ticari defter kayıtlarında şüpheden uzak kesin ve doğru şekilde görülemediği, davacı tarafın veya ortaklığı devren —— varsa bir ödeme belgesi, kooperatif tarafından yetkili imzalı-kaşeli senet tahsilat makbuzu, banka ödeme dekontu vb. dava dosyasına ibraz edilmesinin uygun olacağını, kanun ve ana sözleşmeye göre bütün hak ve vecibeleriyle birlikte ortaklığı kabul ettiklerini belirterek ortaklığı devralan davacı kooperatife girişinden önceki borçlardan sorumlu olup ortaklığa girişi onaylayan kooperatif, eski ve yeni tüm aidat borçlarını ancak devralan ortaktan. isteyebileceği, devralanın devredene karşı rücu hakkını kullanabileceğinin hukuki değerlendirmesi tamamen sayın mahkemenin takdirinde olduğu,—–. İcra Müdürlüğü’nün——dosyasındaki 14.10.2015 tarihli – İlamısız Takiplerde Ödeme Emri’ndeki ana para alacağı 80.096,98 TL’nın içindeki aidat dışı olduğu anlaşılan faiz tutarlarının ayrıştırılarak düşülmesi gerektiğinden tablomuzdaki asıl aidat alacağı 74.249,00 TL (YetmişdörtbinikiyüzkırkdokuzTürklirası) hesaplanmış, bu tutar üzerinden dava tarihi 16/11/2021’e kadar olan sürede ana para borcuna işletilen faiz tutarının 129:830,39 TL bulunduğundan hareketle dava tarihi itibarıyla toplamda — 204.079,39 ‘TL (İkiyüzdörtbinyetmişdokuzTürklirasıOtuzdokuz kuruş) — kooperatif alacağı hesaplamamızda tespit edildiğ, Üyelerarası hak ve vecibelerde eşitlik uygulaması gereğince tüm ortaklar aidatını eşit miktarda ödediğinde konut sahibi olabileceğinden, davacı ortağın üyeliği devam ettiği müddetçe kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlenen aidat tutarlarını ödemesi gerektiği, mali yükümlülüklerini eksik miktarda yerine getirmiş bir ortağa emsal ortaklar gibi konut tahsis edilmesinin kooperatifçilik anlayışıyla bağdaşmayacağı dolayısıyla dava konusu alacağın zamanaşımı hukuk değerlendirmesinin sayın mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 30.01.2023 tarihli ek raporunda özetle, “…Kök Raporumuzda, taleple bağlı olarak toplam 77.190 TL bedelli 3 adet senedin —–no.lu dairenin verildiği ve ödemesinin gerçekleşip gerçekleşmediği amacıyla devreden üye——ve devralan davacı üye … cari hesapları incelenmesine yer verilmiş, Ek Rapora konu 38.493,40 TL ise takip eden 2013 yılına ilişkin olup —– dairenin toplam taahhüdü 304.041,00 TL’nın içine dahil olduğu ve 15.12.2013 tarih ve —–no.lu yevmiye kaydıyla (EK:1) 38.493,40 TL’nın ödemesinin davacı tarafından yapıldığı ve dava konusu 3 adet senet bedeli 74.249,00 TL borcun azaltımıyla düşüm yapılmasına imkan yaratacak bir ihmal veya gerekli bir işlem olmadığı, Davalı —–. İcra Müdürlüğü’nün —–dosyasındaki 14.10.2015 tarihli İlamsız Takiplerde Ödeme Emri’ndeki ana para alacağı 80.096,98 TL’nın içindeki aidat dışı olduğu anlaşılan faiz tutarlarının ayrıştırılarak düşülmesi gerektiğinden kök rapor tablomuzdaki asıl aidat alacağı 74.249,00 TL(Yetmişdörtbin ikiyüzkırkdokuz Türklirası) hesaplanmış, bu tutar üzerinden dava tarihi 16/11/2021’e kadar olan sürede ana para borcuna işletilen faiz tutarının – 129.830,39TL bulunduğundan hareketle dava tarihi itibarıyla toplamda 204.079,39TL (İkiyüzdörtbinyetmiş dokuz TürklirasıOtuzdokuz kuruş) davacı üye .—-kooperatif alacağı tespit edildiği, Davacı üye —- davalı —— halen kayıtlı üyesi olmasına bağlı olarak mali yükümlülükleri devam ettiğinden kooperatif alacağında zamanaşımı değerlendirmesinin yapılamayacağı ve menfi tespit davası talebinin yerinde olmadığının hukuk nitelendirmesinin tamamen sayın mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. (Yargıtay —–. Hukuk Dairesi’nin 20/03/2019 tarih ——Sayılı kararı da bu yöndedir.)Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. (—– BAM —–. HD. —– Esas —— Karar sayılı ilamı)
Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı/borçlu, davalı/alacaklı kooperatife dava konusu—— numaralı bağımsız bölüm yönünden herhangi bir aidat borcu olmadığını, aidat borçlarının ödendiğini iddia ettiğinden anılan hususların davacı tarafça ispat edilmesi gerekmekte olup ispat yükü davacı taraftadır.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; mahkememizce alınan kök ve ek bilirkişi raporu, tapu kayıtları ve usulüne uygun tutulan davalı kooperatif ticari defter ve kayıtları dikkate alındığında davacı —— dava konusu bağımsız bölüm sebebiyle 74.249,00-TL aidat borcunun bulunduğu, davalı kooperatifin anılan miktar yönünden icra takibi yapmakta haklı olduğu ancak aşan miktar yönünden davacının menfi tespit talebinin yerinde olduğu, kök ve ek rapor gereğince davalı kooperatifin işlemiş faiz talebi ve oranının da kanun ve Yargıtay içtihatlarına uygun olduğu anlaşılmış, davacının menfi tespit talebinin kısmen kabulüne, davacının davalıya—– İcra Dairesinin ——Esas sayılı takip dosyasında 5.847,98‬-TL asıl alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır. (——) Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalının tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davacının davalıya —–İcra Dairesinin —— Esas sayılı takip dosyasında 5.847,98‬-TL asıl alacaktan dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
3-Taraflarca talep edilen şartları oluşmayan tazminat taleplerinin AYRI AYRI REDDİNE,
4-Alınması gerekli karar harcı 399,48-TL ‘nn davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.367,86-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 968,38‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yatırılan 399,48-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30-TL başvuru harcı, 8,50-TL vekalet harcı, 320,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.700,00 -TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.087,80-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 225,44-TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 7,60-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 7,05-TL sinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.847,98‬-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2-3 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.847,98‬-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
11-Davacı tarafça dosyaya yatırılan teminatın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 392/2 maddesi gereği yasal süre sonunda davacıya iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—– Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.