Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/78 E. 2022/1025 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/78 Esas
KARAR NO: 2022/1025
DAVA: Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 24/09/2020
KARAR TARİHİ: 13/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın icra takibine konu fatura borcuna ait telefonu müvekkilinin hiçbir şekilde kullanmadığını, böyle bir telefon numarasının bulunmadığını, kendisinin bilgisi dışında imzası taklit edilerek ve yasal olmayan yollardan kendisine bir telefon hattı açılmadığını, bu durumdan haberdar olmayan müvekkilinin ancak kendisine icra takibi yapılıp aracı bağlanınca haberdar olduğunu, müvekkilinin borçla uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığını, gsm şirketi hat açılması için gerekli imza kimlik bilgilerinin mahkemeye ibraz ettiğinde ve imzası bilirkişi incelemesi yapıldığında bu durum açıkça görüleceğini, dava sonuna kadar haciz kalması kaydıyla yakalamanın kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek davanın uzun süreceğinden otopark ücreti işleyerek daha fazla maddi acıdan mağdur olmaması için araç üzerindeki haciz kalması kaydıyla yakalamanın kaldırılması veya müvekkiline yedi emin olarak teslimine karar verilmesini, müvekkilinin davalıya karşı herhangi bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı geçerli olarak akdedilen ——– kapsamında müvekkili şirketten hizmet satın aldığını, aldığı hizmetler karşılığında ödemekle yükümlü olduğu borçtan kurtulmayı amaçlayan davacının huzurdaki dava ile ileri sürdüğü iddiaları somut gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili şirketçe abonelik sözleşmesi kapsamında sunulan iletişim hizmeti sebebiyle tahakkuk ettirilen faturalar ile bu faturalara dayanarak davacı aleyhine başlatılan icra takibi usul ve mevzuata uygun olduğunu belirterek davacının haksız ve hukuki mesnetten yoksun davasının reddine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle iş yerinde usulsüz elektrik kullanımından kaynaklı —– dosyasında başlatılan takibe ilişkin borçlu olmadığının tespiti yönünde açılan menfi tespit davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiştir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir.
Burada Ticaret mahkemelerinin görevi ile ilgili bilgi vermekte fayda bulunmaktadır. Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
Somut olayda davalının tacir olmadığı——– müzekkere cevapları ile sabittir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Eldeki davada; hizmet sağlayıcısı konumundaki davalı şirket karşısında davacı gerçek kişinin tüketici konumunda olmasına göre davaya bakma görevi mahkememize ait olmayıp Tüketici Mahkemesine aittir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalının tacir olmadığının gelen müzekkere cevapları ile sabit olduğu, dosyaya konu abonelik sözleşmesi her ne kadar “kurumsal nitelikli” olarak belirtilmiş ise de; bu hususun eldeki davanın ticari dava olması için tek başına yeterli olmadığı, nispi veya mutlak ticari dava şartlarının bulunması gerektiği, eldeki dosya bakımından bu şartların oluşmadığı dikkate alındığında eldeki dosya bakımından mahkememizin görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemeleri olduğu, mahkememizin uyuşmazlığın çözümünde görevli olmadığı, davanın açılış tarihi itibariyle de 6502 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu göz önüne alındığında ve görev husunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği ve usul ekonomisi ilkesi gereği duruşma günü verilmeksizin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur:
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Somut uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin ——– olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK ‘nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen kararın yasal yollara gidilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK ‘nun 21-(1) c. Maddesi uyarınca ——— gönderilmesine,
İlişkin olarak; davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde———– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/12/2022