Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/778 E. 2023/670 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/778 ESAS
KARAR NO:2023/670
DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03.10.2022
KARAR TARİHİ:19.09.2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ———–no’lu aracın sebep olduğu — tarihli kaza nedeniyle hasarlandığını, —-göre müvekkiline ait aracın kazada %0, ——plakalı aracın %100 kusurlu olduğunu, sigorta şirketinin başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde zararlarını ödemediğini, bu nedenle —– başvurduklarını,—– sayılı dosyasında 19/04/2021 tarihinde başvurularının kabulü ile 3.000,00-TL değer kaybı tazminatının 03/02/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigortacıdan alınarak kendilerine verilmesine karar verildiğini, müvekkilinin bu karar gereği zararını 30/06/2021 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, davalıdan talep edilen değer kaybı tazminatının, davalıyı temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün aynı olmayacağını, Türk Borçlar Kanunu’nun 122/1. Maddesine göre; “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı gidermekle yükümlüdür” hükmünün düzenlendiğini, ——— vurgulandığı üzere; “Munzam zarar sorumluluğu kusura dayanan borçlu temerrüdünün hukuki bir sonucudur ve alacaklının zararının faizi aşan bölümüdür. Borçlu para borcunun vadesinde ödemediğinde (temerrüt) oluştuğunda sözleşme veya yasada belirlenen “gecikme faizi” ödeme yükümü altına girer.” şeklinde içtihat bulunduğunu, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla HMK 107. maddesi uyarınca müvekkilinin alacağını tahsil edememesinden kaynaklanan uğramış olduğu munzam zararın şimdilik 500,00-TL’den avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı tarafa dava dilekçesi ve tensip tutanağı 31.10.2022 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı taraf cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava; trafik kazasında aracı zarar gören davacının, ——karar sayılı dosyası ile hükmedilen 3.000,00-TL değer kaybını, kusurlu aracın sigortacısı olan davalı —–şirketinden geç tahsil ettiği ve bu nedenle munzam zararı oluştuğu iddiasına dayalı açılan tazminat davasıdır.Davacı vekili; müvekkiline ait—- plakalı araç ile davalı .—– ile sigortalanan —– plakalı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda müvekkilinin aracında değer kaybı oluştuğunu, kazada —— plakalı aracın sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, araçtaki değer kaybının 30/06/2021 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, ekonomik koşullar ve enflasyon dikkate alındığında, temerrüt faizini aşan zararlarının bulunduğunu beyan ederek, munzam zararlarının davalıdan tahsilini dava ve talep etmiş; davalı davaya cevap vermemiştir.Ön inceleme celsesinde; 27/06/2019 tarihinde, davacıya ait olan —— plakalı araç ile davalı —– tarafından sigortalanan —- plakalı aracın karıştığı trafik kazasında, davacının araçta meydana gelen değer kaybı ve ekspertiz ücretini tahsil etmek için —– başvurduğu, ——–tarihli kararı ile başvurunun kabulüne karar verdiği, davacı vekilinin bu kararı ilamlı icra takibine konu ettiği, 30/06/2021 tarihinde alacağını tahsil ettiği hususlarının ihtilafsız olduğu tespit edilmiş; ihtilafın; davacının alacağını geç tahsil edip etmediği, geç tahsil etmiş ise bundan kaynaklı munzam zararı oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise talep edilen tazminat kaleminden davalının sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise hangi miktarda ve ne şekilde sorumlu olduğu, faizin başlangıcının ve türünün ne olduğu noktalarında toplandığı anlaşılmış; bilirkişi talebi reddedilen davacı vekilinin ıslah talebinin davayı uzatmaya yönelik olduğu değerlendirilmekle ıslah talebi reddedilmiştir.Aşkın (munzam) zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerindedir. Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır. Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla, alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu kapsamda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz.——-Tüm dosya kapsamına göre; davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybını, ——-ve icra dosyası vasıtasıyla geç tahsil etmesi nedeniyle paranın enflasyon karşısında eridiğini ileri sürmüş olup, somut bir maddi zarara uğradığını ileri sürmediği ve parasını geç tahsil ettiği için temerrüt faizini aşan somut bir maddi zarara uğradığını ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 269,85-TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 189,15‬-TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 53,00-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——-bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı tarafın yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.19.09.2023