Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/756 E. 2023/364 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/756 Esas
KARAR NO:2023/364
DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 28/09/2022
KARAR TARİHİ: 11/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA: Davacı vekili tarafından mahkememize gönderilen dava dilekçesinde özetle; müvekkil ——- plakalı araç, karşı tarafın ilgili olduğu/ idaresindeki ——— plakalı aracın kusuruyla meydana gelen kaza sebebiyle hasara uğradığı, işbu bu olay sebebiyle müvekkil şirket, Eksper marifetiyle hasar tespiti yaptırarak sigortalısına sigorta tazminatı ödediği, anlaşmalı Kaza Tutanağı ve mezkur olay nedeniyle hazırlanan Ekspertiz Raporuna göre; —— plakalı aracın sebep olduğu kaza neticesinde sigortalı araç hasar görmüş olmakla, davalı araç maliki/sürücüsü işbu olayın oluşumunda kusurlu olduğu, davacı ———-gereğince sigortalısının haklarına halef olduğundan; davalıların kusur/kusursuz sorumluluğunu karşılayan alacak için rücu hakkı doğmuş; ayrıca işbu ödeme ile sigortalısından dava, alacak, talep haklarını temellük ettiği, huzurdaki dava açılmadan önce, davalı aleyhine —— sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı tarafça takibe itiraz edildiği, açıklanan nedenlerle fazlaya dair dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla; 20.680,37 TL hasar bedelinin, ödeme tarihi olan 31.08.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı uhdesinde tahmiline dair karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.

SAVUNMA: Davalı vekili tarafından mahkememize gönderilen cevap dilekçesinde özetle; huzurda görülmekte olan dava İle davacı taraf davalı hakkında rücuen tazminat davası açtığı, ancak açıları işbu davanın konusu olan olay, müvekkilimle hiçbir ilgisi ve ilişiği bulunmamaktadır. davalının arabası, bahsedilen trafik kazasına karışmadığı, davacı tarafın iddia ettiği gibi, bir trafik kazasının olup olmadığını, davalının arabası, davacı tarafın bahsettiği trafik kazasına karışmamış, iddia edilen olayı geçirmediği, davalının ilgisi bulunmayan, karışmadığımız bir trafik kazası, ne olduğu ve nasıl olduğu bilmediğimiz bir olay için hakkımızda hukuka aykırı olarak dava açıldığı, bu bağlamda davalının hakkında kanuna aykırı olarak açılan bu davaya ve davacı tarafın tüm beyan ve taleplerine açık ve kesin olarak İtiraz ettiği, iddia edilen trafik kazasının olduğu belirtilen tarihte, aracımızda şoför olan ———- olduğu, açıklanan nedenlerle davanın reddine dair karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.

İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan hasar nedeniyle sigorta tarafından yapılan ödemenin davalı taraftan rücu talebine ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Dava hukuki niteliği itibariyle ———sigorta sözleşmesinden kaynaklı rücuen tazminatın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Davacı şirket tarafından, dava dışı sigortalı olan ——- plakalı hususi aracın ——-poliçesi ile sigortalandığı, araçta meydana gelen — tarihli hasar sebebi ile davacı —- şirketinin sigortalısına ödemiş olduğu bedeli hasara neden olduğu iddiasıyla davalıdan rücuen tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır.
————- sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı —— olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davacı —- dava dışı sigortalısı ——olup, aracın niteliği hususi——-. Dava dışı sigortalı ———-, davalıya karşı bu davayı hangi mahkemede açacaksa davacı —— de o mahkemede davayı açması gerekmektedir.
————karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
Yasal açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde davacının sigortalısının gerçek kişi olup davaya konu aracın niteliğinin hususi nitelikte olması, davalının sorumluğunun haksız fiil iddiasına dayandırılması göz önüne alınarak uyuşmazlığın çözüm ve görüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu ve mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği göz önünde bulundurularak davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli ——- ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde——- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı..11/04/2023