Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/723 E. 2023/716 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/242 Esas
KARAR NO:2023/720
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:03/07/2020
KARAR TARİHİ:28/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-borçlu, müvekkilinden muhtelif zamanlarda palet almış ve iş bu malzemeler davalıya teslim edilmiş ve takibe konu faturalar tanzim edildiğini, davalı-borçlu bu zamana kadar borcunu ödemediği için hakkında ——— sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi açılmış olup iş bu icra takibine karşı, borçlu-davalı tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı-borçlunun —– sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde, alacaklı müvekkili şirkete böyle bir borcun olmadığından bahisle icra takibinin durdurulmasını talep etmiş olsa da iş bu itiraz haksız ve hukuki hiçbir gerekçeye dayanmadığından mesnetsiz olduğunu, dava konusu mallar davalıya teslim edildiğini, davalı- borçlu da borcunu bilmekte olduğunu, hatta davalı-borçlu davacı müvekkilinin iş bu alacağına mahsuben kısmi ödeme yaptığını, dolayısıyla davalı-borçludan, davacı müvekkilinin bakiye alacağı 7.767,60-TL olduğunu, her ne kadar icra dosyasında son teslim tarihini takip eden 30 gün sonrasından olmak üzere ticari temerrüt faizi talep etmiş isek de; taraflar arasında bu faize ilişkin bir anlaşma olmadığından dolayı 1.557.69 TL tutarındaki takip tarihine kadar işlemiş faize ilişkin itirazını kabul ettiklerini, çekilen ihtarname ile davalı-borçlu temerrüde düşürüldüğü gibi; takibin dayanağı olan faturalara bedellerini cari hesaplarına işlemesi suretiyle faturaların münderecatını kabul etmiş olduğundan borçlu olmadığını ileri süremeyeceğini, bakiye alacak müvekkilinin dahli dışında ——– yapılarak sıfırlanmış olduğunu, bu konuya ilişkin ———Sayılı dosyasına da şikayette bulunulduğunu, imza taklit etmek suretiyle 21.03.2018 tarihinde ——–adına ———- yapılarak müvekkilinin alacağına ——-geldiğini, ancak müvekkilinin —- ilişkin herhangi bir tasarrufu bulunmayıp mevcut alacağı devam etmekte olduğunu, bu nedenle davalının itirazı haksız ve müvekkilinin alacağını akamete uğratmaya matuf kötüniyetli olup bu itirazın iptali ile alacaklarına takip tarihinden işleyecek faizi ile birlikte tahsilini temin için işbu davanın açılması zorunlu hale gelmiş olduğunu beyanla davalı borçlu aleyhine ———- sayılı takip dosyası ile başlattıkları ilamsız takibe konu 7.767,60-TL tutarındaki asıl alacağa ve takip tarihinden itibaren işleyen faize karşı davalının vaki itirazının iptali ile (%20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ile birlikte tahsili ile müvekkiline verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, davacının tacir olduğunu, tacir olan davacının TTK. hükümlerine uygun kendi ticari defter kayıtları ile davasını ispatlaması gerekmekte olduğunu, davacı tacir olmasına karşın ticari defter kaydı tutmadığından olsa gerek müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarına dayanmakta ve müvekkili ticari defter kayıtları ile davasını ispata etmeye çalışmakta olduğunu, halihazırda müvekkili şirket kayıtlarında, davacıya herhangi bir borç kaydı olmadığını, tam tersi müvekkili şirket davacıdan 609,33-TL alacaklı olduğunu, müvekkili şirketin davacıya borcu olmadığı tam tersi 609,33-TL alacaklı olduğu davacının münhasıran dayandığı müvekkili şirketin TTK. hükümlerine uygun tutulmuş ticari kayıtları ile sabit olduğunu, davacı bir taraftan münhasıran müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarına dayanırken, diğer taraftan da müvekkili şirketin ticari kayıtlarının sıhhatinden bahsederek çelişkiye düşmekte olduğunu, müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarına dayanan davacı, müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarının sıhhatini tartışamayacağını, davacının alacak iddiası hangi yıllarda ve hangi faturalardan kaynaklı olduğu dava dilekçesinde açıklanmamış olduğunu, davacıdan alacağının hangi yıllardan ve faturalardan kaynaklandığının HMK 31. maddesi gereğince açıklattırılmasını talep etmekte olduklarını, davacının alacağının hangi yıllardan kaynaklı olduğunu faturalar ve malların teslim irsaliyesi ile bizzat kendisinin ispat etmesi gerekmekte olduğunu, davacının iddiasında olduğu gibi müvekkili şirketin imza taklidi yoluyla ———- vs. işlemi olmamış olduğunu, davacının bizzat kendisinin veya birlikte menfaat birliği ile hareket ettiği kendi personeli, ticari temsilcisi vasıtasıyla imza taklidi yoluyla ———- işlemi yapıldı ise bu durumdan müvekkili şirketin herhangi bir bilgisi ve ilgisi olmadığını, müvekkili şirketin ticari kayıtları gerçek olarak tutulduğunu, davacının dilekçesinde suçlama yönelttiği —— isimli şahıs firması, kimi zaman davacının işçisi olarak davacı ile birlikte faaliyet gösteren bir kişi olduğunu, kimi zaman da bu şahıs ile birlikte bu şahıs üzerine firma kurarak aynı ticari faaliyet konusunda ticari faaliyette bulunmakta olduklarını, davacının ve birlikte iş yaptığı kişinin, müvekkili aleyhine müvekkili dolandırmak amacıyla yaptığını düşündüğümüz danışıklı bir işlemden müvekkilinin haberi olmadığını, davacının iddiası da gerçeği yansıtmamakta olduğunu, davacının iddialarını kabul etmediklerini, gerek davacının şahıs firmasının ve gerekse de davacının danışıklı olarak suçlamada bulunduğu kişinin şahıs firmasının faturaları ve sunulan sair belgeler incelendiğinde, davacının iddiasının mesnetsiz olduğu yine ortaya çıkacağını beyanla davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine, takip konusu alacağın 020’sinden az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının bakiye fatura alacağını ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—— sayılı dosyası ve —- soruşturma sayılı dosyası —- üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —-davacının —- kayıtları celp edimiş, —- davacının ticari sicil kaydı bilgileri celp edilmiş, —-sayılı dosyası ile —- tarihli bilirkişi raporu ve —–Talimat sayılı dosyası ile 17.02.2022 tarihli bilirkişi ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.—– Talimat sayılı dosyası ile 03.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…Davalı şirketin, davaya konu ——-yıllarına ait yasal ticari defter/e-defterlerinin açılış tasdiklerini (beratlarını) ve kapanış tasdiklerini (beratlarını-2020/12 ay kapanış beratlarının verilme süresinin daha mevcut olduğu) yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, yasal ticari defterleri üzerinde yapılan usul incelemelerinde kayıtların VUK. 215-219 maddesi hükümleri ile ——–genel olarak uygun tutulduğu ve defterlerin birbirlerini teyit ettikleri görülmüştür. 6102 sayılı TTK’nunu ile HMUK’nun 222. maddesi amir hükümlerine göre davalı şirketin davaya konu ——– yıllarına ait yasal ticari defter/e-defterleri delil kudretine haiz olup olmadığının, Takdirinin Sayın Mahkeme’nin olduğu, Davalı şirketin, davaya konu incelenen —- yıllarına ait yasal ticari defter/e-defter ve muavin defter dökümü kayıtlarına göre; 08.08.2019 icra takip tarihi ile 03.07.2020 dava tarihi itibariyle de davalının davacıda kalan asıl alacak bakiyesi tutarının 609,33 TL olarak tespit edildiği, Davalı şirkete ait ticari defter/e-defterleri üzerinde ve muavin defter dökümleri kayıtlarında yapılan incelemelerde, icra takibine konu faturanın davalı şirketin ticari defter ve muavin defterlerinde kayıtlı olduğu ve bedelinin ödendiği ve ödenmeyen takip ve dava konusu borç miktarının ise bulunmadığının görüldüğü, Taraflar arasında cari hesaba dayalı ticari ilişkinin bulunduğu görülmüş ve anlaşıldığına dair…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.Bilirkişinin 17.02.2022 tarihli ek raporunda özetle, “…Davacının, davaya konu sunulan ve incelenen 2019 yılı dönemine ait yasal ticari defterlerinin tasdik ettirilmediği, 2018 yılına ait yasal ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin de yasal süre içerisinde yaptırılmamış olup kapanış tasdikinin ise bulunmadığı, 2020 yılına ait yasal ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olup kapanış tasdikinin ise bulunmadığı, 2018 ve 2020 yıllarına ait yasal ticari defterleri üzerinde yapılan usul incelemelerinde kayıtların VUK. 215-219 maddesi hükümleri ile ——genel olarak uygun tutulduğu ve defterlerin birbirlerini teyit ettikleri görülmüş olup, 6102 sayılı TTK’nunu ile HMUK’nun 222. maddesi amir hükümlerine göre davacının davaya konu sunulan ve tasdik edilmiş olan 2018 ve 2020 yıllarına ait yasal ticari defterlerinin delil kudretine haiz olup olmadığı ile 2019 yılına ait müsvedde olarak defter dökümü sunulan belgelerinde, Takdirinin Sayın Mahkeme’nin olduğu. Davacının, davaya konu tasdik edilen 2018 ve 2020 yıllarına ait yasal ticari defterleri ile tasdiksiz ve müsvedde halinde defter dökümü yapılan 2019 yılına ait yasal olmayan defterleri üzerindeki muavin defter ve hesap dökümü kayıtlarına göre; 08.08.2019 icra takip tarihi ile 03.07.2020 dava tarihi itibariyle de davacının davalıda kalan asıl alacak bakiyesi tutarının 3.338,52 TL olarak tespit edildiği, Yukarıdaki tablo da ayrıntılı gösterildiği üzere; tarafların karşılıklı olarak muavin defter ile hesap dökümü kayıtları karşılaştırıldığında, üç adet faturanın her iki taraf tarafından kayıtlarına farklı tutarlarla kayıt edildiği, davacı tarafından davalıya düzenlenen bazı faturaların davacının kendi kayıtlarında bulunmadığı ancak davalının kayıtlarında bulunduğu, davalı tarafından davacıya düzenlenen faturaların davalının kayıtlarında bulunduğu ancak davacının kayıtlarında bulunmadığı, taraflar arasındaki tahsilatlar ile
ödeme tutarları ve kayıtlarında da mutabık olmadıklarının görüldüğü ve tespit edildiği, Davacı tarafında icra takibinin 8.259,70-TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı, dava dilekçesinde bakiye alacaklarının 7.767,60 TL olduğu belirtilmiş olup, davacının incelenen ticari defter ve kayıtları ile müsvedde belgeleri üzerinde yapılan incelemeler sonucunda davacının davalıdan icra takip ve dava tarihi itibariyle kalan asıl alacak bakiyesi tutarının 3.338,52 TL olarak tespit edilmiş olduğuna dair…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ————.İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Davacının davalının ticari defter ve kayıtlarına münhasıran dayandığına ilişkin açık bir beyanı ve talebinin olmadığı, dava dilekçesi dikkate alındığında HMK 222/5 maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, mahkememizin aksi yöndeki 06/10/2020 tarihli celse 6 numaralı ara kararındaki tespitlerin dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmııştır.Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile ——– formları üzerinde yapılan bilirkişi incelenmesi sonucunda, davalı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı ticari defter ve kayıtların usulüne uygun olarak tutulmadığı 16/02/2022 tarihli ek bilirkişi raporu gereği davacı kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 3.338,52-TL alacaklı olduğu, 03/03/2021 tarihli kök bilirkişi raporu gereğince, usulüne uygun tutulmuş davalı ticari defter ve kayıtları dikkate alındığında davalının dosyaya konu borcun tamamını ödediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı ticari defter ve kayıtlarında aksi yönde bir tespit yapılmış ise de; 16.02.2022 tarihli ek bilirkişi raporu dikkate alındığında davacının ticari defter ve kayıtları usulüne uygun olarak tutulmaması sebebiyle sahibi lehine delil teşkil etmesinin mümkün olmadığı, HMK 222/4 maddesi gereğince davacı aleyhine delil teşkil ettiği, mevcut dosya kapsamı dikkate alındığında usulüne uygun tutulan davalı kayıtları esas alınması gerektiği değerlendirilmiştir. Ancak davacı, dava dilekçesinde 21/03/2018 tarihli 3.988,40-TL bedelli —– işlemindeki imzanın sahte olduğunu ve —- işleminin geçersiz olduğu beyan etmiş, ——– soruşturma sayılı dosyasında yer alan 04/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda da davalı defterlerinde kayıtlı olan 15/05/2018 tarihli 71.449,00-TL bedelli ———- evraklarındaki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiştir. 03/03/2021 tarihli kök ve 16/02/2022 tarihli ek bilirkişi raporunda açıkça belirtildiği üzere davalı tarafından yapılan —— kayıtları ile davacıya borç kaydedildiği, ancak anılan ———- kayıtlarının davacı kayıtlarında yer almadığı görülmüştür.Davacının itirazına konu 21/03/2018 tarihli 3.988,40-TL bedelli —- evrakında imza incelemesi yapılması için—-evraklar talep edilmiş, —– gelen ———- içindeki evraklar incelendiğinde (tek tek evrakların incelenmesine rağmen) fatura ve sevk irsaliyelerinin bulunduğu görüldüğü ancak davacının imza inkarında bulunduğu 21/03/2018 tarihli 3.988,40-TL bedelli ———- evrakının gelen evrak asılları içerisinde yer almadığı tespit edilmiştir..———– soruşturma sayılı dosyasında yer alan 04/10/2021 tarihli bilirkişi raporu ile davalıya çıkarılan 27/03/2023 tarihli muhtıra dikkate alındığında davalı tarafça ticari defter ve kayıtlarında yer alan virmanın dayanağı olan evrak aslını dosyaya sunamaması sebebiyle davalı kayıtlarındaki 21/03/2018 tarihli 3.988,40-TL bedelli ————- işlemin geçerli olmadığına kanaat getirilmiştir. Ancak davacı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olmaması sebebiyle HMK 222/4 maddesi gereği kendisine ait ticari defter ve kayıtların aleyhine delil olarak kabul edilmesi gerektiği ve davacı alacağının 16/02/2022 tarihli ek rapor gereğince 3.338,52-TL olduğu değerlendirilmiş, bu nedenle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.——— Dosyaya konu alacağın cari hesap ilişkisi/faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı ——- üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının——– esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, 3.338,52-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 269,85-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 83,57-TL harcın mahsubu ile bakiye 186,28-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 83,57-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 7,80-TL vekalet harcı, 257,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.250,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.569,20-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 674,44-TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 567,34-TL’sinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, kalan 752,66-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 3.338,52-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2-3 maddesindeki esaslara göre belirlenen 3.338,52-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.28/09/2023