Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/717 E. 2023/651 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/717
KARAR NO : 2023/651

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 29.06.2022
KARAR TARİHİ : 12.09.2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafından davalı aleyhine —-. İcra Müdürlüğü’nün—–. sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu tarafından takibe, borca, faize ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durmasına karar verildiğini, bunun üzerine arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk dosyasında anlaşmaya varılamaması neticesinde davalı/borçlunun haksız itirazlarının iptali amacıyla işbu itirazın iptali davasının açıldığı, işbu davaya konu uyuşmazlığın sebebinin 08.07.2019 tarihinde davacı şirkete ait —-marka—- model—– plakalı aracın, bakımı ve kontrolü —– ait olan rögar kapağının yarım açıyla açık olmasından kaynaklı çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinin ardından araç kiralayanın, söz konusu durumu davalı şirkete bildirdiğini, bunun üzerine davacı şirketin araçta oluşan zararın tespiti için 257,18 TL eksper ücreti ve 1.611,55 TL araç onarımı için servise ödeme yaptığını, davalı —- davacı şirkete herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı —-kazada %100 kusurlu olduğu için müvekkilinin zararını gidermekle yükümlü olduğunu, bu nedenlerle haksız itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı taleplerinin kabulü ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu eylemin hizmet kusuru niteliğinde olduğundan görevli mahkemenin İdare Mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesinde dava konusu hasarın aracın 08.07.2019 tarihinde seyir halindeyken açık olan rögar kapağına çarpması sonucu hasar gördüğü iddiası ile tazminat talebinde bulunduğunu,——aleyhine açılan davanın İdari Yargı yerinde görülmesi gerektiğini, dava dosyasıyla ilgili idarenin —- Abone İşleri Daire Başkanlığı tarafından teknik inceleme ve araştırmalar neticesinde, bahse konu adreste idarenin sorumluluğunda herhangi bir rögar kapağı olmadığını, şikâyet konusu olan bacanın —– ait rögar kapağı olduğunun tespit edildiğini, yani idarenin herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığını, bu nedenle husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, olayın meydana geldiği yolun ana arter ise yolun bakımından, onarımından ve işletilmesinden sorumlu olan kuruluşun—– Belediyesi olduğunu, eğer yol ilçe caddesi veya sokağı ise yolun bakımından ilçe belediyelerinin sorumlu olduğunu, dava konusu olayda yolun bakım ve onarımını yapmayan il veya ilçe belediyesinin sorumlu olduğunu, dava miktarı olan hasar bedeli olarak belirlenen meblağa, faiz başlangıç tarihine, itiraz ettiklerini ve zamanaşımında bulunduklarını, bütün bu nedenlerle, davanın görev ve yetki yönünden reddini, esasa girilmesi halinde bu sefer davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle,—-. İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir. Dava Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış, —–.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin—-esas, —– karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.Davacı; kendisine ait olan —–plakalı aracın, 08/07/2019’de, davalı tarafından açık bırakılan rögar kapağına çarpması sonucu hasarlandığını beyan ederek ekspertiz ve onarım zararının davalıdan tahsilini istemiş; davalı ise rögar kapağının kendilerine ait olmadığını beyan ederek davanın husumet yokluğundan reddini talep etmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir. Dava konusu uyuşmazlığın; meydana gelen trafik kazasında kazaya karışan araç sürücüsünün, davalı tarafın veya üçüncü kişilerin kusurlu olup olmadığı, kusurlu iseler hangi oranda kusurlu oldukları, dava konusu araçta, meydana gelen kaza nedeniyle hasar oluşup oluşmadığı, davalının talep edilen tazminat kaleminden sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise hangi miktarda ve ne şekilde sorumlu olduğu, bu kapsamda itirazın iptali ve icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında uyuşmazlığın toplandığı tespit edilmiştirİtirazın iptali istemine konu, —-.İcra Müdürlüğünün —–esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; başlatılan takibin alacaklısının davacı, borçlusunun mahkememiz davalısı olduğu; takibin 1.868,73-TL hasar tazminatı, 176,71-TL işlemiş faiz, 82,36-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.127,80-TL alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, davanın 29/06/2022 tarihinde 1.868,73-TL asıl alacak üzerinden açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişinin 14/04/2023 tarihli raporunda özetle; “…—-ili —- ilçesinde —-Bulvarı üzerindeki yarı açık ve —– ait fotoğraflardan anlaşılan menhol kapağının, caddenin bakım ve kontrolünü yapan idarenin olayda %100 (Yüzdeyüz) oranında kusurlu olduğu, davacı tarafa ait —-plaka nolu otomobil sürücüsü —– olayda kusursuz olduğu, davacı tarafa ait —— plaka nolu otomobilin kaza nedeniyle toplam zarar ve ziyanının 1.611,55-TL olup, yolun bakım ve kontrolünden sorumlu olan %100 oranında kusurlu olması nedeniyle, davalı idarenin bu bedelin tamamından sorumlu olacağı, davacının talep ettiği 04.10.2019 tarih ve —– numaralı KDV dahil 257,18-TL eksper ücretinin ödenip ödenmesinin mahkemenin takdirinde olduğu…” şeklinde görüş bildirdiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; Taraf ehliyeti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Maddi hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil olan taraf ehliyetini haiz olup olunmadığı hususu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre belirlenir. Buna göre medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek (TMK, m. 8) ve tüzel (TMK, m. 46) kişi davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. Her gerçek kişi sağ doğmakla, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahip olur. Tüzel kişiliğin ve buna bağlı olarak taraf ehliyetinin ne zaman kazanılacağı ise maddi hukuk normlarıyla belirlenir. Gerçek veya tüzel kişiliği olmayan kuruluş yahut toplulukların taraf ehliyeti de bulunmamaktadır. Dava ehliyeti ise; HMK’nın 51. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup kişinin kendisi veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti ise dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı aktif husumeti davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemede husumet ya da başka bir deyişle taraf sıfatı dava şartları arasında sayılmamıştır. Dava şartlarının özelliği tıpkı taraf sıfatı gibi davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için, varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartları işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur (—–).
Tüm dosya kapsamı, toplanan tüm deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, dosya içerisinde bulunan bilirkişi tarafından çekilen fotoğraflar ve davalı vekilinin cevap dilekçesinden anlaşıldığı üzere; davacının aracının çarptığı açık olan rögar kapağının —–ait olduğu, bu itibarla davalının taraf sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan açılan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının HUSUMET YOKLUĞUN NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 269,85-TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 189,15-TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 2.123,00-TL yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 1.868,73-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin e duruşma ile yüzüne karşı, davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —- Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.