Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/710 E. 2023/274 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/710 Esas
KARAR NO : 2023/274

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2022
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın, müvekkili aleyhinde, ——Sayılı dosyası ile ”kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu” ile takip başlattığını, ilgili takibe konu edinilen çekte de görüleceği üzere, keşidecinin —– Şirketi olduğunu, ekte sunulan çek incelendiğinde; Lehdarın …, keşidecinin ise —— Şirketi olduğunun göründüğünü, müvekkili “şirket yetkilisi” olarak çek altına imza attığını, müvekkilinin bu çekin borçlusu olmadığını beyanla haksız ve kötü niyetle başlatılan—— İcra Müdürlüğünün ——Sayılı takibe konu müvekkil adına yapılan satış işleminin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, akabinde müvekkilinin ——- Sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, davalının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … hakkında ödemediği 80.000,00TL tutarındaki anapara borcuna ilişkin kendisi öncelikle çek düzenlemiş akabinde düzenlediği çek karşılıksız çıktığını, sonrasında şahsi borcu dolayısıyla icra takibine konu çek ile beraber aleyhinde icra takibi açılmış ve ilgili takip kesinleşmiş olup aynı dosya kapsamında hem şahsı hem de şirketine usule uygun tebliğ süreçleri işlemiş ve yaklaşık bir sene boyunca itiraz edilmediğini, bir sene sonra kendisi avukat temsili ile öncelikle İcra Hukuk Mahkemesinde dava açmış oradan takibi durduramayınca mezkur dava açıldığını, … ile müvekkili … lise döneminden beri tanışmakta olduklarını, kendisinin müvekkilinden 80.000,00TL istediğini, b.u tutarı borsada kullanıp kazanç elde edip kar edeceklerini ve para kazandıracaklarını iddia ettiğini, müvekkilinin 80.000,00TL göndermek için kendisinden IBAN numarası istemiş ve ilgili tutarı gönderdiğini, sonrasında ise ilgili Iban numarasının —— isimli şahısa ait olduğunu öğrenmiş ve davacıya ulaşarak parasının derhal kendisine iade edilmesini defalarca talep etmesine rağmen davacı telefonlarına çıkmadığını, müvekkilimin ——Şubesi hesabından gönderilen toplamda 80.000,00TL tutar kendisine iade edilmemiş ve parası yatırım aracında amacına uygun kullanılmadığını, müvekkili o dönem arkadaşı olan şahsı defalarca bu konuda ikna etmeye ve parasını geri almaya çalışmışsa da sonuç alamadığını, aylar sonra kendisine davacı bir çek düzenlemiş ve ödeme taahhüdünde bulunduğunu, ilgili çekin sonradan faaliyette bulunmayan borca batık olan——- ait olduğu tespit edildiğini, bu şirketin tek ortağı olan … şirketin sahibi ve yegane temsilcisi olduğunu, netice olarak gerekçelerini yukarıda izah ettiği üzere, fazlasını talep ve dava etme hakkı saklı kalmak kaydıyla davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine, işbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının İ.İ.K. md 72/4 uyarınca alacağın %20’ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine (çek) dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, davalı tarafından —— esas sayılı icra takip dosyasına konu çekteki imzanın davacı tarafından dava dışı —— adına şirket yetkilisi olarak imzalanması sebebiyle şahsi sorumluluğunun olmadığını, icra takibine konu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, ——-Esas sayılı İcra Dosyası UYAP üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, tarafların nüfus kayıt örnekleri uyap üzerinden dosya arasına alınmış, mahkememizce 19.09.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı verilmiş, dava dışı ——–Ticaret Sicili Müdürlüğünden sicil kayıt bilgileri alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer.——- Sayılı kararı da bu yöndedir.)
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. (——Esas——–Karar sayılı ilamı)
Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; dava konusu çekte dava dışı —– keşideci, davalı ise lehtar konumundadır. Davacı —–altına imza attığı görülmektedir. Dosya kapsamında dava dışı ——– alınan sicil kaydında davacının münferiden şirket yetkilisi olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, tüzel kişi adına düzenlenen çeklerden dolayı hukuki sorumluluk tüzel kişiye aittir.——-) Bu itibarla dava konusu çekin ciro silsilesinin de düzgün olduğu nazara alındığında davacının menfi tespit talebinin yerinde olduğuna kanaat getirilmiştir.Her ne kadar davalı tarafından davacının şahsi olarak dava konusu çekten dolayı sorumlu olduğu beyan edilmiş ise de; davalının iddialarını yöntemince ispat etmesi gerekmekte olup, dosya kapsamında bu yönde sunulmuş elverişli bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca davalı, davacının şahsi sorumluluğu açısından tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektiğini belirtmiş ise de; davalının bu talepleri yönünden usulüne uygun şekilde açılmış bir karşı dava bulunmadığından davalının bu yöndeki taleplerine itibar edilmemiştir. Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; tüzel kişi adına düzenlenen çeklerden dolayı hukuki sorumluluk tüzel kişiye ait olduğu, bu itibarla davacının menfi tespit talebinin yerinde olduğu anlaşılmış, davanın kabulüne, davacının davalıya ——- Esas sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır——) Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davacının davalıya——Esas sayılı takip dosyasından dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE
2-Davacı tarafça talep edilen şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gerekli karar harcı 6.356,42-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.589,11-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.767,31-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 1.589,11-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70-TL başvuru harcı, 11,50-TL vekalet harcı, 68,50-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 160,70-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen 14.888,42-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.