Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/673 Esas
KARAR NO:2023/1022
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/09/2022
KARAR TARİHİ:14/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili şirket, taraflar arasındaki Ticari ilişki kapsamında davalı şirkete kumaş satmış ve teslim etmiş olup, davalı şirketin ticari satım ve —- kaynaklanan 36.790,64 TL Bakiye borcunu ödememiş, bunun üzerine davalı aleyhine—–dosyasıyla icra takibi yapılmış, davalı yanın itirazı üzerine takibin durmuş olduğunu, taraflar arasındaki ticari kayıtları incelendiğinde, müvekkili şirketin ticari satım kapsamında davalı şirkete kumaş sattığı ve teslim ettiği, davalı tarafın belirtilen faturalara itiraz etmediği fakat bugüne kadar borcunu ödemediğinin anlaşılacağını, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözüme kavuşturmak amacıyla öncelikle dava şartı olarak arabulucuya başvurulmuş, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile davalı tarafça bakiye 36.790,64-TL alacaklarına yapılan haksız itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan, davalı aleyhine en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkili şirketin—– iştigal etmekte olup, ürünleri için farklı firmalardan —— temin etmekte olduğunu, müvekkili şirketin dava dışı——- isimli firmaya uzun yıllardır ürün hizmeti verirken, müvekkili şirkete geç teslimattan ————- ücreti yansıtılmakta olduğunu, bu kapsamda, davacı şirketle mamul kumaş alımı konusunda ve taraflar arasındaki anlaşmaya istinaden sipariş edilen kumaşın tamamı teslim edildikten sonra vade başlamak üzere 120 gün vadeli çalışılacağı konusunda anlaşma sağlandığını, buna anlaşmaya rağmen, Davacı Şirketin ön ödeme konusunda ısrarlı davranması üzerine müvekkili şirketin siparişlerini iptal etmek zorunda kaldığını, müvekkili şirketin siparişlerin iptal edilmesi nedeniyle dava dışı —- isimli firmaya ürünleri geç teslim etmiş ve bu nedenle —- isimli firma tarafından müvekkili firmaya —- kesilmiş olduğunu, bu reklamasyon ücretinin yansıtılmasına davacı şirketin sözleşmeye aykırı davranışlarının sebep olduğunun açık olduğunu, ayrıca, davacı şirketin sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle müvekkili şirketin kumaşları başka bir firmadan daha yüksek bir fiyata almış olması nedeniyle zarara uğramış olduğunu, müvekkili şirketin bu alım nedeniyle uğramış olduğu zararın 19.216,00 TL*KDV olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete yansıtmış olduğu reklamasyon indirim bedellerini ve ürünü daha pahalı almış olması nedeniyle uğramış olduğu zararları da davacı şirketin hakediş alacağından takas/mahsup etmiş ve bununla davacı şirketin alacağının sona ermiş olduğunu, ayrıca bunun dışında müvekkili şirketin kumaşları başka firmadan daha pahalı satın alması sebebiyle uğranılan zararlarda eklendiğinde, oluşan zararın davacının hakediş alacağını aşması durumunda, aşan miktar için talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını belirterek, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ve yasal vekalet ücretinin karşı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir. Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının faturaları ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı, haksız ve takas-mahsup itirazı gereğince davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—— sayılı İcra Dosyası—- üzerinden dosya içerisine alınıp incelenmiş, —–kayıtları celp edimiş,——- tarafların ticari sicil kayıtları dosya arasına alınmış, — tarihli bilirkişi heyeti raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.Bilirkişi tarafından düzenlenen 22.08.2023 tarihli raporunda özetle, “…Sayın Mahkemece Bilirkişi Heyetimize verilen görev ile sınırlı olarak yapılan değerlendirme ile dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, Tarafların Usul ve Yasaya uygun tutulan ve sahipleri lehine delil olabilme niteliğine haiz Ticari Defterlerindeki Kayıtları ve Müstenidatları üzerinde yapılan incelemeler çerçevesinde yukarıda yapmış bulunduğumuz açıklamalar sonucunda, 6100 sayılı HMK” nın 266/c. 2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir, tavsif ve Taleple Bağlılığın takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, Davacı Şirketin 2.006.-EURO-(36.790,64 TL) ASIL ALACAK TALEBİ üzerinden harçlandırmak suretiyle, davanın dayandığı takibe yapılan Vaki İtirazın İptali istemli olarak Davalı Şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İTİRAZIN İPTALİ Davasında; Davacı Şirketin, Davalı Şirketten Faturalara dayalı açık C/H Bakiyesinden kaynaklanan 2.006.-EURO-(36.790,64 TL) ASIL Alacak Bakiyesinin mevcut bulunduğu tespit edilmekle, Davacı Şirketin davanın dayandığı takipte, takibine devam edebileceği ASIL ALACAĞININ talebi gibi 2.006.-EURO-(36.790,64 TL) olabileceği, Davalının varlığını iddia ettiği zararı ile davacı davranışı arasında uygun bir nedensellik bağının olmadığı, bu nedene davalının davacıdan alacaklı olmadığı, sonuç ve kanaatlerine varılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ———-İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelmesi sonucunda, davacı ve davalı ticari defter ve kayıtlaın usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı tarafça talep edilen alacağının (faturaların) davalı ve davacı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle davalı, davacı tarafça talep edilen fatura alacağına ilişkin hizmeti/malı kabul edip kendi ticari defterlerine işlediği anlaşılmaktadır. O halde her ne kadar davalı, davacı ile arasındaki akdi ve ticari ilişkiyi inkar etse de; davalının faturaları kendi ticari defterine işlemesi sebebiyle dosyaya konu faturalardaki hizmet/malları teslim aldığının ve teslim aldığı malların/hizmetin de bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekir. ———–Her ne kadar davalı, davacının dava konusu faturaya konu mallar hakkında 120 gün vadeli olarak anlaşma sağlandığını, davacının ön ödeme talep etmesi sebebiyle siparişlerin iptal edildiğini, davacıdan alınacak ürünlerin iptal edilmesi sebebiyle anlaşmalı olan — firmasına teslim edilecek ürünlerin başka firmalardan temin edildiğini, yaşanan gecikme sebebiyle —– firması tarafından tarafına reklamasyon ücreti adı altında gecikme cezası yansıtıldığını, davacının vadeli satışa aykırı olarak ön ödeme talep etmesi sebebiyle bu cezanın davacıya yansıtıldığını, davacı alacağı tespit edilse dahi takas mahsup itirazı gereğince davanın reddine karar verilmesini talep etmektedir. Burada takas ve mahsup hakkında bilgi vermekte fayda bulunmaktadır.Takas, “bir miktar para ya da konuları itibariyle aynı türden malı birbirine borçlu olan tarafların, borçların muaccel olması ve takas itirazının dermeyan edilmesi kaydıyla, az olan borcun çok olana nazaran sona erdirilmesi” olarak tanımlamaktadır.Mahsup, bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak alacaklının elde ettiği bazı menfaatlerin ya da borçlunun katlandığı bazı külfetlerin bu alacaktan indirilmesini ifade eder. Örneğin bir malı sahibine iade ile yükümlü zilyedin o mal için yaptığı bazı masraflar, o maldan elde ettiği semerelerin bedeline mahsup edilir. Bunun gibi haksız fiilden zarar gören kimsenin bu fiilden elde ettiği bir menfaat olmuşsa, böyle bir menfaat uğranılan zarara mahsup edilir. Görüldüğü gibi bu olaylarda karşılıklı alacaklar bulunmamaktadır ——–Mahsup yenilik doğuran bir hakkın kullanılması olmayıp sadece alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Burada ayrı ve müstakil iki alacak bulunmamaktadır. Mahsup savunmasını, alacak miktarının indirilmesinde yararı olan herkes ileri sürebilir ve borcu sona erdiren durum olması nedeniyle hâkim tarafından resen nazara alınır.
—–Davalının cevap dilekçesindeki
beyanları dikkate alındığında dava dışı —- tarafından kesilen reklamasyon ücretinin davacı alacağından mahsup edilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Ancak vadeli satış hususu davacı tarafça açık bir şekilde reddedilmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği ve uyuşmazlık miktarı dikkate alındığında davalının mahsup itirazının dinlenebilmesi için taraflar arasında vadeli satış yönünden anlaşma sağlandığını ve davacının ön ödeme talep etmesi sebebiyle siparişlerin iptal edildiğinin davalı tarafça yazılı olarak yöntemince ispat edilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve sunulan deliller dikkate alındığında taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde sunulan faturalarda “vade; 120 gün” şeklinde yazmakta ise de davalının bizzat cevap dilekçesi ekinde sunduğu e-mailde —- günaydın, Şuan için sadece yeni olan pamuk siparişlerimizin iplik ön ödemesini yapabileceğimizi bildirmiştim. ——–kumaş teslim edildiği gün geçerli olan kurdan TL çevrilerek kalan miktar 120 gün vadeli çek olarak alınacaktır”, Bununla alakalı da bilgi vereceğim….” denilmektedir. Diğer e-maillerde de aynı durum beyan edilmektedir. Başka bir deyişle taraflar arasında 120 gün vade hususu kesin olmayıp davalının kendisinin bizzat kabul ettiği ön ödemeli siparişlerinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça vadeli satışa ilişkin sunulmuş başkaca yeterli ve elverişli delil bulunmadığından 120 gün vadeli satışa davacının aykırı davrandığı yönelik iddiasına itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Davacının, davalı ile arasındaki akdi ve ticari ilişkiyi ispatla dosyaya konu alacağa hak kazandığını, davalı tarafça dosyaya konu borcun sona erdiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve delilin sunulmadığı, davalının mahsup itirazının yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın kabulüne, davalının——— sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile 2.006,00 Euro asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca ——— para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi üzerinden takibin devamına karar verilmiştir.İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. —— Dosyaya konu alacağın cari hesap ilişkisi/faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacağın icra takip tarihindeki € (Euro) efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı bedeli ———- üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——— esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile 2.006,00 Euro asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca ——o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
2-Hükmedilen asıl alacağın icra takip tarihindeki € (Euro) efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı bedeli üzerinden taktiren % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar harcı 2.513,17-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 446,81-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.066,36-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 446,81-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70-TL başvuru harcı, 11,50-TL vekalet harcı, 65,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.157,70-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-TTK 5/A maddesi ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A fıkrası ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.560,00-TL arabuluculuk ücreti davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen 17.900,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ————Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/12/2023