Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/569 E. 2023/68 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/569 ESAS
KARAR NO: 2023/68
DAVA : Menfi Tespit (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/07/2022
KARAR TARİHİ: 31/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; “Mahkemeniz dosyasının davalısı ile müvekkil şirket arasında , davalı tarafça üretilen mantarlar için komisyon anlaşması yapılmıştır. Müvekkil şirket uzun yıllardan beri komisyonculuk işiyle uğraşmakta olup, bugüne kadar aleyhine açılan bir tane dahi icra takibi veya alacak davası bulunmamaktadır. Ancak mahkemeniz dosyasının borçlusu ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle haksız ve hukuka aykırı icra takibi ile karşılaşmıştır. Müvekkil aleyhine davalı şahıs tarafından———–numarasına kayıtlı takip başlatılmıştır. Yapılan icra takibi açıkça usule aykırı olduğu gibi ; davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiç bir hukuki dayanağı yoktur. müvekkilin böyle bir borcu bulunmamaktadır. Müvekkil şirketin karşı karşıya kaldığı ciddi hak kayıpları nedeniyle huzurdaki davayı açma zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki; Müvekkil hakkındaki icra takibi hiçbir yasal dayanak belirtilmeden açılmış olup takip talebinde borcun sebebi olarak —– fatura gösterilmiştir. Bu faturalar davalı tarafından gerçeği yansıtmayacak şekilde tek taraflı olarak düzenlenmiştir. Davalı taraf yalnızca kendisinin düzenlediği faturaya dayanarak alacağını ispat edemez. Takip dayanağı belgelerdeki fatura toplam miktarına bakıldığında 140.675,72 TL olduğu görülmekteyken, müvekkil aleyhine başlatılan takibe bakıldığında ise 50.114,90 TL üzerinden takip başlatıldığı görülecektir. Davalı taraf kendisine haklı bir alacak göstermek nedeniyle kısmi ödemelerin olduğunu söylerek takip başlatsa da böyle bir alacak yoktur, müvekkil kendisine teslim edilen tüm malların bedelinin ödemesini davalı tarafa gerçekleştirmiştir.—– Müvekkil ile davalı taraf arasındaki kültür mantarının satışının gerçekleştirilmesi için komisyon anlaşması yapılmıştır. Ekte sunulan belgelerden müvekkilin ve davalı- alacaklının Ticaret Bakanlığı hal kayıt sistemine ilgili kayıtları gerçekleştirdiği görülecektir. ——- Kayıtlara bakıldığında davalı tarafça ne kadar mantar gönderildiğinin, gönderim tarihinin belli olduğu görülecektir. Müvekkil şirket komisyon anlaşmasına konu olan malın satışını anlaşılan fiyat üzerinden gerçekleştirmiştir. Komisyon anlaşması gereğince müvekkil teslim aldığı malın bedelini davalı tarafa ödemiş. Alınan malın satışını gerçekleştirdikten sonra maldaki fire oranını miktarını da göz önünde bulundurarak komisyonculuk mesleğinin doğası gereği müstahsil makbuzunu düzenlenmiştir. —— Müvekkil şirket ticari işlerinde her şeyi usulüne uygun olarak yapmaktadır. Davalı, faturaya dayanarak alacaklı olduğunu iddia ediyorsa bunu somut ve inandırıcı yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davalı tarafça haksız olarak başlatılan icra takibinde dosyaya sunulan takip dayanağı belgelerinin tarihine bakıldığında —— yakın tarihli fatura sunulduğu görülecektir. Ancak bu faturalar haksız başlatılan davaya konu takipten önce hiçbir şekilde müvekkil şirkete gönderilmemiştir. Müvekkil şirket bu faturalardan da başlatılan icra takibi ile haberdar olmuştur. Davalı/alacaklı tarafça kötü niyetle icra takibi başlatılmadan önce bu belgeler müvekkile ulaştırılmamıştır. Sadece bu husus dahi talep edilen alacağın gerçekte var olmadığını açıkça göstermektedir. Müvekkil şirket, komisyonculuk mesleğinin genel uygulaması gereği davalı tarafça teslim edilen malların satışını gerçekleştirdikten sonra müstahsil makbuz düzenlemiştir. Düzenlenen müstahsil makbuz ise davalı/alacaklıya gönderilmiştir. Ancak bu uygulamadan haberdar olmalarına rağmen davalı/alacaklı tarafça müstahsil makbuzundan daha önceki tarihlerde fatura düzenlenmiştir. Davalı/alacaklı yaptığı bu işlem nedeniyle vergisel anlamda da tekerrür fatura oluşmasına sebebiyet vermiştir. Söz konusu haksız takip nedeniyle müvekkil şirkete ait araçlara haciz konulmuş, araçlar bakımından yakalama konulmuştur. Müvekkil şirketin banka hesaplarına haciz konulmuştur. Bu ağır işlemler nedeniyle müvekkilin ticari faaliyetleri neredeyse durma noktasına gelmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle müvekkil aleyhine telafisi imkânsız zararlar doğmaması ve hak kaybı yaşanmaması için öncelikle ve ivedilikle teminatsız olarak takibin durdurulmasına, müvekkil şirket üzerinde kayıtlı bulunan araçlardaki hacizlerin ve yakalama kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini sayın mahkeme aksi kanaatteyse uygun görülecek bir teminat karşılığında———- takibin durdurulmasına müvekkil şirket üzerinde kayıtlı bulunan araçlardaki hacizlerin ve yakalama kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep ediyoruz. Öncelikle ve ivedilikle teminatsız olarak takibin durdurulmasına karar verilmesini sayın mahkeme aksi kanaatteyse uygun görülecek bir teminat karşılığında —– sayılı icra dosyasında vezneye giren paranın alacaklıya ödenmemesine ve icra takibinde yapılan haciz işlemlerinin ve yakalama işlemlerinin kaldırılarak icra takibinin durdurulmasına, Haklı davamızın kabulüne ve —— icra takibinin iptaline, Alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederiz.” şeklinde dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; “Müvekkil ile davacının aralarındaki ticari ilişki neticesinde müvekkil davacıya kültür mantarı satışı gerçekleştirmiş ve ürünleri davalıya teslim etmiştir. Dosya kapsamında görüldüğü üzere Ürün miktarlarında tartımla ilgili 5-9 kg arası her fatura da miktarsal fark var ise de teslim edilen ve teslim alındığı kabul edilen ürünlerde ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasında davacının iddia ettiği gibi komisyonculuk sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacının komisyoncu olduğuna dair iddiasını kabullenmemekteyiz. Müvekkil tarafından davacıya ürün satışı gerçekleştirilmiş ve satışı yapılıp teslim edilen mallar neticesinde faturalar düzenlenmiş ve bu faturalara istinaden de davacıdan borcuna mahsuben kısmi ödemeler alınmıştır. Faturaların bir kısmı ödenmeyince davacı – borçluya karşı ——– dosyasından davacı aleyhine takip başlatılmıştır. Ödeme emri ve iş bu takibe konu fatuıralar davacı – borçluya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, ödeme emrine itiraz olmaması neticesinde de takip ve fatura içeriği kesinleşmiştir. Kaldı ki faturalar e arşiv fatura olup sistem üzerinden de davalıya ayrıca tebliğ edilmiştir. Mutabakat mektubu mevcuttur. Davacının mesnetsiz ve hukuka aykırı itirazlarını kabullenmek mümkün değildir. Davacı, dava dilekçesinin 1. Bendinde takip dayanağı belgeleri kabul etmemiş ve müvekkilin bu faturaları tek başına düzenlediğini iddia etmiştir. Nitekim müvekkil düzenlenen faturaları teslim ettiği mallar neticesinde düzenlemiş, davacıya faturaları eksiksiz bir biçimde teslim etmiştir. 4 adet faturanın toplam bedeli 140.675,72 TL’dir. Fakat davacı – borçlunun yapmış olduğu ödemeler düşüldüğünde 50.114,90 TL bakiye borç kalmaktadır. Nitekim davacı da dava dilekçesinin ekinde ödeme dekontlarını sayın mahkemenize sunmuştur. Banka yoluyla ödeme yapılan kısımla alakalı herhangi bir itirazımızın bulunmamasıyla birlikte müvekkil – alacaklı adına faturaların ödenmeyen kısmı yani kalan bakiye borç üzerinden icra takibine girişilmiştir. Davacının sunduğu dekontlarına bakıldığında ödemelerin “gelen mallara istinaden ” yapıldığı açıklaması görülecektir. Davacı, dava dilekçesinin ikinci bendinde ”Müvekkil ile davalı taraf arasındaki kültür mantarının satışının gerçekleştirilmesi için komisyon anlaşması yapılmıştır.” şeklinde beyanda bulunmuştur fakat müvekkil ile davacı arasında komisyonculuk anlaşması bulunmamaktadır. Aynı şekilde davacı ”Alınan malın satışını gerçekleştirdikten sonra maldaki fire oranını miktarını da göz önünde bulundurarak komisyonculuk mesleğinin doğası gereği müstahsil makbuzunu düzenlenmiştir.” iddiasında bulunsa da yukarıda da belirttiğimiz gibi taraflar arasında komisyonculuk anlaşması bulunmamaktadır. Müstahsil makbuzlarını ve komisyon fatularını da kabullenmemekteyiz ve faturalara ve içeriğine açıkça itiraz ediyoruz. Davacı, icra takibinin kötü niyetli açıldığını ve takibe konu olan faturaların müvekkiline gönderilmediğini iddia etmiştir. Faturaların hepsi davacıya gönderilmiş, eğer ki gönderilmeyen bir fatura da varsa davacının da beyan ettiği gibi icra takibi neticesinde faturadan haberdar olunmuştur. Davacı, dava dilekçesinin 3. Bendinde ”Müvekkil şirket bu faturalardan da başlatılan icra takibi ile haberdar olmuştur.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Girişilen icra takibi neticesinde faturalardan haberdar olan davacı süresinde faturalara, faturanın içeriğine, borca herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Ödeme yapmayan davacıya karşı icra takibine girişilmiş, ödeme emri usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş, dosya kesinleşmiş ve haciz işlemlerinden sonra davacı hem müvekkil ile hemde tarafımız ile borcun ödenmesi hususunda iletişime geçmiştir. Davacı ile haricen yapılan telefon görüşmeleri sonucu davacı borcunu ödemeyi kabul ve taahhüt etmiş, fakat istediği indirimlerin uygulanmaması karşısısnda ödeme yapmamıştır. Davacı böyle bir borcun mevcut olmadığını iddia ediyorsa neden icra dosyasına herhangi bir itiraz sunmamıştır? ve hatta haricen yaptığımız telefon görüşmeleri sonucu neden borcunu ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir ? Davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iddialarını kabul etmek mümkün değildir. Kesinlikle davacı ile müvekkilim arasındaki ilişkinin komisyonculuk ilişkisi olmadığını, taraflara arasında mal alım satım ilişkisi olduğunu beyan etmekle ve kesinlikle kabullenmemekle birlikte; komisyoncu olduğunu iddia eden davacı müvekkilimden ürünlerin satış bedelleri ile ilgili herhangi bir talimat almışmıdır? ürünleri kime satmıştır. Sattığı kişilere fatura düzenlemişmidir? ayrıca hal piyasasında günlük emsal satış bedelleri yayınlanmakta ise bunlara riayet etmişmidir?, Şayet davacı iddia ettiği gibi komisyoncu ise neden müvekkilin faturalandırdığı bedeller altında rıza ve teyit almaksızın satmıştır.? davacı iddiasını ispatla mükelleftir. Bu iddia kapsamında belirttiğimiz hususlarda da ispat külfeti davacıya aittir. Davacı dava dilekçesinde “Söz konusu haksız takip nedeniyle müvekkil şirkete ait araçlara haciz konulmuş, araçlar bakımından yakalama konulmuştur. Müvekkil şirketin banka hesaplarına haciz konulmuştur. Bu ağır işlemler nedeniyle müvekkilin ticari faaliyetleri neredeyse durma noktasına gelmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle müvekkil aleyhine telafisi imkânsız zararlar doğmaması ve hak kaybı yaşanmaması için öncelikle ve ivedilikle teminatsız olarak takibin durdurulmasına, ” karar verilmesini talep etmiş isede bu talebi reddedilmiş fakat sayın mahkemece çoğun içinde az vardır kuralı gereği “Davacı tarafın talebinin İİK’nun 72 (3) Maddesi kapsamında değerlendirilmesi kapsamında ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile icra müdürlüğünce yapılacak hesap ile belirlenen takibe konu alacağın%15’i tutarında hesaplanan 7.517,30 TL tutarında nakit ya da kesin ve süresiz nitelikli teminat mektubu niteliğinde teminat sunulması halinde İKK’nun 72(3) maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın tedbiren alacaklıya ödenmemesine, ” karar vermiştir. Fakat öncelikle davacının bu yönde talebi söz konusu dahi değildir ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında İİK 72(3) ancak iddianın samimi kısmen ispatlanmış olması gerektiği hususu dikkate dahi alınmamıştır. Asıl mağduriyetine sebebiyet verilen müvekkilim olmuştur. Dosyadaki paranın alacaklıya ödenmemesi hususundaki tedbir kararının taleple bağlılık ilkesi gereği böyle bir talep olmaması nedeni ile kaldırılmasını, kötüniyetli açılan davanın reddine karar verilmesini ve alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini sayın mahkemenizden arz ve talep ederiz. Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle ve Sayın mahkemenizce resen dikkate alınacak nedenlerle ; Dosyadaki paranın alacaklıya ödenmemesi hususundaki tedbir kararının taleple bağlılık ilkesi gereği böyle bir talep olmaması nedeni ile kaldırılmasını, Haksız Ve Hukuki Dayanaktan Yoksun davanın reddine,
Alacağın %20 sinden az olmamak üzere müvekkilim lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, Karar verilmesini Sayın Mahkemenizden arz ve talep ederiz.” şeklinde talep ve iddia etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, faturaya dayalı alacak sebebiyle başlatılan—- sayılı dosyasında borçlu olunmadığına dair açılan menfi tespit davasıdır.
Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını, davalının haksız ve hukuka aykırı şekilde fatura düzenlediğini beyan ederek borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı davanın reddini istemiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine ——— davacı ve davalının —– celp edilmiş,—–davacı ve davalının gerçek kişi ticari işletme kaydı bilgileri ile ——– bilgileri celp edilmiş ve dava sonuçlandırılmıştır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir.
Burada Ticaret mahkemelerinin görevi ile ilgili bilgi vermekte fayda bulunmaktadır. Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
Somut dosya bakımından; gelen müzekkere cevapları dikkate alındığında davalı —— tacir olmadığı gibi dava konusu fatura alacağından kaynaklanan uyuşmazlık da, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde öngörülen mutlak ticari davalardan değildir. O halde olayda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu değildir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalının tacir olmaması, eldeki davanın mutlak ya da nispi ticari dava olmaması sebebiyle mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davaya konu uyuşmazlığı incelemeye görevinin ——–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğundan MAHKEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Karara karşı 2 hafta süresi içinde kanun yoluna başvurulmaz ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulur ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye talep edenin başvurup talepte bulunması halinde dosyanın görevli ——–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine; süresi içerisinde talepte bulunulmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin talep edene ihtarına, (ihtar edildi)
4-Kararın taraflara tebliğinin masrafının davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına,
5-6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu m.331/2 uyarınca yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verileceğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davaya görevli mahkemece devam edilmezse ve talepte bulunulursa yargılama giderleri ile ilgili karar verileceği hususunun talep edene ihtarına, (ihtar edildi)
7-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile ——Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/01/2023