Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/559 E. 2023/198 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/559 ESAS
KARAR NO : 2023/198

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/07/2022
KARAR TARİHİ : 01/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; “17/09/2020 tarihinde sürücü —-sevk ve idaresindeki—– plakalı traktör ile —– ili,—–ilçesi, —–köyü istikametine seyir halindeyken römork takılı olmadığı halde traktörün ön ve arka kısmına fazladan yüklenen çuvallar nedeniyle sol arka tekerlek çamurluğunun üstünde yolcu olarak oturan müvekkilin dengesini kaybederek düşmesi ve o esnada bu traktörü sollamaya çalışan —- sevk ve idaresindeki —— plakalı traktörün altında kalması sonucu meydana gelen yaralamalı trafik kazasında müvekkil ağır şekilde yaralanmıştır. Müvekkil —– Devlet Hastanesinde tedavi görmüştür. Davanın safahatında rapor alındığında davacı müvekkilin maluliyet oranı (geçici ve kalıcı iş göremezlik) açığa kavuşacaktır. Kaza ile ilgili olarak kaza tespit tutanağı ekte sunulmuştur. Kazaya sebebiyet veren —– plakalı araç sürücüsü olup müvekkil ise meydana gelen kazada kusursuzdur. Söz konusu trafik kazası ile ilgili —–Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından —– soruşturma ve—— karar sayılı soruşturma yürütülmüştür (Soruşturma dosyasının celbi talebimiz vardır.) Kusur durumu yargılama safahatında alınacak bilirkişi raporu ile netlik kazanacaktır. Kazanın meydana gelmesine neden olan aracı sigortalayan davalı, kaza tarihindeki poliçe üst limiti ile sınırlı olmak kaydı ile ve sigortalısının kusuru oranında müvekkile tazminat ödemekle yükümlüdür. —– plaka sayılı aracın davalı Sigorta Şirketi Nezdinde kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesi vardır. Poliçe aslının istenmesi talep olunmaktadır. Müvekkilimizin belirtilen kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararının davalı sigorta şirketinden tazmini talep olunmaktadır. 4/04/2016 tarihinde kabul edilen 6704 sayılı yasanın Madde 5- 2918 sayılı Kanunun 97 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.“Madde 97- Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” gereğince davalı Sigorta Şirketi’ne yazılı başvuruda bulunulmuştur. Davalı Sigorta Şirketi tarafından 15 günlük yasal süre içerisinde olumlu bir cevap verilmemiştir. Sayın mahkemenizce yazılı başvurumuza verilen cevabın, ilgili yasa maddesinde yer alan “…15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması“ olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuğa başvurulmuş, davalı Sigorta Şirketi ile görüşmeler olumsuz sonuçlanmış ve anlaşma sağlanamamıştır. Ekte —– Arabuluculuk Bürosu’nun ——- arabuluculuk numaralı tutanak yer almaktadır. (Arabuluculuk tutanağı taraflarca e-imzalı olarak tanzim edilmiş olup arabuluculuk tutanağının e-imzalı aslı işbu dilekçemiz ekinde sunulmaktadır.) Tüm bu sebeplerle yazılı başvuru şartını ve arabuluculuk dava şartını yerine getiren davacı müvekkil adına işbu davayı açma gereği hasıl olmuştur. İkame ettiğimiz dava Hukuk Muhakemeleri Kanunun Belirsiz alacak davası başlıklı 107. maddesi gereğince belirsiz alacak davası olup, davanın gerçek değeri belirli olduğunda eksik harç tarafımızca ikmal edilecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun Belirsiz alacak davası başlıklı 107. maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” denmektedir. Müvekkilime ait tazminat miktarı açıkça belirlenebilir nitelikte olmadığından alacağımızın tespiti bilirkişi incelemesi gerektirdiğinden uyuşmazlık konusu bütün alacak için zaman aşımını kesmek ve ileride tespit edilecek bütün alacağa temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini temin etmek amacıyla belirsiz alacak davası niteliğinde yukarıda anılan kanun maddesinden yararlanarak iş bu davayı açmış bulunmaktayız. Fazlaya ilişkin tüm dava ve tazminat talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla, yasaca yapılacak tüm indirimlerden sonra; Arz ve izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemece resen nazara alınacak hususlarla: Fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydı ile müvekkilimiz için 100 TL geçici iş göremezlik ve 100 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200 TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden sigortalısının kusuru oranında tahsili ile müvekkilimize ödenmesine, Dava şartı olan arabuluculuk aşamasında davacı müvekkili temsil ettiğimizden ötürü tarafımız lehine arabuluculuk vekalet ücretinin de hükmedilmesine karar verilmesini” şeklinde talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 23/02/2023 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini yargılama ve vekalet ücreti talebi olmadığını, Arabuluculuk ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigorta şirketleri aleyhine açılan tazminat davalarının ticari dava olduğunu, Sigorta kuruluşuna başvuru esnasında tazminatın belirlenebilmesi ve ödenebilmesi için gerekli belgelerin sunulması gerekmekte olduğunu aksi halde sigortacının temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, bu hususta getirilen dava şartının aynen Arabuluculuk Kanunu ile getirilen dava şartında niteliğinde olduğunu, sigorta kuruluşuna başvuru dava şartının diğer kanunlarla (Sigortacılık Kanunu m.20/13 ve KTK. m.97) düzenlenmiş olması; HMK 114/2. maddesinin diğer kanunlarla getirilen dava şartlarına istisna getirmesi, bu sebeple eksikliğin yargılama aşamasında sonradan tamamlanabilir nitelikte olmaması sebebiyle başvurunun dava şartı eksikliği sebebiyle usulden reddedilmesi gerektiğini, Sigortalı araç sürücüsü KTT evrakından da savcılık tarafından yapılan kusur tespitinde de kusursuz bulunduğunu, Müvekkil şirketin sorumluluğu sigortalının kusuru oranında olması sebebiyle açılan davanın reddi gerektiğini, İstiap haddinin aşılması söz konusu olduğunu, İstiap haddinin aşılmasının kazaya etkisi saptanması gerektiğini, müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini, Zarar gören açısından emniyet kemeri takmama durumu olduğunu, Maddi karşılık olmaksızın salt özür dilenmesi karşılığında uzlaşma sağlanması durumunda zarar görenin dava hakkı ortadan kalkacağını, Zamanaşımı itirazlarının olduğunu, Zararın öğrenilmiş durumda olduğunu, Dolayısıyla öğrenme itibariyle talep ve dava hakkının zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın, davaya konu belgeleri iyi niyet kuralları çerçevesinde eksiksiz olarak sunmadığını, TMK m. 6. “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ve haksız fiilden kaynaklı zararlara ilişkin olarak TBK m. 50 “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükümleri doğrultusunda, yargılamaya ilişkin HMK m.119 Dava dilekçesinin içeriği başlıklı, “f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği” hususunun dilekçe ve ekinde zorunlu gösterilmesi gerektiğinden bu hususta yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, tamamlatılmasına muvafakatinin olmadığını belirtmek kaydıyla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, HMK 119/ğ hükmü kapsamında “Açık bir şekilde talep sonucu” gösterilmemişse davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verilmesini, tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, Davacının, huzurdaki davayı açmadan önce, sigorta kuruluşuna yapmış olduğu başvurunun eksik olması, sigorta kuruluşuna usulüne uygun başvuru zorunluluğu dava şartının Sig.K. ve KTK ile özel kanunla düzenlenmiş olması sebebiyle, HMK m.114/2 “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü kapsamında bu husus tamamlanabilir dava şartı olmadığından, davanın öncelikle dava şartı eksiliğinden usulden reddine karar verilmesini, Davanın esasa girilmesi halinde kabul anlamına gelmemekle, esas yönünden savunmaları kapsamında dosyanın esastan reddine karar verilmesini; aksi yönde kanaat halinde yine savunmaları kapsamında ve resen tespit edilecek müterafik kusur indirimlerinin uygulanarak, yargılama esnasında davacının, yolcu olduğu ve taşımanın maddi ve/veya manevi karşılık kapsamında yapılmamış olduğu hususunun sonradan anlaşılması halinde şartları varsa TBK mad. 50 vd. kapsamında hatır indirimi uygulanmasını, ödeme var ise ödeme tutarı anılan indirimler yapılıp tazminat tutarı belirlendikten sonra kalan bakiyeden güncellenerek düşülmesine, ayrıca “fazlaya dair haklar saklı tutularak” açılan davalar, kısmi dava sayılacağından, bu durumda taleple bağlı kalınması gerektiğini belirterek ıslah edilen kısım açısından muvafakatinin olmadığını belirterek, bu kısım üzerinden davanın reddine karar verilmesini, Yargılama esnasında davaya konu trafik kazası karayolunda gerçekleşmemiş olması durumu, sunulacak belgeler ile anlaşılacak olur ise bu hususun sigorta kuruluşu açısından teminat harici olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, 27/02/2023 tarihli beyan dilekçesi ile davacı taraf ile sulh olduklarını, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin olmadığını, davacı vekilinin beyanı doğrultusunda davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesini beyan ettiği anlaşıldı.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası sonrası davacıda oluştuğu iddia edilen maluliyete ilişkin açılan tazminat davasıdır.Davacı vekilinin 23/02/2023 tarihli dilekçesi ile, davadan feragat ettiklerini, yargılama ve vekalet ücreti talebi olmadığını, Arabuluculuk ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.HMK nun 311(1) maddesi uyarınca feragat, kesin hüküm gibi kesin sonuç doğurduğu gibi HMK.’nun 309(2) maddesi uyarınca feragat karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına da bağlı olmamakla davacı vekili ve davalı vekilinin feragat dilekçeleri ile davadan feragat ettiği ve davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisinin de bulunduğu anlaşıldığından anlaşıldığından, davanın feragat nedeniyle reddine dair karar verilmiş, davalı tarafından yargılama gideri ile vekalet ücreti talep edilmediğinden talep doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 99,2‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 88,00-TL yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca vekalet ücreti talep edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluklarında miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.