Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/472 E. 2022/590 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/472 Esas
KARAR NO: 2022/590
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/10/2021
KARAR TARİHİ: 28/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı—- davalı—-yıllar müvekkili olan şirkette çalıştıklarını, —-, müvekkili şirkette —– yaptığını, —— satış ve pazarlama yetkilisi olarak çalıştığını, şirkette çalışırken tanıştıkları müşteri potansiyeli ile pazarlama alanını kendileri ve şirket lehine kullanmaya başladıklarını, bunu yaparken de müvekkili şirketin bilgi ve deneyimlerinden yararlandıklarını,—-, müvekkili şirketle rekabet yasağı sözleşmesi yapmadığını, haksız rekabet unsurları kanundan doğduğunu, —— sözleşmesine aykırı hareket ederek, haksız rekabetin doğmasına yol açtığını, beyanla davanın kabulü ile, haksız rekabetin tespiti, men’i ve zararın tazminini yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin ile davalı müvekkili ——– arasında işçi-işveren ilişki devam etmekte iken imza altına alındığı iddia edilen rekabet yasağı sözleşmesine istinaden açılan davanın iş mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davacı tarafından dava dosyasına sunulan bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığıdan itiraz hakkının saklı olduğunu, ayrıca iddia edilen rekabet yasağı sözleşmesi kanunen uyulması gereken şekilde yapılmadıkça herhangi geçerliliği bulunmadığını, zira davacı şirket tarafından müvekkilinin özgür iradesini sakatlayacak bir şekilde psikolojik baskı uygulayarak imzalattığını, müvekkilinin çalışma hayatını kısıtlayıcı bir biçimde anayasal hakkını ihlal edecek boyutta yasak konulamayacağını, rekabet yasağı sözleşmesine konu ticari sırlara, üretim sırlarına ulaşma imkanına sahip olabilmesi gerektiğini, sözleşmenin tarafı işçi bu imkanlarının bulunmadığı bir pozisyonda çalışıyor ise rekabet yasağı sözleşmesi geçersiz sayıldığını, rekabet yasağı sözleşmesinin varlığı için müvekkili işçinin rekabet etmeme borcunun yer, zaman ve işin türü bakımından sınırlı olarak belirtilmesi gerektiğini, bu sınırlamaların da muhakkak sözleşmede yer alması gerektiğini, sözleşmede açıkça belirtilmeyen açıkça ve somut olarak belirtilmediği taktirde işçi lehine yorumlanması gerektiğini, müvekkilinin sigorta giriş kayıtlarından da görüldüğü üzere davacı şirket nezdinde ——- tarihinde çalışmaya başladığını, davacı şirketin — tarihi ile müvekkilinin davacı şirket nezdinde çalışmaya başladığı —- tarihi birbirine çok yakın olduğunu, bu detay huzurda görülen dava ile ilişkili olup davacının iddialarını çürüten bir bilgi olduğunu, davacı şirketin müvekkilinin işe başlama tarihinden önce——- sektöründe herhangi bir tecrübe ve bilgisi bulunmayıp tüm iddiaların asılsız nitelikte olduğunu, müvekkili şirket —- sahibi olduğu —- tarihinde yapılan başvuruya istinaden —- tescil numarası ile kayıt ve koruma altına alındığını, müvekkili şirketin markasının oluşturulması sırasında davacı şirket tarafından da herhangi bir itirazda bulunulmadığını, —– tarafından da yapılan detaylı incelemeden sonra müvekkili şirketin markasında olumsuz bir durum görülmediğinden tescil ve ilan edildiğini, neticeten davacının ortaya attığı iddiaları somutlaştıramadığı gibi herhangi bir delil dahi sunamaması durumu neticesinde haksız davanın reddedilmesini, zira müvekkili ——— irade sakatlığı, kanunun aradığı şartlardan yer sınırlamasının mevcut olmaması vb. eksiklikler bulunduğundan aralarındaki rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, diğer müvekkili ——— açından da kanunen gerekli koşullar oluşmadığını, dürüstlük kurallarına aykırı haksız rekabet oluşturan bir eylemi bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini, işbu dava davacının müvekkilleri üzerinden haksız kazanç elde etme amacından öteye gidemediğini, davalı müvekkili ——– açısından iş mahkemeleri görevli olduğundan mahkemenizin görevsizliğine karar verilerek dosyanın iş mahkemesine gönderilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise her iki davalı müvekkili açısından haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, rekabet yasağı ve haksız rekabet sebebiyle oluşan maddi ve manevi zararın tahsili talebine ilişkindir.
Davacı, davalıların hukuka aykırı eylemleri sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradığını, davalıların haksız rekabet hükümlerine aykırı eylem ve işlemlerde bulunduğunu, oluşan maddi ve manevi zarardan davalıların sorumlu olduğunu, maddi ve manevi zararların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini talep etmiştir.
Dosyanın safahatı incelendiğinde; Mahkememizin —— tarihli duruşmada dosya davalı– tarafından tefrik edilerek iş bu esasa kaydı yapılmıştır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,- sayılı dosyası —- üzerinden celp edilmiş,—– davacı —- celp edilmiş ve dava sonuçlandırılmıştır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir.
Burada Ticaret mahkemelerinin görevi ile ilgili bilgi vermekte fayda bulunmaktadır. Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. TTK’ nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, TTK da veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
İşçinin rekabet yasağına ilişkin 444. Madde de bu bölümde düzenlenmiştir.
İşçinin hizmet akdinin sonlanmasından sonra oluşan rekabet yasağının, haksız rekabet ve gizlilik yükümlülüklerine aykırılık nedeni ile açılan tazminat davalarına,—– istikrarlı içtihatlarına göre ticaret mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu kabul edilmekteydi. Ayrıca, Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1-c maddesinde Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olarak kabul edilmiş ve TTK’nın 5/1. Maddesinde de aksine hüküm bulunmadıkça, tüm ticari davaların asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiş durumdadır.
Ancak Mahkemelerin görevi davanın açıldığı durum ve koşullara göre belirlenir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesine göre işçinin rekabet yasağının da yer aldığı TBK’nın Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine ilişkin işçi ve işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 7036 sayılı yasanın 5. Maddesinin gerekçesinde, yapılan değişiklikle, iş mahkemelerinin görev alanının genişletildiği ve böylece iş mahkemelerinin işçi ve işveren arasındaki tüm ihtilafları çözmekle görevlendirilerek tam bir ihtisas mahkemesi olarak kabul edildiği, bu yaklaşımla işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda istikrarlı kararların verilmesinin sağlanacağı ve uzmanlık sebebiyle kısa sürede daha güvenilir sonuçlar elde edileceği ve yargı yoluna başvuranların haklarının daha iyi korunacağı belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi her ne kadar iş sözleşmesinden sonraki döneme ilişkin ise de TBK’nın 444/2. Maddesinde açıkça rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu düzenlenmiştir. TBK’nın 444/2. Maddesinde açıkça rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu düzenlenmiştir.
Buna göre rekabet yasağının konusunu işçinin iş ilişkisi içinde öğrendiği işverene ilişkin bilgiler oluşturmaktadır. TBK’nın 446. maddesinde de, rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Anılan bu düzenlemeler karşısında rekabet yasağının işçi ile iş veren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklandığı açıktır.
Yürürlük tarihi Türk Ticaret Kanunundan daha sonra olan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan özel nitelikteki 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5. maddesi uyarınca iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli olmayıp, iş mahkemesi görevli olduğu anlaşılmakla, dosya kapsamında celp edilen bilgi ve belgeler ile davacı tarafın dava dilekçesindeki kabulü dikkate alındığında davalı ——– davacı şirkette satış ve pazarlama yetkilisi olarak çalıştığı ve davacı şirketin çalışanı olduğu, eldeki davada iş mahkemelerinin görevli olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmış, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ——–
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davaya konu uyuşmazlığı incelemeye görevinin —–Nöbetçi İş Mahkemesi’ne ait olduğundan MAHKEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Karara karşı 2 hafta süresi içinde kanun yoluna başvurulmaz ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulur ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye talep edenin başvurup talepte bulunması halinde dosyanın görevli —- Nöbetçi İş Mahkemesi’ne gönderilmesine; süresi içerisinde talepte bulunulmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin talep edene ihtarına,
4-Kararın taraflara tebliğinin masrafının davacı tarafından yatırılan gider avansından karşılanmasına,
5-6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu m.331/2 uyarınca yargılama giderleri konusunda görevli ve yetkili mahkemece karar verileceğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davaya görevli mahkemece devam edilmezse ve talepte bulunulursa yargılama giderleri ile ilgili karar verileceği hususunun talep edene ihtarına,
7-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ——- Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.28/06/2022