Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/419 E. 2022/492 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/419 Esas
KARAR NO : 2022/492

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 02.06.2022
KARAR TARİHİ : 03.06.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Alacaklı davacı şirketin; davalı/borçlu aleyhine —— Esas sayılı dosyası ile rücu alacağına yönelik olarak ilamsız icra takibi başlatıldığını, Davalı/borçlu, tarafınca yapılan işbu icra takibinde borca, faize ve tüm ferilere kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, yapılan itiraz tamamen haksız ve kötü niyetle yaptığını, iptali ile takibin devamı gerektiğini, davacı şirket tarafından tanzim ———ile dava dışı ——- adresinde bulunan —- meydana geldiğini, alınan —- —nedeninin tespit edilemediği kanaatine varıldığını, akabinde yangının çıkış nedeninin tespiti amacıyla —– —– ——- Raporu doğrultusunda, —————-kaynaklı olduğu belirlendiğini, davacı —-sigortalısına ödeme yaparak zararını karşıladığını, akabinde — sebep olan ———– firması aleyhine—— ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı/borçlu tarafından işbu takibe haksız şekilde itiraz edildiğini, Davalı/borçlu ile huzurdaki dava sürecinden evvel Türk Ticaret Kanunu’nda 01.01.2019 tarihinden itibaren uygulanan arabulucuya başvurma şartı gereği —- arabuluculuk dosya numarası ile başvuru yapıldığını, açıklanan nedenlerden ötürü; —— dosyasına davalı/borçlu tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamını, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davacının sigortalısına—- meydana yangın nedeni ile oluşan zararı sigortalısına ödeyen davacının, hasara buzdolabının sebebiyet verdiği iddiasıyla buzdolabının ——davalıdan rücuen tazminatın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır.
—- sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı — tarafından —- dava dışı sigortalı —— ait konutun sigortalandığı hususu sabit olup, somut olayda davacı ———–yapmış olduğu —— poliçesine dayalı , ödeme yapmasının sebebi sigortalısı dava dışı —- arasındaki ilişki olup ödemeyi yapmış ve onun haklarına halef olmuşsa artık yapılan ödemenin davalıdan tahsili istemi de yine onun haklarına halef olması sıfatıyla rücuen tahsil istemidir. Dolayısıyla dava dışı sigortalı davalıya karşı bu davayı hangi mahkemede açacaksa davacı sigorta şirketinin de o mahkemede davayı açması gerekmektedir. —- içtihatlarında da davalarda yargılamanın temel ilişkiye göre yapılacağı,————— hususu vurgulanmıştır.
——- karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
Ticari dava ve ticari iş birbirinden farklı iki ayrı kavramdır. Her ticari dava ticari iş olmakla birlikte, her ticari iş ticari dava olmamaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Dolayısıyla ticari iş kapsamında olmakla birlikte ticari dava sayılamayan durumlarda ticaret mahkemeleri görevli olmayacak, uyuşmazlığın niteliğine göre diğer mahkemelerin görev hususu değerlendirilecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunununda veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde bir düzenleme bulunması, diğer bir deyişle mutlak ticari dava olması gerekmektedir.
— tarihinde yürürlüğe giren. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’unun 3-(1)-k) maddesinde, tüketici; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak, 3-(1)-ı) maddesinde ise tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında —kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden —– kişiler ile tüketiciler —– dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Tüketici Mahkeme’lerinin görevini düzenleyen 73-(1) maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” 83-(2) maddesinde; “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, somut olayda; davacı ——– sigortalısının zararının ödeyip davalının dava dışı sigortalıya ait buzdolabının ayıplı olduğu iddasıyla davalının sorumluluğu hükümleri uyarınca; ödediği zararın rücuen tahsili talep etmekte olup, davalının buzdolabının —— olması nedeniyle sorumluluğuna başvurulduğu, dava dışı sigortalının tacir olmadığı, dava dışı sigortalının davalı karşısında tüketici konumunda olduğu göz önüne alınarak, uyuşmazlığın çözüm ve görüm yerinin Tüketici Mahkemesi olduğu ve mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, görev hususunun dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında resen nazara alınabileceği göz önünde bulundurularak usul ekonomisi ilkesi gereği duruşma günü tayin edilmeksizin davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli—–Tüketici Mahkemesi’ne Gönderilmesine,
3-HMK nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
İlişkin olarak; tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.